| Konu: | ASKERLİK KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 109 |
| Tarih: | 22.05.2012 |
CHP GRUBU ADINA AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Askerlik Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın birinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, MHP'nin grup önerisi üzerine yaptığım konuşmada bazı sorunlara değinmiştim, eksik kaldı, onları da tamamlama fırsatı buldum bu vesileyle. Size, konuşmamın son bölümünde resen emekli edilen subay ve astsubayların açlık grevinin 3'üncü gününde olduğunu söylemiştim. Ne istiyor bu insanlar?
Değerli arkadaşlar, Türkiye darbelerden çok çekti. Darbelerden asker, sivil, sıradan vatandaş, hepimiz nasibimize düşeni çok fazlasıyla aldık. Bunların yaşam koşullarının düzeltilmesi, haklarının iade edilmesi, mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda çeşitli zamanlarda çeşitli taleplerde bulunduk, bulunmaya devam ediyoruz.
Askerlik Kanunu görüşülürken, asker olarak mağdur edilmiş insanların sorunlarına da değinmek gerektiğini düşündüm. Resen emekli edilen ya da ordudan çıkarılan subay ve astsubaylarla ve öğrencilerle ilgili daha önce bir düzenleme yapılmış ve bazılarının hak kayıpları iade edilmiş ama birçoğunun hak kayıpları iade edilmediği gibi bugüne kadar soruna herhangi bir çözüm de bulunmamıştır. Nedir bu sorun?
Değerli arkadaşlar, YAŞ kararlarıyla ordudan çıkarılan ya da emekli edilen şahıslara bir kısım hakları iade edilmiş, ama YAŞ kararlarında konu edilenlerin suçlarından daha hafif suç işleyenler, sıralı amirleri tarafından disiplin cezalarıyla resen emekliliğe sevk edilenler ve ordudan çıkarılanlara "Kendilerine yasa yolu açıktır." denilerek hiçbir hak talebi iade edilmemiş ve mahkemeye başvurduklarında da mahkemeler de sicil amirlerinin verdikleri siciller doğrultusunda açtıkları davaları reddetmişlerdir. Bir kere, disiplin suçundan resen emekli edilmiş, sicil amirinin tuttuğu raporla emekli edilmiş bir insan düşünün. Bu insanın -elimizde o kadar çok örnek var ki, bir tanesinden bahsetmek istiyorum- çocuğu özürlü bir şahıs ve tedavisi çok ağır, tedavi koşulları çok ağır, bakımı çok ağır, çocuğuna bakabilmek için sağından solundan borç edinmiş. En az beş-altı tane başarı belgesi alan bu astsubay, çocuğunun bakımından dolayı yükümlendiği masrafları ödeyemediği için ve disipline verilerek, çok fazla borçlandığı da bu disiplin konusunda konu edilerek resen emekli edilmiştir. Şimdi, bunun karşısında YAŞ kararıyla resen emekli edilen insanlar var; ciddi suçlamalar var haklarında, müesses düzeni yıkmaya yönelik eylemler içinde bulunabileceği kaygısı var, ordunun geleneklerine aykırı davranışlardan dolayı ciddi suçlamalarla resen emekli edilenler var. Buna rağmen, bunlarla birlikte diğerinin durumu değerlendirildiğinde, çocuğunun bakım masraflarını üstlendiği ve çok borca girdiği için şahsi olarak zor durumda kalmış bir insanın emekliliği ile diğerlerinin emekliliği arasında bir fark konulduğunda YAŞ kararlarıyla resen emekli edilenlere bütün hakları iade edilmiş, oysa bu şahıs hem ordudan atılmış hem de o çocuğuyla baş başa sokağa bırakılmıştır. Bunların sorunlarına bir çözüm bulmak zorundayız.
Biz bunu söylediğimiz zaman Komisyonda bazı üye arkadaşlarımız dediler ki: "Bu konuda o kadar çeşitli mağduriyetler var ki bu mağduriyetlerin kaynaklarının hepsini ayrı ayrı bulup, bunlara ayrı ayrı çözüm bulmak mümkün değil." Şimdi, bakınız, bir tarafta suçu son derece basit, bir cezası bile olmayan, Ceza Kanunu açısından bir müeyyidesi bile olmayan bir suçla bu insanı sokağa attınız. Buna "Yasada yeri yok, o kadar çeşitliler ki bunları kategorize edemiyoruz." demek, bizim için, bu sorunu çözmekten kaçmak demektir. Bunların dosyaları teker teker yeniden ele alınır; madem bu ülke bir hukuk devletine dönüşüyor -öyle iddia ediyorsunuz- madem ileri demokratik bir düzene geçiyoruz o zaman bunların mağduriyetlerinin giderilmesi için de hiç olmazsa dosyaları yeniden ele alınır ve bir haksızlığa uğrayıp uğramadığı konusunda bir karar verilir. Hiç olmazsa bu yönde bir düzenlemeyle denilir ki: "Dosyanı geri aldık, tekrar inceledik. Evet, senin ordudan çıkarılman haklıdır." ya da "Haklarını iade ediyoruz." denilir.
