| Konu: | TSK'DA YAŞANAN ŞÜPHELİ ASKER ÖLÜMLERİNİN ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA VERİLMİŞ OLAN (10/445) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN GÖRÜŞMELERİNİN GENEL KURULUN 7 MAYIS 2013 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 100 |
| Tarih: | 07.05.2013 |
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi grup önerisi hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Askerlik hizmeti, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 72'nci maddesi gereğince her Türk'ün hem hakkı hem de ödevidir. Askerlik hizmetinin nasıl yerine getirileceği, Anayasa'mıza göre, ilgili kanunlarca düzenlenir. Bu kapsamda, askerlik hizmeti, 1111 sayılı Askerlik Kanunu ile 1076 sayılı Yedek Subay ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu gereğince icra edilmektedir.
Askerlik hizmet çeşitlerine şöyle bir göz attığımızda karşımıza üç ana yapı çıkmaktadır. Bunlardan birincisi, kısa dönem hizmet için askere alınanlar: Yedek subay adayı statüsüne ayrılmayan kısa dönem statüsündeki yükümlülerin hizmet süresi, 1111 sayılı Askerlik Kanunu'nun 5`inci maddesi gereği, yedek subay adayı olarak ayrılanların hizmet süresinin yani on iki ayın yarısı kadar, altı ay olarak belirlenmiştir. Bu altı aylık sürenin yaklaşık bir ayı acemi eğitiminde geçmekte ve on iki günü de izin olarak kullanılmaktadır.
İkinci asker yükümlülerimiz, yedek subay kategorisinde vatani görevini yapan kardeşlerimizin durumudur. Bu dört yıl veya daha fazla süreli fakülte, akademi, yüksekokul ve enstitüler ile Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca bunların dengi olduğu kabul edilen yurt dışı öğrenim kurumlarını bitirenler ile Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği'ne göre askerliğe elverişli olanlar arasından Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyacı kadar yedek subay adayı, 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu'nun 3'üncü maddesi esaslarına göre belirleniyor.
Yedek subayların hizmet süresi, 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu'nun 3'üncü maddesi ve ayrıca, 23 Haziran 2003 tarihli ve 5795 sayılı Bakanlar Kurulu kararı gereği, on iki ay olarak belirlenmiştir. Tüm yedek subaylarımızın otuz günlük de izin hakkı bulunmaktadır. Buna göre, on iki ayın karışık sınıf yedek subaylar için üç ayı, sağlık sınıfı ile ihtiyaç fazlası olduklarından Millî Eğitim Bakanlığı emrine öğretmen olarak verilen yedek subaylar için ise bir ayı sınıf okullarında yedek subay eğitiminde geçmektedir.
Grup önerisine konu olan en son, kapsam ise on beş ay er veya erbaş olarak hizmet süresini tamamlayan askerlerimizle ilgili olan konudur. Yoklaması yapılanların tertip edilecekleri kuvvet komutanlıkları, Askeralma Dairesi Başkanlığınca bilgisayar ortamında şifreli kayıtlar üzerinden rastgele erişim sistemiyle; sınıfları, branşları ve eğitim merkezleri ile celp grupları ise ayrılmış bulundukları kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığıyla Sahil Güvenlik Komutanlığınca bilgisayar ortamında rastgele olarak belirlenmektedir.
Erbaş ve er statüsündeki yükümlüler yılda 4 celp 8 grup olmak üzere silahaltına alınmaktadır. Erbaş ve er statüsünde sevk edilen yükümlülerin hizmet süresi on beş aydır. Yine, bu kardeşlerimizin de bir ila üç ayı acemi eğitiminde geçiyor, otuz günlük de yasal izin süreleri var.
Dört yıl ve daha fazla süreli yüksekokul mezunlarının askerlik hizmet süreleri, biraz önce ifade ettiğim gibi, 1076 sayılı Yedek Subay ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu'yla düzenlenmiştir. Bunlardan yedek subay olanların hizmet süreleri, biraz önce ifade ettiğim gibi, on iki ay; kısa dönem erbaşların ise altı aydır. Dört yıldan daha az süreli yüksekokul mezunları ise 1111 sayılı Askerlik Kanunu'na tabidirler ve askerlik hizmet süreleri on beş aydır.
Değerli milletvekilleri, biraz önce BDP'li vekilimizin arz ettiği, bu şüpheli asker ölümleriyle ilgili olarak ben müsaadelerinizle size Türk Silahlı Kuvvetlerinde bu konuyla ilgili olarak yürütülen 13 adımlık bir prosedürü okuyarak arz etmek istiyorum:
Türk Silahlı Kuvvetlerinde meydana gelen her türlü vefat olaylarında, mutlaka, sorumluluk sahasına göre yetkili askerî savcılar tarafından adli soruşturma yapılmakta, akılda herhangi bir şüphe kalmaması için üstün gayret sarf edilmektedir.
