| Konu: | MALATYA MİLLETVEKİLİ MUSTAFA ŞAHİN'İN, 8'İNCİ CUMHURBAŞKANI TURGUT ÖZAL'IN ÖLÜMÜNÜN 19'UNCU YIL DÖNÜMÜNE İLİŞKİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMASI DOLAYISIYLA |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 95 |
| Tarih: | 17.04.2012 |
BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bugün Sekizinci Cumhurbaşkanımız merhum Turgut Özal'ın aramızdan ayrılışının 19'uncu yıl dönümü. Biraz önce gündem dışı konuşma yapan Malatya Milletvekilimiz Sayın Mustafa Şahin ve umuyorum ki biraz sonra her grup adına konuşma yapacak değerli arkadaşlarımız gibi, kendisini milletimize ve ülkemize yapmış olduğu hizmetlerden dolayı Hükûmetimiz adına saygıyla yâd etmek istiyorum. Rahmetli Özal'a Allah'tan vâsi rahmet, aziz milletimize de başsağlığı diliyorum.
Sayın milletvekilleri, merhum Cumhurbaşkanımız Turgut Özal tıpkı bugün bizler gibi bir zamanlar bu kutsal çatının altında bu koltuklarda siyaset yaptı; milletimizin teveccühüyle seçilerek bu kutsal göreve gelmek, bu koltuklara oturmak büyük bir onurdur. Bu koltuklar bazılarına bir şeyler katar, bazıları da oturdukları bu koltuklara bir anlam kazandırır; merhum Cumhurbaşkanımız Özal, işte bu ikinci gruptaki insanlardandı. O, kişiliği, karakteri, mücadelesi, azmi, hedefleriyle oturduğu bütün koltuklara, bulunduğu bütün makamlara büyük bir değer kazandırmıştır.
Sayın milletvekilleri, merhum Cumhurbaşkanımızın hayat hikâyesi aslında cumhuriyetimizin bir başarı hikâyesidir. Taşrada görev yapan devlet memuru bir baba ve annenin yokluklar ve imkânsızlıklar içerisindeki hayatlarından devletin zirvesine uzanan bir yaşam hikâyesi. İşte bu, cumhuriyetin insanımıza sunmuş olduğu benzersiz bir imkândır. Merhum Cumhurbaşkanımız -başarılı bir öğrencilik, ardından devlet memurluğu, bürokraside üst düzey yöneticilik, siyaset ve ardından Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı- bulunduğu her görevde işini büyük bir sorumluluk içerisinde yapmış, devletinin kendisine sağladığı imkânları en iyi bir şekilde milletinin menfaati ve kalkınması için kullanmıştır.
Sözlerimin başında da belirttiğim gibi, merhum Cumhurbaşkanımız bulunduğu her ortama ve makama kendi zekâsını yansıtmış, kendi rengini vermeyi başarmıştır. Ekonominin çöktüğü, devletin 70 sente muhtaç olduğu bir dönemde ekonomi bürokrasisinin başına geçmiş, bütün imkânsızlıklara rağmen iflasın eşiğindeki ekonomiyi canlandırmayı başarmıştır, ancak onun en büyük başarısı siyasette olmuştur. Ben de kendisiyle az süreli de olsa siyasette birlikte bulunmuştum. 1977 seçimlerinde aday olduğu İzmir ve bölgesinde günlerce seçim çalışması yaptığım Sayın Özal, çalışma azmi, insanlarla kurduğu temas ve fikirleriyle beni de derinden etkilemişti. Seçimlerde milletvekili olmayı başaramamıştı ancak 1983 yılında seçimlere girerek kimsenin hayal bile edemediği büyük bir başarıya imza atmıştı, Anavatan Partisi tek başına iktidar olmuştu. Türkiye'nin yaşadığı en acımasız darbe ortamının ardından, kardeş kavgalarıyla toplumdaki kutuplaşmanın derinleştiği bir zamanda, kendi tabiriyle "dört eğilimi" aynı masanın etrafına oturtmayı başarmış ve ülkemize hiç kimsenin tahmin bile edemeyeceği bir barışma ortamı hazırlamıştı.
