GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:58
Tarih:31.01.2012

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum ve Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisinin lehinde konuşmak üzere kürsüye çıkmış bulunuyorum.

Çok değerli milletvekilleri, tabii bundan evvel Hatay da, Hatay'ın önemli bir deprem bölgesi, birinci dereceden deprem bölgesi olması hasebiyle Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın cevaplaması için bir soru önergesi vermiştik. Ne diyoruz burada: "Hatay başta olmak üzere bölge illerinde yapılan binaların depreme dayanıklılığı konusunda malzeme, donatı ve proje takip kontrolleri usulüne uygun yapılmakta mıdır?" Yani bugünkü önerinin de genel çerçevesi.

Neden? Çünkü herkesin bildiği bir şeyi tekrar etmek belki gereksiz olacak ama deprem öldürmez, bina öldürür ve deprem öldürmez, depremden sonraki ilk yardım ve kurtarma çalışmalarının düzensizliği öldürür. Birçok depremde bu başımıza gelmiştir. İnşallah bundan sonra da gelmemesi adına, tabii ki bu önerilerimizi ve bu önergelerimizi veriyor ve meselenin takipçisi oluyoruz.

Bize verilen cevapta, bunun yapı denetim firmaları tarafından denetlendiği ve Bakanlığımızın da bu denetim firmalarını denetlediği noktasında bu soruya cevap verilmiş.

Değerli milletvekilleri, yapı denetim firmaları hakkında çıkan kanunun tarihi 13/8/2001 yani 57'nci Hükûmet. Başına bir deprem gelmiş, "asrın felaketi" denilen bir acıyı yaşamış ve 57'nci Hükûmet daha hükûmetken, bu depremin akabinde, ileride böyle acıların yaşanmaması adına derhâl bu Yapı Denetim Kanunu'nu çıkarmış.

İkinci sorumuz: "Hatay ve bölge illerinde yapı denetimi şartlarına uymadığı tespit edilen ve depreme karşı dayanıklı olmayan bina sayısı ne kadardır?" Buna cevap yok. Yani Hatay'da, Hükûmetimiz, herhangi bir 7 ve üzerindeki şiddetteki depremde kaç binanın yıkılacağını tespit etmemiş, bundan bunu anlıyoruz.

Şimdi, Hatay Mimarlar ve Mühendisler Odasının ifadesine göre de "En az yüzde 50." deniyor. Neden yüzde 50? Bizim Hatay'da, İskenderun'da -değerli arkadaşlarımız bilirler- özel idare kendi binasını kendi eliyle yıktı. Neden? Çünkü depreme dayanıklı değil. Neden dayanıklı değil? O günün şartlarında deniz kumuyla yapılmış. İskenderun'da, Hatay'da? Bu bir hükûmetin veya sizin Hükûmetinizin kabahati değil. Bundan evvelki -kırk yıl, elli yıl, altmış yıl- müteahhitlikte böyle gitmiş. Yani bunların tedbirini almak adına herhangi bir çalışma yapılmamış ve yapılmamış ki, dolayısıyla, bu sorumuza herhangi bir cevap alamıyoruz.

Değerli milletvekilleri, üçüncü sorumuz: "Hatay ve bölge illerinde kamuya ait binaların depreme karşı dayanıklılık testleri yapılmış mıdır?" Buna cevap olarak da "Üç tane, Antakya Devlet Hastanesi, Hassa Devlet Hastanesi ve Samandağ Devlet Hastanesinin güçlendirme ihaleleri yapılmış olup sözleşme aşamasına gelinmiştir." diyor ve hâlâ, ama hâlâ "Hatay ilinde bulunan tüm okulların deprem ön inceleme çalışmaları tamamlanmış ve hazırlıkları sürdürülmektedir." diyor. Yani ortada hâlâ rakam verecek bir çalışma yok bugüne kadar. Konumuz Hatay ve Sayın Ahmet Mete Işıkara'nın ifadesine göre de Hatay'da meydana gelecek bir deprem tetikleyici unsur taşıyor ve Mersin, Adana, Gaziantep, Kilis, Osmaniye bölgesini olduğu gibi etkileyecek ve merkez üssü olabilecek. Böyle bir konuda, böyle bir ilde hâlâ gereken çalışmaların yapılmamış olduğunu ifade ediyoruz. Daha doğrusu, bunları soru önergemize verilen cevaplardan anlıyoruz.

