GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (2/666) ESAS NUMARALI POLİS VAZİFE VE SALAHİYET KANUNUNUN İKİ MADDESİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİMİN DOĞRUDAN GENEL KURUL GÜNDEMİNE ALINMASI İÇİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:100
Tarih:07.05.2013

MEHMET S. KESİMOĞLU (Kırklareli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3 Haziran 2012 tarihinde (2/666) sayıyla vermiş olduğum kanun teklifinin İç Tüzük'ümüzün 37'nci maddesine göre doğrudan Genel Kurulda görüşülmesi için vermiş olduğum önerge doğrultusunda söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle şahsım ve grubum adına sizleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün, bu kürsüde dile getiren arkadaşlarım gibi ben de hayatlarının baharında tam bağımsız Türkiye için yaşama veda eden üç fidanı anma gününde kendilerini saygıyla, sevgiyle ve şükranla anmak istiyorum.

Sözlerimin başlangıcında yine paylaşmak istediğim bir nokta: 1 Mayısta, Taksim'de emeğin bayramında fevkalade orantılı güç kullanılması karşısında kafası yarılan, gözünü kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya bırakılan, yoğun bakımda olan ve İstanbul Valisi Sayın Mutlu'nun değerlendirmesine göre de "marjinal ve militanlar"a geçmiş olsun demek istiyorum. Bu vesileyle de biber gazından bugüne kadar yaşamını yitirenlerin ailelerine tekrar başsağlığı diliyorum.

Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi, kolluk gücümüz olan polis yasalardan kaynaklanan zor kullanma gücüne sahiptir. Bu zor kullanma yetkisi de aşamalıdır; bedenî güç, maddi güç ve sonunda da silah kullanılmasına ilişkin bir güçtür. Mevzuat böyle ama her yerde biber gazının kullanıldığını görmekten dolayı büyük üzüntü içerisinde olduğumu ve olduğumuzu ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, sizlere birkaç resim göstermek istiyorum. Bu görüntüler 1 Mayısta Taksim Meydanı'nda çekildi, bir kurtuluş bayramında temsilî düşman kuvvetleriyle ilgili bir fotoğraf değil. Emeğiyle yaşama tutunmaya çalışan ve demokratik hakkını kullanmak isteyen işçilere karşı biber gazı uygulanmasının fotoğrafları.

Bir başka fotoğrafı sizlerle paylaşmak istiyorum. Bakın, burada kolluk gücümüz olan polis, vatandaşlara, emekçilere -kaldı ki kendileri de emekçi olan polislerimiz- vatandaşlarımızın üç adım ötesinden biber gazı sıkıyorlar; bir metre geriden biber gazı sıkıyorlar kafalarına, gözlerine. Sayın milletvekilleri, bu sıkılanlar deodorant ya da parfüm değil; bunlar silah, kimyasal silah, öldürücü silahlar bunlar. Bakın, bundan değerli basın mensupları da nasibini almış durumdalar. Onlar biber gazının etkisinden korunmak için 250 liralık gaz maskesiyle görev yapmaya çalışıyorlar.

Yine bir başka görüntü; sadece bir vatandaşımızı görebiliyoruz biber gazının içerisinde ve özellikle şunu paylaşmak istiyorum, 2004 yılında? Bakın, bu kadar yakından -büyütemedim, dağılıyor görüntü- başına, gözlerine biber gazı sıkılıyor yurttaşımızın, ödül alan bir fotoğraf. Bu da bugün hâlâ yoğun bakımda olan Dilan Alp'e polisin çok yakın mesafeden uyguladığı biber gazıyla ilgili fotoğraf.

Değerli milletvekilleri, bugün getirmiş olduğum bu teklif, işte bu sahnelerin bir daha yaşanmamasıyla ilgili bir teklif. Benim önerim son derece basit: Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nda küçük bir değişiklik. Biraz önce ifade ettiğim gibi, zor kullanma yetkisinin ikinci aşamasında olan maddi güç, biber gazının, daha doğrusu kanundaki adıyla göz yaşartıcı gazlar ve tozların bu maddi güç aşamasından alınıp silahın kullanıldığı aşamaya getirilmesiyle ilgili bir kanun teklifi. Kullanım koşullarını daraltıp, kullanım alanını daraltıp silah kullanımıyla eşit hâle getirmek. Taksim'de bunları yaşadık, hatta milletvekili arkadaşlarımız bizzat kendileri yaşadılar. Bunlar demokrasi adına, Türk demokrasisi adına ayıp. Gelin, hep birlikte bu kanun teklifine destek verin, Türkiye'yi bu demokrasi ayıbından birlikte kurtaralım.

17 yaşında bir lise öğrencisi, Dilan Alp, biraz önce gösterdim. 27 yaşında, atanamayan öğretmen Meral Dönmez. Bu görüntüler?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)