GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI TEŞKİLATI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:85
Tarih:29.03.2012

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; aslında ilgili madde geldiği zaman bu konuyu açıklamak istiyordum ama mademki konu bu kadar erken bir vakitte tartışmaya açıldı. Ben bu vesileyle sizlere gerçekten de Kamu İhale Kanunu kapsamı dışına niçin çıkarıyoruz bununla ilgili kısaca bilgi sunmak istiyorum.

(CHP grubuna mensup bir kısım milletvekili salonu terk etti)

(AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bir başka parti grubunun dışarı çıkıp çıkmamasıyla ilgili niye bu kadar ilgileniyorsunuz?  Lütfen? Lütfen ama?  Sayın Bakan konuşuyor, süresi devam ediyor.

NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) - "Gene bekleriz." diyoruz sadece.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) - Arkadaşlar, ben, gerçekten niçin Kamu İhale Kanunu dışına çıkılması konusunda bir talebimiz var, onu merak ediyorsanız açıklamak üzere buradayım.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Maddeye koyun.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) - Lütfen izin verin, izin verin, ben size o konuları açıklayayım.

Çok değerli arkadaşlar, FATİH Projesi, bizim ülkemizde bugüne kadar karşı karşıya kaldığımız en kapsamlı ve en büyük projelerden birisidir ve üstelik de bu proje, içinde bulunduğu teknolojik özellikler sebebiyle, bu ülkede henüz oluşmamış sektörleri teşvik edebilecek ve onlar için bir alan yaratabilecek potansiyele sahip bir projedir. Bir başka ifadeyle, aslında FATİH Projesi bizim eğitim sistemimizde bir fırsat eşitliği yaratma yanında, en az onun kadar bizim ülkemizde bir bilişim teknolojisi yaratma gücüne de sahip bir muhteva taşıyor, bu açıdan hakikaten bizim için çok önemli. Sadece Millî Eğitim Bakanlığı için değil, bu ülkenin bütün alanları için çok önemli bir proje. Bu açıdan bakıldığında, tablet bilgisayarlar ve akıllı tahtalarla birlikte e-içeriklerin yönetim ve güvenlik yazılımlarının oluşturulması sadece mal ve hizmet alımı olarak düşünülemez ve düşünülmemelidir. Biz, tablet bilgisayarları, akıllı tahtaları, e-içerikleri ve yönetim ve güvenlik yazılımlarının hepsini birlikte stratejik birer öge olarak tasarlıyoruz, bunun altını çizerek söylemek istiyorum.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - İyi de donanımı üretecek kimse var mı? Yazılımı yaparlar zaten.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) - Lütfen? İzin verdiğiniz zaman açıklayacağım.

Peki, Türkiye'de bugün akıllı tahta üretilebiliyor mu, Türkiye'de tablet bilgisayar üretilebiliyor mu, yerli firma var mı? Önce buna bir cevap verelim.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Yok.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) - Türkiye'de tablet üretiliyor arkadaşlar, yerli firma var ama yerli ürün yok, bunun ikisini ayıralım birbirinden. Yani yerli firma var ve bunların hemen hemen pek çoğu, özellikle de Çin'den ve Tayvan'dan getirdikleri ürünleri Türkiye'de monte ederek satıyorlar.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Bu yerli üretim mi?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) - Dolayısıyla, yerli firma olmakla birlikte yerli ürün yok, bunun tespitini bir yapalım.

İkincisi, akıllı tahta üretiliyor mu? Akıllı tahtayı şu ana kadar, akıllı tahtanın bazı ögelerini bizim ülkemizdeki elektrik, elektronik sanayisinde çalışan firmalar, Vestel gibi, Arçelik gibi, Beko gibi firmalar bazı ögelerini üretiyorlar ama komple bir akıllı tahta üretimiyle ilgili henüz bir altyapı yok ve nisan ayının 15'inden itibaren üretime geçebilecek şekilde bizden ihaleyi alan firmanın hazırlıkları var. Ama bizim için önemli olan firmanın yerli olması değil sadece, aynı zamanda ürünün yerli olması, çünkü katma değer yaratmanın ve sektör oluşturmanın en önemli ağırlık tarafı burada oluşuyor.

Yerli ürün için ise biz yaptığımız hazırlıklarla, bakınız arkadaşlar, biz bu işin tek başına altından kalkabilecek bir durumda değiliz Bakanlık olarak, onun için Ulaştırma Bakanlığı ve Türksat, TÜBİTAK, Sanayi Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı birlikte çalışıyoruz. Bu yapılan hazırlığın arkasında bütün bu bakanlıkların birlikte çalışması var.

Biz yerli ürünün sağlanmasıyla ilgili, 2014 yılına kadar tablet bilgisayarlarda en az yüzde 55 yerlilik oranına çıkmayı, akıllı tahtada ise en az yüzde 79 yerlilik oranına çıkmayı hedefleyen bir strateji belirledik. Tablet bilgisayarlarla alakalı olarak şunu arzu etmez miyiz hep birlikte: Bu ülkede üretilsinler ve biz onları alalım.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Ya, bu kanunun neresinde yazıyor? Allah Allah!

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) - Bu zamana kadar Kamu İhale Kanunu'nda yerli firmaları teşvik eden bir düzenleme var. Yerli firmaların teşvikiyle alakalı yüzde 15'e kadar fiyat avantajı sağlama imkânı getiriliyor, ancak yüzde 15'ten daha farklı, daha yüksek fiyat avantajları olduğunda yabancı firmalar ihaleyi alabiliyorlar. Başka bir ifadeyle, 100 liralık bir ürün için bir yerli firma 85 liraya kadar fiyat verirse şayet ihaleyi alma avantajına sahip olabiliyor ama 84 liraya bir fiyat veren yabancı bir firma varsa o ihaleyi almak zorunda.

