GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER HAKKINDA (10/41) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN ÖN GÖRÜŞMESİNİN, GENEL KURULUN 3/11/2011 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:16
Tarih:03.11.2011

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grubumuzun faili meçhul cinayetlerin araştırılmasına ilişkin önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; gerçekten Türkiye'nin yirmi beş yıldır kanayan bir yarasıyla ilgili olarak on dakika konuşmak zorunda kalacağız, aslında on dakika değil belki saatlerce burada konuşmamız lazım. O nedenle Meclis araştırma komisyonu kurulsun, bu araştırma komisyonu da bizim adımıza çalışsın ve sonuçlarını burada günlerce tartışalım diye bu önergeyi verdik fakat maalesef biraz sonra sizlerin oylarıyla reddedilecek. Öncelikle en sonda söyleyeceğimi şimdi baştan söyleyeyim.

Şimdi, Sayın Elitaş, biraz önce kendi dönemlerinde bir faili meçhul cinayet olmadığını ifade etti, 2002 yılında hiçbir şey olmadığını ifade etti ve 2002'den önceki dönemlerde faili meçhul cinayetler olduğunu ifade etti. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Evet, bu şekilde ifade etti. Şimdi, ben de bu soruya karşılık şunu söylerim, bir yurttaş olarak söylerim, bir milletvekili olarak söylerim: Eğer 2002'den önce varsa ve şimdi, siz bunları araştırmaktan kaçınıyorsanız, bu işi sadece Meclis İnsan Hakları Komisyonuna havale ediyorsanız, insanların aklına acaba şu gelmez mi: Acaba bu cinayeti işleyenlerle, bu şebekeyle bir mutabakata mı vardınız bu zihin dünyasını devralarak? Aklımıza bu gelir bizim.

Eğer Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun 2002'den önce işlenen? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - ? cinayetlerle ilgili bir sorunu yoksa yapması gereken tek iş vardır.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Sayın Tanrıkulu, siz neyin ne olduğunu çok iyi biliyorsunuz. Kimin kiminle mutabakatı olduğunu da çok iyi biliyorsunuz.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Burada bu araştırma komisyonu önerisine "Evet." demektir.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Bu araştırma komisyonunun amacının ne olduğunu biliyoruz.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bu sizden beklenir. Üstelik, bakın, dün Plan ve Bütçe Komisyonunda konuşma yaptım?

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Biz bunun esasına karşı değiliz, buradaki usule karşıyız.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bu Plan ve Bütçe Komisyonunda konuşma yaptım ve Sayın Arınç'ın cevaplamasını istedim.

Bakın, 23 Şubat 2002 tarihinde Sayın Başbakan Dolmabahçe'de konuştuktan sonra Ankara'da Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezinde açıklama yaptım ve sizin döneminizde işlenen faili meçhul cinayetlerle ilgili sayı verdim. Bu sayıları da Türkiye İnsan Hakları Vakfının verilerine dayandırdım. O veriler ki, 2002'den beri yayımlanıyor, hatta 1990'dan bu yana yayımlanıyor ve sizin döneminizde de bunlar tekzip edilmemiş. Raporlar burada. Her yıl, teker teker isimleri var.

Sizin dönemizdeki faili meçhul cinayet sayısı 116, sizlere verebilirim, 1 değil 116; yargısız infaz sayısı 367, yargısız infaz sayısı yani orantısız güç kullanma, "Dur" ihtarına uymama gibi nedenlerle; gözaltında ve cezaevlerinde ölenlerin sayısı 370 kişi. Dolayısıyla, hiç kimsenin ama hiç kimsenin burada, bu Meclisin çatısı altında başını kuma gömmesine gerek yok. Sorumluluk hepimizin. Bakın, bunun üzerinde siyaset yapmayalım. Biz, bu cumhuriyetin milletvekilleri olarak eğer insanların kemik aramasına ve dua edecek mezar bulmasına yardımcı olamıyorsak burada olmamızın hiçbir anlamı yoktur.

Ben Sezgin Tanrıkulu olarak, yetmiş yaşındaki kocasının kemiklerini arayan Dılşa Özgen için burada konuşuyorum. Siz kimin için konuşuyorsunuz? Ben?

