| Konu: | AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 114 |
| Tarih: | 31.05.2012 |
RUHSAR DEMİREL (Eskişehir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben bir konudaki hayretimi ifade ederek başlamak istiyorum, özellikle Sayın Bakana: 14 ve 15 Kasım 2011 tarihli basın bültenlerini kontrol ettirmesini rica ediyorum kendisinden, çünkü "Bakanlar Kurulunun jet hızıyla imzaladığı kanun tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna indirildi." haberi var 14 ve 15 Kasım 2011 günü basın bültenlerinde.
Sayın Bakan, imzaladığınız o tasarı, Avrupa Konseyinin İstanbul Sözleşmesi Tasarısı'na attığınız imzadır, sizin de imzanız var ve siz o imzayı atarak, kadınları şiddetten korumak için sığınma evlerinin de açılmasını imzalamış bir bakansınız ve yanınızda oturan Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri de o sözleşmeyi Genel Kurulda ellerini kaldırarak onaylamış milletvekillerinden bir kısmı. Bence bir kez daha imzalarınızı kontrol ettikten sonra önergeyi reddetmenizi tavsiye ederim. Bu kadar da değil, hafızalarınızı bir kez daha yenileyin.
8 Mart 2012 günü, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Yasa Tasarısı bu Meclise geldiğinde, yine sizler hep beraber imza attınız bu tasarıya, parmaklarınızı kaldırarak onay verdiniz. Bütün bu verdiğiniz onaylarda sığınma evlerinin açılması da vardı, fakat korkarım ki bir cümleyi çok sık söylüyorum, kadın üzerinden siyaset, maalesef anlıyorum ki hem İstanbul Sözleşmesi'nin 25 Kasıma yetiştirilmesi sırasındaki Bakanlar Kurulundaki imzanız ve Genel Kuruldaki imzalarınız dâhil, 8 Marta da imza yetiştirme telaşından neyi imzaladığını herhâlde başta Bakan ve Plan ve Bütçedeki arkadaşlar unuttular çünkü o imzalanan yasalarda sığınma evleri de var, sığınma evlerinin açılmasının nedenleri de var.
Sığınma evleri konusunun ne kadar önemli olduğunu, sanıyorum son bir haftadır yaşanan tartışmayla hepimiz anladık. Sığınma evleri yalnızca karı koca kavgaları için gündeme gelen bir şey değil, özellikle taciz, tecavüz ve ensest mağduru kız çocuklarımızın da sığındıkları kurumlar, fakat acı bir durum var ki İstanbul Sözleşmesi bağlayıcı bir hüküm. İstanbul Sözleşmesi'ne göre bu sığınma evlerinin açılması ve kadınların korunması gerekiyor. Uluslararası sözleşmelere imza atmak değil, o imzanın arkasında durmak önemli. Dolayısıyla, ben Sayın Bakan ve yanında oturan Plan ve Bütçe Komisyonundaki arkadaşlarının "Katılamıyoruz.", "Katılabilemiyoruz." gibi sözlerini, sanıyorum, bu konuşmadan sonra bir kez daha düşünerek olumluya çevireceklerini umut ediyorum. Ne adına? Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan bütün kadınlar adına ve bu Mecliste bu yasalara imza koymuş bütün kadın parlamenterler adına. Ben, onların -gönlünün de- bu yasa tasarısına "kadın sığınma evi" ibaresinin girmesine taraf olduklarını biliyorum, onların bu konudaki samimiyetini ben gayet iyi biliyorum, vicdanlarında bu işi muhasebe ettiklerini de biliyorum. Ama kadın haklarına inanmış bütün Türk parlamenterlerin de buna imza atacaklarına inanıyorum ki, Türk kadınlarımızı korumak adına.
Sayın Bakan ve Plan ve Bütçe Komisyonun, yanınızda oturan sayın üyeleri, az önceki katılmadığımız önergemize konuşmamın sonunda yapılacak oylamada katkı sunacağınıza olan umudumla kadın üzerinden siyasetin örneğini bir daha yaşamamayı diliyorum.
Gecenin bu saatinde ben hafızalarınızı tazelemek adına bir kez daha günleri tekrarlayayım, belki İnternet'ten kontrol edersiniz: 14-15 Kasım 2011 günleri Bakanlar Kurulunda şahsınız imzaladı, 25 Kasımda Genel Kurulda onaydan geçti, 8 Mart günü kadına karşı şiddete dair önleme amaçlı bir yasa tasarısı imzalandı ve geçti.
Bunların hepsi kadını korumak adına ise söz konusu 258 sayılı Kanun Tasarısı'nın çerçeve 36'ncı maddesine "sığınma evi" ibaresi konulması konusundaki parti grubumuzun önerisine şu anda Mecliste bulunan bütün milletvekillerinin destek vereceğine olan inancımla teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Demirel, teşekkür ederim.