GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 375 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:50
Tarih:11.01.2012

MHP GRUBU ADINA NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 112 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin çerçeve 2'nci maddesinin (ç) bendiyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, iyi niyetli olarak bu çalışanlar arasındaki eşitsizliği gidermek üzere bir kanun hükmünde kararname hazırlandı ama tabii bu iyi niyetin yeterli olmadığını, bugün burada görüştüğümüz kanunla, düzeltme yaptığımız kanunla da ortaya koydunuz.

Ancak sayın milletvekilleri bu kanun görüşülürken sorular sordular, dediler ki: "Bugünkü görüştüğümüz kanunun dışında mağdur olanlar var mı?" Israrla "Yok." diye ifade ettiniz ama bize gelen bilgilere, ilgililerin bize aktardığı bilgilere göre çok sayıda mağdur olan memurun olduğunu biliyoruz.

Bununla ilgili, Bursa'da, Türkiye Kamu-Sen yetkilileri bir basın açıklaması yaptılar, hatta biraz da ironi olsun diye işaret diliyle yaptılar ki sağır sultan da bunu duysun diye. Bu mağdur olanlarla ilgili yazılı belgelerinde aynen şunu ifade ediyorlar: "Devlet memurlarına ek ödeme yapılmasını düzenleyen kanun hükmünde kararname, üst düzey memurlara daha çok, alt düzey memurlara daha az ve başta profesörler olmak üzere akademik personele, öğretmenler dâhil, her türlü eğitim personeline sıfır ek ödeme öngörüyor. Buna karşılık, öğretmenler, profesörler, doçentler, yardımcı doçentler, araştırma görevlileri, din hizmetleri sınıfındaki din görevlileri, sağlık hizmetleri sınıfında bulunan doktor dışındaki sağlık personeli, KİT çalışanları, kadastro çalışanları, postacılar ile bazı kurumlarda çalışan memurların ek ödemesi sıfır olarak belirlendi. Bu memurlar hiç ek ödeme alamadı. Yüz binlerce öğretmene hiçbir ek ödeme yapılmaması? Profesörler ve akademik personele ek ödeme verilmemiştir. Düzenlemeye göre, Genelkurmay Başkanından kuvvet komutanlarına, subaylardan astsubaylara hiçbir askerî personele ek ödeme yapılmadı. Kanun hükmünde kararnameyle kamu görevlilerinin bir kısmının eline geçen ücretlerin de düşüşlere yol açması sorun yarattı."

Burada ifade edilirken şunu da söylüyorlar: "Eşit işe eşit ücret." Aslında bunun adını değiştirmemiz lazım. "Eşit unvana eşit ücret." şeklinde tecelli etti maalesef bu kanun hükmünde kararnameyle.

Bakın, mesela Sağlık Bakanlığında çalışan memurlardan müdür ve müdür yardımcısı konumunda olanlar şu anda araştırmacı kadrosuna geçtikleri için ciddi anlamda sıkıntıdalar ve mağdur durumdalar. Mesela, Hıfzıssıhha kurumunda çalışan bir biyolog, müdür veya müdür yardımcısı olduysa, şimdiki kadroları bunların araştırmacı kadrosuna geçenler eğer biyolog olarak kalmış olsalardı yani biyolog olarak kalan arkadaşlar şimdi, o müdür ve müdür yardımcısı konumunda olup araştırmacı kadrosuna geçenlerden daha fazla ücret alır durumdalar. Dolayısıyla, bu tür mağduriyetlerden Sayın Bakanın da haberi yok.

Bununla ilgili, bu kanun hükmünde kararnameden sonra çok sayıda idari mahkemelere başvurular başladı. Herhâlde bunlardan bir şekilde Sayın Bakanın veya Bakanlar Kurulunun haberi olur, olacaktır ve önümüzdeki günlerde de bunlarla ilgili bu yanlışlıkları, bu haksızlıkları gidermek için daha kapsamlı bir kanun teklifi veya tasarıyla buraya gelmekte fayda var diye düşünüyorum.

Evet, sayın milletvekilleri, tabii burada TOKİ görevlileri de var. TOKİ görevlileri varken TOKİ uygulamalarında da burada birtakım eksiklikler, yanlışlıklar varsa bunlardan da bahsetmek durumundayız.

Geçtiğimiz günlerde yine bu kanunla ilgili bir Bursa Milletvekili, iktidar partisinin Bursa Milletvekili çıkıp Bursa'daki Doğanbey Kentsel Dönüşümü'n mağduriyetlerinin olduğunu, bir an önce bunun sonuçlanması gerektiğini buradan Sayın Bedrettin Demirel ifade ettiyse bu durum vahim bir noktaya gelmiş demektir.

