| Konu: | BDP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 25.01.2012 |
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan gündemle ilgili BDP'nin, söz konusu operasyonların araştırılmasıyla ilgili grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum.
Burada bugün önemli bir öneri konuşuyoruz, önemli bir teklif konuşuyoruz. Tartışmanın bir yanında, yıllardır beklediğimiz, terör örgütü ve uzantılarına karşı başarıdan mutlu olanlar, bir tarafta ise otuz yıldan beri kaybettiğimiz insan gücünün, ekonomik kaybın âdeta az olduğunu düşünüp terörün devamından fayda umanlar. Ancak, her sorunun üzerine ısrarla giden, cesaretle giden Hükûmetimiz, bu ülkenin kalkınmasını, ayağındaki prangalardan kurtulmasını, "Yeni bir Türkiye." diyenlerin sesini hep beraber daha yükseğe çıkaracaktır. Terörün bitmesi en büyük derdimiz ve duamızdır.
Değerli milletvekilleri, Anayasa'yla güvence altına alınan temel hak ve özgürlükler ancak yine Anayasa'nın belirlenen sınırları çerçevesinde yasaklanabilirler. Bütün dünyada demokrasiler "Özgürlük mü güvenlik mi?" ikilemine düştüklerinde, demokrasinin geleceği için güvenlik seçeneğini tercih ederler. Zira, hukuk asla hakkın kötüye kullanılmasının bir aracı ve gerekçesi olamaz. Öneride zikredilen hakların engellenmesi ancak bu ilkeyle izah edilebilir. Ayrıca bu öneride Anayasa'ya ve İç Tüzük'e aykırılık çok net gözükmektedir.
Hepinizin bildiği gibi, Anayasa'nın 138'inci maddesi genel bir yasama prensibini ortaya koymaktadır yani görüşülmekte olan bir soruşturmayla ilgili, yürüyen bir yargı organının göreviyle ilgili Mecliste konuşma yapmak, önerge vermek kesinlikle yasaktır.
PERVİN BULDAN (Iğdır) - O önerge değil. Haberiniz yok, değişti Sayın Hatip.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Zaten BDP de bu grup önerisini Meclis Başkanımızın müdahalesiyle düşürmüş ve bir kelime oyunuyla yeni bir öneriye çevirmiştir.
PERVİN BULDAN (Iğdır) - Başka öneri var, bilmiyorsunuz.
BÜLENT TURAN (Devamla) - İşin esası çok nettir. KCK operasyonlarından rahatsızlık duyan arkadaşlarımız, buna istinaden hazırlamış oldukları öneriyi değiştirerek gündeme getirmişlerdir, mesele KCK operasyonlarıdır. Ben ümit ediyorum ki Türkiye'nin tüm derdi sizin derdiniz olsun ama böyle bir derdiniz yok, bir derdinizi var, KCK operasyonu dursun, diğer işlemler dursun. Buna hakkınız da yok, öneriniz de yok. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
PERVİN BULDAN (Iğdır) - KCK operasyonlarında BDP'liler tutuklanıyor. Tabii ki bizim derdimiz, senin derdin olmaz.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Dolayısıyla söylemek istediğim şudur: Kelime oyunuyla önerge değişikliği işin esasını bozmaz. Zaten bu bağırmanız, bu sert üslubunuz, bu sıkıntınız bizim bu konuda başarılı olduğumuzun en büyük alametidir diye düşünüyorum.
PERVİN BULDAN (Iğdır) - Çok başarılısınız, bravo!
BÜLENT TURAN (Devamla) - Eğer, bizler de KCK operasyonlarını başlatmasak, söz konusu rahatsız olduğunuz operasyonları başlatmasaydık aynen sizin gibi bağırmaya başlardık.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) - Bakın, işte yargıya nasıl müdahale ettiğinizi itiraf ettiniz. Yargıya müdahalenizi kutluyoruz!
BÜLENT TURAN (Devamla) - Ama biz rahatız, bu ülkede yasama, yürütme, yargı görevini yapmaktadır.
PERVİN BULDAN (Iğdır) - Biliyoruz yargıya müdahalenizi.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bayan olmanız hak ettiğiniz cevabı vermeme engel, lütfen sakin olun, olur mu?
PERVİN BULDAN (Iğdır) - Ver cevabını, kimse senden korkmuyor, ver cevabını!
