GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:113
Tarih:30.05.2012

MHP GRUBU ADINA S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Elbette helalinden kazanıldıktan sonra tüm kazançlar, emek ve alın teriyle icra edilen tüm meslekler kıymetlidir, kutsaldır ancak bazı meslekler vardır ki sadece çok riskli değil, aynı zamanda başkalarının hayatını ve kamu yararını öncelemesi açısından da yüksek bir inanç ve tabiatıyla ayrı bir saygınlık gerektirir. Kamu düzeninin tesisi için sürekli namlunun ucunda görev yapanlar -polislik mesleği, askerlik mesleği gibi, her ne kadar ülkemizde bir meslek olarak algılanmasa da itfaiyecilik mesleği gibi- ölüm ile yaşam arasında ince bir çizgide gider gelirler. Sadece kendileri için değil başkalarının hayatı için de kritik anlarla dolu yirmi dört saat çalışmak zorunda kalırlar. Akşam eve sağ salim dönebilme umuduyla, sevdikleriyle âdeta son kez görüşüyorlarmış gibi, her sabah evden helalleşerek çıkarlar.

Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifi, tüm noksanlıklarına rağmen, son derece büyük bir haksızlığın tamirine, tadiline imkân veriyor. Meclisimiz epeyce sıkıntıya soktuğunuz insanlara çok geç de olsa haklarını iade ediyor. Yönetmelik gereği itfaiye eri kadrosuna atanmak üzere sınav açmışsınız. İnsanlar bu sınava girmiş ve başarılı olmuşlar. İdare de bu kişilere kazandıklarını duyurmuş ancak bir türlü atamalar yapılmıyor. İlgililer beklemiş, beklemiş, belediyeye başvurmuşlar, ne zaman atanacaklarını sormuşlar, "Bekleyin" cevabı üzerine haftalarca, aylarca beklemeye devam etmişler. Yine atamaları yapılmayınca mecburen yargıda haklarını aramak zorunda kalmışlar. Gerçi AKP'nin adalet sisteminde ne zaman haklı hakkını layıkıyla ve zamanında almış ki. Olsun, bir umut, yargıdan medet ummuşlar. Bilmiyorlar ki AKP'nin hesabı farklı. "Mahkeme önlerinde bekleyen vatandaşların çilesine son vereceğim." diye meydanlarda nutuk atıp vatandaşı istismar ederek Anayasa değişikliğinden istediği sonucu almış olması yeterli AKP için, gerisi umurunda mı? Siyasal, ekonomik bir kazancı varsa AKP geçer vatandaşın tarafına, vur abalıya misali hâkimi, savcıyı, mahkemeleri insafsızca eleştirir; yok siyasal menfaati gerektiriyorsa da yargı dokunulmazlığı, hâkimlerin tarafsızlığı gibi koca koca laflar.

Adalet sadece onların istekleri doğrultusunda tecelli ediyorsa bir değer ifade eder, aksi takdirde AKP'nin görevi yargıyı kuşatma işine soyunmaktır. Burada da aynen bu geçerli. AKP olarak, göz göre göre, sınavı kazanmış insanların gelecekleriyle, insanların ekmeğiyle oynuyorsunuz. Bugün yaptığınız gibi, bu düzenlemeyi keşke aylar önce getirseydiniz. Hepimiz de haksızlığın ortadan kalkması adına, yine bugün olduğu gibi "Evet." der, meseleyi çözerdik.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifi diyor ki: "Tamam, hatalıyım, bu sorunu çözüyorum ancak sen davandan vazgeç. Tazminat kazandıysan bile istemediğini beyan et, senin atamanı yapacağım." İşte AKP'nin adalet anlayışı bu, AKP'ye tam da yakışanı bu. Bu insanlar niye mahkemelere gitti? Çünkü sen onları mağdur ettin, çözümsüzlüğe ittin, onlar da mecbur kaldılar. Bu insanların uğradığı maddi, manevi zararları kim karşılayacak? Hiç kimse. Aylardır hak ettikleri maaştan mahrum kaldılar. Belki insanlar evlenip yuva kuracak, çocuğuna süt, evine ekmek götürecek para bulamadı. Aylarca işsiz muamelesi görüp toplumdan ellerini eteklerini çektiler. Bunun hesabını kim verecek? Hiç kimse. Hiç olmazsa, davadan feragat etmelerinden dolayı mahkeme masraflarından muaf tutulsun; hiç olmazsa, bu kadar zarar ziyana yol açtıktan sonra masrafları idare ödesin, hayır. İdarenin hukuksuz bir işleminden dolayı hem zarara onlar uğrayacak hem de tüm yargılama bedelini yine onlar ödeyecek. Sonra da AKP çıkacak "Tamam, bu zulme bir son vermeye karar verdim, affediyorum ve sizi göreve başlatıyorum." diyecek. Bizim oralarda buna "Köprü altından su bağışlama" derler Sayın Bakan.

