| Konu: | AK PARTİ GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 98 |
| Tarih: | 24.04.2012 |
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; alıştık artık her hafta yeni bir öneriyle AK PARTİ Grubunun gelmesine ve bu önerilerinde de zaman mefhumunu âdeta yitirmiş durumdalar. Her önergede Türkiye'nin gündemi onların gündemi değil. Onların gündemi partilerinin gündemi; partilerinin, yandaşlarının görev sürelerinin uzatılması, onunla ilgili işlemler ve mevzuatlar.
Biz çok tarihî günler yaşıyoruz aslında, gözlerimizin önünde çok önemli durumlar yaşanıyor. Meclisin gündeminde tutuklu milletvekilleri var. Dün 23 Nisandı, geldik. Şu duvarda "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." diye yazıyor. Herhâlde oraya süs olarak koyduk onu. Eğer süs olarak koymasak 8 milletvekili bugün Mecliste görev yapıyor olacaktı. Şimdi, bu Mecliste olması gereken milletvekillerinden birisi, Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız Mardin Cezaevinde dağıtılan patates yemeğinden 800 tane tutuklu ve hükümlüyle birlikte zehirlenmiş. Bu, Türkiye'ye yakışan bir manzara mıdır arkadaşlar? Yoğun bakımda 100 kişi vardı, takip ediyoruz ve hayati tehlikeleri var. Bu 100 kişiden 10 tanesinin, özellikle 2 tanesinin durumunun çok ağır olduğu söyleniyor. Cezaevleri sorunu kanayan bir yara ama konuşamıyoruz. Bunu nasıl aşabiliriz? Konuşamıyoruz.
İnsanlığımızla baş başa kalıp, vicdanımızla baş başa kalırsak şu manzarayı görüyoruz: Bir türlü AK PARTİ Grubuna, milletvekillerine şunu anlatamadık: Bir Haberal yasası var. İnfaz Kanunu 136, ısrarla getirmek istiyorlar. Haberal tutuklu milletvekili. Annesi rahmetli oldu. O yasaya takoz koymak için kişiye özel yasa yaptınız, kişiye özel yasa maddesi verdiniz. 1'inci maddesi Anayasa'ya, yasaya, hukuka, her şeye aykırı, insanlığa aykırı ama sizi tebrik ve takdir etmek lazım, Mehmet Ağar için özel villa cezaevi yapıyorsunuz infazını yaşasın diye. Hükümlüler arasında özel bir ilgi alanınız mı var iktidar olarak? Siz çetesever misiniz özel cezaevleri yapıyorsunuz, söyler misiniz. Özel cezaevi, özel banyo, özel tuvalet, özel güvenlik yetmiyor; darbeci generaller için de GATA'da yedi yıldızlı özel büyük salonlar? Büyük salonlarda darbeci general sanıklar, 12 Eylülün darbeci generalleri Kenan Evren'le Şahinkaya kalıyor. Onların özel ayrıcalığı var mı? Bu ülkede kişiler arasında bir eşitlik, hukuk ne zaman korunacak? Sizin partinizin adındaki adalet bu mu Allah aşkına ya? Allah aşkına, bu mudur partinizin adındaki adalet, "adalet" derken bundan bunu mu anlıyorsunuz? Siz parti olarak çetesever misiniz, darbecisever misiniz? Bunun böyle olmadığını hep telaffuz ediyorsunuz, hep söylüyorsunuz. Dün Başbakan, bu kürsüde "Bu Meclis darbecileri yargılıyor." dedi. Darbecileri yargılıyorsanız, bu özel ilgi, bu özel ihtimam ne? Peki, bunu yaparken diğer taraftan ayrımcılık yapıp, özel yasalar getirip Anayasa'yı, yasayı, infaz hukukunu, hukuku rezil rüsva etmenin anlamı nedir? Toplumda çıkacak gerginliklerin, gerilimlerin getireceği bütün vebal sizin boynunuzda olacaktır. Açıkça söylüyorum, bu yasa buradan gelir geçerse toplumdan çıkacak bütün vebal sizin boynunuzda olacak. Burnu kanayan tek kişinin, bu olaylar nedeniyle, gerginlik nedeniyle, bu yasa nedeniyle ölen her kişinin vebali boynunuzda kalacak. Biz iki aydır uğraşıyoruz, bıktık, yeter artık. Getiriyorsunuz, getiriyorsunuz temcit pilavı gibi önümüze koyuyorsunuz. Gidin, doğru dürüst bir infaz hukuku yapın, infaz rejimi yapın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde infaz rejimiyle ilgili yüzlerce mahkûmiyet kararı var; doğru dürüst yargılamasını yapın. Teklif getiriyorsunuz, o teklifinizde diyorsunuz ki: "İnfaz savcılığı direktif verirse altı ay yasaklayabilir." Bir kişi daha yargılanmadan, hakkında kesin hüküm olmadan neyin kararını, kim veriyor? Üç tane idareciye mi bırakacaksınız? Böyle ayrımcılığı hiç kimse kabul etmez. Bunu kafanızdan çıkarın. 1'inci maddenizi çıkarın, Haberal yasasını da getirin bugün çıkaralım; bütün gruplar buradadır, getirin Haberal yasasını bugün çıkaralım, hemen çıkaralım. Ama takoz koymayın, takoz koymayın; böyle bir yasa geldiği zaman muhalefetten önüne bir takoz koymayın. Takoz koyma alışkanlığından da vazgeçin. Şimdi, burada bunu da getiriyorsunuz.
