GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:55
Tarih:24.01.2012

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Başkanlığının 6/10/2011 tarih ve 73 sayılı araştırma açılmasına ilişkin önergesi aleyhinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, sözlerimin başında, on bir yıl önce bugün şehit edilen Diyarbakır Emniyet Müdürümüz Gaffar Okkan ve 5 polisimizi de rahmetle anıyorum, ruhları şad olsun, mekânları cennet olsun. Yine, on yedi yıl önce bugün kanlı bir saldırıya, suikasta kurban giden rahmetli Uğur Mumcu'yu da rahmet ve minnetle anıyoruz.

Değerli arkadaşlar, biraz önce CHP adına konuşan Sayın Öztürk'ün  -faili meçhullerle ilgili araştırma sık sık gündeme geldi ve siyasi parti temsilcileri de burada haklı olarak görüşlerini ifade ediyor- söylediklerinde şöyle bir eksiklik var: Biz sanki "Bu olayların üzerlerine gitmeyelim, bunların üzerini küllendirelim, bu olayları araştırmayalım." gibi bir algı oluştu. Hâlbuki o tutanaklar iyice incelendiği zaman, aslında bizim partimizin bütün temsilcilerinin yaptığı konuşmalar dikkatle incelenirse biz orada şunu söyledik: AK PARTİ Hükûmeti döneminde faili meçhullerin üzerine hem Hükûmetimiz hem kolluk güçlerimiz hem de yargı mercileri kararlılıkla gitmektedir ama bugün Meclis araştırmasına konu edilmek istenen bir kısım olaylarla ilgili kurulacak bu araştırma komisyonu üç ay görev yapıyor               -Meclisin İçtüzüğü'nün 105'inci maddesinde çok açık- artı, bir ay da süre var yani dört aylık bir komisyon olacak bu ve bu komisyonun şu anda önergede faili meçhul olarak sayılan cinayetleri dört ayda? İşte, bunlardan birincisi  -daha önce de konu oldu- 1948'deki Sabahattin Ali'nin cinayeti. Yine, DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler'in, ki bu yargıya intikal etmiş, otuz yıl zaman aşımından dolayı yargı süreci neticelenmiş ve zaman aşımından dolayı failler beraat etmiştir. Şimdi, tabii bu, Hrant Dink olayında da çok gündeme geldi. Yargıya intikal etmiş, yargı mercileri gerekli incelemeyi yapmış, bunun sonucunda çıkan karar belki bizim vicdanlarımızı rahatsız edebilir ama değerli arkadaşlar, özellikle hukukçu arkadaşlarımız bunu çok iyi bilir, yani yargının içerisinde bir aksaklık, bir problem varsa bunu yine kanunun ve Anayasa'nın öngördüğü yargı mekanizması içerisinde ancak düzeltme imkânına sahibiz.

Şimdi, Hrant Dink olayında olay yeri mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını verdi, yukarıda temyiz mahkemesi var, daha onun üstünde de olağanüstü kanun yoluna gidilebilir yani bu süreç işliyor.

Şimdi, Kemal Türkler olayının yargılama safhasını Meclis araştırması komisyonu önergesinde dile getirmiş Sayın CHP Grubu. Şimdi, bizim, Meclisin, yargı sürecine intikal etmiş, karara bağlanmış bir olay hakkında bir araştırma yapması ne derece anlamlı olabilir? Diğer sayılan cinayetlerle ilgili de, bakın, değerli arkadaşlar, "Sabahattin Ali, Doğan Öz, Abdi İpekçi, Ümit Kaftancıoğlu, Kemal Türkler, Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Nesimi Çimen, Metin Altıok, Metin Göktepe, Cevat Yurdakul, Musa Anter, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu, Turan Dursun, Cavit Orhan Tütengil, Hrant Dink olmak üzere, bütün bu siyasi cinayetleri araştıralım." diyorlar. Tabii, bunlara katılabilecek, çok daha hepimizin bildiği Turgut Özal, Eşref Bitlis ve benzeri, bunun gibi, sayamayacağımız bir sürü, karanlıkta kalmış bir kısım cinayetleri de ilave edebiliriz ama bugün, şunu teslim etmek lazım değerli arkadaşlar: 2002 yılından bu yana, bizim dönemimizde meydana gelen faili meçhul olaylar kolluk güçlerimizin çok etkili istihbari çalışmalarıyla anında aydınlatılmış -işte Danıştay olayı böyledir, Hrant Dink olayı böyledir- ve üzerine yargı mercilerince kararlılıkla gidilmiştir. Bırakalım bizim dönemi, şimdi size somut örnek olaylar arz edeceğim. Yani bu olayların üzerine kararlılıkla gidileceğini, yürütme olarak bizim yargı mercilerinin bu konuda emrinde olduğumuzu ve bu olayların karanlıkta kalmaması için bütün gücümüzle yargı mekanizmasına destek olacağımızı Sayın Başbakanımız bugün dünyaya gruptan anons etti, böyle bir taahhüdü verdi.