Bu açıdan bakıldığında, bu zamana kadar yapılan düzenlemeleri biz inceledik, Türkiye'de yerli firmaların bu tip ihaleleri alma oranı yüzde 2 maalesef. Şimdi, biz yerlilik oranlarını her yıl artıran şekilde, Türkiye'de imalatı şart koşan bir hazırlık yaptık, bu açıdan, esas sebeplerimizden birisi bu.

Bakın, hangi ürünleri Türkiye'de ürettirecek bir altyapı hazırlığı yapıyoruz: Batarya, Türkiye'de üretilmiyor bu anlamda. Dokunmatik sensör. "LCD open cell" diyorlar, büyük yatırım gerektiren bir ürün. LCM modül, bunu Türkiye'de şu anda Arçelik ve Vestel üretebiliyorlar. İçerikler; Z kitap, oyun, interaktif eğitim modelleri ve programları, yazılım, içerik dağıtımı, ağ kontrolü, makineden makineye veri akışı ve benzeri düzenlemeler ve nihayet ağ cihazları, switch, router, access point gibi ürünler Türkiye'de üretilecek ve bir sektör doğacak. Bu açıdan bakıldığında ürün sadece mal alma meselesi değil, aynı zamanda bir strateji meselesidir.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) -  Başka bir kanun çıkartın, teşvik verin. Bununla ne alakası var?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) - İkincisi: Özellikle İnternet hizmetleriyle alakalı, biz bütün okullarımızda özellikle çocuklarımız da radyasyonlardan korunsunlar, SAR değeri düşük bir yapı içerisinde bilişim hizmetlerinden yararlansınlar düşüncesiyle sınıflarımıza kabloyla İnternet hizmeti götüreceğiz. Bu çok ciddi bir yatırım gerektirmektedir. Sadece İnternet hizmetleri için zaten şu anda biz yılda 90 milyon Türk liraya yakın İnternet hizmeti için bedel ödüyoruz ama tüm Türkiye'de 42 bin okula ve 503 bin dersliğimize İnternet hizmeti gitmeye başladığında bunlar için alacağımız İnternet hizmetleriyle beraber altyapıları için çok ciddi bir kaynak gerektirmektedir. Biz bu kaynağı İnternet hizmeti üretecek olan firmalara devretmek ve tabiri caizse yap-işlet-devret modeli üzerinden almak istiyoruz ama İnternet hizmetleri cari hizmetlerken diğeri yatırım hizmetleri. Bugüne kadarki yani 5018 sayılı Kanun'da normal şartlarda ancak üç yıllık süreyle bizim ihaleye çıkma şansımız var. Hâlbuki yatırımın da içine girmesi hâlinde hiçbir firmanın bunun üç yıllık sözleşmeyle işin içerisine girebileceğini düşünmüyoruz. O yüzden de on beş yıla kadar sözleşme yapabilecek bir yetki talep ediyoruz.

Yine, yapılan bu projede, FATİH Projesi'nde ARGE hizmetlerinin teşvik edilmesiyle ilgili imkânlar ve düzenlemeler de var. Bu açıdan bakıldığında, FATİH Projesi bizatihi kendisi bir ARGE projesi ve bu açıdan ARGE projelerinde zaten Türkiye'de HAVELSAN'da, TÜBİTAK'ta, Türksat'ta pek çok düzenlemeyle Kamu İhale Kanunu'nun dışına çıkan uygulamalar yapılmıştır, yapılmaktadır. Öyleyse bizatihi kendisi bir ARGE projesi olan bu projenin mevcut Kamu İhale Kanunu süreçlerine tabi olarak yapılması bizim bu süreçleri yönetmemize engel bir sonuç doğuracaktır.

Ve nihayet son olarak şunu söylemek istiyorum: Kamu İhale Kanunu'nun dışına çıkması -lütfen bakın Kamu İhale Kanunu'nun 3'üncü maddesine, istisnalara, çok sayıda istisna göreceksiniz- bunun hukuksuz ve Millî Eğitim Bakanlığının tek başına istediği işi istediği kişiye vereceği anlamına gelmez.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - 3 tane istisna vardı, şimdi 25 tane istisna var!

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) - Bu açıdan bakıldığında, Ulaştırma Bakanlığı, Kamu İhale Kurumu, Maliye Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığı bunun hukukunu birlikte düzenleyecekler ve yaptıkları bu düzenlemeler çerçevesinde ihaleye çıkacaklar ve bütün bunları da açıkça siz de takip edebileceksiniz çünkü çok şeffaf, çok açık bir şekilde bunu koyacağız.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Hiç inandırıcı değil Sayın Bakan!

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) - Ben özellikle muhalefet partilerimizden şunu rica ediyorum: Bizim ülkemizde şöyle bir atasözü var "Öküzün altında buzağı aramak" diye. Henüz ortada öküz bile yokken buzağı aramanın bence hiçbir manası yok arkadaşlar. Lütfen, daha soğukkanlı, daha rasyonel analizler yapalım.

Yaptığımız düzenlemede hakikaten ikaz edeceğiniz hususlar varsa bize o konularda ikazlarınızı yapın ama lütfen, daha ortada bir şey yokken belirli bir kurumu ve kişileri töhmet altında bırakacak açıklamalar ve konuşmalardan da kaçınalım.

Ben bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum, ama bir konuda hatırlatma yapıyorum. Bu geçici maddenin ilk cümlesi şöyle başlıyor: "Yurt içi üretimin ve katma değerin artırılması -virgül-?" Lütfen devamını siz okuyun.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)