GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI TEŞKİLATI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:83
Tarih:27.03.2012

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Mademki siz bir hak verdiniz, ben son sorudan cevap vermeye başlayayım.

Çok değerli arkadaşlar, gerçekten de, Türkiye'de özellikle eğitim sisteminin altyapısının oluşturulmasıyla ilgili AK PARTİ Hükûmeti ve benden önceki bakanlarımız çok önemli çabalar ortaya koydular. Az önce sizin tek tek sıraladığınız hususlarla ilgili ayrıntılı bilgi vermek isterim ama o zaman diğer milletvekillerimize haksızlık olacak.

Birkaç şeyi söylemek istiyorum: AK PARTİ İktidarından önce derslik başına öğrenci sayısı, Türkiye ortalaması olarak söylüyorum, yüzde 36. Okullaşma oranları artmış olmasına rağmen, ortaöğretimde yüzde 50'den yüzde 69'a çıkmasına rağmen, ilköğretimde yüzde 90'dan yüzde 98,5'e çıkmasına rağmen, ana okulunda okullaşma yok denecek kadar azken yüzde 67'ye çıkmasına rağmen bugün derslik başına öğrenci sayımız 31; dolayısıyla benden önceki bakanlarımızın neyi yaptığını buradan ifade etmek mümkün.

İkincisi, yine aynı dönemlerle ilgili tüm okular içerisinde bilgisayar laboratuvarına sahip olan okul oranı yüzde 5'ler civarındayken bugün sekiz dersliğin üzerindeki bütün okullarımızda bizim bilgisayar laboratuvarımız var, dolayısıyla bunları da yine o haneye koyun lütfen.

Bu açıdan bakıldığında, normal şartlarda, geçtiğimiz dönemde eğitim sistemine gerek fiziki altyapı olarak gerek bilgi ve donanım olarak gerekse müfredatta yapılan değişiklikler olarak bakıldığında aslında millî eğitim bakanlarının bu konuda ne kadar başarılı olduğunu göreceksiniz.

1997 yılından 2002 yılına kadar okullaşma oranlarındaki artış yüzde 1'i bile bulmuyor ama 2003 yılından itibaren -sizin az önce ifade ettiğiniz bakanların her birisinin döneminde- okullaşma oranları yüzde 1'in üzerinde?

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Sizin sözleriniz, benim değil.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) - ?kızların okullaşma oranları yüzde 1,5'un üzerinde. Bu açıdan bakıldığında, hem sistemi iyi çalıştırma konusunda hem de bizatihi, şahsi olarak çalışma konusunda AK PARTİ'li bakanların ne kadar başarılı olduğunu teyit edecek çok bilgiye sahibiz biz.

OKTAY VURAL (İzmir) - Onun için mi görevden alındılar, başarılı oldukları için.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) - Başka bir şey daha söyleyeyim: Özellikle Kamu İhale Kanunu'yla alakalı düzenlemelerde arkadaşların çok yanlış bir algı içerisinde olduklarını görüyorum. Kamu İhale Kanunu kapsamının dışına çıkıyor olmak demek yapılacak ihalelerin kanunsuz ve serbest yapılacağı anlamına gelmez; o işin özelliğine ve teknolojik yapısına göre kendi hukuki mevzuatı içerisinde yapılacak bir düzenlemeyi içerecek anlamına gelir. Nitekim orada kanun hükümlerine baktığınızda bununla ilgili hukuki mevzuatın nasıl düzenleneceği ve nasıl yapılacağı açıkça ifade edilmiştir. Daha da önemlisi, aslında o mevzuat olduktan sonra ihaleler şeffaf bir şekilde yapılacak, bütün kamuoyu da bunu görecektir. O açıdan bakıldığında, bu yapılan düzenlemenin sadece o işin özelliğiyle alakalı olduğu ve yaptırma yöntemini içereceğini ifade etmek bence isabetli olur.

Çok değerli milletvekilleri, öncelikle, bu uyuşturucu kullanımı ve İnternet bağımlılığıyla ilgili olarak şunu ifade etmem lazım: Tabii ki bu konu bizim çocuklarımız için gerçekten ciddiye almamız gereken bir konudur ve bu konuda bize yapılacak her türlü teklifi de kullanmaya hazır olduğumuzu, değerlendirmeye hazır olduğumuzu ifade edeyim. Ama zaten bu zamana kadar biz hem uyuşturucu kullanımıyla alakalı hem de teknoloji bağımlılığıyla alakalı özel projeler yürütüyoruz, bunlardan bir kısmını Avrupa Birliğiyle beraber, bir kısmını İçişleri Bakanlığımızla beraber, bir kısmını da sivil toplum örgütleriyle birlikte yürütüyoruz. Bu açıdan bakıldığında, bugüne kadar kendi potansiyelimizi azami derecede değerlendirerek konu hakkında tedbir almaya gayret ettiğimizi ifade etmek istiyorum.

