| Konu: | YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI TEŞKİLATI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 85 |
| Tarih: | 29.03.2012 |
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; büyük milletler, büyük müsamahası olan milletlerdir. 1944 tabutluk davasından 1982 12 Eylül cuntasına kadar?
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Buraya bakmayacaksın, sen oraya bakacaksın!
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Ne söyleyeceğimi biliyor musun?
İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Oraya bakarak söyle!
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Sana bakacağım! Otur yerine!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, niye müdahale ediyorsunuz? Lütfen?
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - 1944 tabutluk davasından 1982 12 Eylül davasına kadar, ne kadar antidemokratik ve ne kadar despotik rejim varsa, doğrudan doğruya onun muhatabı olmuş ve Türk milletinin yüreğinde gerektiği yeri almış büyük bir insandır Alparslan Türkeş. (MHP sıralarından alkışlar) Alparslan Türkeş "Barajlar yıkılmak için, engeller aşılmak için, sorunlar çözülmek için vardır." derdi ve Alparslan Türkeş "Her Türk genci bir bayraktır, nasıl ki bayrak lekesiz ve gölgesiz olursa siz de öyle lekesiz ve gölgesiz olmalısınız." derdi ve o, üzerine basarak söyleyelim ki, Türkiye'nin en buhranlı dönemlerinde, Türkiye'nin gerçekten içeriden ve dışarıdan zorlandığı en belalı günlerinde yüreğinden sızarak ve beyninden bu milletin emrine girecek ve bu milletin emrinde olabilecek vatan evlatlarını yetiştirebilmek için gecesini gündüzüne katmış bir insandır ve o, bu hareketiyle bu milleti kendisine muhatap olan birtakım ideolojik saplantılardan kurtarmış ve dolayısıyla da bugünkü sahip olduğumuz birtakım değerler onun mücadelesi sonunda şekillenmiştir.
Ben şuna vicdanım kadar eminim ki: Şimdi, bu tasarının oradan kabul görmemesi, burada kabul görmediği anlamına gelmiyor. Burada temel problem insanların inandıklarıyla, gerçek yüreklerinden geçenle ortaya koydukları tavır arasındaki farklılıktır. Bu farklılık, aslında, belki yeni bir kavram olacak ama ben bunu söyleyeyim, bunun adına "psikolojik kirlenme" denir.
İnsanı insan yapan bel kemiğidir, çünkü aklıyla insan yalnızca bir ruh, iştahıyla ise yalnızca bir hayvandır. Daha açık bir ifadeyle, sürüngen insan modern toplumların bir çeşit dayattıkları insan tipidir. İşte böyle bir toplumda bireylerin yapabileceği en kolay iş onurlarını konforlarına ya da siyasetlerine feda etmektir. Onurdan yapılacak fedakârlık düzeyine göre de bireylerin konforları artar. Bir kez, onur konfora endekslendi mi, artık süreçte bir süreklilik gözlenir. Konfora endeksli bir hayata karar verenlerin işleri kolaydır. Psikolojik kirlenme?
(AK PARTİ sıralarından "Ne anlatıyorsun?" sesi)
Vaziyeti anlatıyorum, vaziyeti. 19 Mayıs 1919'da umumi manzara neydi, ben de bu Meclisin manzarası ne onu anlatmaya çalışıyorum.
Psikolojik kirlenme, temelde zihinde kendi aleyhine işleyen bir mekanizmaya sahip olmasıyla belirir. Birey, sahip olduğu şahsiyetinden ve düşüncelerinden şu veya bu sebeple vazgeçebiliyorsa, kendine düşman olan bir süreçle mutabık ise gönüllü kul hâline gelmiş demektir. Böyle bir fert bir bakıma zihinsel süreçlerini maddi çıkarlar karşısında veya siyasi çıkarlar karşısında pasifleştirmiş demektir. Onun için, bizim getirdiğimiz ve ifade ettiğimiz, sözünü ettiğimiz tasarılara yürekten katılıyorsunuz ama reddediyorsunuz; "Evet, olması gerekir." diyorsunuz ama karşı çıkıyorsunuz. Ee, niye? Sizin kendiniz getirmediğiniz için, sizin kendiniz bunu ifade etmediğiniz için. Şimdi, işte demokrasi aslında, zannedildiği gibi, kişilerin kendi kendilerine tanıdıkları veya kendi yandaşlarına tanıdıkları özgürlük değildir; demokrasi doğrunun, namuslunun, aklı başında olanın, açıklayıcı olanın hakkını vermektir. Yani o meşhur söylemle, herkese hakkını iade etme, herkese hakkını teslim etme olgusuna biz "demokrasi" diyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Eğer bu demokrasi gerçek bir şekilde teşekkül etseydi şu anda azınlık çoğunluk olurdu, çoğunluk da azınlık olurdu.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yeniçeri.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Ben de teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)