| Konu: | ÇEK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 57 |
| Tarih: | 26.01.2012 |
AK PARTİ GRUBU ADINA YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Çek Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın geneli üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
1985 yılına kadar karşılıksız çeklerle ilgili ceza hukukunun genel hükümleri uygulanıyor ve karşılıksız çek keşide edenlere dolandırıcılık suçu nedeniyle ceza veriliyordu. 1985 yılında çıkarılan 3167 sayılı Kanun'un ilk hâlinde, karşılıksız çek keşide etme fiilinin yaptırımı bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası olarak öngörülmüştü.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ek 4 numaralı Protokolüne paralel olarak 2001 yılında Anayasa'da "Hiç kimsenin yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirmemesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamayacağına" ilişkin bir düzenleme yapılmıştı.
Anayasa Mahkemesi 11 Aralık 2002 tarihli kararında ve daha sonraki kararlarında ve en son 2011 Mart ayında verdiği kararında çekin temelde sözleşmeden bağımsız olarak kambiyo hukukuna özgü borç doğuran özel bir havale olduğu gerekçesiyle hapis cezasını Anayasa'ya aykırı bulmamıştı.
2003 yılında da çağdaş ceza hukukunda "Ekonomik suça ekonomik ceza" ilkesinin doğması nedeniyle 3167 sayılı Kanun'da 4814 sayılı Kanun'la değişiklik yapılarak karşılıksız çek suçunu ilk kez işleyenler için para cezası, tekrar işleyenler için ise hapis cezası getirilmişti.
Bu değişikliğin gerekçesinde de "Çağdaş ceza hukukunda ekonomik ilişkilerin gelişmesi ve çeşitlenmesi sonucu bu ilişkilerden doğan ve netice itibarıyla cezai müeyyideyi gerektiren eylemlere hürriyeti bağlayıcı cezanın başvurulacak en son çare olarak öngörülmesi ekonomik suça ekonomik ceza ilkesinin doğmasına yol açtığı, bu nedenle maddede yeniden yapılan düzenleme ile keşide edilen çekin karşılığının bulunmaması halinde bu suçu ilk defa işleyenler için çek bedeli tutarı kadar olmak üzere nispi para cezası verilmesi ancak çeke olan güvenin zaafa uğratılmaması ve cezada etkinliğin artırılması bakımından bu suçtan mükerrirler hakkında hapis cezası verilmesi hükme bağlanmaktadır." şeklinde gerekçede ifade edilmişti. Ancak, bu değişikliğe rağmen karşılıksız çek keşide etme fiiline mükerrirler bakımından hapis cezası uygulanması uygulama ve doktrinde eleştirilmeye devam etmiştir.
Bu eleştirilerin temelinde karşılıksız çek keşide etme fiiline hapis cezası uygulanmasının ceza hukukunun ölçülülük ve hapis cezasının son çare olması ilkelerine aykırı olması yer almıştır. Ayrıca her ne kadar Anayasa Mahkemesi düzenlemeyi Anayasa'ya aykırı bulmasa da Anayasa'nın 38'inci maddesinde yer alan "Hiç kimsenin yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamayacağına" ilişkin bu hüküm de eleştirileri desteklemiştir.
2009 yılında da uygulamada çıkan sorunları çözmek ve doktrindeki eleştirileri karşılamak maksadıyla 5941 sayılı Çek Kanunu ile de karşılıksız çek keşide etme fiiline yaptırım olarak adli para cezası öngörülmüştür. Ancak adli para cezasının ödenmemesi durumunda infaz aşamasında hapis cezasına dönüştüğünden "Ekonomik suça ekonomik ceza" ilkesiyle ilgili eleştiriler tekrar yoğunluk kazanmıştır.
Değerli milletvekilleri, görüldüğü üzere, bütün bu değişikliklere rağmen çekle ilgili tartışmalar azalmamış, çek hem alacaklılar açısından hem de borçlular açısından sorun olmaya devam etmiştir. Bu sorunları ve eleştirileri ortadan kaldırmak, uluslararası sözleşmelere ve Anayasa'mızın 38'inci maddesine uyumu sağlamak, hem de karşılıksız çek davaları nedeniyle mahkemelerimizin iş yükünü azaltmak ve yargının hızlandırılması ve vatandaşlarımızın adaletin gecikmesinden doğan sıkıntılarını gidermek maksadıyla bu tasarı gündeme gelmiştir.