Yine bir başka tereddüt edilen konu: Çokça öğretmen açığının ortaya çıkıp çıkmayacağıyla ilgili veya öğretmen alımıyla alakalı. Çok  değerli arkadaşlar, bizim şu anda açığa çıkacak öğretmenlerimiz olmayacak, bundan asla endişe etmemelisiniz. Bizim sınıf öğretmenlerimiz dâhil, şu anda istihdam ettiğimiz bütün öğretmenleri istihdam edebilecek kapasite ve potansiyelimizin olacağını, hele hele okullaşma oranlarının artmasıyla, yaşın da bir yaş öne gelmesiyle sınıf öğretmenleriyle ilgili bir tereddüdün ortaya çıkmaması gerektiğini açıkça ifade edeyim ama onun ötesinde, özellikle alan öğretmenleriyle ve yeni ihtiyaç duyacağımız öğretmenlerle ilgili mesele Hükûmetin Millî Eğitim Bakanlığına vereceği kadroyla alakalıdır. Şu anda da bizim zaten öğretmen açığımız vardır, bu herkes tarafından bilinmektedir. Şunu herkes kabul etmeli ki öğretmen açığını kapatabilmek için Hükûmetimiz kaynaklarını yine azami derecede kullanıyor, kadro tahsisini yapıyor ve biz de o doğrultuda öğretmen almaya çaba sarf ediyoruz. Bunun en belirgin örneği ise şudur: Tüm cumhuriyet tarihi boyunca, 2002 yılına geldiğimizde, toplam öğretmen sayımız 554 bin kişi iken biz, daha sonra, hükûmetlerimizin verdiği kadrolarla yaklaşık 320 bin civarında öğretmeni kadromuza dâhil ettik ve dolayısıyla tüm cumhuriyet tarihi boyunca ulaştığımız öğretmen sayısının yüzde 60'ından fazlasını sekiz yıllık süre içerisinde aldık. Bu açıdan bakıldığında, bizim ayırdığımız kadrolarla alakalı hiç kimsenin eleştiri yapmaya hakkı yok. Önceki hükûmetlerle mukayese edildiğinde, hele hele 2009, 2010, 2011 yıllarında tahsis edilen öğretmen kadrolarına bakıldığında, çok ciddi anlamda Hükûmetin çaba sarf ettiğini ifade etmek mümkün olur.

Onun dışında, özellikle ortaöğretimlerle ilgili, imam-hatip okullarının açılıp açılmayacağıyla ilgili sorular soruluyor. Yani bunları siz de biliyorsunuz, defalarca söyledik. Eğitim sistemi demokratikleştikçe ve esnekleştikçe bu ülkede yaşayan herkes, hangi etnik yapıda olursa olsun, hangi dinî yapıda olursa olsun, hangi tür eğitim ihtiyacını duyan bir alanda bulunursa bulunsun, hepsi bu esneklikten ve demokratikleşmeden azami derecede yararlanacak. Eğitim sistemimiz, şükürler olsun ki tüm dünyada olduğu gibi esnek bir hâle gelecek ve bu açıdan bakıldığında da?

OKTAY VURAL (İzmir) - Açıkça söyleyin bunu.

ENVER ERDEM (Elâzığ) - Açıkça söyleyin.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) - Çok açıkça söylüyorum. Hiç merak etmeyin?

OKTAY VURAL (İzmir) - Merak edeceğiz tabii.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) - ? imam-hatip okulları da bundan azami derecede yararlanacak.

ENVER ERDEM (Elâzığ) - Ama niye söylemediniz bunları konuşmanızda?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) - Dolayısıyla, herkes için, demokrasiyi herkes için istiyoruz bu ülkede, sizin için de, bizim için de, bu ülkede vatandaş olan herkes için istiyoruz. Dolayısıyla?

OKTAY VURAL (İzmir) - Kürtçeyi eğitime sokacak mısın sokmayacak mısın, söyle bunu.

ENVER ERDEM (Elâzığ) - Ruhban Okulunu niye söylemiyorsunuz?

OKTAY VURAL (İzmir) - Ruhban okulunu açacak mısın açmayacak mısın, bunu söyle.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) - Ruhban Okuluyla ilgili düzenleme bizim eğitim sistemiyle ilgili değil biliyorsun değil mi, o ayrı bir konu. Dolayısıyla, onu yeri geldiği zaman sorarsınız.

