| Konu: | 1 MAYIS 1977'DE İSTANBUL TAKSİM'DE YAŞANAN OLAYLARA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 99 |
| Tarih: | 02.05.2013 |
ÜMİT ÖZGÜMÜŞ (Adana) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Ben, üzerinde çok konuşulan, çok araştırma önergesi verilen, soru önergesi verilen ve bizzat içinde olduğum 1 Mayıs 1977 olaylarıyla ilgili söz almıştım ama 77'ye girmeden önce dün yaşanan olaylarla ilgili birkaç cümleyle düşüncelerimi belirtmek istiyorum. (Bir grup CHP milletvekilinin ellerindeki, üzerinde fotoğraf ve yazı bulunan kâğıtları basın locasına ve Genel Kurula göstermesi)
Ne yazık ki AKP iktidarı döneminde Türkiye çok garip bir ülke oldu. Türkiye sınırları içerisinde eli silahlı militanlar milletvekilleriyle sarılıp öpüşebiliyor. Türkiye sınırları içerisinde karakol basan, askerimizi öldüren, köylerimi basan militanlar ellerinde silahlarla yurt dışına çıkıyor ve Türkiye'de sınır yok.
Yine, güneyde, Türkiye'nin beslediği devşirme militanlar, toplama militanlar Suriye'ye gidip terör eylemi yapıyor geri geliyor yine sınır yok ama Türkiye'de eli en temiz olan, elinde anahtardan başka, kaynak makinesinden başka bir şey olmayan emekçiler ve onların yasal temsilcisi olan sendikalar yasal bir alan olan Taksim Meydanı'na girerken önlerinde barikat var, engel var, sınır var. Orada inşaat olabilir. Eğer dün güvenlik güçleri işçileri, emekçileri, sendikaları alana almamak için harcadıkları enerjinin beşte 1'ini sadece inşaat alanını güvenlik altına almak için harcasalardı ve alanın diğer kesimlerinde işçiler, emekçiler kendi bayramını kutlasalardı bu kadar kargaşa, bu kadar yaralı ve bu kadar kötü görüntü ortaya çıkmayacaktı. Deniyor ki: "Başka yerde kutlasınlar." Değerli arkadaşlar, 1 Mayısın, 1 Mayıs alanının yani Taksim Meydanı'nın sembolik bir anlamı var. Sarıkamış şehitlerini siz Kartalkaya'da ya da Bolu dağlarında mı ya da Uludağ'da mı anıyorsunuz? Bundan sonraki süreçte de emekçiler 1 Mayıs bayramlarını yine Taksim Meydanı'nda kutlayacaklar.
1 Mayıs 1977 ile ilgili çok şey yazıldı çizildi. 1 Mayıs 1977'de ben oradaydım. Değerli arkadaşlar, 1 Mayıs 1977, 12 Eylül faşist darbesine giden yoldaki en önemli taşlardan bir tanesiydi. Amaç, o dönemde belirsizliği arttırmak ve toplumun önemli kesimlerini, büyük kesimlerini bir askerî darbeden başka çıkış yolu olmadığına inandırmaktı. Gerginlik 1 Mayıstan on beş gün, yirmi gün, bir ay öncesinden başlamıştı. O zaman yasal yetkili olan DİSK, sol içerisinde kendisine karşı olan bazı grupları alana almayacağını açıklamıştı ve başta o zaman Ilıcakların Tercüman gazetesi olmak üzere, üç hafta öncesinden, dört hafta öncesinden gerginlik yaratılmaya başlandı "1 Mayıs 1977'de olaylar çıkacak, Maocular Lenincilerle kavga edecek ve çatışma çıkacak." diye.
1 Mayıs 1977 günü biz normal yürüyüş mesafesiyle on beş-yirmi dakikada yürünecek olan Beşiktaş'ta Barbaros Bulvarı'ndan Taksim'e kadar beş saatte çıktık ve kendimizi güvenli olarak o zamanki adıyla Intercontinental Oteli'nin altına aldık. Bir süre sonra, alana alınmayacak olan gruplar Tarlabaşı tarafından alana girdiklerinde, önce oradaki DİSK görevlileriyle gelenler arasında sopalı çatışma çıktı. Daha sonra, arkasına bir tane cılız 7.65 bir tabanca -ama tam bir şarjör boşaltır gibi değil, aralıklı olarak, işaret verir gibi- patladı ve bizim kendimizi güvenli zannettiğimiz Intercontinental Oteli'nin dördüncü, beşinci katından aşağıya doğru otomatik silahlarla tarandık. İlk gelen mermiler hedefli atışlardı. Bir arkadaşımız otobüs durağının üzerinde konuşuyordu ve ilk gelen mermilerden 1 tanesi megafonuna geldi, ondan sonraki birkaç saniye içerisinde İstanbul'a beraber gittiğimiz arkadaşım Antalyalı Niyazi Darı göğsünden yedi kurşunu ve kasığında kaldı.
Bazı dönme sol aydınlar o dönemde bunun sol gruplar arasında bir çatışma olduğunu iddia etmekte utanmadan. Eğer gidip otopsi raporlarına bakarlarsa oradaki çatışmanın ne olduğunu bilebilirler.
Daha sonraki süreçte, bilinçli olarak, dağılan kalabalık Taksim tarafına doğru, Sıraselviler'e doğru sürüldü ama orada da polis barikatları vardı. İnsanlar Kazancı Yokuşu'na gittiler, Kazancı Yokuşu'nda o kadar güvenlik önlemine rağmen hâlâ kimin tarafından konulduğu belli olmayan kırmızı bir kamyonet vardı, insanların bir kısmı orada sıkıştı ve ne yazık ki çok sayıda kayıp verdik.
Ben ondan sonraki süreçte, hayatımın hiçbir döneminde savaş filmlerinde bile bu kadar silah sesi ve bu kadar patlama duymadım. Eğer isteselerdi orada 34 ya da 37 kişi yerine 3 bin, 4 bin kişi de öldürülürdü. Amaç, 12 Eylül faşist darbesine ortam hazırlamaktı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÜMİT ÖZGÜMÜŞ (Devamla) - Ben orada ölen bütün devrimcilerin, bütün antiemperyalist mücadele eden arkadaşlarımın anısı önünde saygıyla eğiliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)