GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İZMİR MİLLETVEKİLİ OĞUZ OYAN VE 59 MİLLETVEKİLİNİN; GÖREV VE SORUMLULUĞUNUN GEREKLERİNİ YERİNE GETİRMEDİĞİ VE YARGI BAĞIMSIZLIĞININ KORUNMASINDA GEREKLİ ÇABAYI GÖSTERMEDİĞİ İDDİASIYLA ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN HAKKINDA GENSORU AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGENİN ÖN GÖRÜŞMESİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:60
Tarih:02.02.2012

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri; tabii, konuşma süresini on dakika diye hemen belirttiniz ancak gensoruyla ilgili ne Anayasa'da ne İç Tüzük'te on dakikalık bir süre belirten bir hüküm yok. Ben, derdimi, meramımı anlatıncaya kadar buradan ayrılmayacağım. İlk önce bu ikazımı yapayım. (CHP sıralarından alkışlar)

İki: Yasama, yürütme, yargının birleştiği bir ülkede anayasa yoktur. Bugünkü geldiğimiz noktada, yasama, yürütme, yargı organı birleşmiş durumdadır. O açıdan, Türkiye Cumhuriyeti devletinde, Anayasa, AKP iktidarıyla yok sayılmış durumda.

Peki, burada neden ben bunu söylüyorum? AKP döneminde yapılan nedir? Burada söz aldığımız Adalet Bakanlığının sorunu? Adalet Bakanlığıyla ilgili.

Bir: Cezaevlerinin sayısı artmıştır, mevcut olan cezaevleri yetmediği için cezaevlerinin çevresinde bulunan gayrimenkullerin çoğu kamulaştırılmıştır.

ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Doğru söylemiyorsun.

MAHMUT TANAL (Devamla) - İki: HSYK'yla ilgili anayasa değişikliği oldu. Anayasa değişikliğiyle ne oldu? Hükûmete bağlı yargıçlar oluştu. İyi niyetli yargıçları ben tenzih ediyorum.

Şimdi, bu şekilde, Ergenekon davasında toplu arama, dinleme, rahmetli Türkan Saylan'ın evinde arama kararı veren, Ergenekon sanığı Profesör Mehmet Haberal'ın şikâyeti üzerine tazminata hükmedilen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Üyesi Ömer Diken, Özel Yetkili İstanbul 10. Ceza Mahkemesi Başkanı yapıldı.

Erzincan eski Başsavcısı İlhan Cihaner ile ilgili soruşturma ve davada katkısı olan Erzurum Başsavcı Vekili Taner Aksakal, Aksaray Başsavcısı yapıldı.

Cumhuriyet Savcısı Rasim Karakullukçu Erzurum Başsavcı Vekili iken, Savcı Osman Şanal Antalya Cumhuriyet Savcısı oldu. Yargıç Mehmet Karatay, Ankara Hâkimi oldu.

Haberal'ın kazandıkları, yani tazminat davasını kazanıp, ödüllendirilen yargıçlarla ilgili;

Albay Dursun Çiçek'i tutuklayan, tahliye taleplerine ret kararı vermekle tanınan, Haberal'a tazminat ödemeye hükmedilen Yargıç Rüstem Eryılmaz, Özel Yetkili 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına atandı.

Ergenekon başta olmak üzere benzeri davalarda önemli miktarda tutuklama kararının altında imzası bulunan, tahliye taleplerine aynı oranda soğuk bakmakla tanınan, Haberal'ın tazminat kazandığı 14. Ağır Ceza Mahkemesi Üyesi Resul Çakır İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı yapıldı.

Tahliye ve tutuklama konusunda Çakır'a benzer tutuma sahip olarak bilinen 13. Ağır Ceza Mahkemesi Üyesi, Haberal'ın tazminat kazandığı Gökmen Demircan, 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına getirildi.

Tahliye kararını isteyen savcılarla ilgili olarak;

Ergenekon davasında tahliye yönünden muhalefet şerhi koyan Özel Yetkili İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Zafer Başkurt, Balyoz davası duruşmalarının başlamasına bir hafta kala Gebze'ye atandı.

Aynı şekilde tahliye yönünde muhalefet şerhi koyan Özel Yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erkan Canak, Sakarya'ya çekildi.

Ergenekon davasına Başkanlık yapan, birçok sanıkla ilgili tahliye isteyen Köksal Şengün, Bolu Adliyesine tayin edildi.

