GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BDP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:92
Tarih:10.04.2012

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına hepinizi selamlıyorum.

Gerçekten önemli şeyler oluyor. Başkomutan Sayın Cumhurbaşkanı Gül genç subaylara sesleniyor, "Savaşa hazır mısınız?" diyor. Dikkat edin, Başkomutan bunu söylüyor. Sonra, Çin'den, Başbakan, Kilis'te, sınırlarımız içinde yaşanan çatışma sonucu 21 kişi yaşamını? Ki bunların içinde 2 tane yurttaşımız da var yaralanan. Haberini alınca "Gereğini yapacağız." diyor. Mülteci sayısı 26 bini buldu Antakya'dan Kilis'e, Kilis'ten Ceylanpınar'a kadar. Şu an Şırnak Cizre'de bir yeni yer yapılması hesapları var.

Çok önemli şeyler bunlar arkadaşlar. Bu savaş, adım adım yaklaşan ve 900 kilometre, güneyimizde komşumuz olan, yüzlerce yıl beraber yaşadığımız, tarihimizin, kültürümüzün, geleneklerimizin iç içe geçtiği, kardeşlik ve akrabalık, soydaşlık bağlarının olduğu bir Suriye'den bahsediyoruz ve Suriye'de yaşananlar karşısında dünyanın kamplaşmasını görüyoruz. Bir tarafta Çin, Rusya, İran; diğer tarafta Amerika, diğer ülkeler. Öbür taraftan, Orta Doğu'da bir Şii-Sünni çatışmasının korkunç gerilimi yaşanıyor. Suriye'de bu yaşanıyor, Irak'ta yaşanıyor. Haşimi Türkiye'ye geliyor, dikkat edin, Irak'la bağlantılı ve İran'ın nükleer zirvesi İstanbul toplantıları bu arada yapılıyor, Kofi Annan bölgede, Hatay'a gitti ve yine, ABD'nin üst düzey yetkilileri Cumhurbaşkanıyla bu arada görüştü.

Bütün bunlar olurken Dışişleri Bakanı gidiyor, Başbakan konuşuyor, Cumhurbaşkanı görüşüyor, Meclis ne yapıyor? Bu Meclis, milletin iradesi değil mi arkadaşlar? Milletin karar mercisi burası değil mi? Eğer bir ülkeye savaş açılacaksa, sınır ötesine asker gönderilecekse, tezkere kararlarının da bu Meclisten çıkması gerekmiyor mu? Böylesine ciddi bir konuda, bizim, 28 Martta dikkat çektiğimiz ve bunun ötesinde riskler taşıyan, Hatay kamplarına giremediğimiz? Milletvekilleri olarak girebiliyor musunuz arkadaşlar? Hataylı milletvekili arkadaşlarım varsa burada, lütfen söyleyin, milletvekilleri Hatay kampına rahat gidip ziyaret edebiliyor mu?

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Gidebiliyoruz.

HASİP KAPLAN (Devamla) - Orada farklı eğitim, örgütlenme yapıldığı söyleniyor veya Suriye'den Türkiye'ye suçlamalar geliyor, deniliyor ki: "Türkiye, Suriye'nin silahlı muhalif güçlerini silahlandırıyor." Bu tür suçlamalar bugün, hemen basına düşen.

Diğer yandan, Suriye'nin Dostları Toplantısı İstanbul'da yapılıyor. Suriye Dostları Toplantısı, Türkiye'de; içinde Alevi yok, içinde Sünni Kürt dahi yok, Suriye'de yaşayan Kürtler dahi yok, e, zaten orada yaşayan Süryaniler yok, Ermeniler yok, diğer azınlıklar yok, diğer inançlar yok. Nasıl bir Suriye'nin Dostları Toplantısı yapılıyor, onu da anlamış değiliz. Bizler de bu işin içinde yoğuz ama Hükûmet bir şeyler yapıyor.

Hükûmet bir şeyleri yapıyor, Hükûmet birileriyle konuşuyor, Hükûmet Amerika'yla beraber bir şeyler yapıyor, doğru ama bu adım adım bir komşu, bir kardeş ülkeye bizi savaşa götürecek tehlikeli bir maceranın başlangıcıysa ve Meclis bunun hiçbir yerindeyse bizim oturup, çok iyi düşünüp konuşmamız gerekiyor. Evet, ulusal hukuk, uluslararası hukuk ne diyor? Savaş hukuku ne diyor? Mülteci hukuku nedir? İltica statüsü nedir? Doğu ülkelerinden gelen insanlara Türkiye niye mülteci statüsü tanımıyor? Birleşmiş Milletler mülteci statüsü niye devreye girmiyor? Suriye'den 100 bin kişi Ürdün'e sığınmış. Sadece Türkiye'ye sığınmıyor, Suriye'deki iç savaş, çatışma nedeniyle yaşananlar, Beyrut'a da gidiyorlar, Lübnan'a da gidiyorlar, Ürdün'e de gidiyorlar ve Irak'a da gidiyorlar. Şimdi, bunu iyi görmek gerekiyor. Bunu iyi görmek, Türkiye'nin bir dış politikası olarak ortaklaşmak, birlikte karar vermek, Meclisin kararı hâline getirmek, üç muhalefet partisiyle gelip burada, bu kürsüde Dışişleri Bakanının azıcık olsa bir bilgilendirme yapması gerekmiyor mu arkadaşlar?

