| Konu: | AYDIN İLİNİN SORUNLARI HAKKINDA |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 13 |
| Tarih: | 27.10.2011 |
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, konuşmama başlamadan önce hem 24 vatan evladımıza, ardından gelen diğer şehitlerimize ve Van'daki deprem şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, ailelerine başsağlığı diliyorum, milletimize başsağlığı diliyorum, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, tabii ki bu felaketler milletimizi derinden yaralıyor ve ekonomik olarak, sosyal olarak bizleri bazı derin acılara sevk ediyor. Ama bugün de olsa Aydın Milletvekili olarak yüce Meclise bir konuyu dikkat çekmek isteyerek Aydın'la ilgili sizleri bilgilendirmek istedim.
Türkiye'de deprem oluyor, iller ve insanlar acı içerisinde gömülüyor ama bir zamanlar Türkiye'nin gelişmişlik sıralamasında ilk 7'nci sırayı alan Aydın, bugün 47'nci sıraya inmiştir, âdeta emekliler şehri olmaya doğru gitmektedir. Eskiden beylik olan ve İstiklal Harbi'nde ilk düzenli işgal ordularına baskın düzenleyen buradaki vatansever yiğit insanların yaşadığı Aydın, ekonomik yönden de bilhassa AKP İktidarında dokuz yılda devletten almadığı yatırımlar dolayısıyla âdeta emekliler şehri olmaya doğru gitmektedir.
Değerli milletvekilleri, siyaset amaçlı, Sayın Başkan, Aydın'a bir büyükşehir olma vaadinde bulunmuştur ama bu büyükşehir olma vaadi içerisinde hiçbir şey planlanmamıştır ve Aydın'da hiçbir şey de tartışılmamaktadır. Yarınlarda bir oldubittiyle oradaki insanların hangi ekonomik, sosyal ve güvenlik alanındaki hangi ilçenin, hangi beldenin, hangi mahallenin hangi şartlarda yönetilebilir olmasının mümkün olup olmadığını tartışmadan Aydın bir maceraya doğru sürüklenmektedir.
Çok değerli milletvekilleri, hiçbir altyapı hazırlanmamıştır dedim. Bakın, Aydın'da yüzde 48 oranında nüfusumuz köylerde yaşamakta, yüzde 52 oranında nüfusumuz şehirlerde yaşamaktadır ve bugün Aydın'daki şehirleşmeye baktığımızda, merkez belediye nüfusumuzun mücavir alan sınırları içerisinde küçük belde belediyelerini dışarı bıraktığımızda merkez nüfusumuz 160 bin civarındadır ve çok yakın, birleşmiş durumda olan Ovaeymir, Çeştepe ve Tefecik gibi beldelerimizle beraber bu nüfus 200 bin falan civarındadır ve Umurlu beldemiz vardır 10 kilometre civarında. Buranın nüfusu 20 bine yaklaşmış bir belde nüfusudur. Bunların hiçbirisi planlanmadan? Bu beldeler, bugün ilçe büyüklüğü kazanmış beldelerdir. Ortaklar beldemiz vardır Germencik ilçesinin. Burası 15 bin nüfusun üstüne çıkmış, hem güvenlik açısından hem ekonomik açıdan organize sanayi bölgesinin olduğu ve çok yönlü yönetilebilir olmasının düşünülmesi gereken bir yerdir. Söke'mizin Bağarası beldesi vardır. Burası da 15 bin nüfusun üstünde bir belde konumundadır ve bütün buralar, benim mensup olduğum, doğduğum Atça beldemiz vardır. Sultanhisar ilçemiz 5.500 nüfusludur, Atça beldesi 8.500-9.000 nüfusludur.
Ee, şimdi, siz, bu beldeleri bir mahalle durumuna getirerek acaba buraların ekonomik büyüklükleri, nüfus, güvenlik, sosyal alandaki yönetilebilirliği açısından bu planlamaları yapmadan, 750 bin nüfusun üstünde olan bütün il nüfuslarını kapsayan yerleri "Büyükşehir belediyesi yaptım." anlayışı içerisinde bu insanlara hizmet götürmek mümkün müdür? İşte bunun için Aydın'daki problemlerimiz?
Aydın'da tarım sektörümüz, insanlarımızın zenginleştiği alan tarım sektörüydü. Son zamanlardaki felaketler ve tarım politikasındaki yanlışlıklar ve sahip çıkılamayan çiftçi Aydın'da zor duruma düşmüştür. Bunların da giderilmesi gerekmektedir. Aydın Ticaret Borsamızın ve Nazilli Ticaret Odamızın son hafta bizlere olan ziyaretlerinde de hep bu konular gündeme gelmiştir, Hükûmetin de bunları gündeme alması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, bütün bunların ötesinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin son zamanlarda tartışmaya çalıştığı bir konuya dikkat çekmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, söylenenle yapılanlar farklı olduğunda insanların ve siyasetin doğru mantık inşa etmesi mümkün değildir. Arkadaşlarımız çıkıyorlar kürsülere ve basına diyorlar ki: "Bu, millî bir konu, bundan siyaset yapmayalım."
Değerli arkadaşlar, millî olması için bir konunun millete mâl olması lazım. Dolayısıyla muhalefet de burada milletin temsilcisidir aynı zamanda. Muhalefetin bilmediği yangından mal kaçırırcasına?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Uzunırmak, bir dakika da size veriyorum.
Buyurun.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
?Sayın Başbakanın "Yaptım oldu." anlayışı içerisinde söylemleriyle eylemlerinin ters düştüğü anlayış ve yaptırımlar içerisinde demokrasinin yaşaması mümkün değildir. Hele hele ileri demokrasi diyerek demokrasiyi katleden birtakım davranışlar maalesef Türkiye'de doğru mantık inşasını getirmemektedir.
Değerli arkadaşlar, Kıbrıs bizim millî meselemiz olarak adlandırdığımız konularımızdan birisidir. Peki şimdi burada sizlerin vicdanlarına soruyorum milletvekilleri olarak: Acaba Kıbrıs'ta Annan Planı'na "Yes be annem" derken Sayın Başbakan bunun millî olduğunu hangi tezahürle ortaya attı ve bugün, Temmuz 2011 konuşmasında Annan Planı'na "Yes be annem" deyişinin tam karşısına dönüşünü acaba biz hangi millîlik anlayışı içerisinde destek olacaktık? Yani bunlardan hangisine destek olacağız? Sayın Başbakan ileri demokrasi derken muhalefeti bilgilendirmeden Meclisten kaçarak istihbarat örgütleriyle politika inşasını devlet görüşüyor gizliliği altına sokarak?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - ?milletvekillerinin bile haberinin olmadığı konularda acaba hangi ileri demokrasiyi yaşatacağız? İstihbarat örgütleriyle inşa edilen politikalar acaba demokrasi rejiminin adını mı alır yoksa istibdat rejiminin adını mı alır?
Bu duygu ve düşüncelerle -inşallah daha sağlıklı tartışmalarla- hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)