| Konu: | ANKARA MİLLETVEKİLİ LEVENT GÖK VE 22 MİLLETVEKİLİNİN, SİYASİ NÜFUZUNU KULLANARAK RANT ELDE ETTİĞİ, ÇIKAR İLİŞKİSİ KURDUĞU KAMU GÖREVLİLERİNİ HİMAYE ETTİĞİ VE BÖYLECE GÖREVİNİ KÖTÜYE KULLANDIĞI İDDİASIYLA GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ HAKKINDA GENSORU AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGESİNİN ÖN GÖRÜŞMESİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 87 |
| Tarih: | 31.03.2012 |
BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Suat Kılıç hakkında verilen gensoru nedeniyle Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Doğrusu bu tür konularda çok hassas bir yaklaşım içinde olmayı? Sistemi, felsefeyi, yapıyı, hepsini birlikte değerlendirip, Türkiye'de Parlamentomuzda çok eksik olan bir noktaya dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Siyasi etik konusuna dikkat çekeceğim özellikle ve bu konularda bir iki örnekle başlamak istiyorum.
70'li yıllarda, biliyorsunuz, Amerika Birleşik Devletleri'nde Watergate skandalı patlak verdi. O dönemi hatırlarsınız, 1974'te Richard Nixon'un istifasıyla sonuçlandı. Sonra Amerikan Kongresi bundan ders çıkardı ve siyasi etik yasasını da çıkardı. Daha sonra kongre, milletvekillerinin, senatörlerin kendi geçimleri, ücretleri, gelir kaynaklarıyla ilgili bir değerlendirmeyi aldı.
Çok uzağa gitmeyeceğiz çünkü yakın zamanda yaşadığımız bir olayı hemen görmek istiyorum. Almanya'da Cumhurbaşkanının yakın tarihteki istifasını biliyorsunuz. Neden etti? Bu konuda Christian Wulff'un istifa nedeni, iş adamının eşinden düşük faizli kredi almakla suçlanmasıydı. Yani, Cumhurbaşkanı bir skandal patlamak üzereyken istifa etti, geçtiğimiz haftalarda da Almanya yeni Cumhurbaşkanını seçti.
Yakın tarihimize baktığımız zaman yakın tarihimizin sicilinin çok parlak olduğunu görmüyoruz. Yani Kasırga, Balina, Matador, Bufalo, Paraşüt, Kartal, Serhat, Hayal, Beyaz Enerji, Mercümek, Deniz Feneri ve epey olay daha sayabiliriz yani son yirmi yıl, yakın bir sürece, banka hortumlamalar ve iktidar devirmeler? Bunlara dikkat çekmek istiyorum.
Şimdi, şöyle bir ayeti kerime vardır, der ki: "Allah size emanetleri, millet işlerini, ehil yani iktidarlı ve emniyetli olanlara vermenizi emreder." Hatta -biraz daha- bir hadisi şerifte de mesuliyet konusuna dikkat çekerken "Sizden herhangi bir kimse memur tayin edildiğinde o bizden bir iğneyi veya iğneden daha değersiz bir şeyi gizleyecek olursa, bu bir hıyanettir. Kıyamet gününde onunla gelir." der.
Şimdi, dinî açıdan böyle, ahlaki açıdan böyle, siyasi açıdan ciddi değerlendirme konusu olan bir konuda konuşuyoruz ve şu sorun karşımıza çıkıyor: Şeffaflık, dürüstlük, Parlamentonun işlevinde yolsuzluk, rant ilişkileri ve bunun alışkanlık düzeyine gelmesi ve bunun sonucu bir yaygın hastalık olarak bütün ülkeye yayılmasıyla karşı karşıyayız.
Ortada Da Vinci'nin şifresini çözmek gibi çok karmaşık bir durum yok arkadaşlar. Bu bir sistem sorunu, bir felsefe sorunu çünkü siz bunu çözmek isterseniz çözersiniz. Bunun da yöntemi basittir. Örneğin 2008'de Avrupa Parlamentosunda Türkiye'yle ilgili bir soru önergesinde Türkiye'deki yolsuzluklarla ilgili Avrupa Birliği ülkelerinin herhangi bir önlem alıp almadığı sorulmuştu. Dikkatinizi çekiyorum, OECD Rüşvetle Mücadele Grubu, sözleşmenin uygulanmasındaki ciddi sıkıntıları dile getirmişti.