Başbakan "savaş" diyor, Cumhurbaşkanı Sayın Gül, subaylara "Savaşa hazır mısınız?" diyor. Savaş kolay mı arkadaşlar, çocuk oyuncağı mı? Ortadoğu'da savaş, Suriye'ye girmek, Suriye'deki iç savaşa müdahil olmak kolay bir şey mi sizce? Orası kaynayan bir kazan ve bu kaynayan kazanın içine Türkiye'yi atmak isteyen bazı hevesler var, bunu görmüyor muyuz? Orada binlerce yıldır beraber yaşamış halkları birbirine kırdırmak isteyen, düşman etmek isteyen anlayışlar da var. Elbette ki insan haklarının, hukukun, eşitliğin, demokrasinin, milletin iradesinin tecellisinin yanında olacağız, diktatörlere de karşı olacağız, bu insanidir, bu çağdaştır, bu evrenseldir, aynı zihniyeti Türkiye'de de mahkûm edeceğiz.

Sayın Başbakan, böylesine kritik bir eşikte Çin'de Çin'le de hasbihâl ediyor Suriye'yi. Çin'e kadar gidiyor hasbihâl ediyor. Washington'a gidiyor, Seul'de Obama'yla hasbihâl ediyordu, her yerde konuşuyor. Yarın savaş tezkeresi için Meclise gelecek ama bu Mecliste dört parti grubu var, liderlerini arayıp konuşma, bu konuda görüş alışverişi yapma gereğini duymuyor. Bu kadar kolay değil arkadaşlar. Sizin çoğunluğunuz yüzde 49, anonim şirket bile yönetseniz yüzde 50'nin üstünde sizin hissenizin olması lazım. Yüzde 51 Türkiye sizin hissenizin içinde değil. Savaşa karar verip Türkiye'nin kaderini, insanlarımızın kaderini, geleceğini savaş harcamalarına, savaş baronlarına, Orta Doğu'yu yeniden dizayn eden vahşi kapitalizmin aç gözlerine, esaretine teslim edecek bir anlayışın oyuncağı olamaz bu Meclis. Bu Mecliste ne zaman liderler konuşacak? Beş senedir ben buradayım, beş senedir bana bir lider fotoğrafı  verebilir misiniz? Beraber çekilmiş dört parti grubunun bir lider fotoğrafını verebilir mi Meclis? Meclisin arşivinde, hatıralarında bir tek fotoğraf göremezsiniz.

SONER AKSOY (Kütahya) - Var, var. 

HASİP KAPLAN (Devamla) - Yok, bir tane gösteremezsiniz. Dört tane Meclis grubu var, bana bir fotoğraf gösterin. Geçen dönem de dört kişiydik, dört gruptuk. Yok arkadaşlar.

Bakın, ya burada genel görüşme açacağız, gerekirse kapalı oturum? Eğer hassasiyeti varsa, eğer gerçekten Hükûmetin bizi bilgilendirip ikna edecek bir durum varsa kapalı oturum yapalım, yok eğer yoksa açık oturum yapalım. Gelin, bütün Meclisteki gruplar anlaşalım bir genel görüşme açalım, bu konuyu konuşalım, ortak politika belirleyelim, beraber olalım, çatlak ses çıkmasın, her kafadan bir ses çıkmasın. Türkiye'nin kaderini ilgilendirecek konularda siz kendi içinizde, evinizde birlik olmadığınız zaman sizin söylediklerinizi de kimse ciddiye almaz. Dış politika budur. Öyle duygu üzerine, duygusallık üzerine, ufak çıkarlar üzerine kurulamaz dış politika. Dış politikada Alevi kardeşlerimizin de yeri vardır, Sünni kardeşlerimizin de yeri vardır. Türkiye'nin tarihinden gelen coğrafyasında Osmanlıdan da bu yana binlerce yıldır farklı halklar ve kültürlerin birlikteliği vardır. Onun için, mutlaka böyle bir araştırma yapılmasında büyük fayda görüyoruz. Bu önergeyi bu nedenle verdik. Savaşa değil, barışa çalışan bir Meclis istiyoruz.

Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.