Olayın vuku bulması ile birlikte askerî savcı, olay yeri inceleme ekibi ile birlikte olay bölgesine süratle intikal etmektedir. Askerî savcının, olay bölgesine herhangi bir sebeple gidememesi durumunda inceleme ve soruşturma o bölgedeki cumhuriyet savcısı tarafından yapılmaktadır. Olay inceleme ekibi, savcının talimatları doğrultusunda tüm delilleri toplamaktadır. Savcılar olay yerinde ilk incelemelerini detaylı olarak yapmakta, tüm deliller itina ile toplanmaktadır. İnceleme sürecinde olayla ilgili bütün tanıklar ve ilgisi olduğu değerlendirilen tüm personelin ifadesi alınmaktadır. Gerektiğinde kriminal inceleme için deliller kriminal laboratuvarlarına ve Adli Tıp Kurumuna gönderilmektedir. Savcı bütün ihtimalleri değerlendirerek vefat ile ilgili, akıllarda hiçbir soru işareti kalmaması için otopsi yaptırmaktadır.
Otopsi, biri adli tıp, diğeri patoloji uzmanı iki hekim tarafından yapılmaktadır. Otopsi raporu, kriminal inceleme sonuçları ve tanık ifadeleri en ince detayına kadar incelenmekte ve sonuca göre, ölüm olayıyla ilgili sorumluluğu bulunan tespit edilirse sorumlu hakkında dava açılıp açılmamasına karar verilmektedir.
Savcı, bütün soruşturmayı Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 157'nci maddesi gereğince gizlilik içerisinde yürütmektedir. Savcı, eldeki bilgi ve belgelerin incelemesini yapmakta, olayın meydana geliş şeklini ortaya çıkarmakta, gerekli gördüğü kişilerin ifadesini almakta ve daha sonra dava açılmasına karar vermektedir. Dava açılmasını gerekli gördüğü takdirde iddianame tanzim etmektedir; kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi durumunda ise bu husus aileye bildirilmektedir ancak bazı hâllerde bu karardan sonra da bilgi, belge temin edilmesi hâlinde, soruşturma tekrar başlatılarak genişletilmekte ve devam ettirilmektedir. Kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edilmesi durumunda, soruşturma dosyası itirazı inceleyecek en yakın askerî mahkemeye gönderilmektedir. Askerî mahkeme, itirazın yerinde ve haklı olduğuna kanaat getirir ve kamu davası açılmasının gerekli olduğuna karar verirse, askerî savcı tarafından kamu davası açılmaktadır; itirazın yerinde olmadığı sonucuna varılması durumunda ise itiraz reddedilmekte ancak yeni olay ve yeni deliller ortaya çıkması hâlinde kamu davası açılabilmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetleri, insan hayatına mal olacak kaza ve olaylar ile disiplinsizlikleri önceden tespit etmeye ve önlemeye yönelik olarak uyguladığı çeşitli tedbirlerle silah ve mühimmatların kontrolü, nöbet esasları ve benzeri hususlarda eğitim faaliyetleri yanında, tüm dünyada artan intihar vakalarının azaltılması için gayret sarf etmekte, özellikle, sorumlu personelin önceden tespiti ve koruyucu ruh sağlığı hizmetine ilişkin tedbirleri hassasiyetle uygulamaktadır.
Vefat eden personelin kötü muameleye maruz kalması, içinde bulundukları ortam sebebiyle böyle bir eylemi gerçekleştirmiş olması ve etnik kimliğini vurgulayan çıkarımlar, herhangi bir araştırma ve bilimsellikten uzaktır. Meydana gelen her türlü intihar vakası, öncesinden başlamak üzere adli ve idari yönden soruşturulmakta, herhangi bir kusur ve ihmali tespit edilenler hakkında gerekli yasal işlemler yapılmaktadır.
Yalnızca intihar olaylarında değil, ölümle sonuçlanan tüm olaylarda, yukarıda bahsedildiği gibi, savcılık tarafından adli soruşturma mutlaka yapılmakta, olay bütün yönleriyle incelenmekte, varsa sorumlular hakkında yasal işlem gerçekleştirilmektedir. Bugüne kadar kayıtlarımızda adli ve idari yönden tahkikatı yapılmamış, ölümü şüpheli olan bir vaka bulunmamaktadır. Ayrıca, ailenin verilen bilgiler dışında belge talep etmesi hâlinde -otopsi raporu gibi- adli soruşturmanın yapıldığı makamın iletişim bilgileri de verilmektedir.
Sayın milletvekilleri, Türk Silahlı Kuvvetlerindeki uygulamamızı detaylı olarak sizlere arz etmeye çalıştım. BDP grup önerisine katılamadığımızı belirtiyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)