GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HUKUK UYUŞMAZLIKLARINDA ARABULUCULUK KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:116
Tarih:06.06.2012

CHP GRUBU ADINA DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ara buluculuk yani alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi, pek çok Avrupa ülkesinde de hâlen daha tartışılmaktadır. Tam anlamıyla kabul görmüş ve benimsenmiş bir yöntem değildir. Eleştirilerin temel noktası, ara buluculuğun neoliberalizm tarafından dikte edilen bir yöntem olduğu, uluslararası sermayenin yayılımının kolaylaştırılması için devletin küçültülmesi yolunda bir adım olduğu yönündedir. Bu anlayış içinde, adalet, millî savunma ve iç güvenlik yönünden devletin sınırlandırılmasının, küçültülmesinin hedeflendiği belirtilmektedir. Örneğin, Avrupa Birliğinin kalbi olan Belçika'da, ara buluculuk faaliyetinin ülkede var olan farklı etnik kimlikler arasındaki ayrışmayı bir süre sonra derinleştireceği, yargının küçüleceği ve bunun sonucunda da toplumsal ve siyasi yapının çözüleceği kaygıları dile getirilmekte, ulus devletin zarar göreceği belirtilmektedir.

Belçika gibi bir ülkede dahi ulus devletin çözülebileceği kaygısıyla ara buluculuk sistemi eleştirilirken bizim ülkemizde nelere mal olabileceğini her türlü siyasi ön yargıdan arınarak sizlerin bir kez daha düşünmenizi istiyorum. Farklı etnik kimlik sahibi kişilerin sadece kendi ara bulucularına gittiğini, farklı din ve mezhep gruplarının da kendi ara bulucularına gittiğini ve uyuşmazlıkları kendi kurallarına göre çözdüklerini düşünelim. Bu durumda bu ülkenin birlik ve bütünlüğü nasıl korunacaktır?

Arabuluculuk Kanun Tasarısı, yargının yükünü azaltmak, yargıyı hızlandırmak gibi gerekçelerle gündeme getirilmiştir. Ancak tasarı bu hâliyle bağımsız ve tarafsız mahkemelere alternatif, çok hukuklu bir sisteme ve bunun yanında doğrudan iktidara bağımlı bir yargı sistemine yol açabilir düşüncesindeyiz. Çünkü ara buluculuk faaliyetlerinin denetimi, ara bulucuların eğitimi, yazılı ve sözlü sınavlarında doğrudan Adalet Bakanlığı yetkilidir. Adalet Bakanlığının yargıç sınavlarındaki politik tutumunu düşündüğümüzde ara buluculuk sınavlarının da yandaş seçimine yönelik olacağını tahmin etmek hiç de zor değildir. Oysaki, yine Belçika'da ara buluculuk sistemini denetlemek ve yönetmek amacıyla Arabuluculuk Federal Komisyonu oluşturulmuştur. Bu komisyon; 2 avukat, 2 noter ve 2 de ara bulucudan oluşmaktadır. Bu komisyonun Adalet Bakanlığından bağımsız, özerk bir yapıda olmasına özen gösterilmiştir.

Bugün görüştüğümüz arabuluculuk tasarısında ise Adalet Bakanlığı pek çok konuda doğrudan doğruya yetkilidir. Üst kurul olan arabuluculuk kurulunda ise yine Adalet Bakanlığı bürokratları ve Bakanlıkça kontrol edilen kurumların temsilcileri çoğunluktadır. Yani hiçbir şekilde ara bulucuların özerk bir kurum tarafından denetimi ve yönetimi bu tasarıda dikkate alınmamış, bu yönde verdiğimiz önergelerimiz ise reddedilmiştir.

Buradan da anlaşıldığı gibi, tasarı ile getirilen ara buluculuk sisteminde Avrupa ülkeleri örneği gösterilmesine rağmen oradaki daha nitelikli yasal düzenlemeler dikkate alınmamış, aksine Adalet Bakanlığı doğrudan kendisine bağımlı bir ara buluculuk sistemi yaratmaya çalışmaktadır. İşte bu nedenle tasarı, Anayasa madde 9'da belirtilen "Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır." hükmüne aykırıdır. Türk ulusu adına yargı yetkisini kullanan bağımsız mahkemeler yerine doğrudan Adalet Bakanlığına bağlı ara bulucuların, vatandaşların arasındaki sorunları çözme konusunda yetkili kılınması mahkemeler ve hukuk sisteminin dışlanmasına yol açabilecektir. Cemaat, tarikat, şeriat, mafya kurallarına göre ya da etnik temelde yargılama yapmayı isteyen gruplar için ara buluculuk sistemi rahatlıkla kullanılabilecek bir yöntem olacaktır.

