GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TAPU KANUNU VE KADASTRO KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TASARI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:101
Tarih:02.05.2012

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; kürsüye çıkan arkadaşlarımız "Efendim, halkımız bizim talep ve isteklerimiz doğrultusunda yüzde 49 oy verdi." dediler ama keşke seçim beyannamenizde  "Biz 30 dekara kadar, Bakanlar Kurulu kararıyla 60 dekara kadar taşınmazları satacağız?" Halk o zaman size oy verir miydi vermez miydi?

ALİM IŞIK (Kütahya) - Hektar, hektar; 600 hektara kadar.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Hektar.

Yani aşağı yukarı bu da 600 dönüme tekabül ediyor. O zaman gerçekten halkın size oy verip vermediğini ölçmüş olurduk. Eğer hâlen kendinize güveniyor iseniz bunun referanduma gitmesi gerekir, en doğrusu da bu olur.

Şimdi, söz alan arkadaşlarımızın çoğu gerçekleri saptırdılar. Neden saptırdılar? Anayasa Mahkemesi, bugüne kadar -1984 tarihli 14 sayılı Kararı, 1985 tarihli 659 sayılı Kararı, 1986 tarihli 18 sayılı Kararı- yabancılara mülk satışını hangi gerekçelerden dolayı iptal etmiş? Mütekabiliyet esasından dolayı. Mütekabiliyet esası nerede yer alıyor? Anayasa'mızın "Başlangıç" bölümünde "Dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak?" Bu ibareye dayalı olarak iptal ediyor. Aynen gerekçeyi okuyorum: "Yabancı gerçek ve tüzel kişilere sınırlı ayni hakların da diğer haklar gibi karşılıklılık ilkesi esas alınarak tanınmasını gerektirir. Aksi durumda, Türkiye Cumhuriyeti'nin kendi gerçek ve tüzel kişilerine yabancı bir devletin tanımadığı hakları, bu yabancı devletin gerçek kişilerine veya yabancı devletin ülkesinde bu ülkenin kanunlarına göre kurulmuş tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketlerine tanıması anlamına gelir. Bu da hak tanıdığımız ülke ile eşit olmayan bir konuma girmemize yol açar." diyor değerli arkadaşlar. Yani "Bu anlamda mütekabiliyet esası yok, bu anlamda serbesttir." Bu, külliyen doğru bir bilgi değil, hakikatleri saptırmanın dışında başka bir şey değil değerli arkadaşlar.

Bir başka iptal nedeni: "Toprak, bir ülkenin kurucu ögesidir. Yabancılara satışa ilişkin esas ve usuller yasayla belirlenmelidir. Karşılıklılık ilkesi egemenlik hakkının uluslararası ilişkide yansımış temel bir ilkesidir, bu ilkeden ödün verilmez. Her konuda Bakanlar Kuruluna yetki devri yapılamaz, takdir hakkı bırakılamaz. Yabancıların nerelerde, ne miktar, kaç adet, hangi amaçla, hangi koşullarla taşınmaz edinebileceğinin açık ve net yazılması gerekir." Olayımıza baktığımız zaman, burada bu şekilde bir düzenleme yok, tamamen müphem.

Bir başka husus: "Efendim, biz kendimize güvenelim, yabancılar mülk alsın." Esasen gizlenmek istenen, perdelenmek istenen husus şu: Kalkınmanın, büyümenin ve kaynak açığını gidermenin üç yolu var.

1) Para basmak, parayı bastınız.

2) Borçlanmak, borçlandınız.

3) Yabancı sermayeyi temin edebilmek için gayrimenkulleri satabilmek.

Yani burada, borçlanma suretiyle başaramadınız, para basarak başaramadınız. Cari açığı başarabilmenin yolu, bu geçici dönemi aşabilmenin yolu, ancak biz ne yapabiliriz, gayrimenkulleri satarak bu işi aşabileceğinizi düşünüyorsunuz. Bu anlamda, doğru bir yolda değilsiniz. Eğer gerçekten yabancı sermayeyi çekmek istiyor iseniz, cazip bir ülke hâline dönüştürmek istiyorsanız, yapılması gereken üç şey var.

Bir: Siyasi istikrar. Ülkenin siyasi istikrarı olmadan yabancı sermaye gelmez. Siyasi istikrar ülkede var mı? Size muhalif olan herkesi cezaevine kapattınız. Sanatçılar vardı, efendim, "Biz maaşını ödüyoruz. Nasıl bunlar bizi eleştirebilir?" Sanatçı sizin işçiniz değil, siz sanatçının işvereni değilsiniz.

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - Sanatçı takla attı, bir de bu var.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Sanatçı özgür düşünür. Sanatçı topluma yön verendir. Sanatçı doğru gidişatı uyarandır.

Bu anlamda, ikinci bir husus: İktisadi istikrarın olması gerekir. Kendiniz biraz önce itiraf ettiniz, efendim, "Çocuklara dağıtılan süte çocukların alerjisi var çünkü bugüne kadar süt içmemişler." dediniz. Bundan daha vahim bir şey olabilir mi? Yani demek ki yabancı sermayenin gelmemesinin bir nedeni de iktisadi istikrar da yok.

Üçüncüsü: Kâr marjı yüksek olmalıdır ki gelebilsin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TANAL (Devamla) - E, kâr marjı anlamında, bu kadar rüşvetin, yolsuzluğun diz boyu olduğu bir ülkede kâr marjı olabilir mi? (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tanal.