GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:100
Tarih:26.04.2012

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu önerge üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye'nin değil, dünyanın en büyük meselesi enerji. Tabii bu enerji kaynaklarını kullanırken, bu enerji ihtiyacını karşılarken özellikle dünyanın geldiği noktaya baktığımızda, doğayı katletmek, çevremizi katletmek gibi bir tutum içerisinde bulunmamalıyız. Elbette Türkiye'nin yerli, yenilenebilir enerjilere veya enerji çeşitlendirmeye ihtiyacı var. Bu konuda, hatta sadece bu termik santrallerle ilgili değil, Türkiye'nin enerji meseleleriyle alakalı araştırma önergeleri verdik. Bu konuda, Türkiye'nin enerji politikalarının millî hâle gelmesi, partiler üstü hâle gelmesi noktasında her defasında ben kürsüden ifade etmeye çalışıyorum. Ama işte Engin Bey'in feryadı burada, gösterdiği resimler burada, deniz kenarı? Bakın, ben kimya mühendisiyim yani yanma konusu, kömür konusu ciddi anlamda da bilgimiz dâhilinde olan bir şey. Elbette o baca gazlarından çıkacak karbondioksitin sera gazı etkilerini, içerisindeki kükürtten dolayı asit yağmurlarına vesile olacak olması konularını bir kenara bırakalım; en güzel filtrelerin kullanıldığını, en iyi filtrelendirmenin yapıldığını bile düşünsek işte oradaki sahil, oradaki liman 11.500 tonluk kömürü kaldırabilecek bir liman değil. Niye biz Sinop'un Gerze ilçesinin, turistik veya tabii güzellikleri olan, dışarıdan turist gelmese de Türkiye'nin insanlarının gezip görebileceği, rahat nefes alabileceği bir yer olarak ekonomiye katılmasını sağlamayalım? Yani ithal kömürle Türkiye'de termik santral kurulacaksa daha uygun yerler, daha bakir yerler, daha kullanılmayan yerler bulamaz mıyız?

Bakın, bunun benzerini, bunun gibi bir yanlışı 2006 yılında yine bu iktidar Bursa'da Keles'in Kozağacı bölgesinde yapmaya çalıştı. Oradaki linyit kömürünü? Yerli kaynaklarımız, doğrudur, kullanmamız lazım ama sonuçta ÇED raporları da olumsuz çıktı, vazgeçtiler. Gerze'nin bu ÇED raporları da olumsuz çıkacaktır, bu anlamda bundan ben de eminim hem o resimlerden hem de az çok bildiğimden dolayı.

Bakın, yedi köyün boşaltılmasına vesile olacak. Üzerinde yaklaşık 200 bin kiraz ağacının yetiştiği, daha önce de ifade etmişimdir, ihracata gönderilen, pazarlarda bulamadığımız en kaliteli kirazların yetiştiği yeri boşaltıp kiraz fidanlarını, kiraz ağaçlarını yok edip orada termik santral kurmaya kalktılar. Dolayısıyla bir şeyler yapılacaksa, bu memlekette yatırım yapılacaksa, enerji ihtiyacı karşılanacaksa elbette önce doğayı düşünmemiz lazım.

Enerji ihtiyacının ne olduğunu, enerjinin ne kadar önemli olduğunu, beş yıldır KİT Komisyonu üyesi olan, sanayicilik yapan bir insan olarak da gerçekten biliyorum ve bu konudaki enerji yatırımlarını da ciddi anlamda destekleyen bir insanım. Sanayici arkadaşlarımı, yatırım yapmak isteyen arkadaşlarımı da "Eğer önümüzdeki yıllarda yatırım yapacaksanız enerjiye yatırım yapın." diyerek de teşvik eden bir insanım ama ifade ettiğim gibi, önce, çocuklarımızdan ödünç aldığımız bu toprakları onlara temiz olarak bırakmak durumundayız.

Bakın, gerçekten enerji her şey. Ben bu konuda daha fazla şeyler söylemek isterdim ama Hükûmetin bu sabahki verdiği bilgiler doğrultusunda konuyu ben de enerji perspektifinden değerlendirmeye çalışacağım.

Burada birçok şeyden bahsedildi, Dışişleri Bakanımız, işte, duruşlardan, ilişkilerden vesaireden bahsetti. Orta Doğu'da, Kafkaslarda çıkan ne kadar kargaşa varsa, ne kadar renkli devrim varsa ne kadar bahar, son bahar varsa bunların temelinde enerjinin yattığını, petrol kaynaklarının yattığını hepimiz biliyoruz.

