| Konu: | BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 113 |
| Tarih: | 30.05.2012 |
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bu Marmaray Projesi'yle ilgili çok detaylı bir soru soruldu. Çok sayıda, aslında soru içinde soru. Ona ancak yazılı bir şekilde tatmin edici bir cevap verilebilir diye düşünüyorum. İlgili kurumumuzdan yazılı bir cevap alınması daha sağlıklı olur diye düşünüyorum.
Sayın Halaman'ın "Büyükşehirlerde park olarak işletilen yerler ne olacak? Özellikle okulların park, bahçelerinde ne yapılabilir?" diye bir sorusu vardı. "Kullanılabilecek mi buralar?" Tabii belediyeler yetkilendirilse de belediyelerle protokoller yapmak suretiyle uygun olan yerlerde, uygun zamanlarda kullanılması mümkün büyükşehirlerimizde ama bunun mutlaka, tabii, belediyelerle yapılacak protokollerle yürütülmesinde fayda var.
Malatya-Divriği duble yolu konusunda Sayın Vekilimizin bir değerlendirmesi oldu. Tabii, ilgili kurumumuzun yine değerlendirmesi lazım. Duble yollar konusunda 15 bin kilometreyi aştık yani şu anda 21 bin kilometrenin üzerinde bir duble yol ağına ulaşmış olduk. Tabii bu giderek artık daha da gelişecek, yayılacak. Bunun, ilgili kurumumuzun tabii fizibilitesine bakması lazım, trafiğine bakması lazım. Ben şimdi ezbere, ayaküstü bir şey söylemek istemiyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Bakanım, yolun devamı yapılıyor, Sivas tarafı yapılıyor, Malatya tarafı yapılmıyor.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Sayın Doğru "Geçici park alanı yapılıyor, hangi kriterler?" Plaka satışlarıyla ilgili yine detaylı sorular oldu. Bunlara, eğer müsaade ederseniz yazılı cevap verilsin. Tatmin edici, daha detaylı cevaplar verilmesinde fayda var diye düşünüyorum doğrusu.
Türk Hava Yollarıyla ilgili epeyce bir soru geldi, grevle ilgili düzenleme konusunda. Tabii, dünyanın değişik ülkelerinde farklı uygulamalar var. Bazı ülkeler kanunla bazı yasaklar getiriyorlar, diğerleri idari kararlarla bunları yapabiliyorlar. Bizim mevzuatımızda da daha çok Çalışma Bakanlığımızın görev alanına giren bir konu ve o çerçevede bazı düzenlemelerimiz var.
Ancak Türk Hava Yollarını bir taraftan da stratejik bir alan olarak görüyoruz. Az önce vurgulandığı gibi, gerçekten küresel düzeyde bir oyuncu hâline geldi Türk Hava Yolları. Bir taraftan da turizm sektörü yine çok çok önemli bir sektör. Burada, dolaylı olarak Türk Hava Yollarının katkısıyla oluşan aslında ciddi bir istihdam var, ciddi bir ekonomik aktivite var, faaliyet var. Bunların zarar görmemesi açısından? Yoksa "Çalışanlar bu hâle geldiyse, sırf yöneticilerinden mi geldi?" gibi bir soru soruldu, elbette ki değil. Bir kurum, bir işletme, bir şirket bir yere geliyorsa bütün çalışanlarının katkısıyla geliyordur, sadece yöneticileriyle değil. Zaten modern şirketlere de böyle bakılıyor, paydaş olarak bakılıyor. Yönetici, hissedar, çalışan, bütün bu kesimlerin paydaş olarak görülmesi lazım, belli noktada ortak çıkarları var bütün bu kesimlerin. En büyük ortak çıkarları da şirketin korunması, büyümesi, geliştirilmesi. Şirket büyüdükçe, geliştikçe bundan herkes payını alacaktır diye düşünüyorum. Burada ülke örneklerini daha sonra isterseniz arkadaşlarımız yine yazılı olarak iletsinler, değişik ülkelerde elbette farklı uygulamalar var.
Kilis'le ilgili konteyner kent konusunu gündeme getirdi bir değerli milletvekillimiz ve orada yapılan hizmetleri anlattı. Bir taraftan çok sevindirici tabii; Türkiye misafir ettiği insanlara her türlü hizmeti veren, bu kapasiteye sahip olan bir ülke. Konteyner kentlerimiz Birleşmiş Milletler tarafından da incelendiğinde, gerçekten Türkiye'nin bu çabası takdir ediliyor. Bu tek yaptığımız iş de değil. Türkiye öteden beri, coğrafyası gereği birçok defalar mültecileri topraklarında kabul eden bir ülke. Balkanlardan olsun, işte yakın geçmişte Irak'tan olsun, başka bölgelerden olsun birçok insan Türkiye'ye içinde bulunduğu şartlardan kaçarak sığındı ve Türkiye de onlara destek oldu, bunu yapmaya devam ediyor. Bunlar tarihsel anlardır, bu anlarda yaptığınız işler, bu tür dönemlerde attığınız adımlar milletlerin hafızasında yer eder ve gerçekten Türkiye bu anlamda çok iyi bir sınav veriyor diye düşünüyorum.
