| Konu: | ADALET VE KALKINMA PARTİSİNİN, 156 SIRA SAYILI TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ İÇTÜZÜĞÜNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR İÇTÜZÜK TEKLİFİ?NİN, DAĞITIMINDAN İTİBAREN KIRK SEKİZ SAAT GEÇMEDEN GÜNDEME ALINMASINI İÇEREN GRUP ÖNERİSİNİN İÇ TÜZÜK?ÜN 52?NCİ MADDESİNE AYKIRI OLDUĞU GEREKÇESİYLE BAŞKANLIĞIN TUTUMU HAKKINDA |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 58 |
| Tarih: | 31.01.2012 |
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında İç Tüzük'e göre usulen öyle geçiyor ama Başkanlık tutumundan öte İç Tüzük hükümlerinin uygulanması nedeniyle söz aldık ve sabah Danışma Kurulu vardı. İç Tüzük 19'a göre gittik, anlaşma olmadı dört grup arasında. Her grubun da önerisi vardı.
AK PARTİ'nin önerisi konusunda iki aleyhte söz oluyor, iki de lehte söz oluyor. MHP ve CHP aleyhte sözleri aldığı için bize söz kalmadı. Kalmış olsaydı, bu hataya dikkat çekme şansımız olurdu çünkü Meclis gündemi, İç Tüzük 49'a göre, belli oluyor ve gördüğünüz şu kırmızı gündemde, gündemde olan bütün konular yazar. İşte, bunların içinde İç Tüzük yok -yani 156 olarak şimdi gündeme alınması, önerinin içinde var- Çek Kanunu var, çek görüşülecek ama İç Tüzük görüşmesi yok çünkü bugün raporu indirildi. Şimdi, bugün raporu indirildi ve? Sayın Genç haklı, tecrübe konuşuyor burada. Yani, burada 52'nci maddeyi okumak için hukuk fakültesi okumaya gerek yok yani hukuk nosyonuna da gerek yok, yedi yaşında ilkokul birinci sınıf talebelerini alıp soralım, "Kırk sekiz saat geçmeden bu kanun görüşülür mü, görüşülmez mi?" bu sorunu çözeriz. Koskoca Meclisin bununla zaman kaybetmesini anlamış değilim.
Şimdi, gündemde yok. Bakın, kırk sekiz saat olmadı, on iki saat bile olmadı. Yani, bugün basıldı, matbaadan çıktı, Anayasa Komisyonunun raporuyla beraber, yeni yeni, o da grup başkan vekili olduğumuz için, acele bize geldi. Şimdi, yarın bunu görüşeceğiz. Nasıl görüşeceksiniz, kırk saat geçmemiş? Yani, bir zaman konusunda arkadaşlar, zaman konusunda bu kadar aceleci davranmayı da anlamış değilim.
Bakın, 73'te bu İç Tüzük yapılmış ve bugüne kadar kaç hükûmet geçti, 12 Eylül, Kenan Evren bile, darbe yaptı, Kenan Evren bile bu İç Tüzük'ün birçok noktasına dokunmamış. 2000'de -2001 yılında mı, 2000 yılında mı tam, kesin tarihini bilmiyorum, Fazilet Partililer vardır içinizde- bir İç Tüzük tartışması burada yaşandı. O günlerin acı sayfalarını aralamak istemiyoruz. O gün Fazilet Partisi bu kürsüyü işgal etmişti -farkında mısınız arkadaşlar- "Muhalefetin sesini kısıyorsunuz." diye.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Milletvekili öldü, milletvekili.
HASİP KAPLAN (Devamla) - Şıhanlıoğlu, rahmetli milletvekili o tartışmalarda burada öldü. Bazı adımları atarken dikkatli olmak lazım ve dün ne söylediklerinizi de Meclis tutanaklarından bütün milletvekili arkadaşlarımızın çıkarıp okumasını öneriyorum. Ben, sizi burada Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına biraz demokrat olmaya davet edeceğim, şunun için edeceğim: Geçmiş dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı dört konuda, dört parti grubundan uzlaşma istedi, "Komisyon kuralım." dedi, yeni Anayasa için istedi, demokratikleşme için istedi, siyasi partiler ve seçim kanunları için istedi ve bu İç Tüzük için istedi. Bir tekine "Evet." denildi, İç Tüzük Komisyonu kuruldu, dört parti bunun üzerinde iki yıl çalıştı ve mükemmel bir İç Tüzük taslağı var. Şimdi, bu ortak çalışmayı, Meclisin ortak iradesini yok sayarak, hiçbir şey olmamış gibi davranarak, arkadaşlar, "Burada tek başıma İç Tüzük yaparım, çoğunluğum, bildiğimi okurum." derseniz; olmuyor, olmuyor. Olmuyor, çünkü sıkıntı oluyor. Sizin yaptıklarınızı başkaları da yapar, sizin söylediklerinizi başkaları da söyler ve çok gereksiz tartışmalara boğulur Meclis.
Doğrusu şudur: Bunu unutun bugün, yok sayın, batıl sayın, 30 Şubatta gün verdiğinizi düşünün, maddi hata yaptığınızı, yarın bir Danışma Kurulu getirin, çok geç değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) - Yarın da mevcut sözleşmeleri görüşürüz, hatta bugün sözlü soruları da yapmadınız, onları da koyarsınız, öbür gün de gensoruyla İç Tüzük'ü konuşuruz. Bu kadar basit.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaplan.