| Konu: | CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 19.01.2012 |
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 22'nci madde üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesinde Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
Bugün, burada Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu Tasarısı'na ilişkin söylenecek tüm sözler söylendi, tüm uyarılar yapıldı. Anayasa'da yapılan değişiklik ve referandum sonucunda Cumhurbaşkanının görev süresinin beş yıl olarak belirlendiği, Anayasa hükmü olan bu sürenin yasayla değiştirilemeyeceği, çıkartılan yasanın âdeta hâlen Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül'ün bir daha aday olamaması ve görev süresinin yedi yıla çıkarılmasına yönelik olduğu defalarca söylendi. Anayasa'da yapılan bir düzenlemenin yasa ile değiştirilemeyeceği, bu durumun açıkça Anayasa'ya aykırı olduğu o kadar çok söylendi ki. Ama dinleyen var mı? Gerçekte durumun böyle olduğunu herkes biliyor. Biz malumu ilan ediyoruz. İktidar partisi milletvekilleri bunların hepsini biliyor ancak göz ardı ediyorlar. Bu anlayış "Anayasa ihlal edilse ne olur? Nasılsa her şeyi biz biliriz." anlayışıdır ve çok tehlikelidir. Bu tehlike tek parti diktatörlüğüdür, iktidar sarhoşluğudur. Hiçbir kuralı, hiçbir hukuk devleti ilkesini, demokratik ilkeleri tanımamak demektir.
Ben buradan Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına yapılan çağrıyı yineliyorum. Hâlen görevde olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, son dönemde gösterdiği duyarlılığı göstermeli ve Anayasa'ya aykırı bu düzenlemeyi boşa çıkarmalıdır. Cumhurbaşkanı, gerçekte görev süresinin dolduğu 28 Ağustos 2012 tarihinden altmış gün önce görevinden istifa etmelidir. İşte o zaman, şu anda görüşmekte olduğumuz tasarıya göre dahi, zamanında Anayasa'ya uygun olarak Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılmasının önü açılacaktır. Tüm oyunlar, tüm hesaplar bu şekilde bozulacaktır.
Bu tasarıyı incelediğimizde 14'üncü maddede adaylara yardımın koşulları, harcamaların Yüksek Seçim Kurulu tarafından kontrolü, ilanı ve seçim döneminde mal bildiriminde bulunulmasına yönelik düzenlemeler getirilmektedir. Bu madde ile Cumhurbaşkanının belli finans kaynakları tarafından desteklenmesi ve Cumhurbaşkanının tarafsızlık ilkesine aykırılıklar söz konusu olabilir ancak Cumhurbaşkanı seçimi, milletvekili seçimi ve yerel yönetimler seçimlerinde yapılan harcamaların şeffaflığı ve kontrolü daha sağlıklı yasal düzenlemelerle mutlaka sağlanmalıdır.
Hepimiz biliyoruz ki son seçim döneminde ve önceki seçim dönemlerinde iktidar partisi milletvekili ve belediye başkan adayları ölçüsüz ve bizlerin asla baş edemeyeceği harcamalar yapmışlardır. Bu değirmenin suyu nereden gelmektedir? Neden bu harcamaların hesabı sorulmamaktadır? Neden milletvekilleri ve belediye başkanları için sınırlamalar ve Yüksek Seçim Kurulu kontrolü getirilmemektedir?
Bu tasarıda pek çok konu ayrıntılı olarak düzenlenmiştir ancak siyasi partiler tarafından aday gösterilecek kişilerin aday olarak belirlenme şekilleri belirtilmemiştir. Adayların siyasi partiler tarafından demokratik yöntemlerle belirlenmesi yolunda hiçbir düzenleme yapılmamıştır. Siyasi partilerdeki lider saltanatına son verilecek düzenlemeler yapılmamıştır. Neden? Bu konuda, geçtiğimiz 12 Haziran seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi iyi bir sınav vermiş ve yirmi dokuz ilde milletvekili adaylarını ön seçimle, yani partiye kayıtlı tüm üyelerin katılımıyla yapılan bir seçimle belirlemiştir. Siyasi Partiler Yasası ve seçim yasasında hiçbir zorunluluk olmadığı hâlde Cumhuriyet Halk Partisi toplumun önderi olma yolunu açmış ve adaylarını demokratik yöntemlerle belirleme yolunu seçmiştir. Ben de ön seçimle gelen bir milletvekili olarak bundan onur ve gurur duyuyorum ancak adayların belirlenme yöntemleri ve siyasi partilerde parti içi demokrasinin işletilmesi hiçbir şekilde siyasi partilerin liderlerinin inisiyatifine bırakılmamalı ve Siyasi Partiler Yasası ile seçim yasasında bu konularda acilen değişiklikler yapılmalıdır, hatta 1991 seçimlerinde olduğu gibi ön seçimle belirlenen siyasi parti adayları için halkın da tercih oyunu kullanabilmesinin yolu açılmalıdır. İşte o zaman, seçilen milletvekilleri genel başkanın, genel merkezin milletvekilleri değil, gerçekten de milletin vekili olacaklardır. İşte o zaman, halka rağmen, sadece genel başkan istedi diye hiçbir milletvekili -şimdi görüştüğümüz tasarı gibi- inanmadığı ve doğru görmediği hiçbir tasarıya "Evet." demeyecektir. İşte o zaman, halkın ve ülkenin zararına olan diktatörlük yasaları, bir gecede çıkartılan kanun hükmünde kararnameler bu Meclisten çıkamayacaktır; halkın duygularını, ulusal değerlerini inciten 19 Mayıslar, 29 Ekimler iptal edilemeyecektir. İşte o zaman, gerçekten milletin iradesi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - ?bu Mecliste var olacak ve bu Meclis kendisinin kurulduğu 23 Nisanlara layık olacaktır.
Çok teşekkür ederim, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yılmaz.