GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE AİT YERLERDE İKAMET EDEN DİN GÖREVLİLERİNE AÇILAN ECRİMİSİL DAVALARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA 13/4/2012 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN GENEL KURULUN 7 MAYIS 2013 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:100
Tarih:07.05.2013

ENVER ERDEM (Elâzığ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait yerlerde ikamet eden din görevlilerine açılan ecrimisil davalarının araştırılarak davaya konu olan anlaşmazlıkların ortadan kaldırılmasına yönelik tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilmiş olan araştırma önergesinin üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait olan, kullanımı Diyanet İşleri Başkanlığına ait olan camilerimizin müştemilatlarında genel olarak din görevlisi personeli ikamet etmektedir. Bu müştemilatların tamamı, cami görevlilerinin ikamet etmesi için, cami cemaatleri tarafından yaptırılmıştır. Görevi din görevlisi olan, amacı sadece beş vakit namaz kıldırmak olmayıp bulunduğu mahaldeki vatandaşlarımızı dinî ve ahlaki konularda aydınlatmak, dinî bilgilerini sağlam kaynaklarla, gerçek bilgilerle tamamlamak olan ve bu göreve atanırken çeşitli sınavlardan ve eğitimlerden geçirilen Türkiye Cumhuriyeti devletinin resmî din görevlisi olarak görev yapan imamlarımızın ve müezzinlerimizin, Vakıflar Genel Müdürlüğü yetkililerince ikamet etmekte oldukları cami müştemilatlarında işgalci olarak ilan edilmiş olmasını kabul edebilmek mümkün değildir. Diyanet İşleri Başkanlığının hiçbir birimine cami müştemilatlarının kullanımı, kimlerin ikamet etmekte olduğu ile alakalı hiçbir görüş sorulmadan Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından imam ve müezzinlerimizin işgalci olarak tespit edilerek ecrimisil tahakkuk ettirilmesi, yine, ecrimisli ödemeyen görevlilerle alakalı davalar açılması, davaları kaybeden görevlilerin icralık olmaları ve tahliye kararları ile karşı karşıya kalmaları da kabul edilebilecek bir durum değildir. Ayrıca, Vakıflar bölge müdürlükleri tarafından bazı cami meşrutalarının vatandaşa kiraya verilmesi veya kat karşılığı ihaleye çıkarılması uygulaması da kabul edilecek bir durum olmamaktadır.

Vakıf mallarının statülerine bakılmaksızın, akar veya hayrat olduğu göz önünde bulundurulmadan bu işlemlerin yapılması, huzursuzlukları ve yanlışlıkları beraberinde getirecektir. Kur'an kursu olarak veya müftülük hizmet binası olarak kullanılan cami alanı içerisindeki yapılara kira tahakkuk ettiren AKP Hükûmetinin camilerden ne zaman kira almaya başlayacağı da doğrusu merak konusudur. Gerçi, cami odalarının ve yıkılan cami yerlerinin üzerinde bulunan otopark ve eğlence mekânı gibi kullanılan yerlerin kiraya verildiğini basından zaman zaman duymaktayız.

Değerli milletvekilleri, 6/1/1999 tarih ve 1089/16 sayılı Vakıflar Genel Meclisi kararıyla cami meşrutalarının kullanımıyla ilgili düzenlemeleri içeren bu uygulama, son on dört yıl içerisinde çok sayıda din görevlisini çok yüksek ecrimisil bedelleri, kira bedelleri, tahliyelerle, davalarla, sıkıntılarla karşı karşıya getirmiştir. 22/8/2001 tarihinde, Vakıflar Genel Müdürlüğünce, 1999 tarihli Vakıflar Genel Meclisi kararının 2/a maddesi "Meşrutanın, vakfiye şartlarına uygun olarak kullanılması" şeklinde değiştirilerek cami imam ve müezzinlerine yönelik açılan davaların kaldırılması amaçlanmış olmasına ve bu düzenlemeye dayanılarak Fatih 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/343 esas ve 2011/728 no.lu Kararı ile Vakıflar Genel Meclisinin 28/8/2001 tarihli kararının davalıların meşrutalarda oturmasına muvafakat niteliğinde olduğuna, bu nedenle haksız işgal sonucu talep edilen ecrimisil ile karar vermeye olanak bulunmadığına hükmetmiş olmasına rağmen, bu sorun hâlâ devam etmektedir. Yine, aynı bağlamda, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 1966 tarihinde vermiş olduğu cami meşrutalarından kira istenemeyeceğine ilişkin kararı olmasına rağmen, bu sorunlar yine aynı şekilde devam etmektedir.

