| Konu: | ÇOK TARAFLI YATIRIM GARANTİ KURULUŞU SÖZLEŞMESİNİN MADDELERİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERİN ONAYLANMASI HAKKINDA (S.S.40) |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 03.11.2011 |
CHP GRUBU ADINA MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; MIGA hakkında bugün 3'üncü maddede grubum adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu tartışmalardan da ortaya çıkan bir gerçek var ki, MIGA'yla ilgili bu Meclisin daha net ve doğru bilgilenme ihtiyacı olduğunu hem sorularda hem bu konuyla ilgili görevlendirildiğim zaman yaptığım çalışmalarda gördüm. MIGA, muhakkak ki yabancı yatırımcıların yatırım yaptıkları ülkelerde yatırımlarını riske en az ederek, riskleri ortadan kaldırarak sigorta yaptıkları bir organizasyon, onları sigorta yapan bir kuruluş ve bu kuruluşta bizim binde 48 bir oy hakkımız var ve büyük oranda da oy hakkı ABD, Fransa, Almanya, İtalya ve Çin olmak üzere, bunların oy hakkı yüzde 48'e yakın bir noktada. Yani bu kuruluş küresel sermayenin gelişmekte olan ülkelere yapmış olduğu yatırımlarda riskini sıfırlamak için kurduğu bir kuruluş ve bu kuruluş Dünya Bankasının nezdinde kurulmuş, başkanlığını da Dünya Bankası Başkanının yaptığı bir kuruluş.
Şimdi, bu kuruluşu doğru anladıktan sonra, bu konularda konuşmamız gereken en önemli olaylardan bir tanesi? Tabii ki ülkemizin yabancı sermayeye ihtiyacı var, yatırımcıya ihtiyacı var, bizim de başka ülkelerde daha yatırımlarımız var. Bütün bunları anlayışla karşılıyoruz ama dünyada öyle bir şekilde küresel sermaye olayı bir noktaya getirdi ki sıfır riskle yaptığı yatırımlar karşısında dünyada ciddi bir şekilde adaletsizliklerin de sebebi hâline geldi. Bugün dünyadaki kriz karşısında Wall Street'te, Özgürlük Parkı'nda eylem yapan insanların sloganını bu Meclise hatırlatmak istiyoruz: "Yüzde 99 biziz, yüzde 1 sizsiniz. Yüzde 1'in yapmış olduğu hataların cezasını yüzde 99 olarak biz çekmek istemiyoruz." Küresel sermaye dünya üzerinde ciddi bir şekilde gelir adaletsizliği, haksız rekabet, gelişmekte olan ülkelerdeki yerli sermayeyi yok eden, küçük işletmelerin önünde engel olan bir konuma gelmiştir. Bunu doğru tahlil etmek zorundayız. Bu doğru tahlili yapmadığımız zaman burada MIGA'ya övgüler düzeriz, işin arka boyutunu görmeden ülkemizdeki bir sürü ekonomik sıkıntının gerçek nedenini anlayamayız.
Bugün, gerçekten, küresel sermayeyle ilgili dünyanın bu ekonomik politikalarda küresel sermayenin fonksiyonunu masaya yatırma ihtiyacı vardır ve bu yatırılacak küresel sermaye boyutunda, öncelikle gelişmekte olan ülkelerin önündeki küresel sermayenin haksız rekabetiyle o ülkeler üzerinde kurduğu hegemonyanın ortadan kaldırılmasına ihtiyaç vardır. Bugün küresel sermaye ülkelerin gayrisafi millî hasılalarından daha büyük noktaya gelebilmiş sermaye yapılarına sahiptir ve dünyada ve ülkemizde çok sınırlı sayıdaki küresel sermaye piyasaların çoğuna hâkimdir.
Bakın, bir örnek vereyim: Bizim ülkemizde perakende piyasasında 10 tane büyük şirket, içinde küresel sermaye de bulunan perakende piyasanın yüzde 56'sına sahiptir. Geriye kalan 1 milyon küçük işletme bunlar karşısında toplam yüzde 44'e sahiptir ve onların kârlılıkları yüzde 44 karşısında oranlarının çok üstünde bir noktadadır ve onların kâr transferleri ciddi bir şekilde de bu ülkenin ekonomisinde döviz açığını, cari açığı ve ekonomik problemleri ortaya getirmektedir.