OKTAY VURAL (İzmir) - Ya, ya, ya! Bunu demediniz mi siz "açacağız" diye?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) - Bunun ötesinde, özellikle fiziki yapıyla ilgili tekrar tekrar soruluyor "Ne kadar okula veya dersliğe ihtiyaç var?" diye. Defalarca ben bunu tekrarlamıştım, söylüyorum...

OKTAY VURAL (İzmir) - Bu millet böyle çok etnikli bir millet olarak tanımlanamaz. Millî eğitimin temelini bir öğrenin.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) - Bizim yaklaşık 160 bin dersliğe şu anda bile ihtiyacımız var. Dolayısıyla, eğitimde okullaşma oranlarına paralel olarak biz sürekli olarak bunu yapıyoruz. Okullaşma oranının artırılmasıyla paralel olarak ihtiyacın artmasına yönelik olarak da özellikle kamu-özel ortaklığı gibi, kiralama yöntemi gibi pek çok yeni yöntemle fiziki altyapıyı tamamlayacak düzenlemeler yapıyoruz. Dolayısıyla, önceki yıllardan daha hızlı bir şekilde altyapımızı tamamlayacağız.

Yine bu kanunda yapılan bir düzenleme de bize dört yıl gibi bir süre vermektedir çünkü bu kanun düzenlemesinde ortaokuldan liseye geçişi yüzde 100 olarak tanımlamakta ve bunun için de dört yıllık bize bir süre vermektedir. Bu da ihtiyaç duyduğumuz öğretmenlerin temininde ve dersliklerin temininde zaman kazandıracaktır. Hemen şunu ifade etmeliyim ki şu anda ortaokuldan liseye geçiş oranlarımız yüzde 85 civarındadır, kanun çıktıktan sonra bunu yüzde 100 olarak uygulamaya başlayacağız ve dört yıl sonra tüm lise seviyesinde okullaşma oranı yüzde 100'e çıkacak.

İhale Kanunu'yla alakalı bir başka hususu belki hatırlatmam lazım, tekrar soru olmuştu. Normal sürede, İhale Kanunu'yla alakalı, özellikle teknolojik yatırımlarda yatırım yapıldıktan sonra üç yıllık bir ihale süresi maalesef finansman yöntemi olarak kullanmamıza izin vermiyor, o süreyi artırıyoruz ve bir de ihale yapmayla ilgili süreç de çok uzun zaman alıyor. Bilişim teknolojilerinde bu uzun zamanlar temin etmek için mahzurlar doğuruyor, bu süreleri kısaltan düzenlemeler yapılacak.

Yine, başka bir soruda, aynı derslikte birden çok sınıf olduğundan bahisle, bunlara dair değerlendirme soruluyordu. Çok değerli arkadaşlar, aynı derslikte birden çok sınıfın ders alması meselesi, aslında eğitim sistemine çok aykırı bir mesele değil. Dünyanın pek çok ülkesinde, istisnai olarak, aynı derslikte birden çok sınıfın ders aldığı yapı vardır. Bunu belirleyen husus, öğrenci sayısı, bulunan yerin ekonomik şartlarıyla ilgilidir. Bu açıdan bakıldığında, biz Hükûmet olarak elimizden geldiğince bu sayıyı azaltmaya çalışıyoruz. Nitekim, bu sayı, yanlış hatırlamıyorsam, yanlışsa düzeltirim daha sonra, yüzde 8'in altına düştü diye ben biliyorum toplam eğitim yapımız içerisinde. Bu açıdan bakıldığında, aynı derslikte birden çok sınıfın olmasını lütfen sorun olarak görmeyin. Önemli olan, o çocuğun yeterince eğitim alıp almadığı meselesidir ve burada ciddi bir mahzur oluşturmamaktadır.

BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayınız Sayın Bakan lütfen.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) - Son soru, cevaplandırayım, BT derslerinin seçmeli hâle getirilmesi. Çok değerli arkadaşlar, artık, bizim çocuklarımız, okullara bilgisayarı kullanmayı öğrenerek geliyorlar. Bilgisayar kullanmayı öğrenmek için ayrıca ders almaya ihtiyacımız yok. Onun yerine biz, BT ve tasarım dersleri koyduk. Tasarım derslerini veriyoruz, eğer bilgisayar kullanmasını da bilmiyorsa burada da öğreniyor zaten. Bu açıdan bakıldığında, hiç merak etmeyin, çocuklarımızın kabiliyeti, kendinden öncekilerden çok daha iyi bu noktada. Biz, analizler yapıyoruz, bu analizler doğrultusunda, hangi derslerin seçmeli, hangilerinin zorunlu olacağının kararını veriyoruz.

Ben, sorularına cevap veremediğim milletvekili arkadaşlarım için özür diliyorum, sürem yetmedi, onları yazılı olarak cevaplandıracağım.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.