Şimdi, bunca yıldır, son on yıldır bütün bu gelişmeler sonucunda "Efendim, biz şöyle dik durduk, böyle onurlu durduk, şöyle ilişki kurduk." denileceğine Türkiye bütün bu ilişkilerin sonucunda ne kazandı? Bütün bu savaşların sonunda, işte Körfez Savaşı, Irak Savaşı sonucunda bütün İngiliz firmaları, Amerikan firmaları girdiler, şu anda günlük 2 milyon, 3 milyon varil petrolü çekiyorlar, memleketlerine götürüyorlar. Peki, biz ne yaptık? Türkiye Petrolleri, Dışişleri tarafından Irak'ın kuzeyinde ihalelere sokulmadı, Irak'ın alt bölgesinde de güney bölgesinde de bir tek ihaleye dahi giremedi. Bakın, kazanamadı demiyorum, Türkiye Petrolleri bir tek varillik ihaleye dahi sokulmadı. Yani bunca şey, Irak'taki bunca akan kanın sebebi olan bu meselelerin sonucunda Türkiye'nin nerelere geldiğini hepimiz görüyoruz.

Peki, İsrail'le bir sürü gerginlikler yaşadık. Haklıdır Hükûmet. 9 tane vatandaşımızı katlettiler, şehit ettiler. Peki, bunca kargaşanın sonunda ne yaptık? Amerika'nın koyduğu ambargonun üzerine yüzde 50'sini temin ettiğimiz petrolün yüzde 20'sini İran'dan kıstık. Niye? İsrail'le İran'ın gerginliğinden dolayı. Şimdi, toplamda yüzde 10'a tekabül eden bu petrolü Libya'dan temin edeceğimizi söylüyor Sayın Bakan. Libya ne hâlde? Yok. Bakın, Türkiye Petrolleri son on yılda yurt dışı yaptığı hiçbir anlaşmadan, sözleşmeden bir tek lira kazanç elde edememiş. Tamamen 2002 öncesinde yapılan Azerbaycan-Çıralı, Şahdeniz II, Bakü-Tiflis-Ceyhan projelerinden şu anda Türkiye Petrolleri gelir elde ediyor ama yapılan sondajlar neticesinde ortaya çıkan rakamlar ortada. 96 yılında Türkiye'nin içinde 50 bin varilin üzerinde petrol elde ederken Türkiye, bugün 30 bin varillere düştük, üstelik o günlerdeki petrol fiyatları ucuz olduğundan dolayı kapalı olan petrol kuyularının tekrar açılmasına rağmen.

Şimdi, son günlerde, biliyorsunuz Türkiye'nin gündemiydi, doğal gaza zam yaptık, dolayısıyla hemen akabinde elektriğe zam yaptık çünkü Türkiye'deki elektriğin yarısını doğal gazdan elde ediyoruz. Türkiye, gerçekten ciddi anlamda doğal gaza bağımlı, hatta bütün enerji ihtiyacımızın yüzde 72'si dışarıya bağlı, hidrokarbon ihtiyacımızın da yüzde 88'i dışarıya bağımlı. Dolayısıyla, böyle baktığımız zaman, dış ilişkiler de, Dışişleri politikaları da çok önem kazanıyor. Ermenistan'la ilgili politikalarımızdan dolayı Azerileri küstürdük, düne kadar 120 dolara aldığımız doğal gazı Azerbaycan bugün 250 dolara çıkardı. Düşünebiliyor musunuz, 2 katından fazlasına. Ona rağmen Azerbaycan'dan aldığımız doğal gaz ucuz ama dış politikanın en büyük göstergesi, işte Türkiye'nin enerji politikalarında geldiği noktalardır. Dolayısıyla, Türkiye gerçekten, bu anlamda hata üstüne hata yaptıkça, Rusya'yla olan ilişkilerde Batı Hattı'nı iptal etmişiz, Karadeniz'den gaz geçirmelerine izin veriyoruz, karşılığında hiçbir şey almıyoruz, Türkiye sadece bir "Aferin" alıyor. Dolayısıyla, dış politika dostluk ilişkileri içerisinde değil çıkar ilişkileri içerisinde devam etmeli. Bunun da en güzel göstergesi, en önemli göstergesi enerji politikalarıdır. Gerçekten, bu son on yılda da Türkiye'nin enerji politikaları ciddi anlamda geriye gidiyor. Bu yıl elektrik kesintileri başladıysa da bütün bu son gelinen noktadan kaynaklanıyor. İnşallah, önümüzdeki günlerde enerji politikalarıyla ilgili bir araştırma önergesine cevap verirsiniz, bir komisyon kurulur da detaylı bir şekilde  bu Mecliste tespitleri yaparız.

Hepinize saygılar sunarım. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özensoy.