Şimdi, bu insanların birçoğu aynı basit olaylar nedeniyle, hatta sicil amirinin kendisine lüzumsuz takıntısı nedeniyle -o dönemleri çok iyi biliyoruz- çok mağdur ve perişan durumdadırlar. Biraz önce konuşmamda söylemiştim, açlık grevlerinde üç gününü de doldurdular bugün, yani açlık grevi yapmaya devam ediyorlar. Bu insanların sorunlarına sahip çıkmak lazım. Ben bunun için Sayın Bakana, Sayın Komisyon Başkanımıza ve bürokrasideki yetkili arkadaşlara söylüyorum: "Lütfen, bu konularda ciddi bir araştırma, inceleme yaparak bunların sorunlarının çözümü için önümüze bir teklifle gelin ve bu teklifi hep birlikte destekleyelim ve bu mağduriyetleri beraber giderelim."
Diğer yandan başka sorunları var. Uzman çavuşlarla ilgili çok ciddi bir sorun var. Değerli arkadaşlar, uzman çavuşlara hak verir gibi gözüken bazı yasal düzenlemeler yapılmış yani "Uzman çavuşluktan ayrılan şahsın kamu görevlerinde görevlendirilebileceği" gibi bir düzenleme var. İki yıl uzman çavuşluk yapan şahıs orada kendisini güvende hissetmediği için sözleşmesi yenilenmiyor ya da ayrılıyor askerlikten, ordudan. İçişleri Bakanlığı kadrolarına alınıyordu daha önce, Adalet Bakanlığı kadrolarına alınıyordu, Sağlık Bakanlığı kadrolarına alınıyordu, şimdi bakanlık kadrolarına bunları almamaya başladılar.
Almamakta haklıydılar çünkü Osmaniye Cezaevine incelemeye gittiğimizde "robocop" olarak görevlendirilen şahısların bu şahıslar olduğunu gördük. Yani Güneydoğu'da iki yıl, üç yıl, dört yıl, beş yıl uzman çavuşluk yapan şahsın, döndüğünde, psikolojisi, gerçekten, bir cezaevinde görev yapmaya, bir sağlık kurumunda görev yapmaya elverişli hâle gelmiyor. Bunları rehabilite etmeden bu kurumlarda çalıştırmaya kalkarsanız sonuç alamıyorsunuz, başarısız sonuç alıyorsunuz, ondan sonra da bunları kendi bölümlerinde istihdam etmiyorsunuz. Ne yapıyor bu şahıslar şimdi? Türkiye'deki belediyelere yükleniyorlar, "Ben uzman çavuşluktan ayrıldım, belediyede bana iş verin." Bugün çalışan uzman çavuş sayısı kadar, samimi söylüyorum, görevinden ayrılmış uzman çavuş var.
Bunun yanında, uzman erbaşların sorunları var. Uzman erbaşlar da kendilerini güvende görmüyor arkadaşlar. Yani bir gelecek görmeyip, geleceklerini garantide görmeyip bu kurumda çalışarak, emek vererek, bir sürü riski üzerine alarak, ölüm riskiyle yaşayarak yarınının ne olacağını bilmeyen insanları orada tutmanız mümkün değil, orada onlara düzgün görev yaptırmanız da mümkün değil. Dolayısıyla bunların yaşam koşullarını, özlük haklarını düzeltecek, kendilerini güvenceye alacak bir statüye kavuşturulmalarının da zorunlu olduğunu düşünüyorum.
Bunun dışında, yine biraz önce söylemiştim, astsubaylarla ilgili, polislerle ilgili, bunların 1'inci derecenin 4'üncü kademesine kadar yükseltilmeleriyle ilgili bir yasal düzenleme yaptık ama göstergeler aynı kaldığı için maaşlarında ciddi bir artışa neden olmadı. Dolayısıyla, verdiğimiz gösterge, şimdi, kamuoyunda, polis kamuoyunda, asker kamuoyunda, astsubay kamuoyunda sözde kalan yani güya göstergeyi yükseltmediğimiz için ayda 4 lira zam verdiğimiz insana hem gösterge vermiş oluyoruz hem hiçbir şey vermemiş oluyoruz. Dolayısıyla bu, Meclisin ciddiyetiyle, devletin ciddiyetiyle bağdaşmaz diye düşünüyorum.
Bu konuda çok yasal eksiklik var. Zaman zaman değişiklik önergeleri verdik, bunlar sanıyorum Meclise gelecek. Bu önergelerimiz Meclise geldiğinde de bütün parti gruplarının ortaklaşa iyileştirme çabalarına hepimiz birlikte destek olalım. Gerek polisin gerek askerin -astsubayın, uzman jandarmanın, uzman erbaşın- sorunlarını bir bütün olarak ele alalım çünkü bunlar bizim güvenliğimizin teminatıdır, bu ülkenin güvenliğinin teminatıdır. Eğer biz bunları kendi güvenliklerinden yoksun hâlde bırakırsak kendilerine güvenebileceğimiz bir teminat olmaktan çıkarlar diye düşünüyorum.
Bu duygularla yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.