GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: KAMU GÖREVLİLERİ SENDİKALARI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:88
Tarih:02.04.2012

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu, bugün, 2 milyon 600 bin kamu çalışanımızın ve yaklaşık 1 milyon 900 bin emeklimizin merakla beklediği önemli bir yasayı görüşmeye başlamıştır.

12 Eylül 2010 referandumunun en önemli ana başlıklarından birisi, hepinizin bildiği gibi, kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkını tanımasıydı. Anayasa'ya uyum çerçevesinde düzenlenen bu tasarının kısa süre içerisinde, desteklerinizle yasalaşacağı inancı içerisindeyim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geriye dönüp baktığımızda, pek çok alanda olduğu gibi kamu personel yönetimi alanında geçmişin el sürülmemiş, kangren hâlini almış birçok sorununa Hükûmetimiz döneminde el atıldığını, sorunların birer birer çözüldüğünü görmekteyiz. Bunlardan, Tasarrufu Teşvik Fonu Hükûmetimiz döneminde tasfiye edilmiş, bu Fon'da biriken paralar nemalarıyla birlikte hak sahiplerine ödenmiştir. Aynı şekilde, konut edindirme hesaplarında biriken paralar da hak sahiplerine ödenmiştir. Özelleştirme uygulamaları sonrası iş akdi feshedilen personel kamu kurumlarımızda geçici personel olarak istihdam edilmiştir. Geçici işçiler ve sözleşmeli personel, süreç içerisinde kadroya geçirilmiştir. Yıllardır kanayan bir yara hâlini alan kurumlar arası ücret dengesizliği giderilmiş, aynı unvanda çalışmakta olan kamu görevlilerinin kariyer meslek personelinin ve yönetici konumundaki personelin ücretlerinde eşitlik sağlanmıştır. Kamu personelinin özlük haklarını düzenleyen birçok mevzuatta kamu çalışanlarımızın beklentilerine uygun düzenlemeler gerçekleştirilmiştir.

Bu düzenlemeler yürürlüğe konulurken sosyal diyalog kanallarının her zaman açık tutulduğunu bir kez daha burada belirtmek istiyorum ve tüm bu çalışmaların, toplu görüşmeden toplu sözleşmeye geçiş süreçlerinin ve az önce ifade ettiğim bazı kazanımların aslında kamu görevlileri sendikacılığımızın da bir kazanımı olduğunu belirtmek istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz on yıllık dönemde kamu personelinin enflasyona ezdirilmediğini arkadaşlarımız burada ifade ettiler. Rakamlarla ifade edecek olursak, 2002 yılında aile yardımı hariç en düşük devlet memuru aylığı 366 TL iken, 2012 yılı Ocak ayı itibarıyla aile yardımı hariç en düşük devlet memuru aylığı 1.409 TL'ye çıkarılmıştır. 2002 yılında aile yardımı hariç ortalama devlet memuru aylığı 568 TL iken 2012 yılı Ocak ayı itibarıyla aile yardımı hariç ortalama devlet memuru aylığı 1.804 TL'ye çıkmıştır.

Hükûmetimiz döneminde devlet memurlarının maaşlarına yapılan artış oranına baktığımızda tablo net olarak görülmektedir. Aile yardımı dâhil en düşük devlet memuru aylığında, enflasyondan arındırılmış bir şekilde tabloya bakacak olursak, 2003 yılında yüzde 5,4; 2005 yılında yüzde 5,4 -ama bütün rakamları saymak zaman açısından uygun olmadığı için- 2011 yılında da yüzde 7,1 düzeyinde reel artış sağlandığı görülecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu dönem aynı zamanda düşük aylık alan devlet memurları ile yüksek aylık alan devlet memurları arasındaki makasın da daraldığı bir dönemdir. En yüksek devlet memuru aylığı ile en düşük devlet memuru aylığı arasında 7 kat fark var iken bugün bunun 3,9 düzeyine indiğini belirtirsem konunun önemi ortaya çıkmış olur. Bu da göstermektedir ki bu dönemde düşük aylık almakta olan kamu çalışanlarına yüksek aylık almakta olan kamu çalışanlarına göre daha yüksek oranda artışlar yapılmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi de Genel Kurul gündemine gelen kanun tasarısı hazırlık çalışmaları ve getirdiği düzenleme hakkında ana başlıklar hâlinde bilgi sunmak istiyorum.

