GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:60
Tarih:02.02.2012

HURŞİT GÜNEŞ (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; İç Tüzük'ün değiştirilmesiyle ilgili teklif üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunarım.

Meclis İçtüzüğü çok önemli bir yasa kuşkusuz çünkü parlamenter rejimin temeli, esası, tıpkı Anayasa gibi çok önemli. Bizim, bu parlamenter demokrasinin, bu çatı altında nasıl çalışacağımızı gösterecek.

Teklifin özü şu: "Parlamentoda yasamanın verimliliğini ve etkinliğini artıracağız." diyor. Sözde, savurganlığı ortadan kaldıracakmış.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de altmış beş yıldır çoğulcu parlamenter rejimi derinleştirmeye çalışıyoruz. Kimi zaman bu çabamız darbelerle kesiliyor ama bu darbeleri çoğu zaman büyük bir kolaylıkla aşıyoruz çünkü halkımız yanımızda oluyor. Bu darbeler büyük zulümler getiriyor ama demokratik rejim raydan çıktığında, halkımızın kahir ekseriyeti, buna neden olanlardan bir hesap sorma, bir öç alma duygusallığına kapılmadan demokrasiyi yeniden özgürlükçü rayına oturtuyor.

Sayın milletvekilleri, bu toprakların insanları yüzyıllarca "zıllullah fil âlem" olarak bilinen sultanın kullarıyken cumhuriyetle beraber yurttaşlığı elde ettiler, özgür yurttaş oldular. Siyasal irade böylelikle kaynağını millete devretti.

Sonra ne oldu? Altmış beş yıl önce de şu oldu: Altmış beş yıl önce devletin temel gövdesini oluşturan bir siyasal parti, çoğulcu demokrasi olsun, kendi sesinin dışında Parlamentoda farklı sesler yani sizler olun diye Türkiye'ye çok partili rejimi getirdi.

FEVAİ ARSLAN (Düzce) - Lütfettiniz yani!

HURŞİT GÜNEŞ (Devamla) - Evet, siz de onun parçasıydınız. Türkiye'de tek parti vardı.

Şimdi, halkımız çok partili rejimi büyük sevinçle kabul etti. Öyle değil mi? Çok partili rejim çok daha iyi bir rejim değil mi? Öyle. Şimdi?  

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Doğru, sizi sandığa gömdü.

HURŞİT GÜNEŞ (Devamla) - İyi oldu, biz de muhalefete geçtik, ne olacak? Muhalefet ve iktidar bu Parlamentonun birer önemli parçası. O zaman iktidardan ayrılan Cumhuriyet Halk Partisi, iktidarı susturmaya çalışmadı, tam aksine "olabildiğince konuşsunlar" dedi.

Şimdi, açık yüreklilikle ifade edeyim: Oy çokluğuna dayalı bir demokrasiye razı olursak primitif, ilkel, gelişmemiş bir parlamenter rejime de razı olmuş oluruz. Oysa, böylesi bir parlamenter sistem meşru sayılsa bile, böylesi bir iktidar meşru sayılsa bile adil sayılmaz. Adil demokrasi olabilmesi için gücünüzü dağıtacaksınız, muhalefete ses hakkı vereceksiniz, söz hakkı vereceksiniz, eleştirileceksiniz ve bundan güç alacaksınız. Adil olan demokrasi budur. Halkın çoğunluğu eğer kendisinin temsilini bulamıyorsa, eğer ki o iktidarın kendisine ses hakkı, söz hakkı verdiğini düşünmüyorsa o iktidarı adil bulmaz, bir istibdat rejimi olduğunu düşünür, bu da sakınılması gereken en önemli şeydir.

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Birilerini göreve çağırıyor.

HURŞİT GÜNEŞ (Devamla) - Toplumun vicdanı son derece önemlidir.

Değerli milletvekilleri, bakın, oy çokluğuna sahip olmak yahut da iktidara olabildiğince sahip çıkmak iyi bir şey değildir. Yani bunu öyle niteleyebilirsiniz.

Bakınız, size bir dönem hatırlatacağım, Sayın Elitaş burada yok ama iyi hatırlar o dönemi: 1987 yılında Türkiye'de bir referandum oldu. O referandumda kudretlerini terk etmeyen, etmek istemeyen siyasetçiler referandumlarda 1980 öncesinin siyasetçilerinin siyasal haklarının yasaklanmasını istediler, tıpkı darbeciler gibi. Darbecilerle beraber aynı saiklerle dediler ki: "80 öncesinin siyasetçilerinin siyasal hakları iade edilmesin." Ne ayıp değil mi? Biz onları hiç yargılamadık, halkımız da yargılamadı. Halkımız onları sandıkta yargıladı, doğrusu da o. Darbecilerle beraber hareket eden siyasetçilerin sonu ne yazık ki sandıkta bitti.

Değerli arkadaşlar, insanlığa yollanan en yüce değerlerden biri adalettir. Adalet sadece mahkeme salonlarında aranmaz, adalet aynı zamanda siyasette de aranır. Adil olmayan iktidar, insanlara özgürlük vermeyen, bireylere sivil itiraz hakkı tanımayan, medyaya eleştiri hakkı tanımayan iktidarlardır. Bunlardan mutlaka sakınmamız gerekir. Demokratik iktidarlar kendilerine itiraz edenleri içeri tıkmazlar, onların özgürce konuşmalarını isterler.

