GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE ÇİN HALK CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA İKİLİ TİCARİ VE EKONOMİK İŞBİRLİĞİNİN GELİŞTİRİLMESİ VE DERİNLEŞTİRİLMESİNE İLİŞKİN ÇERÇEVE ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:51
Tarih:12.01.2012

MHP GRUBU ADINA SİNAN OĞAN (Iğdır) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti arasında İkili Ticari  ve Ekonomik İşbirliğinin Geliştirilmesi ve Derinleştirilmesine İlişkin Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında söz almış bulunuyorum, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Çin bildiğiniz gibi dünyada yükselen bir güç ve Çin bu gücünü kendi stratejisi çerçevesinde akıllıca kullanıyor. Çin yükseldikçe ekonomik ve siyasal etkisini artırıyor.

Peki bakmak lazım, Çin'in ekonomik ve siyasal etkisi öncelikle hangi coğrafyada artıyor? Bugün yüce Meclisimizde, Gazi Meclisimizde Türk dünyasının önemli ülkelerinden birisi Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev bir konuşma yaptı ve bu konuşmasında Sayın Cumhurbaşkanı Türk dünyasına vurgu yaptı. Gönül isterdi ki Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sayın Atambayev'in Türk dünyasına yaptığı vurguyu Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti de yapsın. Sadece bir örnek vermek istiyorum. Sayın Dışişleri Bakanı yeni Hükûmetin kurulduğu günden bugüne kadar örneğin daha Azerbaycan'a gitmiş değildir değerli milletvekilleri.

Türk dünyası maalesef bu Hükûmet döneminde âdeta göz ardı edilmiştir. İnşallah Sayın Almazbek Atambayev'in bu konuşmasından sonra Hükûmetimiz de Türk dünyasına ilgi gösterir çünkü siz ilgi göstermediğiniz takdirde, siz Arap coğrafyasının dehlizlerinde kaybolup gittiğiniz süre içerisinde Çin Türk dünyasında, Çin maalesef Orta Asya'da ekonomik ve siyasi etkisini her geçen gün artırmaktadır.

Elbette ki birçok ülkeyle olduğu gibi Çin'le de ekonomik ve ticari ilişkilerimizin geliştirilmesine biz de taraftarız ancak bunu yaparken Çin'in âdeta bir yayılmacı ülke gibi davranmasının da karşısında olmamız gerekir. Bugün, Orta Asya Türk cumhuriyetleri, Türkiye'nin en önemli misyon coğrafyasıdır ama Orta Asya Türk cumhuriyetlerinde Türkiye'den daha fazla Çin'i görmekteyiz. Bugün, Afganistan'da Çin yatırımları, orada işgalci olan Amerika'dan bile daha fazla durumdadır. Biz, Afganistan'ı kendimize en yakın ülkelerden birisi olarak görüyoruz ama bizim oradaki ekonomik ve ticari yatırımlarımız Çin'in çok gerisinde kalmıştır maalesef.

Tabii Çin'le ekonomik ve ticari ilişkilerimizi geliştirmek önemli ancak bir şeyi unutmamamız lazım: Çin ile ilişkilerimizde Doğu Türkistan bizim her zaman hassasiyet göstereceğimiz bir konudur. Doğu Türkistan meselesi sadece lafta kalmamalıdır. Bugün, içinde bulunduğumuz yıl itibarıyla, Türkiye'de "Çin Yılını" çeşitli vesilelerle kutlayacağız tabiri caizse, önümüzdeki yıl da Türkiye'de "Çin Yılı" kutlanacak. Bu vesileyle Doğu Türkistan'ın, Türkiye ile Çin arasında bir köprü rolü oynamasını mutlaka hayata geçirmek lazım. Bu, hem Türkiye tarafından hem Çin tarafından ifade ediliyor ancak ifadenin ötesine geçmiyor maalesef. Doğu Türkistan'ın sorunlarını, Çin ile her türlü görüşmelerimizde mutlaka gündemin bir maddesi olarak oraya koymak lazım. Bu, elbette ki Çin'in iç işlerine karışmak değildir. Biz Doğu Türkistan'la aynı etnik kökenden geliyoruz, aynı dili konuşuyoruz, aynı inanca sahibiz. Bizim orada elbette ki bir hassasiyetimiz olacaktır. Biz, elbette ki başka ülkelerin iç işlerine karışmayacağız ancak Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin de suçsuz bir şekilde hapse atılmasına, Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin de orada baskı görmesine sessiz kalmayacağız. Türkiye'nin coğrafyasının neredeyse 2 katı büyüklüğündeki, 2,5 katı büyüklüğündeki Doğu Türkistan'ın, Çin ile ilişkilerimizde mutlaka ve mutlaka bir köprü noktasına, bir köprü konumuna getirilmesi lazım. Bu çerçevede, Türkiye'de 2012 yılında yapılacak her türlü etkinlik içerisinde mutlaka Doğu Türkistan'ın da bulunmasına özen göstermemiz lazım. Biraz önce partimiz adına konuşan Sayın Günal ifade etti. Ben tekrar altını çizmek istiyorum. Özellikle Kültür Bakanlığımıza bu çerçevede büyük iş düşmektedir. Sadece ve sadece Çinli heyetleri davet edip, sadece ve sadece Çinli sanatçıları davet edip siz eğer Doğu Türkistan'a sırtınızı dönerseniz Çin bundan cesaret alarak elbette ki Doğu Türkistan'a baskı uygulamaya devam edecektir. Bu çerçevede biz Çin'le ilişkilerimizi geliştirelim, buna diyecek bir sözümüz yok, Çin dünyanın önemli ülkelerinden birisidir ama bunu yaparken Doğu Türkistan'ı göz ardı etmememiz lazım. Bu, haddizatında Türk-Çin ilişkilerinin geliştirilmesinde doğru kullanıldığı takdirde katkı dahi yapabilecektir. Biz eğer Doğu Türkistan'ı sözde değil, gerçekte bir köprü konumuna getirirsek bu hem Doğu Türkistan'ın refahının artmasına sebep olacaktır hem de Türk-Çin ilişkileri bu çerçevede sorunsuz bir şekilde gelişecektir.