"Parasız eğitim istiyoruz." pankartı açan, on dört ay tutuklu kalan üç öğrenciye beraat isteyen Özel Yetkili Savcı Kasım İlimoğlu, Büyükçekmece Savcısı yapıldı.

Emekli Orgeneral Hurşit Tolon'u tahliye eden, Haberal'ı tahliye edeceği yönünde pek çok habere konu edilen "Kurumsal olarak baskı altındayım." diyerek görevden ayrılmak isteyen İstanbul Özel Yetkili 12. Ağır Ceza Mahkemesi Üyesi Necat Ede, Bakırköy'e çekildi.

Balyoz davasında 21 sanık hakkında tahliye kararı veren İstanbul Özel Yetkili Hâkimi Oktay Kuban, Eskişehir'e atanırken, Dursun Çiçek'in tahliyesini sağlayan Yargıç Mehmet Faik Saban, Bakırköy'e yargıç yapıldı.

Balyoz sanıkları için tahliye yönünde muhalefet şerhi yazan 11. Ağır Ceza Mahkemesi Üyesi Oktay Acar, sulh ceza hâkimi oldu.

Balyoz davasında 26 sanık asker için tahliye yönünde oy kullanan yargıçlar Tuncay Aslan, Bakırköy; Yılmaz Alp ise Fatih Hâkimliğine gönderildi.

Bülent Arınç'ın suikast iddiası soruşturmasında gözaltına alınan 3 subayı serbest bırakan Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi Erol Tatar, asliye ceza yargıcı oldu.

Deniz Feneri davasının 3 savcısı görevlerinden alındığı gibi, haklarında iddianame açılarak, sanıkların tamamının tahliye kararı çıktı.

"Poşu davası" diye bilinen davada yirmi iki aydır tutuklu öğrenci Cihan Kırmızıgül için beraat isteyen savcı 6'ncı duruşma öncesi değişti, yerine gelen savcı kırk beş yıla kadar ağır hapis cezası talep etti.

Başsavcı atamalarında var olan ve aslında YARSAV kurucusu ve üyeleriyle HSYK seçiminde aday olanların uzun listesini bırakacağım ama şimdilik size bunları söyleyeceğim.

Gelelim Adalet Bakanlığıyla ilgili, anayasanın değişikliğiyle ilgili? "Efendim, HSYK seçimi yapılıyor, bu özgürce bir seçim." Bu anayasa değişikliğiyle kabul edilen hâkimlerin seçimleri, kurula üye seçimi, ister istemez gruplara ayrılmayı ve taraf olmayı gerektirir. Bu ise tarafsızlık yerine taraflılığa? Seçim süreci ve yeni seçimler bunun sürekliliğine yol açar.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarından, Türkiye aleyhine verilen kararlar Türkçeye çevrilirken diğer ülkelerle ilgili verilen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları Türkçeye çevrilmemekte, bizim Türk yargıcımız, Türk hukukçularımızın bu konuda gelişmesine engel teşkil etmekte.

İyi hukukçunun kaynağı iyi hukuk eğitimi ve kaliteli öğrencidir. Hukuk fakülteleri hızla artarken 2010 yılından bu yana, aşağı yukarı şu anda net rakam belli olmamakla birlikte, ben 64 diye biliyorum ama eğer yanlışsa özür dilerim, Sayın Bakan bunu düzeltsin, vakıf üniversitelerinde araştırma görevlileri derslere girmekte, bu da aynı zamanda hukuk eğitiminin kalitesini düşürmekte.

Türkiye'de birinci sınıf bir hâkimin brüt yıllık kazancı 18.251 euro iken bu miktar İngiltere'de 105 bin euro, Belçika'da 59 bin euro, Fransa'da 36 bin euro, İspanya'da 49 bin euro, Yunanistan'da 51 bin euro.

Türkiye'de mahkemelerin kendi bütçesi yok. Mahkemelerin bütçesi Adalet Bakanlığında yer almakta, bu Bakanlıkça denetlenmekte, başsavcıların eliyle yönlendirilmekte, bu durum yargı bağımsızlığını zedelemekte.

