| Konu: | CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 53 |
| Tarih: | 18.01.2012 |
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 138 sıra sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu Tasarısı hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce milletimizi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Anayasa'nın "Başlangıç" bölümünde, kuvvetler ayrımının, devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmediği, belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir iş bölümü ve iş birliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu vurgulanmıştır. Anayasa'nın 6'ncı maddesinde egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu da vurgulanmıştır. Anayasa'nın 104'üncü maddesinde ise, Cumhurbaşkanının devletin başı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk milletinin birliğini temsil ettiğini, Anayasa'nın uygulanmasını ve devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözeteceğini belirtmiştir.
31/5/2007 tarih 5678 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük temsil makamı olan Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi suretiyle seçim tabanının genişletilmesi ve demokratik katılımın daha çok sağlanması yöntemleri belirleme sürecine milletin etkin katılımının temini, halkın seçtiği Cumhurbaşkanının tarafsız, partiler üstü tutum sergilemesi amaçlanmış ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 101'inci ve 102'nci maddelerinde değişiklikler yapılmıştır. 102'nci maddenin son fıkrasında ise "Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin usûl ve esaslar kanunla düzenlenir." hükmüne yer verilmiştir.
Anayasa'nın 102'nci maddesinin son fıkrası gereğince, cumhurbaşkanı seçimine ilişkin usul ve esaslar Anayasa Komisyonunca tasarıda yapılan değişiklikler ve ilave edilen geçici maddeyle huzurunuza çıkarılmıştır. 138 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın titiz bir çalışma sonucu huzurunuza geldiğini özellikle belirtmek isterim.
Tasarı ve Komisyon Raporu ile cumhurbaşkanı seçimi, adaylarda aranacak nitelikler, adaylara yardım konusu; seçim öncesi, seçim günü ve seçim sonrası yapılması gereken işlemlere ilişkin usul ve esaslar düzenlenmektedir.
Anayasa'nın 101'inci maddesinin birinci fıkrasında Cumhurbaşkanın halk tarafından seçileceği belirtilmiştir. Halkın seçimi Cumhurbaşkanının icraatlarına meşruluk kazandıracaktır. Doğrudan demokrasinin yansıması olacak halktan gelen güçle Cumhurbaşkanı inisiyatif kullanan, kriz çözen, denge ve istikrar unsuru hâline gelecektir. Bu düzenlemeyle Cumhurbaşkanı partiler üstü bir konum kazanacaktır.
101'inci maddeyle Cumhurbaşkanının seçimindeki sistem tamamen değişmiştir. Değişiklik öncesi Cumhurbaşkanı bir sefere mahsus yedi yıllık süre için Parlamento tarafından seçilir iken, sonrasında halk tarafından seçileceği, görev süresinin beş yıl olduğu ve bir kimsenin en fazla iki defa seçilebileceği düzenlenmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önümüzdeki Kanun Tasarısı Anayasa'nın 102'nci maddesinin son fıkrası gereği huzurunuza getirilmiştir. Öncelikle bu yasanın bir temel yasa olduğu unutulmamalıdır. Yasanın tümü üzerindeki tartışmalar geçici maddede belirtilen Cumhurbaşkanının görev süresine ilişkin düzenleme ve tartışmalarının gölgesinde kalmakla birlikte, özellikle Komisyonda 5'inci maddede "Seçimin geri bırakılması", 11'nci maddede "Adayların görevden ayrılması ve göreve dönmesi", 13'üncü maddede "Propaganda", 14'üncü maddede "Adaylara yardım" maddeleri üzerinde uzunca tartışılmıştır. Geçici 1'inci maddeyle, 11'inci Cumhurbaşkanının görev süresinin yedi yıl olduğu, "31/5/2007 tarihli ve 5678 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce seçilen Cumhurbaşkanları, iki defa seçilememeleri kuralı dâhil, Anayasa'nın değişiklik öncesi hükümlerine tabidir." hükmü getirilmiştir. Öncelikle, böyle bir hükme ihtiyaç olup olmadığı tartışmalıdır. Sorunun, idari işlem kuramına uygun biçimde ve idare hukuku ilkeleri gözetilerek çözümlenmesi gerekmektedir.
Mevcut Cumhurbaşkanının seçilme yöntemine ve kaç yıl için seçildiğine ilişkin Anayasa maddesi 2007 yılının onuncu ayında değiştirilmiştir. Yani, Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır ve bir kişi en fazla 2 defa Cumhurbaşkanı seçilebilir. Ancak, değişik maddesinde sadece görev süresiyle ya da tekrar seçilmeyle ilgili olmayan çok önemli bir değişiklik daha vardır ki, o da Cumhurbaşkanının halk tarafından seçileceği düzenlemesidir. Oysa değişiklikten önce, Cumhurbaşkanının, Meclis tarafından, yedi yıllığına ve yalnızca 1 kez seçilebileceği yönündedir. Görüldüğü üzere, yeni Anayasa'da Cumhurbaşkanının görev süresinin beş yıl olduğu kabul edilmiş olmakla birlikte, mevcut Cumhurbaşkanının seçildiği sıradaki norma göre, Cumhurbaşkanının görev süresi yedi yıldır.
