| Konu: | KAMU GÖREVLİLERİ SENDİKALARI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 90 |
| Tarih: | 04.04.2012 |
AYKAN ERDEMİR (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 200 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 23'üncü maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi ve İnternet ekranları başında bizleri izleyen yurttaşlarımızı saygıyla selamlarım.
Sözlerime başlamadan önce, 12 Haziran seçimlerinde halkın oylarıyla milletvekili seçilmelerine rağmen bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde halkın iradesini temsil etme hakları vesayetçi zihniyetin hukuksuz uygulamalarıyla gasbedilen 8 milletvekilimizi anmak istiyorum.
Sayın milletvekilleri, bugün burada yalnızca milletvekili kimliğimle bulunmuyorum; coplattığınız, biber gazı sıktığınız, kışın soğuğunda basınçlı suyla ıslattığınız özgür eğitim emekçilerinin sendikası Eğitim-Sen'in de eski bir üyesi olarak karşınızdayım, karşınızda olmaya devam edeceğim. Her geçen gün artan zulmünüzle sesini kısmaya çalıştığınız kamu emekçilerinin haklı davasını Meclis kürsüsünden duyurabileceğim umudundayım. "Duyurabileceğim umudundayım." diyorum çünkü biliyorum ki halkın sesini, hakkın sesini, emeğin sesini cebir ve şiddetle kısma alışkanlığınız Meclis kürsüsünün dokunulmazlığını tanımaksızın sürüyor. İç Tüzük darbesiyle muhalefeti susturmakta başarısız olunca şiddetperver vekillerinizi kürsüye saldırtmaktan medet umar oldunuz. Cumhuriyet Halk Partisini kaba kuvvetle susturabileceğiniz yanılgısındasınız, tıpkı bir zamanlar yurtseverleri kaba kuvvetle susturabileceğini sanan Kuvayı İnzibatiyenin yanıldığı gibi.
"Kaba kuvvet" demişken, söylemde ve eylemde şiddete eğilimiyle nam salan Vekiliniz Mehmet Metiner'i anmadan geçemeyeceğim. Gerçi bugün zatıalilerini aramızda göremiyoruz, duyduk ki kendisine bir kez daha hava değişimi vermişsiniz, umreye göndermişsiniz.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Tahrik etme!
AYKAN ERDEMİR (Devamla) - Umre ziyaretinde hiddet ve şiddet kontrolünü geliştirebilmesini ve aradığı şifayı nihayet bulabilmesini umuyoruz.
Değerli milletvekilleri, Avrupa Komisyonu 2011 İlerleme Raporu'nda "Türkiye'deki sendikal hakların Avrupa Birliği standartları ve ILO sözleşmelerini karşılamadığı" eleştirisi yer almaktadır.
Yine, Uluslararası Çalışma Örgütü ILO'nun 100'üncü Çalışma Konferansı'nda, Türkiye Cumhuriyeti, ILO sözleşmelerine uymama, işten atma ve sendikacılara yönelik baskılar konusunda Swaziland ve Zimbabwe gibi ülkelerle birlikte kara listeye alınmıştır.
Nasıl "ak" dediğiniz siyasetiniz kara çıktıysa, "ak" dediğiniz sendikacılığınız da sarı çıkmıştır. Sarı sendikacılığınız ülkemizin yüzünü bir kez daha kara çıkarmış, itibarını iki paralık etmiştir.
Suçluluk duygusundan olsa gerek bu kanun tasarısını Mecliste AB Uyum Komisyonuna sevk etmeden, Avrupa Sosyal Şartı'na, ILO sözleşmelerine ve AB müktesebatına uyumlu hâle getirmeden Genel Kurul gündemine aldınız, halkın vekillerinden, emekçilerin temsilcilerinden, kamunun vicdanından kaçırdınız. Anlayabileceğinizi zannetmesem de size son bir kez hakkı ve hukuku tebliğ etmek isterim.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa Sosyal Şartı, Uluslararası Çalışma Örgütü sözleşmeleri, Birleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları uyarınca kamu görevlilerinin toplu sözleşmenin yanı sıra toplu eylem ve greve gitme hakkı vardır. Evet, grev hakkı vardır. Yunus der ki: "Yol odur ki doğru vara,/ Göz odur ki Hakk'ı göre." Hakk'ı görebilecek gözünüz, Hakk'ı görebilecek gönlünüz var mı bilmiyorum ama, gelin bir an önce bu sarı sendika yasasından, yanlışınızdan geri dönün. Yanlışınızdan geri dönmemekte ısrarcıysanız o zaman halkımızın acılarını bal eyleyen Ozan Hasan Hüseyin'e kulak verin: "Kolay gelsin dememişsen taş kıranlara,/ Günaydınsız bırakmışsan bahçe bezeyenleri,/ Bayram bayram donanmamışsan/ Sevinciyle dostlarının,/ Acısını dostlarının/ Yüreğinde duymamışsan,/ Kapı kapı dolaşmamışsan iş dilenerek,/ İşsizliğe düşmemişsen `hakkım' dedikçe/ Ve bayraklı, pankartlı yürüyüşlere,/ Halaylı, horonlu grev şenliklerine/ Katılmayı aşk gibi duymamışsan şuranda,/ Ağrın ağrım,/ Acın acım/ Dememişsen insan kardeşlerine/ Sende iş yok be kardeşim,/ Sende iş yok be kardeşim,/ Sende iş yok be kardeşim."
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)