Adliye binalarının yönetici durumu ise: Bu, cumhuriyet başsavcılıkları tarafından yönetilmekte, bu, hâkimlerin savcılar karşısında güçsüz kalmasına sebebiyet vermekte. Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü Türkiye'deki tüm telefonların dinlenmesiyle ilgili Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinden karar talep etmişlerdir, bu konuda Adalet Bakanlığı, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 109'uncu maddesi uyarınca yazılı emir yoluyla Türkiye'nin her tarafında telefon dinlemelerinin Anayasa'ya aykırı olduğu hususunda Emniyet Genel Müdürlüğünün kararına itiraz etmediği hâlde, Jandarma Genel Komutanlığının kararına itiraz etmiştir. Jandarma Genel Komutanlığının kararına itiraz ettikleri için ben kendilerine teşekkür ediyorum. O, gerçekten bir insan hakkı ihlaliydi. Ancak Emniyet Genel Müdürlüğünün kararına itiraz etmemesini de ben ayıplıyorum ve bu aynı zamanda taraflı davrandığının bir göstergesi. İki kurum arasında bir çifte standart olamaz. Bu, aynı zamanda sanki Emniyet Genel Müdürlüğü AKP'den yana, Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı kendisinden yana değil? Bu şekliyle polis devleti yaratma ve kendisine özgü bir polis teşkilatını da kurduğu anlamına gelir ve o günden bugüne kadar hâlen de suç işleniyor, o karar yüzünden Türkiye'deki tüm vatandaşlarımızın telefonları hâlen dinlenmekte.

Gelelim adliyelere: Sayın Bakan her tarafta övünür: "Efendim, biz adliye binaları yaptık." Doğru, adliye binalarını yaptınız, ben teşekkür ederim, ancak adliye binaları aynen bir ticari alışveriş merkezi hâline gelmiş durumda. Örnek olarak, İstanbul Çağlayan'daki adliyeden içeri girdiğiniz zaman otopark giriş ücreti 5 TL, bir saatten itibaren 2 TL, 2 TL başlar, aynı şekilde Bakırköy Adliyesine gittiğimiz zaman sabahtan akşama kadar 3 TL. Çağlayan Adliyesinde bir su 1 TL, memur olunca 50 kuruş; bir tuvalet memur olunca 50 kuruş, vatandaşa 1 lira. Yani bu gerçekten baktığımız zaman adliyenin ne kadar alışveriş merkezine benzediği, adalet dağıtmaktan uzaklaştığı açık ve net.

En büyük hadise şu: 5018 sayılı Yasa'nın 70'inci maddesi uyarınca kim devlete zarar verirse, zarar veren bakan veya kamu görevlisi kim ise bundan sorumlu. Peki, 2005 yılına kadar Türkiye Cumhuriyeti tarihinde -Parlamentoda 110 tane hukukçu var- Harçlar Kanunu'nun 32'nci maddesi uyarınca adliyenin bankalara yatan tüm paraları faizliyken, Adalet Bakanlığı döneminde bu paralar faizsiz olarak o dönem Akbank'a yatırıldı. Akbank'tan sonra Çalık Holding'in ihalesi Akbank'tan para alındığı zaman, bu sefer bu paralar faizsiz olarak tekrar Vakıflar Bankasına geri gönderildi. Peki, ne oldu da Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 2005 yılında?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TANAL (Devamla) - ?cumhuriyetin kuruluşundan 2005 yılına kadar adliyenin yatan tüm paraları Harçlar Kanunu 32'nci maddesi uyarınca?

BAŞKAN - Sayın Tanal, lütfen toparlayın.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Tüzük'te, bana, konuşmayla ilgili bir hüküm söylerseniz?

BAŞKAN - Var, hemen okuyorum. Lütfen dinleyin.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Genel hükümler hariç ama. Direkt bu konuyla ilgili?

BAŞKAN - Hayır, madde 60. Bakın?

MAHMUT TANAL (Devamla) - O, genel hükümlere girer. Gensoruyla ilgili Tüzük'te, Anayasa'da bir hüküm yok.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Var, var.

BAŞKAN - Hayır, hayır, hayır. Kusura bakmayın?

MAHMUT TANAL (Devamla) - O, genel hükümdür. Ben buradan ayrılmayacağım.

BAŞKAN - Beni mecbur etmeyin ara vermeye.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Siz de beni mecbur etmeyin!

BAŞKAN - İç Tüzük'ü okuyorum efendim, bakınız?

MAHMUT TANAL (Devamla) - Beni mecbur etmeyin. Bilmiyorsunuz!

BAŞKAN - Hayır. Kürsüyü terk edeceksiniz.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Bilmiyorsunuz. Beş dakika ara verin.