| Konu: | BAZI KANUNLAR İLE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 98 |
| Tarih: | 24.04.2012 |
BDP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 223 sıra sayılı Yasa Teklifi üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ekonomide çok önemli birkaç alan var: Birisi, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, TMSF, Özelleştirme ve yine deprem ve yağışlar nedeniyle çiftçilerin, pancar üreticilerinin sorunları. Burada belli başlı birkaç nokta var. Bazı görevlilerin görevlerini sürdürmesi bir kanun hükmünde kararname taktiğiyle uzatılmak istenmiştir. Yani süresi dolanları bir taktik uygulamayla kanun hükmünde kararname çıkartmak suretiyle uzatılmak istenmiştir. Ben bunun kişisel boyutuna girmeyeceğim. Yani "Hangisi, nerenin başkanı? Potamyalı kim, Potamyalı olmayan kim?" diye bir şeye girmeyeceğim. İktidarsınız, hükûmetsiniz, istediğiniz bürokratla da çalışmak istersiniz. Bunu bütün hükûmetler de yapar ama şunu sorgulamak gibi bir durumdayız: Küresel krizin faturasını yeni yeni hissetmeye başlıyoruz, aslında cari açık olarak hissetmeye başlıyoruz. Finans sektörümüzün çok sağlam olduğu söyleniyor. Yani küresel kriz geldiği zaman Amerika'yı, Avrupa'yı finans sektöründe vuruyor, bizimki ise çok sağlam. Nasıl sağlam oldu? 2001 krizinde bankalar battıktan sonra bu yasal düzenlemeler getirildi. O dönemin düzenlemeleri, BDDK'nın, TMSF'nin. Arkasından da özelleştirmelerle sıcak paranın akışı sağlandı. Onun arkasından yine sıcak paranın akması için, şu son bir ayda çıkarılan bütün yasalar bu sıcak paranın akışına yönelik. Nedir bu sıcak paranın akışına yönelik olanlar? Özelleştirmede, yap-işlet-devrette, bu Afet Yasası'nda. Afet Yasası'nda, çünkü 1 milyar dolarlık olay değil bu, trilyondan bahsedilen rakamlar söz konusu.
Şimdi, bu beş yıllık dönemler için güvendiğiniz elemanlarla devam etmek istiyorsunuz. Ha, bunu her iktidar ister ama ya bu yasa taktiği, bu yasa tekniğinden vazgeçmek lazım arkadaşlar, doğru değil. Bakın, on maddelik bir olaya bir torba kanun yapıyoruz, on maddeye torba kanun yapıyoruz yani pancar üreticisiyle Bankacılık Düzenleme Kurulunu aynı torbaya koyuyoruz, Özelleştirmeyle TMSF'yi aynı torbaya koyuyoruz. Bunların her birisi ayrı bir alan, ayrı bir tartışma konusu.
Şimdi, ben şunu sormak istiyorum: "İyi, finans sektörümüz iyi, Hükûmet olarak bunu bu krizde test ettik." diyorsunuz. 2008 krizinde, Türkiye, 2009'da gerileme yaşadı, ciddi bir gerileme yaşadı, cari açık verdi. Peki, bu gerilemede 17 tane banka Türkiye'nin en fazla kazananı değil miydi, soruyorum ben şimdi, 17 banka? Siz o dönemde kurumlar vergisini yüzde 35'ten yüzde 20'ye indirmediniz mi? İndirdiniz. Yüzde 35 vergi alırken yüzde 20'ye indirirseniz bu bankalar da dilediği gibi faizi, tüketici kredisini, aidatı, sınırsız, sorumsuz, çekleri, kredileri, banka kartlarını istediği gibi dizayn ediyor mu? Ediyor. "Laissez faire, laissez passer." "Serbest bir güç olarak istediğinizi yapın." diyorsunuz. İşte bunu tam sorgulayamadığınız zaman şöyle bir manzarayla karşı karşıya kalırsınız: Bakın, cari açık tehlikesi sürüyor. Türkiye istediğiniz kadar Çin ile beraber dünyanın en çok büyüyen 2'nci ekonomisi olarak gözükürse gözüksün, siz eğer cari açıkta SOS sinyalleri alıyorsanız, cari açık kapanmıyorsa, artıyorsa ekonomide bir yanlış var demektir. Ekonomide sadece sıcak paraya, likiditeye sığınmak, yap-işlet-devretle Orta Doğu'dan, zenginlerden, sermayeden ortaklar bulmak, bunları ihalesiz vermek, ihalesiz verdiklerini kamu-özel ortaklığıyla devlet garantisine almak kurtarmıyor. Evet, para akışı sağlarsınız devlet garantisi tanıyarak, gelir bu paralar ama onlar kazanır, siz kazanmazsınız.
