GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: KAMU GÖREVLİLERİ SENDİKALARI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:89
Tarih:03.04.2012

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 8'inci maddesindeki önergemiz üzerinde söz almış bulunuyorum. Önergemizde sendika yöneticilerinin görev süresini üç yıldan dört yıla çıkaran bu düzenlemeye karşı çıkıyoruz. Milletvekillerinin, Cumhurbaşkanının görev sürelerinin kısaltıldığı bir süreçte böyle bir uzatmayı doğru bulmadığımızı ifade etmek istiyorum.

Sendika, evrensel ve en geniş tanımıyla diline, dinine, rengine, siyasi görüşüne bakmadan bütün işçi, memur emekçileri kapsayan, onları ortak hak ve çıkarlar etrafında bir araya getiren örgütlerdir. Bu örgütler devletten, iktidardan ve partilerden bağımsızdır. Bu örgütler yapısı gereği muhalif örgütlerdir, iktidar kim olursa olsun muhalif ruhlarını muhafaza ederler. İktidarlar değişir fakat sendikaların, üyelerinin haklarını arama, mücadele etme, talep etme, kazanılmış hakları korumayla ve genişletmeyle ilgili mücadele azimleri değişmemelidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "Ak sendika" diye bir sendika tanımı doğru bir tanım değildir. Sendikaya olağandışı renkler verilecekse eğer, evrensel tanımda sadece sarı sendikalardan bahsedilir. Sarı sendika patron eliyle kurulan, emekçinin gücünü bölmeye hizmet eden, sanki işçiyi savunacakmış gibi yapan ama işverenin ekmeğine yağ süren sendikalardır. Patron o sendikaya üyeliği teşvik eder, o sendikaların üye sayısını artırmaya çalışır, onu güçlü kılmaya çalışır. Sarı sendikaların imzaladığı toplu iş sözleşmeleri işçiyi değil, patronu memnun eder.

Bugün Türkiye'de memur sendikalarından bir tanesi, o sizin "Ak sendika" dediğiniz, Bülent Arınç Beyefendi'nin, Sayın Bakanın Bursa'da övgüler yağdırdığı sarı sendika zaten var olan hakları tartışmaya açarak, müzakere ederek sınıfına ve üyelerine en büyük haksızlığı yapmıştır.

Anayasa'nın 90'ıncı maddesi açıktır: "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş olan milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir." ve bağlayıcıdır. Bugün bu kanunun ILO sözleşmelerine aykırı olan hükümleri yerine uluslararası sözleşme hükümlerinin uygulanması gerektiği açıktır.

9-11 Şubat 2010 tarihinde, Hükûmetin çağrısıyla, KESK ve Kamu-Sen'in davetli olduğu hâlde katılmadığı bir platformda, memura grev hakkını tartışmaya giden bu sarı sendika memurlara karşı en büyük ihaneti gerçekleştirmiştir. O gün başlayan süreç daha sonra Anayasa değişikliğinde grev hakkını memurlara hak saymayan bir metinle sonlanmış, uluslararası anlaşmalar gereği var olan bir hak, elden onların eliyle kaybedilmiş gibi görünmektedir.

Sayın Bakanım, ILO'ya göre memur ve işçi sendikası ayrımı da yoktur, bu iki sendika tek sendika olmalıdır. Bu elbiseyi ülkemizin emekçi sınıfına 12 Eylül dikmiştir ama bugün memur, işçi sendikasını ayrı ayrı ele alan iktidar partisini görünce 12 Eylülün diktiği bu elbisenin üzerlerine çok iyi oturduğunu görüyoruz. ILO'ya göre grevsiz toplu sözleşme hakkı da olmaz, grev yoksa sonunda toplu sözleşme diye bir şey olmaz ama bazı milletvekilleri dün sıralarından laf atarken 12 Eylül referandumunda bu yasaya "Evet." denilmeseydi eğer, sanki böyle bir hakkın bu kısmının bile hiç olamayacağını ifade ettiler; bu, gerçek değildir, evrensel değildir, hukuki değildir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Erhan Karaçay kararını dikkatlerinize sunmak isterim. Erhan Karaçay bir memurdur, bir eyleme katılmıştır, hakkında soruşturma açılmış, ceza almıştır. Kendisi iç hukuk yollarını tükettikten sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurmuş ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tüm memurların olduğu gibi Erhan Karaçay'ın da grevli toplu sözleşme hakkına sahip olduğunu ve bir günlük iş bırakma eylemine katıldığı için ceza alamayacağını hükmetmiştir.

Şimdi, bakın, bu yasa ile imzayı atacak olan sendikanın temsilcilerine söylemek istiyorum: Daha kanunu bile yapmadık, nasıl bir kanun çıkacağı Meclisin iradesinde ama imzayı atacak olan belli. Onu bırakın, atacağınız imza belli. İlk altı ay için yüzde 3, ikinci altı ay için yüzde 3'lük bir zam öngörülüyor, bunun kararı verildi. Siz de günü gelince tıpış tıpış bu imzayı atacaksınız. Bu nasıl bir sendikacılık anlayışı, bu nasıl bir hak arayışı, bu nasıl bir durum, bu nasıl bir ayıp, bu nasıl bir vicdan! Ve böyle bir sendikacılık anlayışına tüm emek dünyası için ve 12 Eylülde duygularıyla oynayarak, belki de yanıltarak "Evet." dedirttiğiniz, sonra da ellerinden uluslararası sözleşmelerle hak etmiş oldukları bu hakkı aldığınız herkes için bu düzenlemenin ruhuna yazıklar olsun diyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özel.