Şimdi, KOM, bu, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadelenin 2007 raporu. Bunlar kalfalık dönemine denk geliyor. Bir yıl içinde yüz elli altı tane operasyon yapılıyor; kaçakçılık, çeteler, mali suçlar, göçmen kaçakçılığı, banka dolandırıcılığı, bilişim suçları vesaire. Aslında şunu çok net görüyoruz: İktidarın ustalık döneminde yumuşak karnı iki nokta; Biri özgürlükler, birisi de çok açık söyleyeyim yolsuzluklar; önümüzdeki dönem çok sık da gündeme gelecek.
Sayın Bakanla ilgili gündeme gelen denizde bir damla dahi olsa -yani ebadı, boyutu, orantısı vesairesiyle- yanıt almamız gereken sorular var Parlamento olarak ve şunun yanıtını sizlerden istiyorum arkadaşlar: Siyasi etik yasası on yıllık iktidarınız döneminde niye çıkarılmadı? Bunun yanıtını istiyoruz, bekliyoruz Barış ve Demokrasi Partisi olarak. Bu konuda 23'üncü Dönem'de verilen teklifler var, 24'üncü Dönem'de verilen teklifler var ve siyasi etik kanunu çıkarılmadı.
Yine siyasi etik komisyonu kurulması yönünde de çabalar var. Hatta İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı 2010'da, 2009'da bunu dile getirmişti. Temiz topluma, temiz siyasete ihtiyacı olan bir ülkede yaşıyoruz çünkü sorunların temel kaynağında ekonomide dönen çarkın son derece siyasi etik alanını etkilediğinin inancındayız. Siyasi etik sadece akçeli işlerle değil an geliyor kişinin özel hayatına giriyor, seçim dönemlerinde kasetlerden başlıyor, farklı konulara, yargıya geliyor, muhalefetini, kendine muhalif olanları özel mahkemelerle, özel yargılamalarla, özel tutuklamalarla susturma gibi bir yöntem devreye giriyor. Yani siyasi etik erozyonu her alanda maalesef var. Siyasi partilerin mevcut durumu. Hatırlayın milletvekili transferlerini, hülle partilerini hatırlayın. Yani siyasi etik kapsamına girdiğimiz zaman, yakın zamana gelin, partilere Hazine yardımına gelelim. İşte Barış ve Demokrasi Partisi burada. Hazine yardımından mahrum bırakılmasına rağmen? Grubu olmasına rağmen bu para verilmedi hazineden, seçmenimizin verdiği paralar verilmedi. Kenan Evren'in darbe anayasasında bile gruplara hazine yardımı kesilirken çıraklık zamanında iktidarın çıkardığı bir yasayla yüzde 7 barajı getirildi, gruplara da hazine yardımı kaldırıldı. Bu da ahlaki bir olay değil arkadaşlar. Yüzde 10 seçim barajı da ahlaki değil özgür iradenin önünde ve biz yüzde 10 barajını bağımsız olarak seçimlere girerek, aşarak geldik 36 milletvekiliyle. Şimdi şöyle bir gerçeğe dikkatinizi çekmek istiyorum: Geçmişte hülle partileri vardı. Büyük partilerin içinde barajı aşamayacak olan partiler milletvekili gösterirdi, sonra seçilirdi, sonra ayrılırdı, kendi partisine geçerdi. Bu, yakın zamana kadar da böyle devam ediyor. Siyaseten etik davranmamız gereken konulardır bunlar.
1789 Fransız Devrimi'nde Rousseau'nun "Toplum Sözleşmesi" nde şöyle bir hüküm vardır: "Emredici vekâlet anlayışında seçmenler temsilciyi istedikleri zaman görevden azledebilmeliler." diyor. Bu sistem, bu yaptırım, maalesef 12 Eylül Anayasası'nda, darbe anayasasında, 80'inci maddede değiştirilmiş ve seçilen milletvekili sadece kendini seçen seçmenin değil, bütün milletin temsilcisi olduğu için ve sınırlar da Türkiye olduğu için bunun sorumluluk düzeyi yine seçimden seçime sandığa kalmaktadır.