Yani, biraz önceki değerli konuşmacılardan AK PARTİ'yi temsilen konuşan sayın vekilimizin söylediği ifadeye bizler de katılıyoruz. Yani, vakıfların gelirlerinin yükseltilmesi için akarlarının mutlaka rayiç bedeller üzerinden kiraya verilmesi hususu elbette önem arz etmektedir. Zaten bu gelirlerdeki artışlar da buradaki yanlışlıkların düzeltilmesinden ibarettir, yoksa oradaki meşrutalardan veyahut da imamların, müezzinlerin, Kur'an kursu hocalarının içinde oturdukları bu müştemilatlardan elde edilen gelirlerle vakıfların gelirleri 30 milyon liradan 350 milyon liraya çıkmamıştır, bunu da vurgulamak gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, devlet, sorun çözen devlettir. Devlet vatandaşlarıyla ve kamu görevlileriyle ilgili konularda sorunları öngören, hatta bu sorunlar ortaya çıktıktan sonra bu sorunları halleden bir yapıdır, kavramdır. Yoksa, çıkarmış olduğu bir düzenlemeyle çok sayıda kamu görevlisini mahkemelerde davalı hâle getiren, süründüren bir devlet mantığı doğru bir yaklaşım değildir. Değerli milletvekilleri, özellikle AK PARTİ milletvekillerine sesleniyorum, bu imamlarımızın, müezzinlerimizin -yani size de siyasi açıdan sürekli destek olmuş olan bu kamu görevlilerinin- bu sorunlarını ortadan kaldırmak için bu araştırma önergesi verilmiş, bu araştırma önergesine, gelin, destek verin. Hep beraber bu sorunu? Sorun varsa, "Sorun yok." diyorsanız zaten araştırma sonucunda bunlar ortaya çıkacak ve bir sorun olmadığı tespit edilecektir. Dolayısıyla, görevleri sadece dinî hizmetler yapmak olan bu insanların kendi dertlerinin dışında başka konularla meşgul edilmemesi adına bu önergenin kabul edilmesi gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, bu vesileyle, ben, din hizmetlerinde çalışan imamlarımızın, müezzinlerimizin, Kur'an kursu hocalarımızın, vaizlerimizin bir kısım sorunlarıyla ilgili de bazı hususlara temas ederek konuşmamı tamamlamak istiyorum.

Öncelikli olarak, imamlar, müezzinler diğer kamu görevlilerinde olduğu gibi günlük sekiz saat çalışma gibi bir durumla karşı karşıya değillerdir, günde en az on sekiz saat çalışmak mecburiyetinde olan son derece vefakâr ve cefakâr görev yapan bir kesimdir. Yine, haftalık tatil günleri, resmî tatilleri olmayan bir kesimden bahsediyoruz. Şimdi, bu kesimdeki kamu görevlileri hac, umre ve yurt dışı görevlendirmelerinde adaletli bir sistem talep ediyorlar yani her sene bir kısım insanlar tarafından veya siyasi olarak kayırılan kamu görevlilerinin hacca ve umreye gittiği bir yöntemden öte daha objektif kriterlerle hacca ve umreye, yurt dışına görevlendirilecek personelin tespit edilmesini istiyorlar.

Yine, bu haftalık izinlerini kullanma konusunda müftülüklerin bir kısım yerlerde değişik uygulamaları ve sıkıntıları var, bunların ortadan kaldırılmasını istiyorlar.

Köylerde uzun süredir görev yapan ve çocuklarının eğitim durumu sebebiyle aileleri parçalanmış olan din görevlilerinin bu sorunlarını ortadan kaldırmak amacıyla bunların tayin sorunlarının halledilmesini istiyorlar.

Yine, yer değiştirme taleplerini başka yere başvurulmadan yani siyasi birtakım kriterler, vesaireler kullanılmadan, ihtiyacı olanların tayinleriyle ilgili kolaylıkların sağlanmasını istiyorlar.

Lojmanı olmayan imamlar, müezzinler ve Kur'an kursu hocaları, lojmanlarının tamamlanmasıyla alakalı talepleri var, bunların hallolmasını istiyorlar.

4/B sözleşmeli personel alımından vazgeçilerek bunların kadroya atanmasını istiyorlar.

Dört yıllık İlahiyatı Tamamlama Programı'na sınavsız geçiş istiyorlar.

3000 ek gösterge uygulamasından, bütün çalışanların bundan faydalanmasını istiyorlar.

Personel arasında, özellikle yani bizim kendilerine çok büyük itibar ettiğimiz din hizmetleri kesiminde çalışan kamu görevlilerine kesinlikle siyasi konuda herhangi bir baskı yapılmamasını; bunların tayinleri, terfileri, vesaire gibi konularda da bunların göz önünde bulundurulmamasını istiyorlar.

Dolayısıyla, değerli milletvekilleri, bu önergeye, gelin, hep beraber "Evet." diyerek imamlarımızın karşı karşıya kalmaması gereken bu sorunu el birliğiyle ortadan kaldıralım diyorum.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)