Peki, Cumhurbaşkanı yedi yıl mı, yoksa beş yıl mı görev yapacaktır? Bu sorun nasıl çözülecektir? Bu noktada, konuya idare hukuku ilkeleri üzerinden bakmak gerekmektedir. Öncelikle, idare hukukunda kuralsallık ilkesi geçerlidir. Bu ilke uyarınca, idare hukukunda, hukuki durumların içerikleri önceden belirlenmiştir. Yani, kişi bir statüye girerken statünün içeriği hazırdır ve kişiye göre belirlenmez. Konumuz açısından da kuralsallık ilkesi gereğince, Cumhurbaşkanının, Cumhurbaşkanı seçilmesinden önce belirlenmiş kurallara göre seçilmesi ve bu kuralların belirlediği statüye uygun bir görev tanımına sahip olması gerekmektedir. Üzerinde durulması gereken diğer ilke ise, kanunların geçmişe yürümezliği ilkesidir. Bu ilkeye göre bir kural ya da soyut norm, ancak bu kural ya da soyut norm yürürlüğe girdikten sonraki durumlar için kullanılabilir. Bu, hukuk devleti ilkesinin çok önemli bir gereği ve alt ilkesidir. Bu ilke hukuksal güvenliği, hukuksal öngörebilirliği sağlar. Yine idare hukukunda "müesses durum" denilen bir statü vardır. Konumuz bakımından müesses duruma bakarsak, mevcut Cumhurbaşkanı 2007 yılının 10'uncu ayından önceki anayasal duruma göre, anayasal kurala göre seçilmiştir yani yedi yıl görev yapmak üzere seçilmiştir, bu seçime ilişkin tüm aşamalar tamamlanmış ve seçime ilişkin Parlamento kararı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır. Tüm bu aşamalar tamamlanarak yedi yıllığına seçilmiş bir Cumhurbaşkanı seçiminden sonraki Anayasa değişikliğiyle görev süresinin beş yıla indirileceğini söylemek müesses durum ilkesine aykırı olup adalet duygusuna uygun değildir. Dolayısıyla sonraki kuralın önceki kuralın yarattığı statüyü sınırlandırabileceğini ya da ortadan kaldırabileceğini kolaylıkla söylemek mümkün değildir, aksine görüş önemli hukuksal ve siyasal tehlikeleri de beraberinde getirir. Unutulmamalıdır ki parlamenter rejimin güçler ayrılığı ya da güçler dengesi ilkesinden yoksun bırakılması düşünülemez. Cumhurbaşkanı ile Parlamentonun karşılıklı olarak donanmış oldukları hak ve yetkilerin Parlamentonun dilediği gibi davranmak suretiyle karşı güç hâline bozulabileceği söylenemez. Kısacası, muhtemel bir çekişme Cumhurbaşkanının görev süresinin kısaltılması suretiyle devlet başkanlığından uzaklaştırılabileceği sonucunu doğurabilecek bir değerlendirme yapılamaz. Bu durumda, mevcut Cumhurbaşkanının statüsü konusunda herhangi bir istisna düzenlemesi getirmeyen Anayasa kuralının mevcut Cumhurbaşkanının seçildiği andaki statüsünü sürdürmesi yönünde içeriğe sahip olduğu açıktır, aksi bir yorum Anayasa'nın üstünlüğü ilkesine aykırı olacaktır. Değinilen idare ve Anayasa hukuku ilkeleri ışığında varılacak sonuç, Cumhurbaşkanının görev süresinin seçildiği sıradaki yürürlükte olan Anayasa'da yazmakta olan yedi yıl olduğudur. Yeni anayasal düzenlemedeki beş yıllık görev süresi ise bu yeni anayasaya göre seçilecek Cumhurbaşkanı için geçerli olacaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi burada iradesini ortaya koymak suretiyle Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu Tasarısı'na geçici bir madde koyarak belirsizliği ortadan kaldırmış ve Yüksek Seçim Kuruluna, sadece Meclis tarafından belirlenecek tarihe göre seçim takvimi düzenleme görevi kalmıştır. Demokrasi ile idare edilen rejimlerde son söz daima Meclisin olmalıdır. Bu düzenleme ile de Meclis bu yetkisini kullanmıştır. Uzunca bir süre milletimizin gündemini meşgul edecek bu konunun görüşülmekte olan yasayla çözümleneceğini umuyorum.
Ayrıca huzurunuzdan ayrılmadan önce, Çankırı Milletvekili olarak güzel bir güne Çankırı'da tanıklık edemediğimi üzülerek belirtmek istiyorum. Çankırı Belediyemiz, on sekiz ayda on sekiz yeni projenin bugün itibarıyla startını veriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS ŞAHİN (Devamla) - Başkanımızı buradan tebrik ediyor, projelerin Çankırı'mıza ve milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şahin.