AYLA AKAT ATA (Batman) - Sayın Başkan, cinsel bir ayrım yapıyor, lütfen uyarın.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Dolayısıyla şunu söylemeye çalışıyorum değerli arkadaşlarım, bizler bu ülkenin daha ileriye gitmesi için, özgürlüklerin çok daha fazla seviyede yaşanması için, hep beraber bu ülkede yaşayabilmek için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz fakat bir daha söylüyorum, Anayasa hükmü nettir, açıktır. Anayasa 138 şunu söylemekte: Görüşülmekte olan bir işlemle ilgili yasama faaliyeti ancak yapılabilir. O zaman biz bu kürsüyü değiştirelim ve yargıç kürsüsü yapalım "Şu masumdur, bu değildir." diyelim "Bu doğrudur, bu yanlıştır." diyelim, olur mu böyle bir şey?
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) - Siz yapıyorsunuz, AKP bunu yapıyor. Başbakana söyleyin siz onu.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Biz bir şey söylüyoruz, o da şu: Bu ülkede artık düdükle oturup düdükle kalkan yargıçlar yok, bu ülkede artık bir tek iddianameyi yazdığı için görevini yerine getirdiğinden dolayı bütün yetkileri elinden alınan bir yargıç yok. Bunu bilen yargıçlarımız her konuya -KCK'sı da böyle, Ergenekonu da böyle, diğer çeteleri de böyle- hak ettiği oranda değer verip gereğini yapmaktadır.
PERVİN BULDAN (Iğdır) - Başbakan talimat veriyor, dediğini yapıyorlar, doğru söylüyorsun!
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bakınız, değerli arkadaşlar, ben kelime oyunuyla değiştirdikleri BDP'nin önerisini iyi inceledim. Orada bir yaklaşım var, hepinize okumanızı tavsiye ederim. Bir tespiti var BDP'li arkadaşların eski öneride, diyorlar ki: "12 Eylül referandumundan sonra bu operasyonlar artmaya başlamıştır." diyor. 12 Eylül referandumundaki "Evet" tavrından sonra bu tarz yargı süreçleri hızlanmıştır diyorlar; okuyun lütfen yazdığınızı, çok ilginç. Ama, ben tam da bununla gurur duyuyorum, tam da o yüzden evet diyen bütün milletimizi alkışlıyorum, evet diyen herkese buradan teşekkürü bir daha borç biliyorum. Neden? Artık savcılar, işini iyi yapabilmekte, korkmadan yapabilmekte, "Ben bu iddianameyi hazırlarsam sonum ne olur?" diye düşünmemekte, görevinin hakkını vermekte, üzerine gitmekte.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) - Savcılar bağımsız mı ki!
BÜLENT TURAN (Devamla) - O yüzden BDP'nin aslında o söylediği ifade bir takdir gerekçesidir. 12 Eylül referandumundan sonra, yani "evet" dendikten sonra, yargının daha güçlü hâle gelmesi, operasyonların daha net hâle gelmesi, bu 12 Eylül referandumunun başarısıdır diye düşünüyorum.
Tabii, değerli arkadaşlarım, BDP'li arkadaşlar ısrarla haykırıyorlar, bağırıyorlar; ben sakinlikten yanayım. Sözü olan sözünü söyler, korkusu olan korkusuyla yaşar. Bizim korkumuz yok, sözümüz var ve konuşacağız. Ben isterdim ki bu kadar gür sesiniz bu operasyonları yapanlara karşı çıkacağına, keşke PKK'ya karşı da çıksaydı da ne o kardeşlerimiz şehit olsaydı (AK PARTİ sıralarından alkışlar) ne futbol sahasında oynayan polislerimiz şehit olsaydı. O sesinizi keşke onlara karşı da yükseltmiş olsaydınız.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) - Bu savaşın sorumlusu sizsiniz, bu politikaların sorumlusu sizsiniz.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Dolayısıyla, değerli arkadaşlarım, amaç siyaset yapmaksa, amaç siyasetin dilini özgürleştirmekse, o zaman bu operasyonlara karşı çıkmak neden? Uygulamada yanlışlıklar varsa -ki var olduğunu düşünüyorum- oturup konuşuruz, düzeltiriz ama esas doğrudur. Hiçbir yerde "Tutuklamalar arttı." diye, hiçbir yerde "Savcı operasyon başlattı." diye eleştiriye konu olamaz. Biz yasama, yürütme, yargı erkinin bu ülkede bağımsız olmasının savunuculuğunu yapıyoruz, 12 Eylül referandumunu da bu yüzden yaptık zaten. O yüzden, bir daha diyorum: Bu erkler, kendine düşen görevleri daha iyi yerine getirmeye başladıklarından dolayıdır bu rahatsızlık, yoksa korkan savcı, korkan yargıç, korkan mahkeme hiçbir şey öğretemez. Biz, yıllarca bunun ızdırabını hep beraber millet olarak çektik, gördük. İstiyoruz ki daha bağımsız olsun, daha özgür olsun.