Bakın, böyle bir zulüm medeni bir ülkede -olmaz da- olsaydı nasıl neticelenirdi, sizlere onlardan bahsedeyim. Önce bu hukuksuz eylemin failleri görevlerinden el çektirilir, kurumsal ve şahsi sorumluluk gereği ilgilinin zararı karşılanır idi; yok, idarece karşılanmıyorsa mahkeme kararıyla tazmin edilir ve ödenirdi. Bu haksızlık milletin ağzına pelesenk edilmeden de çözülürdü çünkü konuşulanların devleti itibarsızlaştıracağını yönetenler bilir ve buna müsaade etmezlerdi. İşte, bu yüzden değerli AKP milletvekilleri, sizin yönetiminiz asla çağdaş olamaz ve bu zihniyetinizle asla çağı yakalayamazsınız. İnsanlara önce eşeğini kaybettirip sonra da buldurur, yani önce haklarını çiğner, ondan sonra da adalet havariliğine tevessül edersiniz. Vatandaşın çektiği zarar ziyan, o da yanına kâr kalır. Böyle bir devlet anlayışı, böyle bir adalet olmaz, olamaz.

Sınavı kazanmalarına rağmen neden bu kişiler atanmamıştır? Burada idarenin yahut idarecilerin kusuru nedir? Zararlarının giderilmesi için nasıl bir tazmin, tamir öngörülmektedir? Bu soruların vakit geçirilmeksizin cevabı bulunmalıdır. Zaten hakları olan göreve başlatılmaları hususunda "atadım" demek ile geçmişte yarattığınız enkazın sorumluluğundan kurtulamazsınız.

Değerli milletvekilleri, bu vesileyle sürekli ihmal edilen, göz ardı edilen kahraman ve fedakâr itfaiyecilerimizin problemlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir kere, kahraman itfaiyecilerimizin yangına müdahale anlarında can güvenlikleri yok. Özel kıyafetleri, araç gereçlerini sorarsanız, dostlar alışverişte görsün. Yüksek ısıya, kimyasal reaksiyonlara dirençli kıyafetler yerine günlük kıyafetlerle yangına müdahaleye gönderiliyorlar, yani göz göre göre ateşe atılıyor. Çok büyük kimyasal yangılarda bile görüyoruz, itfaiye erlerimiz korumasız, savunmasız. İtfaiye teşkilatımızın teknolojik altyapısı ve eğitimi yetersiz çünkü maalesef afet duyarlılığı felaketler olup bittikten sonra ortaya çıkıyor, canımız yandıktan sonra eksikler gedikler tartışılmaya başlanıyor. Bu alana bütçe ayırmak, yeni teknolojik ve eğitsel yatırımlar yapmak yok. Ülkemizde hep ihmali sorumluluklar göz ardı ediliyor, varsa yoksa icrai sorumluluk, yani idareciler itfaiye teşkilatlarına ehemmiyet vermemekten dolayı oluşan can ve mal kaybı için ülkemizde bir türlü hesaba çekilemiyor. Kimi belediyelerde itfaiye personeli taşeron firmaların aldığı personel arasından seçilerek görevlendiriliyor, hiçbir eğitime, hiçbir tatbikata tabi tutulmadan. İtfaiyecilik, maalesef profesyonel bir meslek olarak algılanmıyor; derme çatma, günübirlik uygulamalar ve kararların yönettiği, şehrin boya, cilası kadar dahi önemsenmeyen bir teşkilat. Teamülleri, gelenekleri, sembolleri hatta kahramanlık hikâyeleriyle bir türlü kurumsallaşamaması bir yana çalışanlarının özlük ve mali haklarını standardizasyona kavuşturan bir statü birlikteliği dahi oluşturulamamış.

Değerli milletvekilleri, itfaiyecilik yüksekokulları kurmuşuz ancak mezunlarına teşkilatlarda iş vermiyorsunuz. Bu okullarda öğretilenler faydasız ise neden kapatmıyor, insanları oyalıyorsunuz? Yok, faydalı ise neden bu okul mezunlarına öncelik tanımıyorsunuz?

İtfaiye eri kardeşlerimiz yirmi dört saat görevli, bazen birkaç gün eve gelemedikleri, çocuklarının yüzlerini göremedikleri oluyor. Maalesef maaşları son derece düşük, mesai ücretleri keyfî. Sabah, öğle, akşam kuru soğan, yavan ekmek, yemek ücretleri dahi ödenmemekte.

Avrupa ile kıyasladığımızda Türkiye'de 1 itfaiye eri 4 Avrupalı itfaiye erinin yaptığı işi yapıyor. Batı'da itfaiyeci olmak bir prestij, itfaiyecilik bir onur mesleği; Türkiye'de ise sürekli ihmal edilmiş, bir türlü hakları verilmeyen bir güruh. Can kayıplarını, gördüğü zararları Batı'yla hiç kıyaslamayalım, yöneticilerin yüzünü kızartacak nitelikte; hele hele siyasete idari kapris ve istismarlara kurban edilmeleri yok mu, demiri çeliği eriten alevlerin hararetinden daha da yakıcı.

Gelin, itfaiye teşkilatları ve personelinin sorunları ve çözüm önerileri üzerine bir araştırma komisyonu kuralım ve bu kahraman itfaiyecilerimizin durumlarını maddi, manevi güçlendirelim. Milliyetçi Hareket Partisi olarak vereceğimiz araştırma önergesine şimdiden destek beklediğimizi ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, yasada gördüğümüz çok önemli eksiklikler yanında 5'inci maddedeki düzenlemeyi olumlu bulduğumuzu, gecikmiş bir hakkın iadesi olarak gördüğümüzü belirtiyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.