GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBUNUN, İSTANBUL MİLLETVEKİLİ SÜLEYMAN ÇELEBİ VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN 1 MAYIS 2013 TARİHİNDE MEYDANA GELEN OLAYLARIN ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 2/5/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMA ÖNERGESİNİN GENEL KURULUN 2 MAYIS 2013 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:99
Tarih:02.05.2013

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında, "1 Mayısta ne oldu?" derken, şuradaki tartışmalara baktığımız zaman, birbirimizi anlama konusunda, diyalog kurma konusunda, ortaklaşma konusunda bir sorun yaşanılıyor ve bu sorunun bir tarafından baktığınız zaman, yaşanılanlar halka, insanlarımıza acı veriyor, sonuçları ağır oluyor. Ama bir alışkanlık var ki çıkan konuşmacılar, iktidar bir taraftan ama muhalefet partileri de bir taraftan, illa tartışmalarının odağına BDP'yi oturtacaklar, BDP üzerinden de bir süreç, eleştiri, bir şey yapacaklar.

Arkadaşlar, BDP nerede duracağını net bilir, kafası nettir, önü açıktır, hedefi düzdür. 1 Mayıs 1977'de kanla sulanan o meydanda işçinin, emekçinin hakkı, hukuku, mücadelesi, direnişi vardır ve bu direnişin sonucu, bunca emek sonucu, bunca gazın sonucu bu hak teslim edilmiştir; 1 Mayıs resmî tatil olmuştur, Taksim Meydanı'nda bir önceki 1 Mayısta gazsız kutlama olmuştur.

Şimdi, Allah aşkına, üç partiye de söyleyeceklerim var. Dünyada, Caz Festivali kutlanıyor İstanbul'da, "İstanbul cazın başkenti olur." diyoruz, öyle mi? Ama gazın festivaline dönmüş, gazın başkenti olmuş. Dünyada İstanbul kadar güzel ama İstanbul kadar gazlanan başka bir şehir var mıdır Allah aşkına, söyler misiniz? Söyler misiniz, gazla anılacak bir şehir midir İstanbul? Orhan Veli'nin kemiklerini sızlatıyorsunuz, Nazım'ın, nice şairin, nice edebiyatçının.

Eğer demokratik hak ve özgürlüklerde en temel hak olan bir toplanma ve gösteri yürüyüşünü organize edecek bilinç ve demokrasi anlayışına kavuşamamışsak bunun baş sorumlusu siyasilerdir. Bir tarafta "Sebep çukurlar." diyor Hükûmet, birileri diyor ki: "Hayır, çukurlar değil, bölücüler." Allah Allah, her şeyin altında bir bölücülük sendromu vardı, son zamanlarda da bir Taksim sendromu çıkmaya başladı, 1 Mayıs gelince Taksim sendromu tutuyor.

Arkadaşlar?

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Bir dahaki seneye Diyarbakır'da yapacaklar, Diyarbakır'da! 1 Mayıs Diyarbakır'da, orada serbest!

HASİP KAPLAN (Devamla) - Dilovası'nın havası çok bozuk. Sen biraz çevreyle ilgilen orada, daha iyi edersin!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Orada Kürtler var, çabuk ölsünler diye yapıyorlar.

HASİP KAPLAN (Devamla) - Gözüm, bakın, açık söylüyorum, eğer çukurlar çok önemliyse ve sendikaların, mümtaz işçi sınıfının önderlerinin hayatı düşünülüyorsa, aman kazara DİSK Genel Başkanı Sayın Beko düşmesin o çukura, yaralanmasın diye düşünülüyorsa, eğer TÜRK-İŞ'in Genel Başkanı Kumlu o çukura düşmesin, KESK'in Genel Başkanı Lami Özgen oraya düşmesin, Türk Tabipleri Birliğinin mümtaz hekimleri o çukura düşmesin, Türkiye mimar mühendis odalarının o mümtaz yöneticileri o çukura düşmesin, başlarına bir kaza, felaket gelmesin diye bu önlemi alıyorsanız, Hükûmet olarak siz peşinen çukura düşmüşsünüz. Arkadaşlar, o çukura siz düşmüşsünüz. Yanlış yaptınız. Açık konuşalım. Ne demek bir mitingi yönetememek, güvenliğini alamamak, önlemini alamamak? Alabiliyorsunuz isteyince. Diklenince nevrozlarda bize yaşattınız. 14 Temmuzda Diyarbakır'da bir miting yapacaktık, bütün genel başkanlarımızın ağzına ağzına gaz sıktınız. Şimdi de Dilan'ın, 17 yaşındaki Dilan'ın kafasındaki kapsül, Meral'in kafasındaki kapsül güvenlik önlemiyle ilgili! Çukura düşselerdi, bu kadar kafalarından ölüm tehlikesi altında olmayacaklardı. Köprülerin ayaklarını kaldırdınız ayağa, şehrin Galata Köprüsü'nü, Unkapanı Köprüsü'nü? Müslüman antikapitalistlere de gaz sıktınız. Fatih Cami'inden çıktılar yola, onları da gazladınız.

Bakın, eğri oturup doğru konuşacağız, düz konuşacağız arkadaşlar.

HARUN KARACA (İstanbul) - Doğru oturun, doğru konuşun.

AHMET YENİ (Samsun) - Doğru oturun, doğru.

