GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:54
Tarih:19.01.2012

RUHSAR DEMİREL (Eskişehir)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 138 sıra sayılı Cumhurbaşkanlığı Seçimi Kanunu Tasarısı'nın 7'nci maddesi konusunda verilmiş önerge ile ilgili Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, aldığı oy, işgal ettiği sandalye sayısı her ne olursa olsun, hiçbir siyasi partinin iç dengelerinin düzenlenmesi amacıyla kullanılamaz. Gazi Meclis ve Anayasa, işi bitenlerin süpürge deliğine süpürüleceği zihniyetiyle hareket edilerek hiçbir şekilde hiçbir siyasi partideki bireylerin siyasi ikbal ve istikbali uğruna tartışma konusu yapılamaz. Türkiye Büyük Millet Meclisi milletin Meclisidir ve burada milletin sorunları, milletin istikbali, milletin ikbali konuşulur. Şahsi ikbal arayanların bunun için kullanacakları platformlar çok başkadır. Zaten söz konusu yasa tasarısıyla düzenlenmek istenen mevzu tamamen şahsa özeldir. Nitekim, bu konuda anayasa değişikliği yapılmış, 21 Ekim 2007 tarihinde yapılan referandumla -ki Türkiye Cumhuriyeti tarihinde katılımın en düşük olduğu referandumdur- bu konuda Türk milleti sözünü söylemiş, mevcut Cumhurbaşkanlığının beş yıllığına görev yapacağını teyit etmiştir, tıpkı 23'üncü Dönemde milletvekilliği yapanların dört yıllığına görev yaptıklarının teyidi gibi. Çünkü şu andaki mevcut Meclisi işgal eden bizlerin seçimi bir erken seçim değil, zamanında bir seçimdir. Bunu dün burada Anayasa Komisyon Başkanı her ne kadar sözel olarak "Erkendi." dese de Meclis tutanaklarının ötesinde, kendi partilerinin Genel Başkanının defaatle tekrar ettiği cümleler var, ben size onlardan birkaç örnek vermek istiyorum. Başbakan, 9 Ocak 2010 günü kendi partisinin ilgili toplantısında şunları söylüyor erken seçim için: "Batılı ülkelerde erken seçim diye bir şey yoktur, geri kalmışlığın alametidir erken seçim." diyerek Teyo Dayı'dan anekdotlar anlatıyor. Dolayısıyla 24 Nisan 2007 günü Meclis kürsüsünde "Kardeşim Abdullah Gül Cumhurbaşkanı adayımızdır." diyerek Sayın Abdullah Gül'ü aday gösterdiği an itibarıyla yürürlüğe konulmaya çalışılan anayasa değişikliği Ekim 2010'da vatandaş tarafından oylanmış, kabul edilmiş, yürürlüğe girmiş ve Abdullah Gül beş yıllığına seçilmiştir.

Ancak burada tabii ki dikkat edilmesi gereken çok kritik bir kelime var, "kardeşim" kelimesi. Sayın Tayyip Erdoğan her kime "kardeşim" diyorsa sonrasında başına gelenleri herkes biliyor. Sanıyorum Abdullah Gül de o gün bu "kardeşim" kelimesini hoş karşılamıştı ama Başbakanın kimlere "kardeşim" deyip, sonra hangi pozisyonları aldığını hepimiz hatırlıyoruz. Ben size birkaç örnek vereyim: İnsan hakları ödül töreni? "Kardeşim Muammer Kaddafi'ye bir kez daha teşekkür ediyorum." diyen Başbakan, Libya'ya NATO ile birlikte uluslararası ortak tavır koymuş, arkasından Dışişleri Bakanı elinde bir çantayla muhaliflere destek için para yardımı yapmıştır. Asi Nehri'nin üzerine kurulmakta olan Dostluk Barajı'nın temel atma töreninde şu anda düşman ilan ettiği Esad için "Kardeşim Esad" sözlerini zikrederken sanıyorum bugün kendisine "kardeşim" diye Başbakanın hitap etmesinden hoşnut olan bazı milletvekillerimiz de "Acaba başıma ne gelecek?" diye düşünüyorlardır. Çünkü Başbakan birisine "kardeşim" diyorsa dikkat etmeniz gerekir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Sayın milletvekili, gerekirse size de cevap veririm.

Kıblesiz siyaset böyle bir şeydir. Kıblesiz siyasetin en somut göstergesidir bütün bunlar. Ve bu Mecliste hiçbir zaman kişilerin ikbal ve istikbali Anayasa'da yapılmış düzenlemelerin üstünde değildir.

Bu bir kanun tasarısıysa o zaman size hodri meydan! Yılını ve prim gününü doldurmuş, emekliliğini yaş nedeniyle bekleyenler için de bir kanun tasarısı getirelim. Yirmi yılını ve yirmi beş yılını doldurmuş bugün yaş için bekleyenler için de bir tasarı geldiğinde bunu da oylayacak mısınız? O kişiler de o gün?

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Sizin adayınızı dövdüğünüz zamanı da biliyoruz.

RUHSAR DEMİREL (Devamla) - Efendim, bu interaktif müdahalelerinizi saygıyla karşılıyorum. Gerekirse sataşmalardan ötürü söz alır ve cevap verirsiniz.

Ben sizlerin vicdanına sesleniyorum: Emekliler için de böyle bir yasal düzenleme geldiğinde aynısını yapacak mısınız? Kıblesiz siyasete devam edecek misiniz?

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.