Şimdi, bakın, Diyarbakır'ın İçkale mevkisinde bundan birkaç gün önce, 11 Ocak 2012 gününde İçkale mevkisindeki eski cezaevi yakınında Diyarbakır Müze Müdürlüğü görevlilerince bir kazı gerekleştirildi ve bu kazı esnasında insana ait kafatasları -ki bugün 19'a ulaştı- ve kemikler bulundu. Bunun üzerine, derhâl, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Valilik makamı  -çünkü kazı idari bir çalışma esnasında tesadüfen yapılan bir çalışmaydı- olay ortaya çıkar çıkmaz tahkikat başlattı ve el yordamıyla, kazma ve kürekle insan gücüyle o kazılarda bugüne kadar 19 insana ait kemik bulgusu elde edildi. Şimdi, oranın sit alanı olmasından, alanın geniş olmasından dolayı iş makineleriyle kazma zorunluluğu var, bunun için de Koruma Kurulu kararı gerekiyor. Cumhuriyet Başsavcılığı bununla ilgili talepte bulundu ve şu anda Koruma Kurulu olağanüstü toplantı yapıyor, bununla ilgili karar alacak. Yine bunların DNA testlerinin yapılıp kimliklerinin araştırılması, tespiti mümkünse tespiti için derhâl, hızlı biçimde adli tıp devreye sokuldu. Valilikten bu konudaki gerekli iş gücü kaynağı hemen ikmal edildi ve kararlılıkla bunun üzerine gidiliyor.

Değerli arkadaşlar, yine, bakın, Diyarbakır'da 1993 yılında 3 öğretmenimizin şehit edilmesiyle ilgili yıllarca süren soruşturmalar neticesinde, kovuşturmalar neticesinde 2007 yılında bunların failleri Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi tarafından müebbet hapse mahkûm edildi.

Yine, Şırnak'ın Güçlükonak ilçesine bağlı Yağızoymak köyünde yapılan kazılarda bulunan insan kemikleri üzerine derhâl yargı mercileri devreye girdi, soruşturma başlattı.

Yine, Silopi'de on dokuz yıl önce kaybolduğu iddia edilen 6 köylüyle ilgili, o zaman Görümlü'de jandarmada görev yapan bir askerin yazdığı mektup üzerine burada kazılar yapıldı ve buradaki 6 köylüye ait olduğu iddia edilen kemik bulguları üzerine Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı derhâl tahkikat başlattı.

Yine, Cizre'de bir itirafçının ifadesi üzerine 2009 yılında yapılan kazıda 20 tane kemik parçasının ele geçirilmesi, insanlara ait kemik parçasının ele geçirilmesi üzerine, eski Cizre Jandarma Alay Komutanı hakkında dava açıldı.

Susurluk raporunda adı geçen ve 1994 yılında öldürülen Şerif Avşar cinayetinde, Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi, eski bir uzman çavuş hakkında otuz yıla hükmetti.

Yine, 1992 yılında başlatılan ve on üç yıl hazırlık tahkikatı devam eden, Diyarbakır ve çevresindeki 6 insanımızın katledilmesiyle ilgili davada, 2005 yılında 8 dosya birleştirildi ancak askerî, sivil mahkemeler neticesinde dava dosyalarının gidip gelmesi neticesi, nihayetinde 2009 yılında bu davalar açıldı ve şu anda devam etmektedir.

Sözün özü şu: Hükûmet olarak bu konuda yargı mercilerimize sonuna kadar, bu işlerin aydınlığa kavuşturulması için destek veriyoruz ve vermeye devam edeceğiz. Kolluk güçlerimiz gece gündüz demeden, istihbarat güçlerimiz bu karanlıkların aydınlatılması için mücadele ediyor ama değerli arkadaşlar, o zaman da söyledik, şimdi yine söylüyorum, bunun yeri, bu konuda kurulmuş olan ihtisas komisyonu olan İnsan Hakları Komisyonudur. Bakınız, size somut bir olay yine arz edeceğim: Terör ve şiddetten kaynaklı yaşam hakkı ihlallerinin incelenmesiyle ilgili olarak İnsan Hakları Komisyonunda bir alt komisyon kurduk. Bu Komisyona, Tunceli'de kızının öldürüldüğünü, kaçırılmak suretiyle öldürüldüğünü beyan eden içi yanmış Hıdır Öztürk adlı baba geldi, ifade verdi. Bu ifade üzerine Komisyonumuz derhâl ilgili bulguları, somut bulguları toparlayıp Elâzığ Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu ve kapatılan bu soruşturma dosyası yeniden gündeme alındı.

Eğer biz bu olayları aydınlatacaksak bizi sonuca götürecek etkili yöntemleri kullanmamız gerekir. İnsan Hakları Komisyonunda siz değerli siyasi partilerimizin temsilcilerinin işte bu netice aldığımız olaylar gibi somut olayların üzerine kararlılıkla el birliği içerisinde gitmesi hâlinde bütün karanlıkların aydınlanacağını ümit ediyorum ancak bu konuda Meclis araştırması açılmasına gerek olmadığını düşünüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kubat.