Tasarının özünde karşılıksız çek keşide etme eylemi için öngörülen adli yaptırım idari yaptırıma dönüştürülmektedir. Karşılıksız çek keşide eylemini gerçekleştirenlere çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı öngörülmektedir. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararının cumhuriyet savcıları tarafından verileceği ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanacağı öngörülmektedir. İdari yaptırım süreci de şikâyete bağlı olarak başlayacaktır. Karşılıksızdır işlemi yapılması üzerine hamil, cumhuriyet savcısından çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına karar verilmesini talep edebilecektir. Cumhuriyet savcısı, Kabahatler Kanunu'nun hükümlerine göre çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına karar verecektir. İdari yaptırım kararı, aleyhine yasak kararı verilen kişiye tebliğ edilecek, karara karşı da Kabahatler Kanunu hükümlerine göre başvuru yoluna gidilebilecektir.
Çek bedelinin ödenmesi durumunda, idari yaptırım kararı talebinin geri alınması durumunda ve on yıllık azami sürenin geçmesi hâllerinde de idari yaptırım kararı ortadan kalkacaktır. Burada şunu ifade etmek gerekir: Yürürlükteki kanuna göre verilmiş olan çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararları da uygulanmaya devam edecektir. Kısaca artık karşılıksız çek fiiline adli para cezası ve sonucunda da hapis cezası yerine çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı getirilmektedir. Bu ceza da hem çeke olan güvenin devam etmesini sağlayacak hem de karşılıksız çek keşide ederek piyasayı dolandırmak isteyenlerin önüne geçecek önemli bir tedbirdir. Tasarı muhalefet partilerine mensup milletvekillerimizin teklifleriyle de örtüşmektedir. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu adli yaptırımın kaldırılması gerektiğini açıklamıştır. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Risk Merkezinin hayata geçmesi şartıyla tasarıyı uygun bulmaktadır. 13 Şubat 2011 tarihli 6111 sayılı Kanun'la Bankacılık Kanunu'na eklenen ek maddeyle Türkiye Bankalar Birliği nezdinde Risk Merkezi kurulmuştur. Merkezin amacı kredi kuruluşlarıyla bazı finansal kuruluşların müşterilerinin risk bilgilerini toplamak, bilgileri bu kuruluşlarıyla gerçek veya tüzel kişilerin kendileriyle ya da onay vermeleri şartıyla özel hukuk tüzel kişileriyle de paylaşılmasını sağlamaktır. 2009 değişikliği sırasında adli yaptırımın kaldırılmamış olmasının en önemli nedeni bu Risk Merkezinin kurulmamış olması nedeniyle alacaklıların mağdur olmasından duyulan endişedir. Risk Merkezinin kurulması ve işlemesiyle çek sahibinin ekonomik durumu, çek hesabıyla ilgili geçmişi alacaklılar tarafından görülüp kontrol edilebilecek, dolayısıyla çekle alışveriş yapacak olan kişilerin daha güvenli bir ortamda ticaret yapmasının önü açılacaktır. Risk Merkezinin çalışmaya başlamasıyla ve bu tasarının uygulanmaya başlamasıyla artık ülkemizde "çek mağduru" tabiri büyük ölçüde ortadan kalkmış olacak. Ticaret hayatı daha güvenli, daha düzgün bir ortama kavuşacak, kötü niyetli kişilerden, çek hesabı açarak piyasayı dolandırmaya çalışanlardan arındırılmış olacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamuoyunda tasarıya yapılan en önemli eleştiri, çekte hapis cezasının kaldırılıyor olması ve dolayısıyla alacaklıların mağduriyetine yol açıldığı yönündedir. Tasarı, kendi içerisinde alacaklının mağduriyetini koruyan hükümleri içermektedir.
Ayrıca, hazırlanacak olan önergelerle de bu konuda yeni güvenceleri birlikte bugün görüşüp tasarıya ilave etme imkânımız da olacaktır. Öncelikle geçici 3'üncü maddede eski çeklerin hukuki geçerliliğinin devam edeceği hüküm altına alınarak bu konuda da ortaya çıkacak mağduriyetlerin önüne geçilmesi sağlanmıştır.
Tasarının görüşmeleri sırasında biraz sonra gündeme gelecek olan, hazırlanmakta olan önergeyle de karşılıksız çek keşide eden ve bunu sürekli alışkanlık hâline getirmiş, mal varlığını alacaklıdan kaçırmış kötü niyetli çek borçluları için ceza hukukunun genel hükümleri gereğince işlem yapılacağı, dolayısıyla bu şahıslar için hapis cezası riskinin devam edeceği yönünde bir düzenleme yapılarak alacaklıların mağduriyetinin önüne geçilmiş olacaktır.