Turgut Özal, reformcu kişiliğe sahip bir misyonun adamıydı. O dönemde, birçok siyasetçinin rüyasını göremediği hedeflerden bahsediyor, icraatları gerçekleştiriyor ve yeni kavramları siyaset hayatımıza sokuyordu; "misyon", "vizyon" ve "icraat" kavramları Turgut Özal sayesinde siyaset literatürümüze girdi.
Çalışkandı. Onun on yılda yaptığı icraatların, gerçekleştirdiği reformların yarısını bile, ülkemizde otuz, kırk yıl siyasette kalıp gerçekleştiremeyen pek çok siyasetçi var.
Dünyayı takip eden vizyoner bir siyasetçiydi. "21'inci yüzyıl Türk asrı olacaktır." diye hedef koyuyor, ülkesini bu yönde hazırlıyordu. Dar kalıplar içerisine sıkıştırılan bir Türkiye yerine, dünyayla rekabet etmeyi amaçlayan bir Türkiye hayali kuruyordu.
"Küçük olsun benim olsun." anlayışı yerine, dünyanın dev ölçekli şirketleriyle yarışa giren bir serbest ekonomi modelinin temellerini atıyordu. Kalkınma yarışına ülkenin tüm değerlerini dâhil ediyor, İstanbul'da dar bir çevrenin tekelindeki sermayeyi Anadolu'nun kılcal damarlarına yayıyordu. Bugün Anadolu sermayesinden, serbest piyasa ekonomisinden, dünyanın her köşesinde ihracat yapan Türk müteşebbislerinden bahsedilebiliyorsa bunda Özal'ın büyük katkıları vardır.
Değerli milletvekilleri, merhum Cumhurbaşkanımız aynı zamanda hürriyetçi bir karaktere sahipti. Statükonun karşısında, hür düşünce ve yaşamın her alanını kapsayan özgürlük anlayışıyla duruyordu. İnsanımızın her alanda gelişmesinin önünü tıkayan yasaklarla cesurca mücadele etmiş, ekonominin, siyasetin, düşüncenin, inançların önündeki engellerin birçoğunu kaldırmayı başarmıştı. Onun üç özgürlükle sloganlaştırdığı din ve vicdan hürriyeti, fikir ve ifade hürriyeti, teşebbüs hürriyeti, bugünkü güçlü Türkiye'yi ayakta tutan en güçlü temel taşları olmuştur.
Türkiye'nin en temel sorunlarını ilk kez o cesurca dile getirmiştir. Bugün birçok siyasetçinin telaffuz etmekten çekindiği Kürt meselesinin çözümü konusunda da ilk ciddi söylemleri o ifade etmişti.
Değerli milletvekilleri, merhum Cumhurbaşkanımızın çok kısa sayılacak siyaset hayatında yıktığı tabular, kaldırdığı yasaklar, çizdiği vizyon, gerçekleştirdiği reformlar ve yaptığı dev icraatları hakkında saatlerce konuşabiliriz. Şüphesiz, onun yaşadığı dönemde olduğu gibi hâlâ eleştirenler de olabilir. Ancak o -kendisinden önce ve sonra birçok siyasetçinin başaramadığı bir özelliği vardı- yaşam biçimi, sohbeti, samimiyetiyle halkının kalbine dokunmayı başarabilmiştir. Milletinin değerlerine yüzünü çevirmiş, milletiyle araya mesafe koyan ve tepeden bakan devletin, sıcak, sevecen, babacan ve şefkatli bir yüzü olmuştur. O, köylüsünden tarladaki çiftçisine, inşattaki işçisinden devletteki memuruna kadar bütün bir halka samimiyetle kucak açtı. Milletinin değerlerini küçümseme, yasaklama ve onlarla çatışma yerine, onlara saygı duymayı, onları sahiplenmeyi tercih etti. O, milletini çok sevdi, milleti de gönlünde ona, bugüne kadar pek az insana nasip olacak bir yer açtı. O, milletini anladı, milleti de onu. Bir siyaset bilimciden, sosyologdan, bilim adamından daha iyi analiz etti.
Sözlerimi, onu ebediyete uğurlarken gözyaşı döken 100 binlerden sadece bir tanesinin elinde taşıdığı pankartta yazanlarla sona erdirmek istiyorum: "Demokrat Cumhurbaşkanı, sivil Cumhurbaşkanı, dindar Cumhurbaşkanı, mekânın cennet olsun."
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Arınç.