Değerli arkadaşlar, onun için Adalet ve Kalkınma Partisinin dokuz yıllık iktidar süresince uyguladığı ekonomik politikada en büyük hatalarının birincisi, sıcak parayı bu ülkeye getirebilmek, yabancı yatırımcı gelsin de nasıl gelirse gelsin anlayışı içerisinde, bu ülkede üretimin önüne engel olan, ithalatı teşvik eden ve lojistikçi bir sanayi yaratan politikasının çok büyük olumsuz yansıması vardır.
Hükûmet bugün bunu anlamıştır ve son önemli bir şekilde yapılan ekonomik kararlarda cari açığı azaltma noktasındaki tedbirler bunun çok açık göstergesidir.
Ne diyor Sayın Başbakan: "Biz bu zamları, bu tedbirleri almayalım da Yunanistan'a mı dönelim? Biz elektriğe zam yapmayalım da Yunanistan'a mı dönelim?"
Bu demektir ki Türkiye'de uygulanan ekonomik politika sürekli cari açık yaratmakta, ithalat ile ihracat arasındaki denge açılmaktadır ve bugün itibarıyla ithalattaki artış ile ihracattaki artışın, ne kadar tedbir alırsanız alın farkı devam etmektedir. İhracattaki artış yüzde 24, ithalattaki artış yüzde 42. Yani bu anlamıyla aldığınız tedbirler bile bu nokta itibarıyla ciddi bir şekilde ithalat ile ihracat arasındaki dengeyi karşılamamaktadır. Bizim yapmamız gereken, bu ülkede küçük, orta boy işletmeleri, ülkenin yerli sanayisini teşviklerle dünya standartlarının üzerine getirmektir.
Küresel sermaye çok kolay para kazanıyor. Bir örnek vereyim. Ipod'lar moda. Ipod'ların piyasa satış fiyatı 270 dolar. Küresel sermayenin kuruluşları ipod'u Çin'de yaptırıyor. Kaç paraya yaptırıyor biliyor musunuz? 3 dolar 50 sente yaptırıyor. Çin ne kadar para kazanıyor? 50 sent para kazanıyor. Maliyeti, reklamı, piyasa, başka organizasyonlarıyla 8,5 sent; piyasada 270 dolara satılıyor. Şu kârlılığa, şu verimliliğe bakın. Bu gücün karşısında dayanmak mümkün müdür? Yani zeytin üreticisi çıkardığı yağı, 5 liraya mal ettiği yağı dünya pazarında 270 liraya satsa onun keyfine diyecek olur mu? İşte, küresel sermaye, dünyada o birikimiyle ciddi bir şekilde ucuz iş gücünü, dünyanın kaynaklarını ve dünyanın parasını, finansını hızla kendinde toplamakta, yeni kanallarla da yeni finans oyunlarıyla da kaynak sağlamaya çalışmakta ve kârlılığını yüksek derecede artırmaktadır.
Bakınız, MIGA'yla ilgili DPT'den uzman arkadaşlarla az önce konuşuyordum "Bu ödedikleri garanti karşısındaki parayı kim karşılıyor?" diye sordum onlara. Bu sigorta ettikleri portföylerini piyasada satıyorlar, oradan da bir kez daha kârlılık sağlayarak burada oluşan riskler karşısında ödedikleri parayı da oradan karşılıyorlar.
Bütün bu finans oyunlarını ve döngüsünü sağlayabilme noktasında olan bu küresel sermaye karşısında, dünya Wall Strett'ten başlayarak bir tepki gösteriyor. Küresel sermaye gelir adaletini, bölüşümü tekrar masaya yatırmalıdır. Afrika, Orta Doğu açlıkla boğuşurken küresel sermayenin bu konudaki duyarsızlığı ortadadır. Sayın Başbakan da söylüyor "Duble paçalarına dökülenleri verseniz, Somali'deki insanlar doyar." diyor. O zaman, bu duble paçadakileri vermesi gerekenlerin, bu ülkedeki küresel sermayenin de bir hesabını doğru şekilde yapmak gerekir. Onun için, bu konuyla ilgili konuşurken bu gerçekleri doğru bir şekilde masaya yatırıp, görmek zorundayız. Türkiye, ekonomik gelişmesini ve ekonomik politikasını yeniden gözden geçirmelidir. Uluslararası sermayeyi bu ülkeye çekerken, kendi sanayisini yok etmeden, küçük işletmelerini yok etmeden hipermarket yasasını çıkarmak için lobilerin gücünden korkarak, sessiz kalarak değil, onlara destek vererek yapmalıdır.
Hepinize saygılar sunuyorum. Bayramınızı kutluyorum. Tüm ulusumuza sağlık, esenlik, huzur içerisinde bayramlar diliyor, şehitlerimizin önünde saygıyla eğiliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)