GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU İLE BAZI YATIRIM VE HİZMETLERİN YAP-İŞLET-DEVRET MODELİ ÇERÇEVESİNDE YAPTIRILMASI HAKKINDA KANUN VE KAMU İHALE KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:81
Tarih:21.03.2012

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkanım, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Biraz önce heyecandan gençliğime yapmış olduğunuz iltifata teşekkür edememiştim. Herhâlde siz kendinizden biliyorsunuz işi. Genç olmanın ne demek olduğunu en iyi siz bilirsiniz efendim.

Şimdi, grubumuzun vermiş olduğu, arkadaşlarımızla birlikte verdiğimiz önerge hakkında söz almış bulunuyorum.

Biraz önce, bu yap-işlet-devret modeliyle yapılacak olan çalışmaların sağlık alanına olan etkilerinden biraz bahsetme fırsatı bulmuştum.

Sağlık, taşeronlaşmanın Türkiye'de en yoğun olduğu alandır. Sağlık alanında tam 135 bin adet taşeron işçi çalışmaktadır. Bu taşeron işçilerin sağlık alanında çalışıyor olmasını uzun süredir hem sağlık meslek örgütleri hem de muhalefet partileri eleştirmektedir. Ancak hem Sağlık Komisyonunun Değerli Başkanı Sayın Cevdet Erdöl hem de Sayın Bakanımız bu sağlık hizmetlerindeki taşeronlaşmanın sadece yardımcı hizmetlerde olduğunu, ana hizmetlerde bir taşeronlaşma faaliyetinde bulunulmadığını ifade etmektedir. Ancak sağlık öyle bir alandır ki, doktoru, hemşiresi, hasta bakıcısı ve hastanedeki bütün yardımcı personeliyle tam bir ekip işidir. Bunun en iyi örneği Manisa Akıl Hastanesinde geçtiğimiz yıllarda ortaya çıkmış olan ve devletimize emanet edilmiş olan akli melekeleri yerinde olmayan insanlara hastanede temizlik adına gelmiş olan personel tarafından yapılan kötü muamelelerdir. Siz eğer taşeron sistemini savunursanız, "Daha ucuz olduğu için özlük hakları devlette birikmiyor, kıdem tazminatından kurtuluyoruz, emekliliğiyle ilgili kaygılar bizim üzerimizden gidiyor." diye düşünerek taşeronlaşmayı savunduğunuz noktada sağlık alanında bu bir faciayla sonuçlanmaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi taşeronlaşmanın her türlüsüne karşıdır ama en çok da sağlık alanındaki kısmına karşıdır. Yap-işlet-devret modelinde ise bugünlerde ortaya çıkarılmaya çalışılan durum, biraz önce ifade etmeye çalıştığım gibi, arsası devletten, yıllarca kira şeklinde ödenen ve yapılan yatırımın 4-5 katı para devlete mal olacak, laboratuvarın işletmesi şirkete devredilmiş, âdeta bir işletmeci mantığıyla da baksanız, bir altın yumurtlayan tavuğun kesilmesi, daha doğrusu birisine bedelsiz, bedelinin çok altında verilmesi âdeta bir kıyak yapılması noktasıdır. Kaldı ki burayı bir sağlık hizmeti sunulan yer olarak düşündüğünüzde bir kere açıkça Anayasa'ya aykırılık teşkil etmektedir çünkü Anayasa'nın ilgili maddesi devletin kamu hizmetlerini devlet memurları eliyle sunmasını ifade etmektedir. Devlet memuru eliyle sunulması anayasal bir zorunluluk olan sağlık hizmetleri zaten belli alanlarda taşeronlarla yürürken şimdi de bu yap-işlet-devret modeliyle, işte laboratuvarda çalışanlarıyla? Bunun yanında öyle bir nokta var ki gasilhanesinden morguna kadar buraları bu şirketler işletecektir.

Sağlık Bakanı zaman zaman övünüyor "Bizim dönemimizde hastanelerde rehin kalmadı." diye. Şimdi siz, o hastanelerin, uluslararası sermaye tekellerinin işlettiği bu hastanelerin parası ödenmediği takdirde, gasilhanesinden veya morgundan hastanın teslim edilmediği durumda "Ben, bu devletin Sağlık Bakanıyım, ben buna izin vermem." deyin bakalım. Zaten aksine birçok örnek var, Sağlık Bakanımız geçtiğimiz dönemlerden birtakım fotoğraflar buluyor ve şöyle bir algı yönetimi yapıyor: "Biz gelmeden önce, işte kızak sırtında hastalar giderdi, şimdi kızaklı kar araçlarıyla hastaları taşıyoruz." diye. Oysa, Sabah gazetesinin 2011 Mart ayındaki sayısında -çünkü Bakan başka gazeteleri referans almıyor ama Sabah'tan daha inandırıcı olarak okuyor herhâlde haberleri- "At sırtında doğuma gittiler." diye bir haber vardır. Bu, Sağlık Bakanımızın yaptığı o algı yönetiminin aynısı. Bir sonraki Sağlık Bakanı da çıkarıp "At sırtında götürüyordu bunlar. Şimdi, biz, bu helikopterlerle bunu taşıyoruz." noktasına getirecek.

Ama çok açık ve net olarak şunu söylemek gerekir: Sağlık bütüncül bir hizmettir; taşeron eliyle yapılması da yanlıştır, yap-işlet-devret modeliyle birilerine terk edilmesi de yanlıştır.

Her geçen gün biraz daha sermayeye açılan bu alana, sağlıkla ilgili hastanelerin de dâhil edilmesini son derece sakıncalı olarak görüyoruz ve devletin asla el çekmemesi gereken eğitim, sağlık ve güvenlik alanlarından el çekmesini de son derece tehlikeli buluyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özel.