GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AFET RİSKİ ALTINDAKİ ALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:79
Tarih:15.03.2012

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, 180 sıra sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı'nın 11'inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Bu maddede "775 sayılı Gecekondu Kanununun 21 inci maddesinin (a) bendi üzerinde "nakdî yardım yapılabilir." ifadesi dönüştürülmeye çalışılmaktadır.

Bu madde de bundan önceki yasalar gibi, tüm on bir tane yasanın içerisinde bundan önce belediyelere, yerel yönetimlere verilmiş bir yetkidir.

Şimdi, tabii bu maddede para verilmesi, desteklenmesi çok doğrudur, katılıyorum ancak 775'teki bir yetkinin tamamen Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ve dolayısıyla TOKİ'ye devredilmesi bence yine belediyelerden bir yetkinin alınması anlamına ve tekelleşmesi anlamına geliyor. Bu anlamda baktığımızda özellikle belediyelerin, büyükşehir belediyesi, Yerel Belediyeler Yasası, İmar Yasası, İmar Affı Kanunu, yine buna bağlı olarak tarihî eserlerle ilgili diğer kanunlar ve hepsini bir  bütün içerisinde aldığımızda bu maddeye bağlı olarak imar yetkileri alınırken bir de aynı zamanda belediyelerin bu yasa tasarısıyla birlikte elindeki ekonomik kaynaklar da yok oluyor.

İşte bunlar içerisinde hazine arazilerinin ve diğer maddelere de baktığımızda iki yıl içerisinde eğer bir işlem yapmadıysanız buna resen, bir başka deyişle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, bir  başka deyişle TOKİ el koyarak belediyelerin gelirleri? İller Bankasından ayrılacak paylar, yine alınacak paylarla birlikte, yine Belediyeler Yasası'nda çevreden yüzde 50 payların aktarılması ve buna benzer paylarla birlikte büyük bir -hem rantın dönüşmesi, belediyelerin elinden alınması, alındığı gibi hem ekonomik kaynakların İller Bankası dâhil olmak üzere para aktarılması ve aynı zamanda hazinelerin ve yine 2/B arazileri de dâhil olmak üzere gelirlerine, satılan gelirlerine el konulmasıyla birlikte- çok büyük bir bütçeye varıyoruz.

Bugün, Bakanımız da net bir rakam vermemesine rağmen, burada 200 milyar dolar ve 400 milyar dolar rakamlarından bahsediliyor ki bu rakamın da çok üzerine çıkacağı, 2 veya 2,5 kat olarak da hesaplanabileceği göz önüne alınmalıdır diye bakıyorum. Çünkü bu ranttan yerindeki yönetimlerin, belediyelerin aslında bir pay alması gerekirken bunlara hiçbir şey vermediğimiz gibi onların imar müdahalesi ve altyapı müdahaleleriyle birlikte ve insanların yaşamasıyla birlikte kentlerin bütünü içerisindeki, 775 sayılı, gecekondu önleme bölgelerine bir başka deyişle müdahale hakkı veriyoruz.

Aslında kent bir bütün içerisinde planlanmıştır. 775 sayılı, Kanun'a göre planlama bir bütündür ve o kentin içerisindeki kaçak yani verilecek arsalar, gecekondu önleme bölgeleri, ona göre belediyelerin tek tip projeleri insanlara tahsisleri yapılmıştır ama şimdi gelip bir müdahaleyle o kentin bütünlüğü içerisindeki, plan ve bütünlüğü içerisindeki hem silüeti hem altyapısını hem yeşil alanları hem insanların sosyal yaşantı donatılarını bu vesileyle direkt müdahale yetkisiyle bu imara, bu belediyeye, bu gelirlerine  müdahale etmiş oluyorsunuz.

Bence burada insanların o sosyal yaşantı içerisindeki planlamalarını acaba bu sosyal yaşantıyla birlikte, o sosyal yaşantısıyla birlikte daha itelemiyor muyuz, daha farklı yöne itmiyormuyuz? Zorla insanları yüksek apartmanlar içerisinde oturmaya hapsedemezsiniz. Zorla insanların bugünkü kültür değerleri, yaşam değerlerini bir binaya, biz sağlıklı bina yapıyoruz diye o binanın içerisine zorla sokamazsınız. Burada bir planlama ve planlamanın bir gerekliliği olmaktadır.

Bugüne kadar yaptığımız uygulamaya baktığımızda TOKİ'nin kuzey girişteki, özellikle havaalanı üzerinden girdiğimizde baktığımızda o derelerin üzerine ve bugün Başbakanın da açıkladığı gerçekten bodrum katları da dahil olmak üzere insanlara zorla kura çektirerek verilmeye çalışıldığı ve hatta oradaki insanların mağduriyetiyle eylemlere çalıştığı, TOKİ'nin incelemeleri sonucunda bugüne kadarki ilişkilerinde insanların yüzde 85'inin mahkemelerde olduğunu unutmamak gerektiğine inanıyorum.

Yine bu TOKİ'deki uygulamalar içerisine baktığımızda insanların yaşanabilir ve?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

ALİ SARIBAŞ (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

?yaşama hacimlerinin yok olduğunu ve bunları insanların daha sonra da satmak zorunda kaldıklarını unutmayalım. TOKİ'nin bunun içerisinde baktığımızda, projelerini oturduktan sonra beğenmeyenlerin içerisinde olanların yüzde 68,8 olduğunu, bunların içerisinde yine TOKİ'den aldıkları konutlar içinde kaliteli malzemelerin karşılanmasının beklenmesinin yüzde 80'inin "hayır" olduğunu ve yine TOKİ konutlarında prim konusunda "Burası prim yapıyor mu?" diye TOKİ`nin yaptırdığı anketlerde insanların yüzde 63,3'ünün "hayır" dediğini ve 34,7'sinin "evet" dediğini unutmamak gerekir. "TOKİ konutlarını çevremize tavsiye eder misiniz?" diye anket sonuçlarını aldığımızda da yüzde 55,4'ünün "hayır" dediğinin çarpık örneğini görüyoruz ki bu bize çok canlı bir örnektir. Artık, bundan sonra da bu yasaya böyle bakmamız gerektiğine inanıyorum.

En derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Sarıbaş.