GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU İLE BAZI YATIRIM VE HİZMETLERİN YAP-İŞLET-DEVRET MODELİ ÇERÇEVESİNDE YAPTIRILMASI HAKKINDA KANUN VE KAMU İHALE KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:87
Tarih:31.03.2012

BDP GRUBU ADINA SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) - Altan Tan'dan artan dakikayı da ekleyerek Sayın Başkan?

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; biraz önce iki siyasal partinin liderleri ile ilgili şeyi müşahede edince kendi liderlerimiz gözümün önüne geldi, biliyorsunuz bizde 2 tane genel başkan? Eskiden İran Şahı muhaliflerini nasıl ezdirirdi malum, yani en ufak bir muhalif sesi büyük bir şiddetle bastırırlardı. Bu giderek öyle bir hâl aldı ki İran Şahını övenleri de içeri almaya başladılar. Onlara da diyorlardı ki: "Bre densiz, Şah'ımızın methedilmeye ihtiyacı mı var?" yani övülmeye ihtiyacı mı var? Giderek hâl böyle bir yere doğru gidiyor. Her fâni gibi liderler de eleştirilebilir. Ben bakınca partimizdeki demokrasiye şükrettim.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Bence sizde 2'den fazla var galiba.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Muharrem İnce, bizde herkesin bağımsız inisiyatifi var.

Sevgili arkadaşlar, bu yap-işlet-devret modeli hakkında genel bir konuşma yapacağım. Sistemi hepimiz unuttuk, bize de makul bir şey gibi geldi. Bu kürsüde pek yapmam, genellikle kendi düşüncelerimi dile getiriyorum ama ilk defa bir rapor okuyacağım, başkasının düşünceleri. Aslı 309 sayfa olan ve 5088/1 sayılı Karar'la Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuş olan bir sayıştay raporunu sizinle paylaşacağım. 2004 yılında yani AK PARTİ'nin iktidar olduğu bir zamanda yap-işlet-devret politikası bu ülkeye ne getirmiş, ne götürmüş? Daha doğrusu "getirmiş"i geri alıyorum, hiçbir şey getirmemiş; "Ne götürmüş?"ü Sayıştay söylüyor, ben söylemiyorum. Süreyi kullanmak anlamında özetleyerek, alıntılayarak şey edeceğim. Numarasını verdim, dileyen arkadaşımla da bu raporu paylaşmaya hazırım, Sayın Bakan dâhil.

Şimdi, diyor ki burada: "Rapor kapsamında, yap-işlet-devret modeliyle yapılan 24 ve yap-işlet modeliyle?"

Bunun sebebi bu tahkim meselesi. Tahkim meselesinin  ne anlama geldiğini zaman zaman burada söylüyorum. Türklük gurur ve şuuru ve İslam ahlak ve fazileti konusunda çok büyük dikkat ve hassasiyet gösteren insanlar, tahkimle bütün bu özelliklerini berhava ettiklerinin farkında değiller. Müslümanlığın da, milliyetçiliğin de lazım olduğu en kıymetli yer burasıdır işte. Yabancı, bu ülkede yatırım yaparken "Senin mahkemen beni ırgalamaz. Ola ki senin ulusal çıkarlarını gözetir, o yüzden benim kendi öngördüğüm mahkemede yargılanırız." diyor ve siz bunu ulusal izzetinize ve ahlakınıza ve faziletinize bir saldırı olarak telakki etmiyorsunuz. Bunu geçiyorum.

"?ve yap-işlet modeliyle yapılan 5 olmak üzere toplam 29 adet enerji santralleri konusunda yatırım incelenmiş olup bu incelemeler sonucunda tespit edilen sorunların başlıcalarına aşağıda kısaca değinilmiştir." diyor Sayıştay. "YİD modeliyle -yani yap-işlet modeliyle- yapılan santrallerle ilgili olarak ilana çıkılmamış, başka şirketlerden teklif alınmamış ve ihale yapılmamıştır." Bu artık giderek daha pervasız bir duruma geliyor. "Santrallerin kurulacakları yerlerin, arz-talep dengesi göz önüne alınarak Bakanlık tarafından belirlenmesi gerekirken, bu yerlerin seçiminin firmalara bırakılması sonucunda?" Bir sosyalist vekil demiyor ha, Sayıştay diyor.  "?bazı bölgelerde talebin çok üzerinde enerji üretecek kapasitede santraller kurulmuş ve üretilen enerjiye o bölgede ihtiyaç duyulmadığı için ilave yatırım yapılarak yeni iletim hatları tesis edilmiş, bu da enerji maliyetlerinin yükselmesine ve kayıp-kaçak oranlarının artmasına yol açmıştır.