Şimdi, sadece bu değil, ülkenin gerçek gündemiyle ilgili? Sıcak çatışmaların yaşandığı bir süreçteyiz, Orta Doğu kaynıyor. Görüşmeler, gelmeler, gitmeler; Amerika, Ankara? Bir taraftan Bağdat, bir taraftan Şam, bir taraftan Tahran, bir taraftan Suriye, bir taraftan Suriye sınırına yığılan 26 bin mülteci bu Meclisin sorunu değil mi, bunları konuşmayacak mıyız yoksa özelleştirmeyle, TMSF'yle, rantla, parayla bu Meclisi bunlarla meşgul edip geçinecek miyiz? Ya gerçek gündemine bu ülkenin ne zaman geleceğiz?
Bakın, bu topraklarda tarihin, hepimizin belki de en büyük yası, trajedisi yaşandı. Tabuları yıkabiliyor muyuz, konuşabiliyor mu bu Meclis, bazı gerçeklerle yüzleşebiliyor mu? 1915'le ilgili, Ermeni olayıyla ilgili bu Meclis kendi içinde konuşabilme olgunluğuna erişti mi, bunu sorgulayabiliyor muyuz? Bakın, dikkat edin, bütün meclislerde konuşuluyor ama biz kendi içimizde tarihle, gerçeklerle, insanlıkla, vicdanımızla yüzleşebiliyor muyuz? Ayaş'a, Çankırı'ya hangi trenler kimleri taşıdı veya kim kime neden oldu; kimin eksisi, hatası ne kadar? Katliam, soykırım, tehcir, adı ne, Osmanlı arşivleri ne diyor? Osmanlı arşivlerini çıkarıp bu Mecliste konuşamıyor muyuz? Konuşamazsak, gerçekle yüzleşemezsek o zaman -bu Meclis- her yıl -bakın, biraz sonra Fransa'da, Amerika'da seçimler var- her gün bu olayı bir ülke gündemimize getiriyor, bütün dünya ülkelerinin parlamentosuna geliyor. İşte, bunu da konuşamayacak duruma gelmiş bir Parlamentomuz var.
Evet, zaman gelecek? Tabii, önemli olan büyük felaketleri unutmamak, vicdanlarda ve adalet duygularında kendini yitirmemiş insanların hep birlikte bunu, gerçeklikle, tarihimizle yüzleşebilmeyi yapabilmektir. Bunu yapan halklar dimdik ayakta kalmış ve yürümüşlerdir. Biz inanıyoruz ki dünyada hiçbir şekilde halklar arasında düşmanlık yoktur. Hâlâ ülkemizde 100 bine yakın Ermeni yurttaşımız yaşıyor. Her zaman bu sürekli gündeme geliyor. Bunu artık aşabilmenin, bu sorunu konuşabilmenin görevi de Meclisin değil mi? Hükûmetten bir tane bakan çıkıp bu Mecliste "Sarkozy Fransa'da ne yapıyor? Obama ne teklifi verdi? İzlanda Meclisine ne getirildi? Neden otuz parlamentoda bu çıktı? Neden tarihçilerle siyasetçilerin işleri ayrıdır? Bunlar ayrı ayrı değerlendirilmeli." diyemiyor? Niye konuşulamıyor? Niye arşivlere gidilemiyor? Osmanlı'dan cumhuriyete geçtik. Neden gerçeklerle yüzleşemiyoruz? Bütün bunları Meclisin gündemine almak gerekiyor. Bunu çözemediğimiz zaman Kürt sorununu da çözemiyoruz. Bunları konuşamadığımız zaman Kürt sorununu da konuşamıyoruz. Bu çatışma sürecinden, gerilimden kurtulma Türkiye'nin birinci gündemi olmalı. Bunun dışındaki gündemlerin hepsi hikâyedir. Kürt sorununu birinci gündemi yapmadığı sürece AK PARTİ, gerisi hikâyedir diyoruz. Bu nedenle bu öneriye karşı olduğumuzu da ifade ediyoruz.
Teşekkür ederim. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.