| Konu: | POSTA HİZMETLERİ KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 101 |
| Tarih: | 08.05.2013 |
TUFAN KÖSE (Çorum) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; bugün burada yüz yetmiş üç yıllık bir kuruluşun, tarihî bir kuruluşun özelleştirilmesindeki ilk aşama üzerinde konuşuyoruz, konuşacağız ama ben ondan önce, az evvel AKP'li grup başkan vekilinin Bulgaristan'da yaşanan bir hadiseyle ilgili toplumumuzu, ülkemizi yanıltıcı verdiği bilgileri düzeltmek istiyorum burada, düzeltme hakkını kullanacağım partim adına.
Şimdi, sanki -öyle bir izlenim bırakıldı ki- Bulgaristan'da Türklerin örgütlendiği, iktidarda da olduğu hiçbir parti yok, Haklar ve Özgürlükler Partisi yok da sıfırdan yeni bir parti kuruluyor ve biz buradan o partiye destek veriyoruz. Yok böyle bir şey. Orada Hak ve Özgürlükler Partisi var, sekiz yıldır iktidarda. Bir Genel Başkanı var, Ahmet Doğan. Oradaki Türklerin arasına da nifak sokmak üzere, ikilik yaratmak üzere bir parti kuruluyor. Herhâlde yakında Ahmet Doğan'ın adı da Ehmet Doğan olursa hiç şaşırmayalım.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, hazır, Bakan da buradayken şu soruları öncelikle sormak istiyorum: Bu, "Türk Hava Yollarında grev yasağı" dedikodusu söz konusu. Nedir bunun aslı? Yani, Türk Hava Yollarında grev olamaz mı? Lufthansa'da bile oluyor da. Dünyanın her ülkesindeki hava yolu şirketlerinde olabiliyor. Hak arama mücadelesinin bir aracı değil mi, anayasal bir güvence değil midir de grev yasağı gündeme getiriliyor sürekli Bakanlar Kurulunuz tarafından?
Yine, Türk Hava Yollarında işten çıkarılanların işe iade davalarının bir kısmı kazanıldığı hâlde hukuka saygılı bir hukuk devletinde olması gereken diğer işe iade davalarının sonucu beklenmeksizin tamamının işe alınması gerekirken bu yola gidilmiyor. Bunun sebebini de merak ediyoruz.
Sonra, Türk Hava Yollarında konuşulan, hosteslerin rujunun parlaklığı, rengi; kıyafetlerinin, eteklerinin diz boyu konuşuluyor. Bunları da ben çok yadırgıyorum ve garipsediğimi söylemek istiyorum. Yine, alkol yasağıyla anılan da bir Türk Hava Yolları istemiyoruz.
Değerli arkadaşlarım, serbestleşme ve rekabet istihdam üzerinde olumlu bir etki yaratmıyor. Bu, Avrupa Birliği raporlarına da yansımış. Bu kanunun amacını da Hükûmetiniz... "Serbestleşme ve rekabeti yaratmak üzere bu kanunu çıkartıyoruz." diyorsunuz. Ancak bu kanunla yapılan hem istihdamda artırıcı bir etki yapmıyor hem de o kurumda çalışan işçilerin, çalışanların gerek devlet memuru çalışanlarının gerek sözleşmeli çalışanların gerekse taşeron olarak, taşeron şirketinde çalışan 37 bine yakın işçinin bütün hakları, işçilik hakları ellerinden alınmaya çalışılıyor. Maalesef, yasal tekel hakkı tanınan posta hizmetleri de dâhil olmak üzere bütün faaliyetlerini taşeron şirketlere vermek üzere böyle bir yasayı çıkartıyorsunuz.
On bir yıllık iktidarınız boyunca, çalışanların elinden birçok hakkı alındı. On bir yıllık iktidarınız boyunca, taşeronlaşma ülkemizde 5 kat arttı, sayısı 1,5 milyona çıktı. Başka neler yaptınız bu anlamda? Hemen onlardan bahsetmek istiyorum: On bir yıllık iktidarınız boyunca, asgari ücretle çalışan -az evvel "başı dik" demiştiniz- yani 2013'ün ilk yarısı için 773 bin lira alan 10 milyon insan yarattınız. Bununla da yetinmediniz -asgari ücret diyebiliriz biz buna, yani az olan ücret, ortalama ücret bunun çok dışında diyebiliriz ama- ortalama ücreti de maalesef asgari ücretin 1,4'üne gerilettiniz. Yani, ülkemizde insanlarımızı yoksullukta eşitliyorsunuz.
Peki, bu asgari ücretle çalışan işçilerimiz iş verimi sağlayabiliyorlar mı? Ülkemizde son on bir yılda ne kadar iş kazası olmuş? Bu iş kazalarında kaç kişi hayatını yitirmiş bunun farkında mısınız? Örneğin, 2012 yılında iş kazalarında toplamda 1.100 kişi hayatını kaybetmiş yani terörden şehit olan güvenlik görevlilerimizin, vatandaşlarımızın sayısından fazlasını biz iş kazalarında kaybetmişiz sizin uyguladığınız iş ve sosyal güvenlik politikalarının bir sonucu olarak.
Peki, bu iş cinayetlerinde dünyanın ve Avrupa'nın neresindeyiz? Avrupa'da 1'inci, dünyada 3'üncüyüz. Yani iktidarınız boyunca kuralsız çalışmak bir kural hâline getirilmiş, taşeronlaşmak bir kural hâline getirilmiş, sendikasızlaştırma, grev yasakları bir kural hâline getirilmiş. Hele, gündemdeki özel işçi bulma büroları da hayata geçirilecek olursa Türkiye'deki iş yaşamı, yoksulların, Türk insanının köleleştirildiği, güvencesiz çalıştırıldığı bir zemin hâline getirilecek. Biz bu yasanın da bu amaca hizmet ettiğini, toplamda 37 bin çalışanın, güvenceli çalışan 27 bininin de taşeron şirketler yoluyla iş güvencesiz çalıştırılacağını, düşük ücretle çalıştırılacağını, az kazanan yoksul halkımıza bir 27 bin kişinin daha ekleneceğini söylüyoruz.
Hepinizi bu vesileyle saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)