Yine, cezai soruşturmayı beklettiği için icra takibine konu edilmemiş karşılıksız çeklerin zaman aşımı sorununu da çözecek düzenlemeyle ilgili, ilgili kanunda bir değişiklik yapılabilecektir.
Tasarıyla bankaların her bir çek yaprağı için 700 lira ödemekle yükümlü olduğu sorumluluk miktarı Komisyonda bin liraya çıkarılarak alacaklıların mağdur olmaması için bankaların çek defteri verirken daha özenli davranmaları sağlanmış olacaktır.
Burada, şunu ifade etmek gerekir: "Bankaların sorumluluğunu daha çok artıralım ve alacaklı güvencede olsun." yönünde kamuoyunda öneriler var. Ancak bankalar her bir çek yaprağı için sorumlu tutulacakları miktar kadar çek hesabı açmak isteyen kişiden teminat isteyeceklerinden bankaların bir kaybı söz konusu olmayacak ancak bunun yanında çek hesabı açma ve çek defteri verme yönünden çok istekli davranmayacaklarından piyasadaki çek miktarını ve çek kullanımını olumsuz yönde etkileyecek ve bu da teminat gösteremeyen küçük esnafın zararına olacaktır. O nedenle bankaların sorumluluğu her bir çek yaprağı için bin lira olarak belirlenmiş olmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Risk Merkezinin devrede olmasıyla birlikte tasarının ticaret hayatına olumlu etkileri olacağı gibi borçlunun karşılıksız çek bedeli kadar devlete para cezası ödemek zorunda olmayacağından bu parayı devlete değil alacaklıya ödeyecek ve alacaklının alacağına kavuşması ihtimali eskiye göre daha da artacaktır. Tasarıyla yaptırımların orantılı olması ve ceza hukukunun son çare olması ilkelerine uyum sağlanacaktır.
Kendi adına ya da kurduğu fason şirketler adına çek hesapları açtırıp yüzlerce çeki keşide ederek piyasayı dolandıran, şirketlerinin içini boşaltan kötü niyetli şahısların aslında kastı dolandırıcılıktır. Mevcut düzenlemede karşılıksız çek suçu şeklî bir suç olarak görüldüğünden bu şahıslar kasten işledikleri bu suçtan ceza hukukunun genel hükümleri gereğince yargılanmaları gerekirken karşılıksız çek keşide etme suçunun şeklî bir suç olması nedeniyle kasıt aranmamaktadır. İşte, tasarıyla bu sorun da ortadan kaldırılmaktadır. Karşılıksız çek keşide etme suçunun uygulamada şeklî bir suç olarak görülmesi ve bu suçun esasen kasten işlenebilecek bir suç olmasına rağmen kişinin kastının aranmamasından kaynaklanan olumsuzluklar da yine bu tasarıyla giderilmiş olacak, bu konuda da alacaklıların mağduriyeti giderilmiş olacaktır.
Tasarıyla mevcut kanuna göre verilen adli para cezalarının ödenmemesi durumunda cezanın infaz aşamasında hapis cezasına dönüştürülmesine ilişkin eleştiriler karşılanmış olacaktır.
Uyuşmazlık konusu ceza adalet sistemi dışına çıkarılmış olacağından karşılıksız çek keşide etme eyleminin mahkemelere ve Yargıtaya getirdiği iş yükü ortadan kalkacaktır. Savcıların da bu iş yüküne ayırdıkları zaman dilimini daha farklı konulara ayırmaları bu şekilde sağlanmış olacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; karşılıksız çek davalarının AK PARTİ'li yıllarda arttığına ilişkin ifadelerin gerçeklerle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi sözcüsü ve Barış ve Demokrasi Partisi sözcüsü benden önce burada konuşma yaptılar, ekonomide taş üstüne taş koymadığımızı söylediler. Taş üstüne taş koyduğumuz için, Türkiye bugün artı 9 büyüyerek dünyada büyüme rekorları kıran bir ülkedir. Siz ne derseniz deyin. Ve AK PARTİ İktidarı taş üstüne taş koyduğu için bugün 3'üncü kez iktidara yüzde 50'yle gelmeyi başaran bir iktidardır.
AK PARTİ'nin iktidara geldiği 2002 öncesi Koalisyon Hükûmeti dönemini, hatırlamak bile istemiyoruz o kriz günlerini. Dünyada kriz yokken Türkiye'nin krizlerle boğuştuğu o günleri artık unutalım diyoruz, hatırlamak istemiyoruz. O yıllarda, 2002 öncesi Koalisyon Hükûmeti dönemi ile AK PARTİ'li yılları karşılaştırdığımızda, karşılıksız çeklerle ilgili olarak rekorun 1999, 2000, 2001 ve 2002 yıllarında olduğunu görmekteyiz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Yalan söylüyorsun! Yalan, yalan! Rakamlara iyi bak!