Siyasi etik protokolü imzalayan partiler var. Biz seçime girerken, taahhüt ettiğimiz, seçmene söz verdiğimiz bir protokol imzaladık. Bu protokolümüzün içinde karanlıklarla, yolsuzluklarla, özellikle rantla, halka zarar veren her şeyle mücadele edeceğimize dair halkımıza verdiğimiz bir söz var. Bu sözümüzün arkasındayız ve bu sözümüzün de gereğini yerine getireceğimizden hiç kimsenin tereddüdü olmasın.
Siyasi etiğe aykırı olarak, iki dönem, 2007-2012 seçimlerinde barajları yıka yıka gelmiş bir partinin, mücadeleden gelmiş bir partinin mensupları olarak bazı hatırlatmaları yapmakta yarar görüyoruz.
Siyasi tartışma olayımızın yakın tarihinde gerdanlıklar vardır, rüşvetler vardır, ihaleler vardır, ortak şirketler vardır, ihale komisyonları vardır ve yıl 2005, Sayın Başbakanın imzasıyla bir genelge yayımlanmıştı. Kamu görevlilerinin uyması gereken etik davranış kuralları, hediye alma yasağı -bir nevi rüşvet alma, zaten yasada suç- ile ilgili bir genelge. Şimdi, bunun içinde Başbakan ve bakanlar yok yani o genelge yürütmeyi kapsamıyor.
Şimdi yine buradan şunu ifade etmek istiyorum -ilginçtir, bir araştırma yaptım- Sayın Mehmet Sağlam, bizim Meclis Başkan Vekilimiz de o dönemde sanıyorum Kamu Etik Kurulunun Başkanlığını bir dönem yaptı. Sonra bir Moskova ziyareti oldu, kamuoyunda çok tartışıldı. Sonra Kissinger'ın aldığı bir kolye maddeten biraz kıymetli olduğu için hazineye iade etmek zorunda kaldı. Hatta Moskova'da alınan gerdanlık da aynı bir serüvenle yine hazineye bırakılmak zorunda kaldı.
Ben bir şeyi hatırlatacağım, kızmayın bana ama. Bakın, bugün çok sakin konuşuyorum, biraz da paylaşmak istiyorum bu konuları. Osmanlı geleneğinde padişahların gittiği yerlerde paha biçilmez hediyeler sunulur, gelen elçiler de ülkelerinden pahalı hediyelerle gelirlerdi. Yani, bu damar ne Osmanlıcılık anlayışında, 21'inci yüzyılda, çağımızın artık bir değeri olamaz.
Siyasetçilerin buna demokrasilerde son derece dikkat etmeleri gerekiyor çünkü padişahlar, imparatorluklar işte verdikleri bilmem hasılalar, vergiler karşılığında saltanatlarını sürdürüyorlardı ama şimdi bir parlamento, bir demokrasi anlayışı içindeyiz ve bu demokrasi anlayışı içinde Berlusconi'nin nasıl bir savcı ifadesini alabiliyorsa yolsuzluk söz konusu olduğunda veya İspanya'da Başbakanın kapısını çalabiliyorsa, yani temiz toplum konusunda dokunulmazlıkların ardına saklanmadan? Bakın, dikkat edin, bu Mecliste, sadece, dokunulmazlığı kaldırılan olay 94'te DEP milletvekilleri Sayın Ahmet Türk'ün, Leyla Zana'nın siyasi düşünceleri nedeniyle kaldırılmıştır. Yolsuzluktan, ranttan ve akçeli işlerden dokunulmazlığın kaldırıldığını göremezseniz. Şu an fezlekelerin içine bakın, kimlerin rant, yolsuzluk, ihale vesaireden fezlekeleri duruyor tozlu raflarda? Sonra, bizim altı yüz küsur fezlekemize bakın. Bu kürsüde söylediğimiz düşüncelerimizden dolayı her gün savcılar yakamıza yapışıyor, her gün arkadaşımıza? Dün, daha bir hafta içinde eski Tunceli Milletvekilimiz Şerafettin Halis'e tam on beş sene altı ay hapis cezası verildi Tunceli'de, şurada burada yaptığı konuşmalardan yani bu kürsüde yaptığı konuşmalardan. Burada da adaletin kantarı, topuzu biraz şaşmış durumda yani düşünceleri nedeniyle insanlar yıllarca hapis alıyor ama katliam yapanların davaları zaman aşımına uğruyor.