Şirketler tarafından ilgili yönetmelik hükümlerine aykırı olarak düzenlenen hatalı fizibilite raporlarına dayanılarak proje kabulleri yapılmış, bağlı ve ilgili kuruluşların fizibilite raporlarına verdikleri olumsuz görüşler dikkate alınmamıştır.

3096 sayılı Kanun hükümlerine göre sadece elektrik üretmek amacıyla kurulan şirketlerle sözleşme imzalanması mümkün olduğu hâlde, farklı alanlarda da faaliyet gösteren şirketlerle sözleşmeler imzalanmış ve yine aynı Kanun'a göre sözleşmelerde işletme sürelerini belirleme yetkisi Bakanlar Kuruluna ait iken, Bakanlık, yetkisini aşarak Bakanlar Kurulu kararı olmaksızın bazı projelerin işletme sürelerini artırmıştır."

Vay muhalefet vay, siz de burada 3-5 bin liranın hesabını görüyorsunuz.

"Firmaların belirledikleri yatırım tutarları ile öz sermaye getiri oranlarının hiçbir araştırma ve analiz yapılmaksızın aynen kabulü ve şirketlerle imzalanan sözleşmelere kamu aleyhine hükümler konulması sonucunda, toplam yatırım maliyetleri gerçeği yansıtmayan santrallerden yüksek tarifelerle enerji satın alınmasına ve şirketlerin söz konusu yatırımlarından?"

Sayın vekiller, Erzurumlu Vekilim?

"?dolar bazında yüzde 85'lere varan yüksek oranlarda getiri elde etmelerine yol açılmıştır."

Bakın, bir ülke böyle berhava olur. Sürem az kaldı, sonuna geleyim.

"Firmalar, santralleri fizibilite raporlarında verdikleri ilk teklif fiyatlarından daha düşük bedellerle tamamladıkları hâlde, yatırım dönemi sonunda (özellikle doğal gaz santrallerinde) maliyetlerin yıllık yüzde 4,6 ile yüzde 5 arasında değişen oranlarda eskale edilmesine izin verilerek toplam yatırım maliyetlerinin daha da yükselmesine sebep olmuştur."

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Ne zaman verilmiş, hangi ihaleler?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Ek süre verilecekse açıklayayım yoksa raporu size vereyim.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Hangi ihaleler?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Raporu size vereyim.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Onu söylemek lazım ama.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Tamam söyleyeceğim.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Ne zaman yapılmış?

BAŞKAN - Sayın Tan'dan kalan süreyi vereceğim Sayın Önder, buyurun.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Eyvallah, teşekkür ederim Başkan.

İyi dinlememişsiniz, başında söyledim.

"Görevli şirketlerle imzalanan uygulama imtiyaz sözleşmeleri defalarca değiştirilmiş ve her değişiklikle projelerin toplam yatırım tutarları ve elektrik satış tarifeleri yükseltilmiş, işletme süreleri uzatılmış, erken üretim, eksik ve fazla üretim fiyatları değiştirilmiştir."

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Onu demiyorum, ne zaman ihale yapılmış, hangi ihaleler?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - "Bu tür değişiklikler tamamen şirketlerin talepleri doğrultusunda ve firmaların lehine olmuş, kamu yararı açısından yapılması zorunlu olan değişiklikler yapılmamış, bu da kamu kesiminin riskinin artmasına yol açmıştır.

Sayın vekiller burayı dikkatle dinleyin: "Tüm bu uygulamalar sonucunda santrallerin işletmede oldukları ortalama dört yıllık süre içinde 2,3 milyar dolar kamu zararı ortaya çıkmıştır." Daha ben size ne diyeyim, aha size Sayıştay raporu.