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Rakamlar burada, devletin istatistikleri burada?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Bu konuda rekor kırdınız! Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu rekoru egale edecek başka bir hükûmet daha gelmeyecek!
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - ?İnternet'e girdiğiniz zaman bu istatistiklere çok rahatlıkla ulaşabiliyorsunuz. Hemen bir sıra önünüzde bilgisayar var, direkt İnternet'e girin, karşılıksız çek davalarının yıllara göre nasıl değişkenlik gösterdiğini orada net bir şekilde göreceksiniz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Siz rakamlara takla attırıyorsunuz!
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Şimdi, ben rakamları söylüyorum: 1999 yılında açılan 320 bin dava. Bakınız, bir yılda 320 bin dava açılmış ve bu davalarda 337 bin kişi yargılanmış. 2000 yılında 262 bin dava açılmış ve bu davalarda 281 bin kişi yargılanmış. 2001 yılında açılan dava sayısı -bakınız 2001'de bir rekor var- 307 bin olmuş ve yargılanan kişi sayısı 327 bin olmuş. 2002 yılında 177 bin dava açılmış, 191 bin kişi yargılanmış, MHP, DSP, ANAP Koalisyon Hükûmeti döneminde. Dört yılda 1 milyon 68 bin 222 dava açılmış, bu davalarda 1 milyon 137 bin kişi yargılanmış. Dört yılda 1 milyon 68 bin, bunu aklımızda tutalım.
AK PARTİ'li yıllara baktığımızda: 2003 yılında açılan dava sayısı 131 bin?
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Yanlış vermişler, yanlış.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - 2004'te açılan 123 bin, 2005'te açılan 97 bin, 2006'da 128 bin, 2007'de 142 bin, 2008'de 211 bin, 2009'da 159 bin, 2010'da 105 bin dava açılmış, sekiz yılda toplam 1.114 bin dava açılmış.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Sırf 2009'da 1.900 dava açılmış.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Yani dört yılda açılan dava sayısıyla sekiz yılda açılan dava sayısının birbirine eşit olduğunu burada görmekteyiz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Rakamları yanlış söylüyorsunuz. Milletin gözüne baka baka yalan söylüyorsunuz bu konuda.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Kayıtlar, resmî istatistikler?
LÜTFÜ TÜRRKAN (Kocaeli) - Hayır, kayıtlarda yok.
BAŞKAN - Sayın Türkkan, lütfen?
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - İnternet'e gir, Adalet Bakanlığının istatistiklerine, Hazine Müsteşarlığının istatistiklerine?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Alın onları, doğru bakın.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - ? Bankalar Birliğinin istatistiklerine girin, bakın, bu rakamları sizler de göreceksiniz.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - 2009'da karşılıksız çek kaç tane?
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Sizin Kütahya Milletvekiliniz Alim Işık'ın verdiği soru önergesine Sayın Adalet Bakanımızın Adalet Bakanlığının resmî istatistiklerini buradan açıkladığını hep beraber dinledik.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - 1.974 bin sadece 2009'da.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - AK PARTİ hükûmetlerinden önceki dört yıllık sürede yılda ortalama 267 bin dava açılırken son sekiz yılda ortalama 141 bin dava açılarak karşılıksız çek davalarında işlem sayısındaki artışa rağmen, yıllık ortalamada yarı oranında bir azalma söz konusudur.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Babacan "Yüz bin kişi içeri girecek." diyor, yüz bin kişi. Doğru değil mi Sayın Bakan?
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Resmî kayıtlar bunu gösterirken, son yıllarda karşılıksız çek sayısında artış olduğu yönündeki açıklamalar gerçeklerle bağdaşmamaktadır.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Babacan doğru söylemiyor mu?
YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Tasarı, uluslararası sözleşmelere ve Anayasa'ya uyumu sağlamaktadır, alacaklının mağduriyetini giderecek hükümler içermektedir. Dünyanın hiçbir ülkesinde uygulanmayan, aslında bir ödeme aracı olması gereken çekin hapis cezası güvencesi nedeniyle vadeli bir ödeme aracı olarak kullanılması ve bu nedenle piyasada olumsuzluklara ve dolayısıyla hem alacaklıların hem de borçluların mağduriyetine yol açılması bu tasarıyla önlenmiş olacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle, tasarının hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tunç.