| Konu: | KAMU GÖREVLİLERİ SENDİKALARI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 89 |
| Tarih: | 03.04.2012 |
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 200 sıra sayılı Tasarı'nın 12'nci maddesi hakkında vermiş olduğumuz önerge lehinde konuşmak üzere söz almış bulunuyorum.
Söz almış olduğum 12'nci maddeyle, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'nun 17'nci maddesinde değişiklik yapılmakta, sendika ve konfederasyonların, amaçlarına uygun uluslararası kuruluşlara üye olabilecekleri ve uluslararası kuruluşlar kurabilecekleri belirtilmektedir ancak bu tasarıda, sendika üyeliğinden tutun da grev hakkına kadar pek çok konuda altına imza attığımız uluslararası anlaşmalar yok sayılmakta, yasaklar devam ettirilmektedir.
Uluslararası Çalışma Örgütü sözleşmelerini imzalıyoruz, ardından Türkiye Büyük Millet Meclisinde onaylıyor, bir iç hukuk kuralı hâline getiriyoruz ancak bu anlaşmalara aykırı olarak, pek çok memurun sendikalara üye olma hakkını yok sayıyorsunuz.
Uluslararası anlaşmalara aykırı olarak, bizim ülkemizde yargıçlar ve savcılar sendika kuramıyor, kurdukları sendikalar da kapatılıyor. Yine, silahlı kuvvetler mensupları ve hatta bu kurumlarda çalışan sivil memurlar dahi bizim ülkemizde sendikalara üye olamıyorlar. Aynı şekilde, bugünlerde 167'nci kuruluş yıl dönümünü kutladığımız emniyet hizmetlerinde çalışan polislerimiz sendikalara üye olamıyorlar. Ceza infaz kurumlarında çalışan memurlar sendika üyesi olamıyorlar.
Uluslararası anlaşmalar, güvenlik güçlerinin sendikal örgütlenmelerine sınır getirilebileceğini belirtiyor ancak tamamen yasaklamıyor. Nitekim, pek çok Avrupa ülkesinde polislerin kurdukları sendikalar bulunmaktadır.
Bu yasaklı kesimler ekonomik, idari, demokratik ve siyasi hiçbir taleplerini dile getiremiyorlar, kendi haklarına sahip çıkamıyorlar. Bu yasaklı memurlara deniyor ki: "Siz sadece oy kullanabilirsiniz. Ancak, hiçbir mesleki, ekonomik ve demokratik hakkınızı dile getiremezsiniz. Aksi takdirde suç işlemiş olursunuz." Bu ülkede en zor koşullarda, saati belli olmaksızın her tehlikeyi göze alarak her an hizmet vermek zorunda olan silahlı kuvvetler, emniyet hizmetleri ve ceza infaz kurumlarında çalışan memurların ekonomik ve özlük haklarına dair söz söyleyebilecekleri, seslerini yükseltebilecekleri, demokratik haklarını savunabilecekleri sendikalarının olmaması ve sendikalara üye olmalarının yasaklanması en hafif deyimiyle çok ciddi bir haksızlıktır. İnsan hakları ihlalidir, uluslararası anlaşmaların ihlalidir.
Bu ülke insanlarının haksızlığa uğradıklarında başvurdukları, güvendikleri ve ülkedeki hukuk devletinin güvencesi olan yargıçlara ve savcılara sendika kurma hakkının tanınmaması, kurulan sendikanın, Yargı-Sen'in kapatılması, yargıç ve savcıların susturulması anlamına gelmektedir. Ve dünyada ilk kez yargı kararıyla yargıç ve savcıların kurdukları bir sendika Türkiye'de kapatılmıştır. Bu durum ise AKP'nin "ileri demokrasi" anlayışını açıkça ortaya koymaktadır.
Yargıç ve savcılar hem ekonomik ve özlük haklarını hem de yargının bağımsızlığına, tarafsızlığına karşı yapılan saldırıları ancak kendi örgütlenmeleri ve sendikaları ile püskürtebilirler. Bu ülkede örgütlenemeyen, kendi hakkını arayamayan, susturulan, iktidarın işine gelmeyince elinden soruşturma dosyası alınan ve haklarında dava açılan yargıç ve savcılardan nasıl adalet dağıtmasını bekleyebiliriz?
Sizlere yargıç ve savcılar tarafından kurulan Yargı-Sen'e ilişkin Ankara 15. İş Mahkemesinin 28/7/2011 tarihli kararından söz etmek istiyorum. Bu kararda açıkça, yargıç ve savcıların sendika kurabilecekleri, Uluslararası Çalışma Örgütü'nün 87 no.lu Sözleşmesi ve Avrupa Sosyal Şartı'nın Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilmesi nedeniyle bir iç hukuk kuralı hâline geldiği ve 4688 sayılı Yasa'daki yasakların bu nedenle geçerli olmadığı belirtilmektedir. Yani mahkeme, bu ülkede yargıçların ve savcıların aslında sendika kurabileceklerini açıkça dile getirmiştir. Yargı-Sen'in kapatılma gerekçesi, yargıç ve savcıların sendika kuramayacakları değildir, sadece, sendikanın meslek esasına göre kurulamayacağı, hizmet kolunda kurulması gerektiği yönündedir. Yani burada, AKP İktidarı ne yasak koyarsa koysun, yargıç ve savcılar sendika kurabileceklerdir. Uluslararası hukuk ve Anayasa'mız bu hakkı onlara vermektedir. Burada yargıç ve savcıların sendika kuramayacaklarına dair konulan hüküm, mahkeme kararını hiçe saymak ve Anayasa madde 138'e aykırı iş yapmak yani yargıya müdahale etmek anlamına gelmektedir. AKP İktidarı uluslararası camiaya ülkemizde?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Çok teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akagün Yılmaz.