Yap-işlet-devret? Şimdi hep buraya çıktığımızda şunu söylüyoruz özellikle AK PARTİ'li vekillere; size yeni bir şey söylemiyoruz, haddimiz de değil, haşa yeteneğimiz dâhilinde de değil, unuttuklarınızı hatırlatmak bizim yaptığımız. Siz, bu düzene, bu sistem ilk buraya geldiği zaman, özellikle millî görüş geleneğinden gelen arkadaşlarımız buna "Tağut rejimi" diyorlardı. Yap-işlet-devret sisteminin aleyhine söyledikleriniz, eğer yasada bir karşılığı olsa o gün sizi astırırdı. Bu kadar ötekileştirmiş, bu kadar kabul, insanî, İslamî, ekonomik kabullerin dışına çıkarmıştınız ki, haklıydınız. Peki, ne oldu da şimdi buna, bu soygun düzenine, neredeyse, haşa iman mertebesinde bir anlam yüklüyorsunuz ve yeni yapılan bütün yatırımlarda bunu baz alıyorsunuz? Bu "tağut rejimi"ne tabi kılınmaması için iki, üç tane basit şey vardır, bundan niye kaçınalım? Farz değil, sünnet değil, kitapta böyle yazmıyor, Peygamberimiz böyle amel etmemiş. Nedir bu? Murakabeye açık olması, denetime açık olması. Bunun yolu da kamu ihale?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN -  Buyurun Sayın Önder.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Teşekkür ederim.

Hâlihazır elimizde Kamu İhale Kurumunun -en azından- denetimine, dolayısıyla bütün kamunun denetimine açmaktan geçer.

Genellikle, sevgili arkadaşlar, sizden öncekiler de "yatırımda verimlilik, altyapı harcamalarında tasarruf falan gibi ve hız ve sürat ve uluslararası ilişkilerde kolaylık ve avantaj" gibi gerekçelerin arkasına sığınarak bu modeli, bu halkın başına bela ettiler. Bunda hiçbir keramet yoktur arkadaşlar. Murakabe esastır. Ondan sonra burada böyle zor durumlara düşüyorsunuz.

Bir küçük hikâyeyle bitireyim?

MEHMET ERSOY (Sinop) - Hangi firmalar?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Hangi firmalar? İşte ben bunu Canikli'ye vereceğim. Sayıştay raporu, tarih sayısı?

MEHMET ERSOY (Sinop) - Hangi yılda yapılmış? Onu söyle.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - 2004 yılında.

MEHMET ERSOY (Sinop) - Yok, 2004'te rapor?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - 2004 yılında, yirmi dokuz tane firma.

MEHMET ERSOY (Sinop) - Rapor ama o rapor?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Şimdi bir an için şu bile olsa yani sizden önceki iktidarlar zamanında bile olsa ben burada bir sistemin işe yaramadığını anlatıyorum size.

Varlıklı bir adam rahmetli olmuş, bir hamal çağırmışlar zamanın behrinde, mezarını, kabrini kazacak, hamalın da bir ipi var. Mezarı kazmış, içinde mevtayı bekleyene kadar uykusu gelmiş, kendinden geçmiş. Rüyasında bir bakmış ki ölen, kendisi ve sorgu sual faslına geçmişler. Hamal demiş ki: "Kardeşim benim bir tane ipim var bu darıdünyada bunun hesabını da neyse sorun vereyim." Sormuşlar "Kaça aldın? Şu paraya aldım. "Peki?" demiş, "?araştırdın mı? Daha ucuza satan yer yok muydu? Sen buna bu parayı verdiğin zaman çoluk çocuğunun rızkından keserek verdin?" falan, aşağı yukarı, büyük bir dehşetle, haşyetle uyanmış. Getirmişler rahmetliyi, tam gömecekler, çocuklarına demiş ki: "Yahu, ben bu bir ipin hesabını veremedim, bu kadar variyetle bunun Allah yardımcısı olsun."

Bunda başta kendinizi, ondan sonra da yetimin, fakir fukaranın ve bütün  kamunun hakkını kendi üzerinizden en azından kaldırmanın yolu bu, bunu murakabeye açık hâle getirmektir arkadaşlar.

Sayın Başkana gösterdiği tolerans için teşekkür ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (BDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Önder.