| Konu: | KAMU GÖREVLİLERİ SENDİKALARI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 89 |
| Tarih: | 03.04.2012 |
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 200 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 4'üncü maddesi üzerinde söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, sendika kurucusu olabilmek için iki yıldan beri kamu görevlisi olarak çalışma şartı kaldırılmakta, sendikaların kuruluşlarına ilişkin işlemler basitleştirilmekte, evrakların gönderilmesi için öngörülen süre beş çalışma gününden on beş iş gününe çıkarılmakta, kuruluş evraklarının kırtasiyeciliğinin azaltılması, merkezde sadece Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına gönderilmesi öngörülmektedir. Bu değişiklikler sendikalaşma açısından olumlu gelişme olarak görülebilse de ancak tasarının tümüne baktığımızda, durum hiç de iç açıcı değildir. Sendikalaşma hakkı tüm çalışanları kapsar, kapsamalıdır. Sadece polis ve askerler için sınırlama söz konusu olabilir, ancak silahlı kuvvetler ve emniyette çalışan sivil personelin sendika kurma haklarına sahip olduğunu kabul etmek gerekir. İtfaiyeciler, cezaevi personeli, gümrük çalışanları, elçilik personeli, posta çalışanları, geçici işçiler, kendi hesabına çalışanlar, ev eksenli çalışanlar ve işsiz kalanların sendika kurma ve üye olma hakları vardır. Bu hak yaşamsal bir öneme sahiptir ve demokratik, çağdaş yaşamın temel koşullarından olarak kabul edilmektedir.
Değerli milletvekilleri, hepimizin bildiği gibi, Anayasa'nın 90'ıncı maddesi gereği, usulüne göre yürürlüğe konulmuş, temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmeler ulusal hukukun üstündedir. Kanunlar bu sözleşmelere aykırı olamazlar. Bugün kanunlar, diğer yandan, Sendika Özgürlüğü ve Örgütlenme Hakkının Korunması Sözleşmesi -yani kısaca ILO olarak tanımlanan- sendikal haklarla ilgili en önemli hukuki belge olarak kabul edilmektedir. Amacı, sendika hakkını devletten ve kamu erkini kullananlardan gelebilecek engelleme, yasaklama veya karışmalara karşı korumaktır. Bununla birlikte, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne göre, herkes, asayişi bozmadan toplantılar yapma, dernek kurma, ayrıca çıkarlarını korumak için başkalarıyla birlikte sendikalar kurma ve sendikalara katılma haklarına sahiptir.
ILO Sözleşmesi'nin 2'nci maddesi: Çalışanlar ve işverenler, herhangi bir ayrım yapılmaksızın, önceden izin almadan istedikleri kuruluşları kurmak ve yalnız bu kuruluşların tüzüklerine uymak koşulu ile bunlara üye olma haklarına sahiptir. Ayrıca, sözleşme gereği, yaptıkları iş, hizmetin niteliği, çalıştıkları ekonomik etkinlik kesimleri, bağlı oldukları istihdam biçimleri, memur, işçi ve sözleşmeli personel, hiyerarşide bulundukları yer gibi yönlerden çalışanlar arasında hiçbir ayrım yapılamaması durumu da söz konusudur.
Değerli milletvekilleri, tasarıya göre kamu görevlileri sendikaları uzlaşmazlık durumunda yalnız kamu görevlileri hakem kuruluna sınırlı biçimde başvurabileceklerdir. Dolayısıyla, kamu görevlileri uyuşmazlık durumunda grev veya başka bir hak arama yöntemini kullanamayacaklardır. Bu hakka sahip olmayan işçilerin çok sıkı koşullar altında grev yapabildikleri göz önünde bulundurulduğunda kamu görevlilerine bu hakkın tanınmaması adil ve hakkaniyete uygun değildir.
Bakın, getirdiğiniz tasarıyla 12 Eylül referandum oylaması öncesi kamu çalışanlarına, memurlara verdiğiniz sözleri hatırlayın. Şu andaki durumdan farklı bir şey getirmiyorsunuz memur arkadaşlarımıza. Zaten şu anda memurlarımız ILO Sözleşmesi'nden kaynaklanan hakları zaten kullanıyorlar. Sadece yapılan, "toplu görüşme"nin adını "toplu sözleşme"ye çeviriyorsunuz. Önceden uyuşmazlık hâlinde nereye gidiliyordu? Bakanlar Kurulu son sözü söylüyordu. Şimdi değişen ne? Bakanlık Kurulunun atadığı hakem heyetine gidiyor. Ne değişiyor değerli arkadaşlarım? Memur arkadaşlarımızın haklarını genişletmeyi bırakın, tam aksine, daraltıyorsunuz. Şu anda uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını, iş bırakma haklarını, grev haklarını şu anda fiilen kullanıyor memur arkadaşlarımız. Ama şu anda, gelinen ileri demokrasinizde 8 tane tutuklu milletvekilimiz vardı. Yine, eğitim hakkı istediği için yıllarca cezaevinde yatan gençlerimiz vardı. Sizin sayenizde, Kızılay meydanlarında üzerlerine gaz bombası atılan, sahte sendikası çıkarılan bir yasamız oldu. İşte ileri demokrasi anlayışımızla kamu çalışanlarımıza 12 Eylül referandumuyla verilen hakların bedelinin de bu olması gerekir!
Bu yasa sahte bir sendika yasasıdır. Bugün KESK çalışanları meydanlarda ve tüm memurlar bu sahte sendika yasasının karşısındadır.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Havutça.