GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:59
Tarih:01.02.2012

HÜLYA GÜVEN (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri  saygıyla selamlıyorum.

Bugün, elektrik dağıtım hizmetlerinin özelleştirilmesi nedeniyle ortaya çıkan tüketici haklarına aykırı uygulamaların araştırılarak tüketici haklarını koruyucu tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98 ve İç Tüzük'ün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince  Meclis araştırılması açılmasının gündeme alınması için grup adına söz almış bulunmaktayım.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün elektrikte büyük bir vurgun yaşıyoruz. Vatandaşlarımızdan "kayıp kaçak bedeli" adı altında yılda 2 milyar lira yani eski parayla söyleyecek olursak 2 katrilyon lira, "sayaç okuma bedeli" adı altında da yılda 100 milyon yani 100  trilyon lira haksız yere alınmaktadır.

Biliyoruz ki elektrik kullanımı bir kamu hizmetidir ve devlet karşılamak zorundadır ancak görüyoruz ki elektrik dağıtımı özelleştirilerek şirketlerin kâr etmesi garanti altına alınmış, vatandaşların hakları ise yok sayılmıştır. "Bu nasıl oluyor?" diye soracaksınız. Elektrik Mühendisleri Odası bir hesap yapmış, faturalara yansıtılan yüzde 16,3 oranındaki kayıp kaçak bedeli 2012'de azaltılırken dağıtım hizmet bedeli yüzde 20,7 oranında artırılarak sabitlenmiştir yani azaltmanın bir kandırmaca olduğunu görüyoruz.

Yine vatandaşların itirazına yol açan ve sonucunda faturalara yansıtılan kayıp kaçak adının da gizlendiğini görüyoruz. Az önce de söylediğim gibi, 2011 yılında vatandaştan alınan kayıp kaçak bedelinin eski para tanımıyla toplam 2 katrilyonu aştığı görülmektedir.

Elbette dağıtım şirketlerinin uluslararası standartlara ulaşmak için yatırım yapması zorunludur ancak bu zorunluluğun haksız olarak vatandaşın sırtına yüklendiğini görüyoruz. EPDK, haksız yere alınan bu bedellerin adını da gizlemiş, vatandaştan tahsil etmesine yol açmıştır.

Gelelim sayaç okuma bedeline. Danıştay, bu bedelin haksız olduğunu tespit etti. Peki, EPDK ne yaptı? Bu haksızlığı ortadan kaldıracağına yüzde 150 oranında zam yaparak adını da gizledi.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; daha önce de elektrik hizmetinin bir kamu hizmeti olduğunu ifade etmiştim. Elektrik halkın ortak ihtiyaçları için tesis edilen bir kamu hizmetidir, tamamen serbest piyasa koşullarına bırakılması ise kabul edilemez. Tamamen piyasa koşullarına bırakılınca bakın neler oluyor? Ben, birçok örnek verebilirim ama üç tane yaşanan örnek vereceğim. Bir köyümüzde 2006'dan kalan elektrik borcu nedeniyle, üstelik burada köylülerimiz böyle bir borcun olmadığını söylemektedirler, bir buçuk yıldır elektrik ve sularının kesik olduğunu anlatmaktadırlar. Bu köyde susuzluk nedeniyle salgın hastalıklar oluşmayacak mı? Peki hijyen nasıl sağlanacak? Çamaşırları nasıl yıkayacaklar? Yemeklerini nasıl pişirecekler ve temiz su nasıl içilecek? Bunları sağlamak devletin görevi değil midir? Okullara tablet bilgisayar dağıtılırken teknolojide çok ileri olduğumuz söyleniyor ancak köylerimiz susuz, elektriksiz, doktorsuz, öğretmensiz bırakılıyorlar.

Bir başka örnek de borç olmadığı hâlde, elektrik bedelleri de düzenli ödendiği hâlde hizmetin alınamadığı. Bir ilimizde -aslında bu birçok ilimizde mevcut- vatandaşlarımız elektriklerin çok sık ve uzun süreli kesildiğini söylüyorlar. Parayla satılan bir hizmetle ilgili olarak ödedikleri paranın karşılığını alamadıklarını  anlatmaktadırlar. Özellikle esnaf bu elektrik kesintileri nedeniyle güç kaynakları ve jeneratör kullandıklarını, kendilerine çok pahalıya mâl olduğunu ve mağdur olduklarını anlatmaktadırlar. Yani satın aldıkları bir hizmetin karşılığını alamadıklarını vurguluyorlar ve üstelik ödedikleri bir hizmetin garantisinin de olmadığını belirtmektedirler.

Üçüncü örnek ise kendimi veriyorum. Birçok vatandaş gibi ben de bir tüketiciyim. Onların şikâyetlerine  konu olan haksızlığa ben de maruz kaldım. Boş olan bir evimizde hiç elektrik kullanılmadığı hâlde yanlış okunduğu için 9 bin lira yani 9 milyar lira fatura geldi. Hemen itiraz ettim. İlk söylenen önce ödemem gerektiği daha sonra işlem yapılabileceği şeklindeydi. Ama milletvekili olarak bu sorunu hızlı bir şekilde hallettim. Peki vatandaş ne yapsın? Onların önde gelen şikâyetleri elektrik faturasındaki yazım yanlışlıklarında komşulardan borç alarak ödeme yaptıkları şeklindedir. Peki sonra iade var mı? Yok, ileriye yönelik harcamalardan kesiliyormuş. Vatandaş çaresiz, kullanmadıkları elektriğin parasını peşin ödüyorlar hem de komşularından borç alarak.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüyoruz ki Hükûmet elektrik dağıtım hizmetlerini tamamen piyasa koşullarına bırakmıştır, ancak hatırlayalım ki Anayasa'mızın 172'nci maddesine göre devlet tüketicileri korumak zorundadır, yine 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun da vatandaşlarımızı korumaktadır. Peki, uyuluyor mu? Hayır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sonuç olarak Anayasa hükümlerine, kanunlara dayanarak Danıştayın tüketici lehine verdiği kararlara göre de alınan sayaç okuma bedeli haksızdır, kayıp kaçak bedeli haksızdır. İsimleri gizlenen bu bedellerin alınmaması, alınanların ise vatandaşları zora sokmadan, tek tek dava açmalarına zorlamadan iadesi gerekmektedir.

Yanlış okunan sayaç nedeniyle fazla para alınmaması, varsa alınan paranın da hemen iadesi gerekmektedir. Her şeyden önce devlet vatandaşı korumak zorundadır.

Yine düzenli olarak parasını ödeyen vatandaşlar satın aldıkları hizmete ait elektrik sayaçlarının sürekli dönmesi gerektiğini söylüyorlar. Az önce de söylediğim gibi, bir kısım illerimizde uzun süreli elektrik kesintisi nedeniyle esnaf özellikle zor durumda kalmaktadır, elektrik faturalarının vatandaş hakkını koruyacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini söylemektedirler.

Yine, devlet her durumuyla, her konusuyla, her konumda vatandaşı korumak zorundadır diyorum ve saygılarımı sunuyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Güven.