| Konu: | AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 114 |
| Tarih: | 31.05.2012 |
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Değerli Başkan, muhterem milletvekillerim; 24'üncü madde üzerinde verilen değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
24'üncü madde süre, usul, esas yönünden açık olmadığı gibi, fayda, maliyet ve düzenlemelerle ilgili de etki analizi yok. Bu maddeyle uygulanan yöntem, geleceği yirmi otuz yıllık bir ipotek altına alacaktır, bütçeye de ağır yükler getirecek mahiyettedir. Bu maddeye gerek yoktur.
Kaldı ki biz burada ne söylersek söyleyelim siz bildiğinizi okuyacaksınız, olduğu gibi bu maddeyi de geçireceksiniz. O hâlde, biz de sizin yaptığınızı yapalım ve biz de kendi bildiğimizi okuyalım.
Hükûmet, Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı açılalı, gece gündüz para tahsil makinesi gibi çalışıyor maşallah! Büyük bir iştahla, akla gelen ve gelmeyen her değeri paraya çevirmek için akla gelen ve gelmeyen her türlü düzenlemeyi önümüze getiriyor; askerliği bedelliyle paraya çevirdik, orman vasfını kaybeden arazileri büyük bir iştahla paraya dönüştürdük, yerli tasarrufların sınırlılığını dikkate alarak yabancıya toprak satışına izin veren, hem de alelusul hem de stratejik ve taktik açısından bu ülkenin başına ne getireceğini bilmeyecek biçimde yabancılara açtık ve onların satışına hazır hâle getirdik, askerlikte yaş büyüterek tahsilatı daha da artırmaya çalıştık. Affın affı yasalarını devreye sokarak tahsilat üstüne tahsilat yapmaya çalışıyoruz. Zamlar, vergiler derken paraya çevrilmeyen bir uçan kuş ile bir de gökyüzü kaldı.
Hükûmet müflis bir tüccar gibidir. Sayın Bakan da maşallah Napolyon gibi, "Para, para, para!", başka bildiği bir şey yok. Yani AKP Hükûmetinin iş başına geldi geleli çıkardığı yasaların konu itibarıyla şu altı yedi tane kavram üzerine oturttuğunu görüyoruz: Vergi, özelleştirme, ihale, tahsilat, satın alma, satma, af ve zam.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hocam telaş etme!
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Satış, zam ve ithalat hükûmeti AKP, bu arada manevi değerleri de satışa çıkardı.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Bak hele!
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Evet? Manevici görünen ama materyalist uygulamalarıyla tarihe geçecek olan bir hükûmetle karşı karşıyayız.
Bu değerlendirmeler, öğretmenlik? (AK PARTİ sıralarından "Ayıp oluyor." sesleri, gürültüler) Dinlerseniz anlarsınız. Bu değerlendirmeler?
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sakin! Sakin!
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Zaman az, zaman, onun için, yoksa ben biliyorum sizin canınıza nasıl okuyacağımı.
Bu değerlendirmeler öğretmenlik mesleğiyle ilgili olarak da yapılmaya başlandı. Başbakanımız, öğretmenlik gibi bir ülkenin millî ve maneviyat mimarlarına ödenen ücreti tartışma konusu yaptı. Başbakan, öğretmenlere ek ödenek olarak 100 lira verilmesini öngören tasarı için "Bir öğretmenin en düşük olanı 1.620 lira alıyor. Ne karşılığı alıyor? Haftada on beş saat karşılığı alıyor. Peki düz bir memur ne alıyor? İşte şu kadar alıyor. Kırk saat çalışıyor, kırk saat için bu rakamın altında alanlar var."
Öğretmenler de milletvekilleri kadar çalışıyor. O zaman aynı mukayeseyi? "Niye milletvekilleri daha fazla alıyor?" diye de sormak gerekiyor. Liyakat, ehliyet, uzmanlık, vasıf gibi birtakım kalite ve kantite değerlerini üst üste koymazsanız neden olduğunu algılama imkânına sahip olmazsınız.
Şimdi, Başbakanın, öğretmenlik mesleğiyle ilgisiz, bu basit, muhtevasız ve anlamsız mukayesesi herkesi üzmüştür. Kutsal mesleklerin maddi ve ücret ile mukayese edilmesi öğretmenleri derinden yaralamıştır. Öğretmenlik, karşılığı ücret olmayan bir meslektir, öğretmen ise fiyatı olmayan kişiye denir. Öğretmen hiçbir şeye sahip olmadığı hâlde, hiçbir şey tarafından da sahiplenemeyen varlıktır. Bu bakımdan, memleketin millî ve manevi mimarıdır. Öğretmen üzerinde konuşurken ağzımızdan çıkanı kulağımızın duyması gerekiyor.
Bugün Türkiye'de yüksek lisans mezunu olan bir öğretmen, ilkokul mezunu olan bir hizmetliden daha az maaş alıyor. Öğretmenlerin yarıdan fazlası ek ders ücreti alamıyor. İki gün hastalanan öğretmenin haftalık ders ücreti kesiliyor. Bu gerçeklere rağmen Başbakan öğretmenlere "On beş saat çalışıyorsunuz, sizin ücretiniz diğer memurlara haksızlık." diyebiliyor. Başbakan öğretmenlere resmen "Sizin aldığınız para yaptığınız işten daha fazla." demeye getiriyor.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Yok canım, öyle demiyor. O yorum yanlış.
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Öğretmenlerin iş yükünü girdiği ders saati sayısına göre değerlendirmek bu mesleği tanımamak anlamına gelmektedir, çünkü öğretmenler eğitim öğretim saatlerinin dışında da çalışıyorlar. Derse hazırlanması, veli toplantısı, sınav sorularının hazırlanması, sınav kağıtlarını okuma, öğrencilere danışmanlık hizmetinde bulunma, idareyle yapılan toplantı, onlarca şey var öğretmenlerin üzerinde. Öğretmenlik mesleği okulda mesaiyle başlayıp mesaiyle bitmeyen bir meslektir. Sahip çık öğretmenine, bunun için söylüyorum.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yeniçeri.