Bunları depremzedelerle karşılaştırmak, birbirleriyle yarıştırmak bence doğru bir yaklaşım olmaz. Elbette depremzedeye de en yüksek düzeyde hizmet edilmesi lazım, bize zor şartlar altında kaçıp gelmiş, sığınmış insanlara da imkânlarımız elverdiğince destek olunması lazım. Kaldı ki, depremden sonra Van'da çok ciddi bir çalışma yürütüldü, çadırlarda belki belli aksaklıklar oldu ama onlar da kısa sürede telafi edildi. Bugün depremin üzerinden işte şu kadar ay geçmişken Van'da çok güzel gelişmeler oluyor, binalar yükseliyor, altyapı yatırımları yapılıyor, ekonomik anlamda birtakım destekleyici faaliyetler yürütülüyor ve yeniden, daha iyisi, daha kalitelisi kuruluyor Van'ın. Gelecek depremlere de daha dayanıklı olacak şekilde Van'da bir imar çalışması yürütülüyor. Dolayısıyla bu Suriye'den gelen kardeşlerimiz ile Van'da deprem yaşayan kardeşlerimizi birbiriyle yarıştırmamız bence doğru bir yaklaşım olmaz.
Diğer konularda, bu Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfıyla ilgili -Kaç minibüsü var?- çok detaylı yine sorular oldu. Doğrusu onu da ilgili kurumdan temin etmekte, detaylı bir şekilde yazılı temin etmekte yarar görüyorum.
Kayısı konusunda Sayın Ağbaba bir soru yöneltti. Kayısı gerçekten önemli bir ürün, bu tür ürünlerin şu güzel özelliği var: Tek bir fabrikayla belki yine bu katma değeri üretebilirsiniz fakat geliri bu kadar iyi topluma yayamazsınız. Kayısı gibi ürünler hem katma değer üreten hem de geliri topluma yayan, birçok insanın geçim kaynağı hâline getiren ürünler. Malatya'mızda da bu konuda gerçekten çok ciddi bir potansiyel var. Kalkınma Ajansımız kanalıyla orada bu konularda araştırmalar yaptırıyoruz. Kayısıyı nasıl daha iyi değerlendiririz, katma değerini nasıl yükseltiriz, kayısı üreticimizin gelirlerini nasıl arttırırız, bu konularda çalışmalar yürütüyoruz.
Tabii, tarımın geneliyle ilgili -yine Sayın Şandır'ın sorusuyla birleştirecek olursak- zaman zaman afetler yaşanıyor, sıkıntılar yaşanıyor.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Her sene Sayın Bakanım.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Bu biraz tarım sektörünün yapısında olan bir özellik. Burada, tabii, tarım sigortaları son derece önemli bir mekanizma, esas piyasa mekanizması diyebileceğimiz mekanizma tarım sigortaları. Burada, olabildiğince kapsamlı bir şekilde tarım sigortalarını Türkiye'de geliştiriyoruz, geliştirmeye devam ediyoruz fakat zaman zaman sigorta kapsamı dışında ve önemli ölçüde, ciddi ölçekte zarar verici birtakım işler olduğu zaman da Hükûmet olarak zaten Bakanlar Kurulu kararıyla devreye giriyoruz, fedakârlıklarda bulunuyoruz, fakat tabii bütün fedakârlıkların kaynağı halkımızın vergileri, sizlerin burada onayladığınız bütçemiz. Bütçemizin elverdiği ölçüde, imkânlarımızın yettiği ölçüde bu tür konularda, mutlaka tabii ciddi ölçeklere varmış meselelerde el atıyoruz ama belli riskleri de mutlaka sanayide olduğu gibi, hizmetlerde olduğu gibi makul ölçülerdeki riskleri de üreticiler almak durumundalar. Bazen kötü yıllar oluyor gerçekten, bazen iyi yıllar olabiliyor.
Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Zaman var efendim.
BAŞKAN - Biliyorum Sayın Tanal, şu anda eğildim.
Buyurun Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim Başkan.
Sayın Bakan Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfıyla ilgili soruların hiçbirine cevap vermedi, herhâlde yazılı cevap verecek umarım.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Evet, yazılı vereceğim.