HASİP KAPLAN (Devamla) - Şunu açık açık söyleyeceğiz: DİSK, KESK, TÜRK-İŞ, Tabipler Birliği yani muhalefet, işçinin, emekçinin birlik ve dayanışma gününde elbette ki yüz binler iktidara övgü dizmeyecekti orada. İktidara eleştirilerini, iş güvenliğini, çalışma, örgütlenme hakkını, grev, sendikal haklarını, gelişen kriz karşısındaki tutumlarını açıklayacaklardı ve muhalefetin bu sesi sendikal alanda duyulacaktı,  Hükûmet buna tahammül etmedi. Biz de o konvoydaydık Barış ve Demokrasi Partisi olarak. İktidarın yandaş sendikası HAK-İŞ, 50 kişiyle, alıyor, davul zurnayla -davul da demeyeceğim- zurna festivali yapıyor. HAK-İŞ, iktidarın sendikası, zurna festivali yapıyor 1 Mayısta. Güvenlik güçleri gaz festivali yapıyor, onun da yandaş sendikası 50 tane polisle zurna festivali yapıyor. Bu mudur hak ve özgürlükler? Ayıp değil midir iktidar yanlısı bir sendika, konfederasyonun 50 kişiyle çıkıp Taksim Meydanı'nda çiçeklerle, güvenlik güçlerinin endamında salınmaları? Ayıptır arkadaşlar, yanlıştır. Bu hak ve özgürlükler ne evrenseldir ne bir şey. Arap Baharı'ndaki gibi, Tunus'a bakın, Mısır'a bakın, Libya'ya bakın; bakın oradan ne dersler göreceksiniz. Hangi diktatörlüklerde, liderliklerde kitleler hak için toplandığında üstlerine tepeden helikopterlerle gaz? DİSK'in sendika binasının içine  -ben de iki sene önce oradaydım- niye gaz bombası atarsınız arkadaşlar? Allah aşkına, niye atarsınız? Evinin içine niye atarsınız? Bir sosyalist parti binasına, üyeleri içerideyken, kapıdan dışarı çıkmazken o binanın içine niye gaz atarsınız? Bu hangi devlet anlayışıdır?

Sayın Oğuz Kağan Köksal, bağışlayın, "Bu hakkı biz verdik." Diyorsunuz, değil mi? Bu hakkı söke söke aldı işçi emekçiler, bu hakkı öyle bir söke söke aldılar, direnemediniz. Size 1 Mayısı da aha burada kutlattılar.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Bundan önce niye almadılar?

HASİP KAPLAN (Devamla) - Hayatınızda ilk defa millî oldunuz; geldiniz Çalışma Bakanıyla, 3 bin kişiyle aha burada bir meydanda siz 1 Mayısı kutladınız, aha öbür meydanda yüz binler de 1 Mayısı kutladı.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Vallahi, doğru söylüyor.

PERVİN BULDAN (Iğdır) - Biz her zaman doğruyu söylüyoruz.

HASİP KAPLAN (Devamla) - Bu iş böyle ama yapmayın etmeyin. Özgürlük-güvenlik denkleminde güvenliğin topuzunu fazla kaçırdınız, yanlış yaptınız. Özgürlükler size de lazım, bize de lazım, hepimize de lazım. Ama bizim üzerimizden siyaseten birbirinize vurmayın, gerek yok. Birbirinize benziyorsunuz üçünüz sistemin partisi olarak.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Ya, bize de sataşma böyle.

HASİP KAPLAN (Devamla) - BDP hak ve özgürlüklerde evrenseldir. "Tencere dibin kara, seninki daha kara." Zihniyetiyle, her buraya çıkan bölücülükten, bilmem neden dem vuruyor. Ya, biz bu ülkeye barış gelsin, güzellikler gelsin?

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Ya, ortaklarına anlat. Bize anlatma, ortaklarına anlat, ortaklarınız orada.

HASİP KAPLAN (Devamla) - Arkadaşlarınıza siz de anlatın biraz. Ben size burada işçilerin, emekçilerin?

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Ortaklarına anlat, çözüm ortağına anlat. Kankana anlat, kankana.

HASİP KAPLAN (Devamla) - Diyarbakır'da kutladık, ben Cizre'de katıldım. Cizre'de 1 Mayıs meydanında bana bir şey anlatıyorlardı, "Buranın Millî Eğitim Müdürünü görevden aldı AK PARTİ'nin kaymakamı ve valisi." diyorlardı. "Niye aldı?" diyorum. "Vallahi, AK PARTİ İlçe Başkan Yardımcısı da buna itiraz etti, isyan etti, istifa etti." Sonra açtım İnternet'i, hakikaten öyle. İşçinin güvenliği yok, memurun yok, öğretmenin yok, sağlıkçının yok, elbette ki meydanlarda bunu haykıracak.

Arkadaşlar, 20 bin polis getirdiniz Taksim'e, dünyanın gaz fişeğini harcadınız. Kamyon kamyon boş kovanları satıyordu insanlar. Allah'tan korkun ya! O kadar harcama yapacağınıza, çağırırdınız beş konfederasyonu, güvenliğinizi kendiniz alın, sorumlu sizsiniz derdiniz; o kadar harcama yapıp özel uçak kaldıracağınıza, TOMA getireceğinize, o çukurun üzerine bir tahta perde çekerdiniz. İsteseniz kırmızı halı bile sererdiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Devamla) - Ama siz sermaye için istiyorsunuz, işçiler için istemiyorsunuz. Bütün sorun burada arkadaş.

Teşekkür ederim. (BDP sıralarından alkışlar)