Bununla beraber "Hatay ilinin tüm ilçelerinde tam teşekküllü ambulans ve hasta ve engelli taşıma ambulansı bulunmakta mıdır?" diye bir soru sormuşuz. Verilen cevapta bunların mahallî idareler tarafından ayarlandığı ifade ediliyor. Ayarlanmış mı? Bilinmiyor. Yapılmış mı? Bilinmiyor. Daha doğrusu bu kâğıt parçası, bu kâğıtta yok; bize verilen bu cevapta yok. Yani, bu, inşallah, mahallî idarelerde? Ama benim ambulansının olmadığını bildiğim ilçe var yani bir ambulans gidiyor o ilçeye, üç gün, dört gün bekliyor; iş çıkarsa hastamızı götürüyor, çıkmazsa başka bir ilçeye gidebiliyor. Yani böyle aksaklıklar da var.

Şimdi, çok değerli milletvekilleri, sayın iktidar milletvekilleri; kimse depremi yaşamak istemez ve deprem dolayısıyla yaşanan felaketlerden vicdanen elbette ki rahatsız olur. Aynı zamanda da burası bir karşılıklı suçlama yeri değildir ama geçmişte yapılan iyi şeyler vardır. Bu geçmişte yapılan iyi şeyleri, her fırsatta 57'nci Hükûmeti bir şekilde suçlayarak geçmişte yapılan hataların? Aslında hata olsa bile geçmişte, bunların tekrarına gerek bırakmamak gerektiği de ortadayken? Ama yapılan iyi şeyleri de ifade etmek gerekmez mi? Bugün Van'da millet hâlâ çadırlarda yaşıyor. Çadırda yaşamıyor, çadırda yanıyor. Binlerce, on binlerce insan bu soğukta, bu ayazda bekliyor. Televizyonlardan gördüğümüz kadarıyla çadırlarına bakıyoruz, bizim Amik Ovası'nda eskiden pamuk toplayan işçiler olurdu, onların amele çadırlarına benziyor; ısınmıyor, yanıyor. Hâlbuki 57'nci Hükûmet döneminde, "asrın felaketi" diye tabir ettiğimiz Marmara depreminde 44 bin adet prefabrik konut yetmiş beş günde teslim edildi, 44 bin adet. Bunlar geçmişte başarıldı. Japonlar geldi, buraları gezdi ve Hükûmetimize, Hükûmetimizin herhangi bir yetkilisine haber dahi vermeden. Dünyada depremde en uzman ülke kabul edebileceğimiz Japonya bu. Yaptıkları değerlendirme sonunda bir cümle ifade ettiler: "Hayran kaldık." dediler 57'nci Hükûmetin depremle ilgili faaliyetlerine. E, bunlardan örnek almak lazım.

Değerli Meclis, aynı zamanda Hatay'ın deprem konusunu konuşurken bugün Hatay'da bir felaket yaşandığını ifade etmek istiyoruz ve bütün çiftçimize, bütün Hatay halkına geçmiş olsun diyoruz. Hatay sel altında. Havaalanı da dâhil olmak üzere Hatay'ın Amik Ovası sel altında. Dün bölgeden geldim. Kırıkhan'ın Kazkelli'si, Baldıran'ı, Baytarlı'sı; Reyhanlı'nın Uzunköy'ü, çevresi; Antakya'nın Demirköprü'sü batmış, sular altında. Şimdi, bunun tedbirlerini almak gerektiği kanaatindeyim. Aynı zamanda Hatay esnafı batmış. Neden batmış? Suriye ile olan ilişkilerin gerginliğinden ve Suriye ile olan ticaretin bitmesinden. Hükûmetimiz daha evvel davul zurnayla Suriye'deki ilişkileri halkımıza ifade etmiş, artık ticaretin gelişmesini söylemiş. Esnafımız da buna göre tedbir almış, mal almış, mülk almış, çek vermiş ve birdenbire bıçak gibi kesildikten ve kimin menfaatine göre kesildiğini de anlamadığımız bu ilişkiler arkasından esnafımız batmış. Şimdi, çiftçimiz batacak. Hiç olmazsa, bu sel bakımından, tarımsal afet bölgesi ilan edilmeli ki tarım desteklemeleri önce ödensin. 57'nci Hükûmet bunu da yaptı. Eğer arkadaşlarımız geçmişe yönelik bir araştırma yaparlarsa bunu da görebilirler. O zaman da bir sel felaketi yaşanmıştı ve 57'nci Hükûmet afet bölgesi ilan etti ve bundan çiftçimiz son derece büyük faydalar gördü. Banka borçları, çekleri, senetleri, bunlarla ilgilenmek lazım ve değerli iktidardan da öncelikli ricamız Hatay'la ilgili budur. Deprem elbette ki önemli bir şeydir ama bugünün şartlarında, bugünün koşullarında en büyük felaket içinden geçtiğimiz günler içerisinde yaşanmıştır.

Hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum.

Size de saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çirkin.