Bunun da ötesi, beni ürküten bir durumu söylemek istiyorum, açıkça da söyleyeceğim ben çekinmeden. Yani dört grubumuzun tarihî sorumluluğuyla karşı karşıyayız şu an. Şu an bir bakan istifa etse ne olur, bir bakan hakkında dokunulmazlık kaldırılsa ne olur? Eğer siz sistemin kökünü temelinden düzeltmezseniz, bu Meclis siyasi etik kanununu çıkarmazsa, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir siyasi etik kanunu olmazsa, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir siyasi etik komisyonu olmazsa her gün bu tür gensorularla, tartışmalarla karşı karşıya geleceğiz. O zaman, dört parti grubunu davet ediyoruz Barış ve Demokrasi Partisi adına, adalet adına, hak adına, millet adına, bütün seçmenler adına. Buyurun, siyasi etik kanununu bu hafta çıkaralım; buyurun, siyasi etik komisyonunu bu hafta kuralım; kimse gocunmasın, korkmasın, kaçınmasın bundan. Kim ki bundan kaçınırsa bizde soru işareti yaratır, demek ki kaçmasını gerektirecek bir durum var. Buraya çıkan her konuşmacının da bu konudaki açıklamasını yapması lazım. Niye Mecliste siyasi etik kanunu çıkmıyor? Niye hep tartışılıyor, tartışılıyor, öteleniyor, dosyalanıyor, raflara bırakılıyor? Niye çıkmıyor siyasi etik kanunu? Niye siyasi etik komisyonu kurulmuyor?
Şimdi, yani rant siyasetinin özelleştirme boyutuna girmeyeceğim. TÜPRAŞ'ta neler oldu, Galataport'ta neler oldu, şeker fabrikalarında neler dönüyor? Sadece bu hafta üç, dört tane temel yasa görüştük arkadaşlar. İhalesiz kamu-özel ortaklığını 2023 yılına kadar biz vergiden muaf tutuyoruz, ihaleleri öyle tek başımıza yapıyoruz. Afet Yasası'yla ilgili kentsel dönüşümde İstanbul'dan Marmara'ya, Marmara'dan Van'a kadar deprem riski var diye bütün binaları yıkacağız, ondan sonra kim yapacak? TOKİ yapacak. TOKİ kime bağlı? Başbakana bağlı. Nasıl yapacak? İhalesiz yapacak. Yerel yönetimlere sormayacaksınız, sivil topluma sormayacaksınız, hiçbirinin iradesini almayacaksınız, yargı yolunu kapatacaksınız.
Tam 1 trilyon dolar. Bakın, pasta 1 trilyon dolar arkadaşlar. 1 trilyon dolar, bu ay yapılan Meclis görüşmelerinin kapsamında çıkan yasalarda, 1 trilyon dolar, bu ülkenin hazinesinden çıkacak olan para nedeniyle? Bizim bunu sadece Hükûmetin, Başbakanın ve partisinin çerçevesindeki yandaşlarının rantına bırakma gibi bir lüksümüz olabilir mi veya denetimsiz bırakma şansımız olabilir mi? Hani şeffaflık vardı? O zaman Meclis olarak biz ne iş yapıyoruz? Hani Meclisin denetim görevi vardı? Hani bir Sayıştay vardı adımıza görev yapan? Kentlerin projelerini, imarlarını altüst edecek, TOKİ istediği yere istediği binayı yapacak, ne kent güzelliği ne kent sağlığı ne kent garantisi ne imar proje düzgünlüğü, istediğini yapacak, istediği müteahhide verecek, istediği akçeyi alacak. Vallahi, bunu düşününce, Ankara Hamamönü'ndekinin bir de bu kıyaslamasını yapınca ürküyorum, korkuyorum arkadaşlar. Biz, bu Mecliste buna asla ve asla zemin bırakmayacağız, izin vermeyeceğiz, şüphe de varsa, karine de varsa karşısında duracağız. Biz grubumuz olarak bu konuda netiz, sizleri de şeffaflığa davet ediyoruz.
Meclisi davet ediyorum grubum adına, siyasi etik kanununa davet ediyorum, sizi grubumuz adına siyasi etik komisyonu kurmaya davet ediyorum, bu Mecliste yapacağımız en hayırlı işlerden biri de budur.
Saygılarımla. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.