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Hangi dönemde oldu?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Siz hangi dönem?.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Kimin hesabını kime soruyorsunuz siz?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, müsaade edin.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Siz hangi cumhuriyetin hükûmetisiniz? Hangi cumhuriyetin hükûmetisiniz, hangi cumhuriyetin? Türkiye Cumhuriyeti hükûmetlerinin ve Türkiye Cumhuriyeti parlamentolarının görevi sadece kendi dönemleriyle sorumlu olmak değildir. Kendi dönemlerinden önce de bir sorumluluk varsa bunun üstünü örtemezsiniz.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Bizim nelerin üstünü açtığımızı siz çok iyi biliyorsunuz.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bize düşen görev ve sizlere düşen görev, Parlamento olarak düşen görev bütün bunları beraberce araştırmaktır. Eğer bunları yapamıyorsak, eğer bunları yapamıyorsak, biz parlamenterlik görevimizi yapamıyoruz demektir. O yüzden bundan kaçmayın.

Ben Meclis İnsan Hakları Komisyonunun Başkan Vekiliyim, orada da sorumluluklarım var. Ama ben biliyorum ki, bunları inceleyen ve araştıran bir insan olarak biliyorum ki, o Komisyon bunları göremez, bu işleri yerine getiremez. İnsanlara dua edecek mezar taşı bulamaz. Bunu bilin! O yüzden sorumluluklarınıza sahip olun. Bunları beraber yapalım. Böyle bir muhalefet bulmuşsunuz, böyle bir muhalefet, yapıcı bir muhalefet bulmuşsunuz...

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Nerede o muhalefet?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) -?"Bunları gelin beraber araştıralım. Beraber araştıralım." diyor ve siz kaçıyorsunuz. Dünyada olacak bir iş midir?

Bakın, gerçekten, gerçekten şaşırdım. Bakın, Meclise geldiğim zaman şaşırdım. Gördüm ve şaşırdım. Meclis Araştırma Merkezi, hakikat ve barış komisyonuyla ilgili bir araştırma yapmış. Yapmış, bu Meclis yapmış. Ne zaman yapmış? Ocak 2011'de yapmış. Niçin yapmış? Bu Meclis için bunu yapmış? Niye kaçıyoruz? Neden kaçıyoruz? Oraya bunu süs için koymamışlar. İki sayfası var, ben tümünü okudum. Rica ediyorum, hepsini okuyun.

Gelin beraber, gelin beraber Türkiye'ye özgü bir model yaratalım. Adalet üzerinden yeniden vatandaşlık bağını güçlendirelim. İnsanların aidiyet bağını güçlendirelim. Gelin bunu yapalım. Ertelemeyelim. Eğer bunu, geçmişi kaşımak, yaraları deşmek gibi algılarsanız yanlış yaparsınız, yanlış yaparız. Kendimi de katarak söylüyorum. Ben bu konularda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine onlarca dosya götürdüm. Onlarca dosya ve Türkiye, en ağır mahkûmiyetlerini aldı 13'üncü maddeden de bu nedenle doktora tezi yazdım. O yüzden, bu Meclis bunu yapmak zorundadır. Bugün karşı çıkıyorsunuz yarın karşımıza gelecek, beraber "evet" diyeceğiz.

O nedenle, eğer bu Meclis anayasa gibi büyük bir mutabakata imza atacaksa, kararlılığınız varsa niye bundan başlamıyoruz? İnsanların yaşam hakkından başlamıyoruz? Neden başlamıyoruz? Biz geçmişimizi iki tane savcının yazacağı iddianameyle mi temizleyeceğiz? Bunları hepiniz biliyorsunuz ama hepiniz biliyorsunuz.

Diyarbakır'da açılan o dava -ki duruşması yarın yapılacak- oradaki insan hakları savunucularının, oradaki baroların, oradaki hak örgütlerinin mücadelesi sonucu açılmıştır. Arkasında Adalet ve Kalkınma Partisinin tek bir iradesi yoktur. Eğer iradesi varsa bana yargılanan bir tane vali söyleyin. Eğer varsa ben 2004 yılının Mart ayında Diyarbakır Barosu Başkanı olarak, yani sizin iktidarınız döneminde listesini verdim, bir tanesine izin vermediniz. 2005'te bir daha verdim, bir tanesine izin vermediniz. Eğer, o dava açılmışsa, yarın görülecek dava açılmışsa -ki hepsi sonuna kadar masumdur, bir mahkûmiyet kararı olmadan- o da insan hakları savunucularının ve tek tek avukatların, baroların emeği sonucu açılmıştır. Peki, ondan sonra niçin bir dava yoktur? Söyleyin bana. Orada bekleyen?

YUNUS KILIÇ (Kars) - Sorumlu olanlar?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Hayır, bakın, orada bekleyen yüzlerce faili meçhul dosya var, atanan bir savcı var, bir savcı. İkinci savcıyı atayamadınız oraya. Aynı savcıya KCK görevi verdiniz, faili meçhulleri araştıramadı. Bunu, gidin Diyarbakır'da sizin il başkanınıza sorun, Halit il başkanınıza sorun, Halit Advan'a sorun. Aynı şeyleri söylemezse bir daha bu kürsüden konuşmayacağım. Beraber gittik, benim yönetim kurulu üyemdi. Dolayısıyla gerçekleri örtmeyelim. Beraber, burada, neyse ama neyse, beraber araştıralım arkadaşlar. Bundan korkmayın, çekinmeyin. Onlarca önerge vermişiz.