Bir yanlış bilgiyi daha düzeltmek istiyorum. Öneride deniyor ki: "Tutuklamalar artmaktadır." Çok kısa Google'dan araştırdım, Bakanlığa sordurdum, sekiz on sene önce yüzde 50'ler oranında olan hükümlü, tutuklu oranı şu an yüzde 28'lere kadar düşmüştür. Tutuklama azalmaktadır arkadaşlar, hiç de dediğiniz gibi tutuklama artmış falan değildir. Sizin rahatsızlığınız tutuklama artması değil, sizin güçlü gördüğünüz insanların tutuklanmasından kaynaklanmaktadır. Tutuklama azalmaktadır.
TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Kaç kişi var?
BÜLENT TURAN (Devamla) - "Kaç kişi var?" Bakarız, beraber görürüz.
TURGUT DİBEK (Kırklareli) - 130 bin.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Israrla "Tutuklular arasında belediye başkanları var." denmekte, "Milletvekilleri var." denmekte. Bakınız değerli arkadaşlar, tutukluluk suç esasına göre kurulur, makama göre kurulmaz. Bir insanın suçu varsa tutukluluk veya mahkemenin diğer önemli tedbirleri gündeme gelir veya gelmez.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) - Size göre Kürt olmak suç zaten.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Söylemek istediğim şudur: Hangi kanunda yazar evinde terörist saklayan bir belediye başkanının yakalanamayacağı?
AYLA AKAT ATA (Batman) - Sana kim bu bilgiyi verdi? Nereden aldın bu bilgiyi?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Hangi kanunda yazar? BDP'nin belediye başkanlarına hesap sormayı temizlik işçilerine bırakmayı hangi kanun söyler? O yüzden ben bu tutuklamalarla ilgili veya diğer yargı süreçleriyle ilgili daha dikkatli bakmakta fayda olduğunu düşünüyorum.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) - Dersinize iyi çalışın, iyi. Hep yalan yanlış bilgiler veriyorsunuz kamuoyuna.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Kaldı ki beğenmediğiniz kararın verilmesi karşısında eleştiri yapmak, beğendiğimiz kararın karşısında da "evet" diye alkış tutmak bir siyasi ahlak problemidir. Bir daha söylüyorum: Yargı Türkiye'de bağımsızdır, bu üç erkin Türkiye'deki görevi çok daha net Anayasa'da inşallah yerini alacaktır yeni dönemde.
Ben şunu söylüyorum değerli arkadaşlar: BDP'nin ifadesiyle 12 Eylül referandumundan sonra daha güçlenen yargı, daha cesaretlenen yargı, hiç kimsenin tarafı olmadan, kimin canını acıtacağına bakmaksızın her kanaldan operasyona devam edecektir. BDP'li -gerekirse- belediye başkanları da eğer teröre yardımcılık yapıyorsa hesap verecektir ama aynı şekilde Diyarbakır'da kemikleri çıkaran savcı da görevine devam edecektir.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) - Tesadüfen çıktı o kemikler, üzerinden rant yapmayın.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Her konuda, her alanda elimizden geldiği kadar yetkilerle devam edeceğiz. Kim yanlış yapıyorsa, kim hatalı davranıyorsa, bu ülkenin geleceğini karartmak için kim olmadık yollara başvuruyorsa hesabını yargı önünde vermelidir. Bizim görevimiz bu yargı kararını eleştirmek değil ancak görevini rahatlatmaktır, daha da çok iş yapmaktır. 12 Eylül referandumu başlangıçtır. Hep beraber masaya oturacağız, daha özgür bir Anayasa'yı, daha güçlü bir yargıyı, daha güçlü insan haklarının da gözetilebildiği bir yargıyı hep beraber kuracağız inşallah.
Ben bu anlattığım gerekçelerle, sadece bağırmayı tercih eden arkadaşlarımızın aynaya baktıkları zaman görmesi gereken yüz ifadesinden dolayı bu BDP'nin önerisine ret vereceğimizi söylüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)