GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:54
Tarih:19.01.2012

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu Tasarısı'nın 9'uncu maddesinin  metinden çıkarılması için söz almış bulunuyorum.

Bir kanunun geçerli olabilmesi için, bütün tarih boyunca, yani bundan bin yıl önce de iki temel şart aranmaktadır. Bunlardan birincisi, kanunu uygulayan kişinin uyguladıktan sonra suçlu duruma düşmemesi gerekir. Bunu, biliyorsunuz, Fatih Sultan Mehmet döneminde Tursun Bey de "Tarih-i Ebü'l- Feth" kitabında da açıkça yazar. Birincisi budur, yani suçlu duruma düşürmemesi gerekir.

İkincisi, şeri şerife, yani geçerli hukuk kurallarına, yani Anayasa'ya zıt olmaması, aykırı olmaması gerekir. Bu bir temel ilkedir ve hemen bütün zamanlar içerisinde de geçerli olmuştur.

Değerli milletvekilleri, şimdi, bugünkü, yedi yıla çıkarılma, bir tasarı var, bir kanun çıkarılacak. Bu tasarı kanun niteliği taşıyor çıktığı takdirde ve çıkan kanunun şeri şerife, yani Anayasa'ya aykırı olmamasını gerektiriyor.

İkincisi de uygulayan kişiyi suçlu duruma düşürmemesi gerekiyor. Şöyle ki: Bu uygulandığında uygulayanlar suçlu duruma düşecek çünkü 2007 yılında çıkan Anayasa'ya aykırı.

Pekâlâ, Anayasa'ya neden aykırı? Onu da buradan, Anayasa'nın kendisinden izleyelim, okuyalım. Şimdi ne diyor 177'nci madde: "Anayasanın yürürlüğe girmesi." İyice dinleyelim. "Bu Anayasa, halkoylaması sonucu kabul edilip Resmî Gazetede yayımlanması ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasası olur ve aşağıda gösterilen istisnalar ile bu istisnaların yürürlüğe girmesine ait hükümler dışında bütünüyle yürürlüğe girer." Peki, istisnalar içerisinde önceki Anayasa'nın yedi yıllık dönemi yer almış mı? Hayır, yer almamış, yani 5+5 geçerlidir. Bu "Yedi yıl." diyor, bu "5+5" diyor. Peki, istisnalar içerisinde yer alan Cumhurbaşkanlığıyla ilgili hüküm var mı? Var ama süresiyle ilgili değil, tamamen Denetleme Kuruluyla, vesaireyle ilgili. O zaman, bu Anayasa'nın geçerli olmadığını söylemek abesle iştigaldir çünkü kanunun maddesi bunu söylüyor, ben söylemiyorum. Dolayısıyla bu maddeye uygun davranmadığınız takdirde Anayasa'ya aykırı davranıyorsunuz demektir.

Bir örnek vermek istiyorum: Mimar Sinan, Süleymaniye Camii'ni yaptırıyor. Oradan geçen bir çocuk diyor ki: "Şu minare eğridir, eğri görünüyor." Hemen Mimar Sinan bunu ciddiye alıyor, minareye bir halat bağlatıyor, diyor ki: "Çekin, çektirin." Ve çocuğa soruyor: "Doğruldu mu?" "Doğru hâle geldi." deyinceye kadar çektiriyor, sonra da diyor ki: "Bakın, böyle yapmasaydım bu minarenin ismi eğri minare olarak kalacaktı."

Dolayısıyla, sayın milletvekilleri, "Anayasa" dediğimiz yasa, kanunların üstünde olan yasalardır. Bir kanunla Anayasa'yı değiştirmeniz veya Anayasa'nın üstüne çıkmanız mümkün değildir. Bu tamamen bir büyük sorumluluğu gerektirmektedir ve vebali gerektirmektedir. Bununla Meclisi işgal ediyor musunuz? Evet. Şöyle işgal ediyorsunuz: Eğer yedi yılsa yani şu Anayasa'yı uyguluyorsak o zaman neden bir daha kanun çıkarma ihtiyacını hissediyorsunuz? Belli ki siz de inanmıyorsunuz buna, inanmadığınız için yasayla bunu düzeltmeye çalışıyorsunuz ama yasa Anayasa'nın üzerine çıkamaz, öyleyse düzeltemezsiniz. Burada büyük sorumluluk sizlere düşmektedir sayın milletvekilleri.

"Bu bir vebal işidir." dedim. Eğer hukuka uygun davranmazsanız, adil olmazsanız, milletin Meclisini gereksiz şeylerle meşgul ederseniz bu ancak ve ancak şu şekilde ifade edilebilir: Kul hakkına riayet etmiyorsunuz demektir. Kul hakkı en büyük suçlardan biridir ve Cenabıallah "Benim huzuruma bununla gelmeyin." diyor. Benden söylemesi, isterseniz kabul edersiniz, isterseniz etmezsiniz, kendi vicdanınıza kalmış. Yarın huzuru mahşere çıktığında, bunun hesabını sizden sorduğunda ne cevap vereceğinizi düşünmenizi öneriyorum.

Hepinize saygılar ve sevgiler sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.