Öncelikle belirtmek istediğim husus, kanun tasarısı hazırlık çalışmalarının tam anlamıyla sosyal tarafların katılımıyla yürütüldüğüdür. Hazırlık çalışmalarının bütün aşamalarına en çok üyeye sahip üç konfederasyonumuzdan temsilciler iştirak etmişlerdir. Bu konuda arkadaşlarımızın serzenişleri oldu. Şunu ifade edeyim: Gerek Bakanlık düzeyinde yaptığımız çalışmalarda gerek Başbakanlık düzeyindeki görüşmelerde, Bakanlar Kurulundaki görüşmelerde gerekse alt komisyonda, ana komisyonda yapılan görüşmelerde yasaya çok ciddi katkılar sağlanmıştır. Yani "Ben bildim." anlayışıyla bir düzenlemenin yapılmadığını özellikle değerli arkadaşlarımla paylaşmak istiyorum. Yasa Bakanlıkta hazırlanınca o düzenlemenin Bakanlar Kurulunda nasıl bir değişikliğe uğradığını, Bakanlar Kurulundan gelen düzenlemenin alt komisyonda nasıl bir şekil aldığını tasarılara bakıldığı zaman net bir şekilde görmek mümkündür. Burada ne baskıcı ne yönlendirmeci ne tek tipçi bir yaklaşım kesinlikle olmadığını özellikle vurgulamak istiyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, tasarı çalışmaları sırasında yabancı ülkelerde örgütlenme ve toplu pazarlık hakkının nasıl kullanıldığına ilişkin mevzuatlar da incelenmiş ve görülmüştür ki toplu sözleşme, örgütlenme, uyuşmazlık hâli ve benzeri konularda tek bir yöntemden bahsetmek dünyada da mümkün değildir.

Genel Kurul gündemine gelen düzenlemenin neler getirdiğiyle ilgili burada arkadaşlarımız değerlendirme yaptılar ama ana başlıklarıyla ben de ifade etmek istiyorum. Öncelikle, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'nun adı toplu pazarlık sistemine uygun olarak Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu olarak değiştirildi. İkinci olarak tasarıda örgütlenme hakkının kapsamı genişletildi. Sendikaların kuruluş, işleyiş prosedürleri kolaylaştırıldı. Bunun yanında, katılımcı yönetim anlayışına uygun düzenlemeler gerçekleştirildi. Toplu sözleşmenin kapsamı ve düzeyi yeniden belirlendi ve toplu sözleşmeden kimler yararlanacak konusunda düzenlemeler yapıldı. Toplu sözleşmenin yapılma zamanı ve geçerliliği, toplu sözleşme görüşmelerinde taraflarla ilgili yeni düzenlemeler getirildi.

Ayrıca, mahallî idarelerde, belediye ve özel idarelerde ihtiyari sözleşme düzenlemesi getirilmektedir.

Toplu sözleşme sisteminde emekliler de bu sözleşmenin neticesinde tabii ki yararlanmaya devam edeceklerdir.

Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun yapısı düzenlenmektedir.

Birçok düzenlemeyi içeren, madde madde görüştüğümüzde hepimizin katkılarının yeniden Genel Kurulda da alınacağı bir önemli düzenlemeyi huzurlarınıza getirmiş bulunuyoruz.

Burada değerlendirme yapan arkadaşlarımız, grev hakkıyla ilgili bazı değerlendirmelerde bulundular; kendilerine teşekkür ediyorum, saygıdeğer bir görüştür. Bu konuda, bildiğiniz gibi, bütün partilerin katılımıyla yeni Anayasa çalışmalarımız devam etmektedir. Özellikle "çalışanlar" kavramı çerçevesinde bu konunun Anayasa'da derli toplu bir şekilde düzenlenmesinin yararlı olacağını, Çalışma Bakanlığı olarak bunun yanında olduğumuzu bu vesileyle ifade ediyorum.

Diğer bir konu: Burada üç büyük konfederasyonla birlikte çalıştığımızı ve aralarında en ufak bir ayrım hissini uyandıracak bir çalışma içerisinde olmadığımızı net bir şekilde ifade ediyorum. Buna konfederasyon başkanları da şahittirler, konfederasyon yöneticileri de şahittirler. Her alanda talep ve ihtiyaçları konusunda Çalışma Bakanlığının kendilerinin Bakanlığı olduğunu, onların Bakanlığın ortakları olduğunu ve birlikte çalışacağımızı ifade etmişizdir. Ama burada uygulamaya geçtiğiniz zaman, mutlaka üç konfederasyonu da memnun edebileceğiniz bir atmosferi oluşturma şansınız yoktur. Yani ne kadar gayret ederseniz edin, bu konuda yüzde yüz bir mutabakatı sağlamak mümkün değil.