Buradan insanlara mesaj verelim. "Bu Meclis, bu cumhuriyetin Meclisi olarak, 74 milyonun Meclisi olarak hak arayanların da adresidir." diyelim, beraber bunları diyelim ama ne diyorsunuz bize burada: "Efendim, olmamış, bizim dönemimizde olmamış." O zaman, kaçıncı cumhuriyeti kurdunuz? Hangi cumhuriyetin hükümetisiniz? Olur mu böyle bir şey? Siz bu cumhuriyetin hem artılarının hem eksilerinin hükûmetisiniz. Bu cumhuriyetin Parlamentosu da hem eksilerin hem artıların Parlamentosudur. Eğer geçmişte olmuşsa, 90'da olmuşsa, 80'de olmuşsa, burada beraber araştıracağız, çekinmeyeceğiz, korkmayacağız. "Meclis araştırma komisyonu yetmiyor." mu diyorsunuz? Gelin, beraber, dünya örneklerini inceleyelim, âdeta Türkiye'ye özgü olan bir komisyon kuralım, beraber bunları araştıralım. Kim yapmışsa, hangi örgüt yapmışsa, devlet yapmışsa, çete yapmışsa, beraber üstüne gidelim, beraber araştıralım. Yapıcı muhalefet budur.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Samimiyet budur, dürüstlük budur.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Yapıcı muhalefet budur. Bunları beraber yapalım arkadaşlar. Kaçmayalım, bakın kaçmayalım.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Meclisi kilitlemek için zamansız grup önerisi getirmek mi samimiyet?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Kilitlemek değil. O zaman, bakın, yarın?

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Biz bunun esasına karşı değiliz.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Yarın önerge getirin, biz kabul edelim.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Sizin uygulamanıza ve usulünüze karşıyız.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Yarın bu konuda siz önerge getirin, biz kabul edelim.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Ve bizi bu konuda hiç kimse yargılayamaz, sorgulayamaz.

BAŞKAN - Sayın Ünal, lütfen?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Kaçmak yok arkadaşlar?

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Yaptıklarımız ortada.

BAŞKAN - Sayın Ünal, karşılıklı konuşmayalım.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bu gerçeklerden kaçmayacaksınız. Büşra teyzenin de, Sabiha teyzenin de eli hepinizin yakasında olacak, bizim yakamızda olacak. Ben, İnsan Hakları Mahkemesine tanıklık yaptım. Necati Aydın'ın öldürülmesi konusunda tanıklık yaptım. Sizin oğlunuz için de ben yürüdüm. Ben yürüdüm, ben yürüdüm, en başta ben yürüdüm. Ne söyledim ben? Ne söyledim ben? En başta, Diyarbakır'da, kimsenin olmadığı yerde ben yürüdüm, "Kınıyoruz." dedim, "Bir daha istemiyoruz." dedim, "Anlıyoruz." dedim. Siyah, siyah, siyah? Siyah pankartın üzerinde ben yürüdüm. Dolayısıyla kaçmayalım. Cesaretle, onurla, vicdanla bütün bu cinayetlerin üzerine gidelim. Kaçamazsınız. O nedenle söylüyorum.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Kimsenin bir yere kaçtığı yok. Sadece dürüst olalım, samimi olalım. Grup önerisini bir şeyi kilitlemek için getirmeyelim.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - O nedenle söylüyorum. Acaba Dolmabahçe mutabakatının arkasında bunların araştırılmaması da var mıydı? Dolmabahçe mutabakatında bu da var mıydı, Dolmabahçe mutabakatında? Siz, o mutabakatın arkasına sığınarak çok değerli çalışma yapan Şemdinli komisyon üyelerinin bir tanesini milletvekili yapmadınız, birisini. Hani nerede onlar? O kadar değerli bir çalışma yapmışlardı, niye olamadılar? Dolmabahçe mutabakatını araştırın, siz araştırın. Kendi aranızda konuşmalarınızı bırakın, gelin burada cesaretle konuşalım.

O yüzden, değerli arkadaşlar, bu Meclisin sorunu büyüktür, bu Meclis adalet üzerinden Türkiye'ye barışı, özgürlüğü getirmek zorundadır, insan haklarını herkese tesis etmek zorundadır, bunları yapmak zorundayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Teşekkür ederim, saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)