Değerli milletvekilleri, ya, benim bu iktidarla ilgili anlamadığım bir şey var; bu iktidarın mensupları sıklıkla gelip bu kürsüde muhalefetten şikâyet ediyorlar. Benim bildiğim, iktidar icraatlarını anlatır, muhalefet de onu eleştirir değil mi? Hayır. İktidar mensupları genellikle bu kürsüye geldiklerinde icraatlarını anlatacaklarına -bakanlar burada- onların ne yaptığını bize anlatacağına, biz de onları eleştireceğimiz yerde, gelip tek parti dönemine gidiyorlar veya Cumhuriyet Halk Partisine gidiyorlar veya muhalefetin diğer kanatlarını eleştiriyorlar. Bu nasıl bir iktidar anlayışı? İktidarla muhalefet bir arada olmayacak mı?

Şimdi, bizim anlamadığımız nokta şudur değerli arkadaşlar: Bir anayasa hazırlanıyor ve Başbakanımız bu konuda dedi ki: "Bir uzlaşma komisyonu olsun, bütün siyasi partiler gelsinler orada yer alsınlar ve beraberce uzlaşma içinde bu uzlaşma komisyonunda anayasayı hazırlayalım." Öyle değil mi? Evet. Diğer muhalif partiler de geldiler orada yer aldılar. Şimdi, Meclisin çalışma mekanizmasını oluşturan İç Tüzük konusunda, ben merak ediyorum, niye böyle bir uzlaşma aranmıyor? Yani uzlaşmayla buranın çalışma mekanizmasını ayarlamayacak mıyız? (CHP sıralarından alkışlar) Uzlaşmayla anayasa yapıyoruz ama uzlaşmayla İç Tüzük yapmıyoruz.

Şimdi, bu, ne getiriyor? Bunun ne getirdiği belli: Muhalefetin söz hakkını kısıyor, süreleri kısıyor. Şimdi, doğal olarak muhalefet bundan şikâyet edecek. Şimdi, muhalefete ses hakkı vermeyen, söz hakkı vermeyen bir iktidarla biz nasıl uzlaşarak anayasa yapacağız? Gelin, bize anlatın ve ikna edin bizi. (CHP sıralarından alkışlar) "Biz, bir demokratik anayasayı yapacağız tıpkı İç Tüzük'teki gibi" mi diyeceksiniz? Bana kalırsa, ne yazıktır ki, Uzlaşma Komisyonunun çalışmasının güvenilirliğine indirilmiş çok önemli bir darbedir bu.

Değerli milletvekilleri, değerli arkadaşlar; Parlamento kürsüsü kimi zaman çatışmayla, kimi zaman da uzlaşmayla halkın özgür iradesini Parlamentoya yansıtır. Bu kürsüdür o. Bu kürsüye güveneceksiniz. Bu kürsüde herkes özgürce istediğini söyleyecek.

Bakınız, bundan yirmi yıl önce Sosyaldemokrat Halkçı Partinin lideri kendisi gibi düşünmeyenlerin bu Parlamentoya gelmesi için yol açtı "Gelsinler, burada konuşsunlar." diye. Şimdi, Türkiye'nin kahir ekseriyeti bunun demokrasi açısından iyi bir şey olduğunu düşünüyor ve o arkadaşlar buraya geliyor. Çünkü bu kürsüde, bu Parlamento çatısı altında tartışa tartışa uzlaşma alanlarımızı genişleteceğiz, uzlaşacağız. Uzlaşmak kötü bir şey değil, uzlaşmak demokrasinin özü. Sayın AK PARTİ'liler, sayın iktidar partisi mensupları; uzlaşma kültürüne sahip çıkmanız gerekiyor, hoşgörülü olmanız gerekiyor. Eğer "Yüzde 50 oy aldık." diyorsanız, "Türkiye'nin büyük çoğunluğu bizi destekliyor." diyorsanız, eğer gerçekten yüreğiniz o gücü taşıyorsa, gelin, burada herkesle kucaklaşabilin, uzlaşabilin, o hoşgörüyü gösterin. (CHP sıralarından alkışlar)

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Kurultay konuşması?

HURŞİT GÜNEŞ (Devamla) - Kurultay konuşması değil, bu, önemli bir ders.

İktidarların demokratik raydan çıkmalarının en önemli şeytani dürtüsü nedir biliyor musunuz? Etkin icraat uğruna muhalefetin engellenmesi vehmidir. Bundan mutlaka sakınınız.

Bakınız değerli arkadaşlar, demokrasiyi elde etmek için sadece demokratik bir anayasa yapmak yetmez, aynı zamanda zihniyet ve telakkilerin değiştirilmesi gerekir. Zihniyetler ve telakkiler değiştirilmedikçe ülkeye demokrasi gelmez. Anayasa'ya dayanılarak darbeler yapılmamıştır, zihniyetler ve telakkiler yanlış olduğu için darbeler gelebilmiştir.

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Öyle mi?

HURŞİT GÜNEŞ (Devamla) - Evet? Bilmiyorsan öğren.

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Tabii, siz daha iyi biliyorsunuz.

HURŞİT GÜNEŞ (Devamla) - Biz iyi biliriz, biz Türkiye'nin çok partili rejimini getirdik. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İBRAHİM KORKMAZ (Düzce) - Biliyoruz!

HURŞİT GÜNEŞ (Devamla) - Tabii? Tabii?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HURŞİT GÜNEŞ (Devamla) - Çıkıp burada dediniz ki?

BAŞKAN - Sayın Güneş, süreniz doldu efendim.

HURŞİT GÜNEŞ (Devamla) - Bakın söylendi. Söylediğinde Cumhuriyet Halk Partisinin imzası yoktur.

Değerli arkadaşlar, eğer gerçekten demokratik bir anayasa istiyorsanız uzlaşma kültürüne sahip çıkınız ve bunu uzlaşmayla çıkartalım, zorla değil, oy çokluğuyla değil, adaletle. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler.