GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:59
Tarih:01.02.2012

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin, şoför esnafının sorunlarıyla ilgili verdiği önergeyle ilgili konuşmak üzere söz aldım. Muhakkak ki biçimsel bir aleyhtedir ama özde şoför esnafının gerçekten çok önemli sorunları vardır ve bu sorunların burada konuşulması, görüşülmesi de hepimizin özenle üzerinde durması gereken konulardır.

Bir ricamı da Sayın Başkan vasıtasıyla milletvekillerinden rica edeyim. Konuşmak isteyen arkadaşlar, lütfen, konuşmalarını dışarıda yaparlarsa ben de şoför esnafının sorunlarını şoförlerin duyacağı şekilde daha rahat anlatırım.

Değerli arkadaşlar, şoförlük bir meslek. Bu meslek, ülkemizde çok yaygın bir meslek çünkü ülkemizin taşımacılığı -üç tarafı deniz olmasına rağmen deniz taşımacılığı ihmal edilmiş, demir yolu ağları Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün döneminde başlamış olmasına rağmen daha sonra sekteye uğramış- daha çok kara yolu taşımacılığıyla, özellikle de uluslararası sermayenin yönlendir-mesiyle Türkiye'de yolcu taşımacılığı, yük taşımacılığı hep kara yoluyla yapılma noktasına gelmiş. Bundan dolayı ülkemizde taksi, minibüs, kamyon, otobüs, dolmuş ve benzeri taşımacılık işini yapan binlerce şoför esnafı vardır. Bu, onların kendi tercihlerinin olmasının ötesinde, ülkeyi yönetenlerin taşımacılık sektöründe seçmiş oldukları yoldan kaynaklanmaktadır.

Bu işe gönül vermiş, yatırım yapmış, araç almış veya aracın üzerinde çalışmış olan arkadaşlarımızın çok ciddi sorunları vardır. Bu sorunların çözümü konusunda bu Mecliste konuşulabilecek önemli sorunlar var ama bunların en önemli yanı da bu kesimin örgütlü güçlerini bu işle ilgilenen kurullarda temsil ettirmek ve o kurulların içerisinde demokratik katılım imkânlarını ve yollarını açmaktan geçmektedir.

Bakınız, şoför esnafı ve ulaştırmacılık sektörü kırk bir tane belge alıyor. Bu belgeler, K1, C1, Y1, D1, D4 sayabildiğiniz kadar belge. Bu belgeleri veren kuruluş Ulaştırma Bakanlığının ve Karayollarının yetkili kurulları ama bu belgeler -SRC belgeleriyle birlikte- maalesef şoför odalarının, teşkilatlarının çok fazla müdahil olduğu bir konu değil.

Bu anlamıyla bir kere şunu genelde çözmeliyiz: Bütün bu belgelerin verilmesinde meslek odaları aktif bir şekilde bu işin içinde olmalıdırlar. Maalesef, bugün şoförlük çok yaygın bir meslek olmasına rağmen, eğitim anlamında -o işi yapan insanların bu mesleği daha nitelikli ve kaliteli yapması anlamında- eğitim konusunda Bakanlık bürokrasisinin elinde kaldığı için, meslek odaları olaya çok aktif bir şekilde katılmadığı için, daha çok işine bu konuda para kazanma noktasında bakan, meslek erbabı olmayan, iş bulamamış bir kısım insanın bu meslekte direksiyon başına oturmasıyla müşteri ve şoför arasındaki bağ ve iyi bir iş yapabilme, maalesef, oluşturulamamaktadır. Onun için, şoförün eğitimi bu konuda önemli bir konudur, bunu çözmemiz lazım, bir.

Ama asıl önemli olan ikinci bir konu da, taşımacılık sektörünün maddi altyapısında ciddi sıkıntılar vardır. Bir: bu ülke, özellikle taşımacılık alanında akaryakıtı, mazotu bir vergi geliri olarak görmüş, maalesef, kullanılan mazottan büyük vergi gelirleri elde etmektedir. Bugün, kaçak mazotla taşımacılık yapan kamyoncu esnafı normal istasyondan mazot almış bir kamyoncuyla haksız rekabet oluşturmaktadır. Bakın, birçok talep geliyor, diyorlar ki: "Uluslararası taşımacılık belgesi almış olan kamyoncu yurt içi taşımacılık yapmasın, haksız rekabet yapıyor. Neden? Çünkü yurt dışında taşımacılık yapan deposuna dışarıdan mazot alıyor, geldiği zaman burada -ucuz mazotla- yerli mazot alanla haksız rekabet yapıyor." Biz bu konuda söz verdik Cumhuriyet Halk Partisi olarak "İktidar olduğumuzda hem köylünün mazotunun üzerinden vergiyi kaldıracağız hem taşımacılık yapan esnafın üzerinden vergiyi kaldıracağız. Mazottan, akaryakıttan vergi almayacağız, böylece de kamyoncuyu 10 numaralı yağ kullanmaya veya kendi aralarında haksız rekabet yapmasının önüne geçeceğiz." dedik.

İkincisi, bu taşımacılıkla ilgili "gücü gücü yetene" diye bir fiyat tarifesi olmamalı. Ulaştırma Bakanlığı taşımacılıkta nasıl taksi taşımacılığında bir fiyat tarifesi koyuyorsa, bir minibüste fiyat tarifesi koyuyorsa kamyonculukta da koyduğu tarifeleri denetlemek ve o tarifelerin altında taşımacılık yapılmasını engellemek durumundadır. Bu anlamıyla şoförlerimizin bu sorunu da çok hayati sorunlardan bir tanesidir.

Bunun ötesinde, yine taşımacılık sektörünün önemli sorunlarından bir tanesi; bu sektörü özellikle büyük şirketlerin ilgi alanına sokma anlayışı Ulaştırma Bakanlığının yaptığı düzenlemelerde ve bürokraside hâkimdir. Bu nasıl oluyor size açık örnekle söyleyeyim: Değerli arkadaşlar, bugün taşımacılık sektöründe birçok kooperatifimiz var. Bu kooperatifler kamyoncular kooperatifinden tutun da taşımacılık alanında birçok kooperatif. Bu kooperatiflere öz mal sorunu getiriyorsunuz, diyorsunuz ki: "Siz yirmi araçlı bir kooperatifseniz bu kooperatifin on tane kendi öz malı olacak. Kooperatif ortakları kendi araçlarını bu kooperatife verecek." Bunlar çıkış yolu olarak ne yapıyorlar? Eski arabaları burada gösterip bunu yapmaya çalışıyorlar. Aslında taşımacılıkta kooperatifçilik çok doğru bir uygulamadır, bir yoldur. Ama siz lojistik şirketlerinin önünü açmak için kooperatifçiliği engelleme anlamında öz mal sorununu koyarsanız burada binlerce araç sahibini devre dışı bırakıp, kooperatif örgütlenmesinin dışına itip onları kendi başına bırakıp lojistik şirketlerini bu alanda etkin hâle getirirsiniz. Kooperatif malına öz mal şartını kaldıracaksınız, kooperatifleri daha fazla üyesi olan taşımacı kooperatifler hâline getireceksiniz ve kooperatife giren taşımacıların devlet ihalelerinde öncelikle taşıma hakkı olduğunun altını çizeceksiniz ki direksiyonun başında bu işten para kazanan kamyoncuyu, taşımacılığı öncelikle bu alanda para kazanır noktaya getireceksiniz. Bunları bir kenara itiyorsunuz, büyük şirketlerin, büyük taşımacılık yapan insanların bu alanda daha etkin olmasının önünü açıyorsunuz. Bunu belki Bakan böyle düşünmüyor ama Bakanlık bürokrasisinin hazırladığı genelgeler  sonuçta bunu zorunlu hâle getiren bir noktaya geliyor. Onun için, burada bir kez daha söylüyorum: Bu anlayış değiştirilmelidir.

İkincisi, ulaştırma koordinasyon kurullarında, belediyelerin şehir içi trafiğini düzenleyen koordinasyon kurullarında esnaf oda temsilcileri yasal statüde orada temsilci olmalıdır. Bütün taşımacılığı yapan esnafın temsilcileri maalesef orada çok azınlıkta, sadece ilgili konularda görüşü alınıyor; oy kullanma ve asil üye olma hakkı ellerinden alınmış durumdadır. Bunlar, bu sektörü bilmeyen bürokratlarla bu sektör hakkında karar alma demektir.

Onun için, burada kısa sürede şunu söylemek istiyorum: Şoför odalarımızın, şoför esnafımızın daha çok devlet bürokrasisinde karar almak yerine, onların önerileriyle karar alınması gereğine ihtiyaç var. Ulaştırma sektörünün mazotundan, akaryakıtından, yedek parçasından vergi almak yerine, o insanların ekmek teknelerini devam ettirebilme anlayışını hâkim kılmaya ihtiyaç var ve şoför esnafını eğiterek daha iyi bir noktaya taşımaya ihtiyaç var.

Bu duygularla, ben, bu anlamıyla şoför esnafının sorunlarının bir kez daha burada konuşulmasına vesile olduğu için herkese teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Susam.