Tabii, Çin'in ucuz iş gücü, Çin'in birtakım devlet desteğiyle birtakım ürünleri Türkiye'den daha ucuza mal ettiğini biliyoruz. Bizim Çin'le ilişkilerimizi geliştirirken bunun tek taraflı olmamasına da özen göstermemiz lazım. Türkiye'de birçok üreticimiz Çin'in ürettiği ucuz mallardan, kalitesiz mallardan çok daha iyisini üretirken, maalesef Türkiye'de aynı alanda üretim yapan iş yerleri Çin'in bu şekildeki mal ve ürünlerinin de baskısı altındadır. Biz öncelikle kendi üreticimizi, kendi sanayicimizi, Türkiye işletmelerini korumak durumundayız. Ucuz Çin mallarının o anlamda Türkiye'ye girişinde kapılarımızı sonuna kadar açmamalıyız. Birçok ülke bu korumayı, koruma tedbirlerini uyguluyor. Birçok ülke Çin mallarının kendi ülkesine girişinde birtakım kısıtlamalar getiriyor. O çerçevede, Türkiye'de üretilmeyen ürünler tabii ki gelsin burada, Çin ürünleri gelsin o anlamda ama eğer Türk üreticisi aynı şeyi üretiyorsa, eğer bir Türk sanayicisi aynı ürünü üretiyorsa bizim önceliğimiz elbette ki buradaki üreticimizin korunması olacaktır. Bu çerçevede Hükûmetin maalesef herhangi bir çabasının, herhangi bir hazırlığının olmadığını görmekteyiz. Nitekim, hangi pazara, hangi şehre giderseniz gidin bir Çin pazarının, âdeta bir Çin malları çöplüğünün oluştuğunu görmektesiniz. Dolayısıyla, Çin ile ilişkilerimizi geliştirelim, buna bir sözümüz yok, ama kendi üreticimizi de mutlaka bu çerçevede koruyalım, kendi ürünlerimizi de bu çerçevede koruyalım değerli milletvekilleri.

Şunu da unutmamak lazım: Çin önümüzdeki on yılların büyük ülkelerinden birisi olacaktır. Çin belki şimdi dünyadaki birçok hadiseye; Çin'in zaten, 2020 yılına kadar Amerika Birleşik Devletleri'ni ekonomik ve siyasi olarak yakalama ve hatta geçme projesi çerçevesinde, dünyadaki birçok hadiselere doğrudan katılmadığını görmekteyiz. Ancak unutmamak lazım ki Çin, Türk coğrafyasından Afrika'ya kadar birçok ülkede altyapıyı oluşturmakla meşguldür. Bu çerçevede, öncelikle Çin'in Afrika'daki yatırımlarının, Çin'in Afrika'daki girişimlerinin iyi takibi lazım, Çin'in Orta Doğu'da ne yapmaya çalıştığını iyi okumak lazım ama her şeyden önemlisi Çin'in Türk dünyasında ne yaptığının iyi takibinin yapılması lazım.

Değerli milletvekilleri, Şangay İşbirliği Örgütünün bu çerçevede iyi takip edilmesi lazım. Sayın Dışişleri Bakanımız Türk dünyasına ayıracak vakit bulamıyor, bunun farkındayız ama o Türk dünyası, şimdiye kadar yetmiş yıldır Sovyetler'in esareti altında olan o Türk dünyası şimdi bağımsızlığını kazanmıştır. Sovyetler'in askerî ve siyasi baskısı altında olan Türk dünyası yarın Çin'in ekonomik ve siyasi baskısı altına girebilir. Bunu da burada uyarmayı bir görev olarak addediyorum.

Değerli milletvekilleri, Türk-Çin ilişkilerinin geliştirilmesi ve bu çerçevede bu kanunun onaylanmasının yanındayız ama son olarak şunu ifade etmem lazım: Uygur meselesinin, Doğu Türkistan meselesinin de mutlaka Çin ile bütün görüşmelerimizde bizim gündemimizin önemli maddelerinden birisi olması gerektiğinin tekrar altını çiziyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Oğan.