O hâlde amacımız neydi? Azami bir mutabakatı sağlama çabası içerisinde olduk. En çok da ihtilaf konusu olan toplu sözleşmenin bağıtlanması, nasıl bağıtlanacak? Yani siz, bunu, şöyle bir görüş ortaya? "Üç konfederasyon da imza atsın." Yani bu görüşe hiç kimsenin karşı çıkacağı inancında değilim ama bu şu demektir: Toplu sözleşme yapılmasın. demektir. Yani nasıl üç konfederasyonun oturup da imza atmasını gerçekleştireceksiniz? Birinin (a) dediğine, diğeri (b) diyecek. Yani bu yaşanan bir gerçek.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - "İsterse" dedik, zorla değil.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) -Dolayısıyla burada mutlaka, işçi konfederasyonlarında da olduğu gibi, toplu sözleşmeyi yapıyoruz. Kiminle yapıyoruz? En çok üyeye sahip olan konfederasyonla yapıyoruz. Aynı şekilde burada da memurlarla bu bağıtlamayı yaparken nihayetinde en çok üyeye sahip konfederasyonla yapmak durumuyla karşı karşıyayız.

Şimdi, bu şu demek değil: Dün başka bir konfederasyon en çok üyeye sahip idi, bugün başka bir konfederasyon en çok üyeye sahip; yarın ne olacağını, kimse bunu kestiremez. Dolayısıyla yasal düzenlemeleri burada şahıslara endeksli, sendikalara endeksli, konfederasyonlara endeksli şekilde yapma şansınız yok. Yasa milletimizin yasasıdır, yasa çalışanların yasasıdır, dolayısıyla bu objektivite içerisinde bu düzenlemeyi yapmanız gerekiyor ki biz de buna hassasiyet gösterdiğimiz inancı içerisindeyiz.

Komisyonda çok bekletildiği ifade edildi. Biz Bakanlık olarak, evet, belki dört ayı aşkın, beş aylık bir süredir -Bakanlık olarak- gönderdik ama şunu kabul edelim değerli arkadaşlar: Kamu görevlileri sendikalarıyla ilgili toplu sözleşme hakkının verilmesi ve Anayasa'ya uyum çerçevesinde yapılan bu düzenleme Kabinenin neredeyse bütününü ilgilendiriyor yani bütçenin yüzde 28'ine tekabül eden bir rakamdan bahsediyoruz, bir düzenlemeden bahsediyoruz. İster istemez farklı görüşler var, farklı yaklaşımlar var, bu yönüyle bir zaman dilimine ihtiyaç var idi. Ayrıca, tabii ki milletin iradesine, Parlamentoya gelince, burada alt komisyona sevkini komisyon uygun buldu. Orada da milletvekili arkadaşlarımız, muhalefetiyle iktidarıyla, uzunca bir süre bu konu üzerinde çalışıldı, değerlendirildi ve sonucunda gelinen nokta, Komisyonda görüşülerek Genel Kurula sevk edilmiş oldu ki alt komisyonda çok ciddi değişikliklerin gerçekleştirildiğini de burada belirtmek istiyorum.

Yine, burada Sayın Başbakan Yardımcımızın ifadelerine yer verildi. Ben şunu ifade edeyim: Sayın Başbakan Yardımcımızın hangi ortamda bu ifadeleri kullandığını ben doğrusu bilemiyorum ama burada -sorumlu olarak- sorumlu Bakan biziz. Burada, kesinlikle konfederasyonlar arasında bir ayrımın, kayırımın olmadığını da belirtmek istiyorum. Yani bir yerdeki bir siyasi konuşmanın bu kadar önemli bir düzenlemeye paralel hâle getirilmesi, iç içe hâle getirilmesi ve çalışmanın içerisinde olan bir Bakan olarak, hiç, Sayın Başbakan Yardımcımızın bana bu konuyla ilgili en ufak bir telkini, en ufak bir tavsiyesi, en ufak bir ifadesi olmaz iken, bir siyasi konuşmanın da yasanın bütününü kapsıyor, yasanın bir bölümünü kapsıyormuş gibi, yasaya müdahilmiş gibi değerlendirilmesi doğru değildir diye düşünüyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ama düzeltmesi olmadı Sayın Bakanım. Kamuoyunda yer aldı, düzeltme yapmadı.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Ben ana hatlarıyla özetlemeye çalıştığım yasa tasarısının ülkemize, milletimize, tüm kamu çalışanlarımıza hayırlı olmasını temenni ediyorum. Katkılarınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyor, yüce heyeti saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.