Şimdi, bu cari açığı nasıl kapatacaksınız? Şimdi, sorun burada. Cari açığı kapatamazsınız çünkü enerji politikanız yanlış. Enerji politikasında, Orta Doğu'da ufak bir dalgalanma oldu, İran vanaları kapatıyor, fiyatları yükseltiyor; Azerbaycan fiyatları yükseltti yakın zamanda, Irak'ta belirsizlik var, yakın zamanda bakarsınız orada fiyat ayarlaması başlar; Katar'la şu an doğal gaz görüşmeleri yapılıyor; bu arada da Türkiye'nin geleceğini nükleer santraller bazında on beş yıllığına yabancı şirketlere, yine bu sigorta fonları ve garantiler ölçüsünde vereceksiniz.
Ha, zevahiri nasıl kurtarırım? Çok güzel bir taktiğiniz var. 2013'te yerel seçim; 2014 veya 12 mi, bilmiyorum, Mayıs ayında, ne yapar Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanlığı seçimi, bir şey olur mu, olmaz mı; ayrı bir konu. Şimdi, 2015'te de milletvekili seçimleri var. Bütün ekonomi dizaynını 2015'e kadar kuruyorsunuz. Bu, bürokratları Potamyalı olan, Başbakanın arkadaşı da birisinin başkanı. Aynı, Güneysu küçük bir ilçedir, herkes birbirinin tavuğunu bile tanır arkadaşlar. Evet, güvenebilirsiniz bürokratlarınıza. Yine, diğer kurumların başında, Özelleştirmenin başında, TMSF'nin başındaki bürokratlar da öyle. Beş yıllığına seçim sürecinde kendinizi garantiye alacak bir rota çiziyorsunuz burada. Bunu yemiyoruz arkadaşlar; açık söylüyoruz, yemiyoruz, yutmuyoruz. Yani bunu çok açık söylüyorum, palyatif, suni tedbirlerle ekonomiyi, bu 2015 yılına kadar varacak seçimlerde krizin etkilerinin patlak vermemesi için, dikkat edin patlak vermemesi için? Çünkü, bir patlak verme olayı ekonomide hükûmetleri götürüyor. Dikkat edin 94 krizine, 2001 krizine; kriz yaşayan hükûmetlerin, devalüasyona götüren hükûmetlerin, enflasyonu artıran veya faizleri yükselten veya bununla beraber işsizliği yükselten hükûmetlerin ömrü olmamıştır. Dikkat edin.
Şimdi burada, tabii ki bu süreci yürürken sağlam kadrolarla yürümek istemesi bir hükûmetin doğru ama sağlam kadro yetmiyor. Sağlam kadronuzun altındaki araba, at iyi gitmiyorsa, doğru yolda gitmiyorsa yine de sağlam gidemezsiniz. Bu cari açıkla ilgili, bu cari açığı kapatmakla ilgili bir gün Allah aşkına şu Mecliste konuşalım, nereden bu açık geliyor, bir türlü kapatamıyoruz. En iyi senemizde, yüzde 8-9 ekonomik büyümenin olduğu dönemde cari açık neden 60 milyar civarlarında hâlâ? Yani bütçenin öngörülen rakamının üstünde, bunu sorgulamıyoruz. Bu cari açığı sorgulayamadığımız için şimdi bir tehlike var: Evet, sıcak para olayı. Sıcak parayla ilgili istediğiniz kadar yasa çıkardınız. Hiçbir hükûmet hiçbir dönem bu kadar çok yasa ve imkâna kavuşmadı. Kadrolara da kavuştunuz, önünüzde 2015 planlaması da var. Bu arada, eğer bunca imkânın üstünde kamyonu devirirseniz ekonomide, bu da sizin aç gözlülüğünüzden, fazla hep bana, hep bana demenizden kaynaklanacak. Oysa bu ülkede büyük düşünmek, ekonomide büyük düşünmek, planlı düşünmek, muhalefetle ortaklaşmak ve Türkiye'nin yeni ekonomik politikasını belirlemek, bir strateji çizmek büyük düşünmektir, büyük hedeflerdir. Aslında bizim parti olarak öngördüğümüz de budur. Fakat bunu görmüyoruz, işte gördüğümüz, sizin gördüğünüz gibi kadroları kararnamelerle ömürlerini uzatıp beş yıllık, altı yıllık sürelerine bir beş yıl daha üç tane seçimi karşılayacak bir süreç getiriliyor, bizim tepkimiz buna. Gerçekten budur gördüğümüz arkadaşlar.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.