| Konu: | 375 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 48 |
| Tarih: | 05.01.2012 |
MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; zaten Sayın Bakan ve Sayın Komisyon Başkanı bizim vermiş olduğumuz önergelerin bir tanesine katılsa, çıkıp şu localardan kendimi aşağı atacağım arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından "At, at!" sesleri) Ya, bir gün de şu muhalefet partisi milletvekillerinin iyi niyetle, bütün iyi niyetiyle, çabalarıyla, gayretleriyle, bu ülkede yaşayan 74 milyon insan için getirmiş oldukları bu önergeler için biriniz de "Evet arkadaşlar, bu getirdiğiniz önergeler doğru önergelerdir, biz de destekliyoruz." deyin bir defa da, o zaman ben hakikaten sizlere teşekkür edeyim ama ne yazık ki burası sadece iktidar partisinin söylediklerinin olduğu, muhalefet partilerinin dile getirdiklerinin hiçbirinin yaşam bulmadığı bir Parlamento. Böyle bir demokrasinin çok doğru bir demokrasi olmadığını bir kez daha söylemek istiyorum arkadaşlar.
Şimdi, 4 Haziran seçimlerinden önce Sayın Başbakan seçim meydanlarında "Sözleşmeli personelin tamamını kadroya alacağım." dedi ve 4 Haziranda da yaklaşık 205 bin kişiyi sözleşmeliden kadroya aldı. Güzel bir iş yaptı, doğru bir iş yaptı ama seçim öncesi olmasına rağmen, seçim yatırımı olmasına rağmen, bir oy hesabı olmasına rağmen yaptı, oldu. Teşekkür ederiz. Fakat bunlar, 6 bin kişi 4 Haziran günü işe başladıkları için kadroya alınmadı.
Şimdi, değerli arkadaşlar, aynı gün sınava giriyorlar. Adalet Bakanlığının açmış olduğu sınavda infaz koruma memurları olarak aynı gün sınava giriyorlar, sınav kazanıyorlar. Bunların bir bölümünü 4 Hazirandan önce işbaşı yaptırıyorlar, bir bölümünü de 4 Hazirandan sonra işbaşı yaptırıyor arkadaşlar. 4 Hazirandan önce işbaşı yaptırılan infaz koruma memurlarının tamamı bu kadroya geçirildi ama 1.087 kadro arkadaşlar, 4 Hazirandan sonra -Bakanlığın kendi tasarrufu doğrultusunda, arkadaşların hiçbir kusuru, hiçbir yanlışlığı yok, işbaşını öyle vermişler- işbaşı yaptıkları için yaklaşık 1.087 infaz koruma memuru kadroya alınmadı arkadaşlar.
Şimdi, dünden beri, burada, bu yapılan, kanun hükmünde kararnamelerde yapılan haksızlıkları, adaletsizlikleri konuşuyoruz ama bu haksızlıklar ve adaletsizlikler hep devam ediyor.
Şimdi, bugün, iki gündür bir kısmını düzelteceğiz. Peki, Adalet Bakanlığında sözleşmeli olarak sınava girmiş olan, kadroya geçirilmesi gereken bu insanların yanlışlıklarını ne zaman düzelteceksiniz? Şimdi, 1.087 tane infaz koruma memuru bekliyor, biz ne zaman kadroya alınacağız diye beklemektedirler arkadaşlar.
Yine, bu sözleşmeli olan infaz koruma memurlarının yıpranma hakkı talepleri var. Orada, cezaevlerinde bu infaz koruma memurlarının hangi zor ve güç koşullar altında çalıştırıldığını düşünün. Sayın İçişleri Bakanı, kendinizi zam almayan -dün söyledim- bir muhtarın yerine koyun ama bir de infaz koruma memurlarının yerine koyun. Düşünün, cezaevlerindeki o beton kokusunun olduğu o soğuk binaların içerisinde görev yapan bu infaz koruma memurlarının aldıkları ücretlerini ve yaşam koşullarını düşünün ve bu nedenle bunlara mutlaka kadro verilmesi ve yıpranma hakkı verilmesi? Üçüncüsü: Kadrolu-sözleşmeli maaşlarının mutlaka eşitlenmesi gerekiyor. Sözleşmelilerin bekâr olarak 1.325 TL, bekâr 1.540 TL alıyor, böyle bir eşitsizlik, böyle bir haksızlık olmaz arkadaşlar.
Aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi Teşkilat Kanunu'nu çıkardık. Burada genel sekreter, genel sekreter yardımcısı, daire başkanı, uzman, hepsinin maaşlarında bir iyileştirme yapıldı ama 657'ye bağlı kadrolu memurların birtakım haksızlıklara da uğradıkları kesindir. Bu 657'yle çalışan kadrolu memurların bu haksızlarının giderilmesi gerekiyor.
Son sözü şöyle söylemek isterim arkadaşlar: Yeni bir dönem. Salı günü Sayın Başbakan bir buçuk aylık aradan sonra AKP Grubuna başkanlık yaptı. Sayın Başbakanın sağlığına kavuşup AKP Grubuna seslenmiş olması, Türkiye'ye seslenmiş olması son derece sevindiricidir, Başbakanın sağlığına kavuşması da sevindiricidir ama yeni yılda, sağlığına kavuşmuş bir Başbakanın üslubuna son derece dikkat etmesi gerekiyor. Daha yeni yılda, ilk grup toplantısında muhalefet partilerine ayrıca kin ve nefret dolu sözlerle hitap etmesini asla kabul etmiyoruz ve yadırgıyoruz ve o söylemiş olduğu sözleri de kendisine iade ediyoruz.
Sayın Başbakan konuşmasında diyor ki: "CHP'nin üslubu, BDP'nin, PKK'nın üslubudur. 12 Haziran seçiminden önce meydanlarda ittifakını bugün taziye çadırında görüyoruz." diyor. Bir başbakana böyle bir üslup yakışmaz. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının böyle bir dili kullanmaması gerekiyor. Hele hele Cumhuriyet Halk Partisiyle ilgili söylemine son derece dikkat etmesi gerekiyor. Cumhuriyet Halk Partisi dilekçeyle kurulmuş bir parti değildir, ulusal bağımsızlık savaşından çıkmış, Kurtuluş Savaşı'ndan çıkmış kurtuluşun partisi, devrimin partisidir. Cumhuriyet Halk Partisini ağzına alırken besmele çekmesi gerekiyor? (CHP sıralarından alkışlar)? ve Sayın Başbakanı buradan bir kez daha uyarıyorum, Cumhuriyet Halk Partisinin ismini ağzına alırken dikkatli olması gerektiğini söylüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çam.
MUSA ÇAM (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)