Şimdi bakın, bu özellikle Doğanbey Kentsel Dönüşüm elbette bir rantsal dönüşüme? Böyle uygulamalara dönüştüğünü bırakın, bir de ben buradan Sayın TOKİ yetkililerine, TOKİ'de görev yapanlara sormak istiyorum: Sizin hiç mi şehircilik anlayışınız yok? Siz hiç mi Bursa'yı bilerek, tanıyarak bu projeyi gerçekleştirmediniz? "Ucube bir yapı" diye Türkiye'de birtakım yerlerde tartışmalar yapıldı. Eğer "Ucube yapı nasıl olur, nerededir?" diye merak edeniniz varsa gelsin Doğanbey Kentsel Dönüşümü'ndeki o çıkan yapıları görsün. O yeşil Bursa'yı, orayı nasıl katlettiğini, Yalova yolundan gelirken o dağ manzarasını nasıl katlettiğini, yine Osman Gazi, Orhan Gazi Türbesi'ne gelen Bursa dışından turistlerin, yerli veya yabancı turistlerin Bursa manzarasını seyretmek için oraya konulan dürbünlerin, artık tamamen önüne bu çıkan ucube yapıların olduğunu, buradaki sayın milletvekilleri de gelip Bursa'ya, orayı bir görürlerse elbette bana hak vereceklerdir diye düşünüyorum ama artık olan olmuş. Burada Doğanbey Kentsel Dönüşümü'ndeki toprak sahiplerinin mağduriyetleri var.

Bakın, bizim Bursa Milletvekilimiz Sayın İsmet Büyükataman bir soru önergesi vermiş. Bunu lütfen bir an önce cevaplandırın. Daha önce sorulan bu sorulara da cevaplar verilmedi. 2007 yılında anlaşması yapılan bu konutların on sekiz ayda teslim edilmesi gerekirken, sene 2012 olmasına rağmen bunların neden teslim edilmediğinin cevabını vermesi lazım yetkililer. Yine 2007 yılında Resmî Gazete'ye göre 482 TL olarak birim maliyetler belirlenmişken bugün aynı hak sahiplerine 650 lira olarak yansıtılmış. Bunu söylerken şunu da ifade etmek istiyorum: Burada yapılan anlaşmalardan sonra, yer sahipleri, 50 metrekare yeri olana 75 metrekare daire vereceğiz şeklinde anlaşmalar yapıldı. Güzel. Peki, bu proje başladıktan sonra "Yok, ben size 75 metrekare değil illa 100 metrekare daire yaptım, bunu vereceğim." diyerek aradaki 25 metrekarenin farkını vatandaştan istemek ne kadar hakkaniyete uyar, ne kadar hakkaniyetin ölçüsüne uyar? Bunu da sizlerle buradan paylaşmak istiyorum. Bunu da isterken üstüne üstlük 2011 yılındaki birim maliyetler 625 TL iken hak sahiplerinden metrekare başına  1.100 lira gibi bir maliyet binmekte ve bunu da bu şekilde talep etmekte ve yarın öbür gün maalesef bu hak sahipleri mahkeme kapılarında bu şekilde sürüneceklerdir diye düşünüyorum. Bu hak sahipleri, yer, arsa sahipleri bu projeye girerken "Yarın öbür gün size daha fazla fark çıkartarak bu konutları yapacağız." şeklinde bir anlaşmayla girmediler. Bursa'yı bilenler bilecektir, o bölgede yaşayan insanlar öyle çok varlıklı, çok zengin insanlar değil; babadan, dededen kalma arsalarını?

Zaten, aslında, Osmangazi Belediyesiyle yapılan bu anlaşmaya önce orada belki hak sahiplerinin yani arsa sahiplerinin yarıdan fazlası karşı çıkmasına rağmen âdeta yine Osmangazi Belediyesinin o yer sahiplerini tehditvari söylemlerle yani "Kamulaştırırız ve kamulaştırma ücretleri de sizin öyle umduğunuz gibi olmaz." şeklinde tehdit eder tavırlarla mecburiyet karşısında o sözleşmeleri imzalamış. Oradaki vatandaşlar maalesef o sözleşmeleri imzalandıktan sonra "Belki daha iyi bir evimiz olacak." şeklinde sevinenler de bugün mağduriyet içerisindedir ve 200 bin liraya kadar da 2-3 tane  dairesi olan vatandaşların da 200 bin liraya, hatta 400 bin liraya kadar farklar çıkarıldığını ve bu insanların mağduriyetlerinin de hem bir an önce bu dairelerin, bu projenin bitirilmesi hem de bu farkların da hakkaniyet ölçüsüne getirilmesi noktasında gayret gösterilmesini buradan ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Özensoy.