GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI TEŞKİLATI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:84
Tarih:28.03.2012

FATMA NUR SERTER (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3'üncü madde üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu yasayla ilgili yaptığımız konuşmalarda ve özellikle bu yasanın gündeme getirilme gerekçeleri arasında bir tarih çok önemli rol oynuyor; 28 Şubat 1997. Sayın Başbakan 28 Şubatın yarattığı tahribatı ortadan kaldıracak bir yasa hazırladığını, böylece mağdur olanlara haklarının bu yasayla teslim edileceğini söyledi.

Değerli milletvekilleri, 28 Şubat 1997'de Millî Eğitim Bakanı kimdi? Kimdi, bilen var mı? Bilen var mı efendim, kimdi?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Mehmet Sağlam.

FATMA NUR SERTER (Devamla) - Acaba o Millî Eğitim Bakanı şu anda bu salonda olabilir mi? Peki, 28 Şubatın Millî Eğitim Bakanına hiç söz verilmemiş olması, bu kararların altına, MGK kararlarının altına imza atan bir Millî Eğitim Bakanının, üstelik de AKP sıralarında hem bir milletvekili hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili olarak yer alması biraz garip bir tablo oluşturmuyor mu? (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın eski Millî Eğitim Bakanının zannediyorum bu kararların altına  -bu kararlar derken diğerlerini kastetmiyorum ama- sekiz yıllık kesintisiz eğitim kararının altına en azından imza atarken mutlaka ki bu kararı içselleştirmiş, doğru bulmuş olması icap etmez mi? Aksi hâlde hiç kimseye istemediği bir kararın altına zorla imza attırılmaz. Koltuk o kadar önemli değildir, inandığı değerleri savunmak insan için çok daha önemlidir. Yanlış bir kararsa, kalkarsınız, koltuğu başkasına devredersiniz ama imza atmazsınız. O nedenle, ben burada o dönemin Sayın Millî Eğitim Bakanına da AKP tarafından büyük bir haksızlık yapıldığını düşünüyorum.

İHSAN ŞENER (Ordu) - Ne alakası var?

FATMA NUR SERTER (Devamla) - En azından onun da görüşünün herhâlde alınması gerekirdi, sekiz yıllık zorunlu, kesintisiz eğitimin altına imza attığına göre.

Şimdi, gelelim ikinci konuya, gelelim önerge üzerindeki görüşlerimize.

Gerçekten, değerli milletvekilleri, öyle bir yasa görüşüyoruz ki Pandora'nın kutusu, açtıkça içinden ummadığınız bir şeyler çıkıyor. Pandora'nın kutusunun içinden nelerin çıktığını da bilenler bilmeyenlere anlatsın.

Bir bakıyorsunuz, yasa hazırlanırken 4+4'ün gerekçesini soruyoruz, bize deniliyor ki: "Küçük ve büyük yaştaki çocuklar aynı binada okumasın, aman binaları ayıralım." Güzel, kabul ediyoruz, mantıklı da görüyoruz. Hemen arkasından Sayın Bakan diyor ki: "4+4'ün -tutanaklarda var- bina ayrımıyla hiç ilgisi yoktur, 4+4 müfredatların ayrılmasıdır." Alt Komisyon Başkanı Sayın Fikri Işık itiraz ediyor, diyor ki: "Hayır, ben Bakanın görüşüne katılmıyorum, bu binaların ayrılmasıdır."

Tıpkı 1'inci maddede "5-13 yaş" yazamadığınız gibi, 6-13 yaşı ilk ve ortaöğretimin toplamı olarak, ilk ve ortaokulun toplamı olarak yazdığınız gibi, matematiksel bir hata yaparak, halktan gerçekleri gizlediğiniz gibi, burada da hiçbir zaman gerçekleri söylemediniz. Neden 4+4'ün gerçek cevabını bu Türkiye'yle, insanlarla, halkla, çocuklarla, gençlerle, ailelerle paylaşmadınız?

MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) - Halk biliyor! Halk biliyor!

FATMA NUR SERTER (Devamla) - Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; 6-13'ün farkı kaçtır matematik olarak? 7'dir, 7. Hiçbir yasada "6" deyip, altına "5 yaşını bitirip bilmem nereye girdiği" diye bir ibare kullanılmaz. 5'i yazamadınız, halktan korktunuz, daha çok korkacaksınız! Çok korkacaksınız!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Serter, teşekkür ediyorum.