Ara buluculuk yasasının Anayasa'ya aykırılık iddiası İtalya'da da barolar tarafından dile getirilmiş ve bu nedenle Yüksek Mahkemeye başvurulmuştur. İtalya'da bu süreç devam etmektedir. Hatta, zorunda ara buluculuk sistemine karşı avukatlar grev dahi yaparak tepkilerini dile getirmişlerdir.

Yine, İtalya'da Adalet Komisyonundan bir üye, ara buluculuğun kültürel olarak bir geriye gidiş olduğunu, uyuşmazlıkların çözümünde mahkemelerin ve avukatların dışlanmasının hukuka hakaret olduğunu açıkça ifade etmektedir. Yani sadece bizim ülkemizde olmuyor bu tartışmalar, diğer ülkelerde de benzer tartışmalar yapılmaktadır.

Tasarının 15'inci maddesinde "Hâkim tarafından yapılabilecek işlemler arabulucu tarafından yapılamaz." dense de "Arabulucu; uyuşmazlığın niteliğini, tarafların isteklerini ve uyuşmazlığın hızlı bir şekilde çözümlenmesi için gereken usul ve esasları göz önüne alarak arabuluculuk faaliyetini yürütür." denmektedir. Üstelik ara buluculuk görüşmeleri sonrasında taraflar istediği takdirde mahkemeden icra edilebilir şerhi verilmiş bir ilam da alabilmektedirler.

Tüm bunlardan anlaşıldığı üzere, ara buluculuk, tarafların belirlediği usul çerçevesinde yapılan yargısal bir faaliyettir. İşte, bu nedenle, Anayasa madde 9'a aykırıdır.

Yasa tasarısı hazırlanırken pek çok baro başkanlığınca bildirilen görüş gereğince Avukatlık Yasası madde 35/a'da yapılacak değişiklikle çözüm yolları üretilebileceği belirtilmiştir. Avukatlık Kanunu madde 35/a uyarınca avukatların dava açılmadan veya dava açıldıktan sonra tarafları uzlaştırabilmeleri ve bunu tutanağa bağlayabilmeleri mümkündür. Bu maddede yapılacak bir değişiklikle tarafların ve avukatlarının öncelikle uzlaşma yoluna girmesi uzlaşma sağlanamadığı takdirde uzlaşmazlık tutanağının dava dilekçesiyle birlikte mahkemeye sunulma zorunluluğunun getirilmesi yani dava şartı olarak getirilmesi önerilmiştir. Bu yolla pek çok uzlaşmazlığın dava açılmadan evvel çözümlenebileceği belirtilmiştir. Ancak amaç yargının yükünü azaltmak değil, Bakanlığa doğrudan bağlı bir kurum yaratmak olunca, bu önerilerin kabul edilmesi AKP Grubu tarafından elbette söz konusu olamadı.

Sayın milletvekilleri, bu tasarının en sorunlu maddesi ara buluculuk faaliyetlerinin gizlilik kuralı içinde yapılmasını düzenleyen 4'üncü maddesidir. Bu madde uyarınca ara bulucu, tarafların istedikleri usule göre aleniyet ilkesine aykırı olarak gizlilik içinde işlemleri yürütür. Bu durumda ise taraflar mahalle baskısı altında, tarikat, töre, mafya kurallarına göre uyuşmazlıkların çözümlenmesini istediklerinde bu da mümkün demektir çünkü gizlilik içinde yürütülen bu faaliyeti denetlemek mümkün değildir. İşte bu durum alternatif kadı sistemini karşımıza çıkartabilir.

Gizlilik söz konusu olduğunda kadınlar, koca, baba ya da mahalle baskısıyla istenilen bir ara bulucuya yönlendirilebilirler, baskı altında bir tutanak imzalatılabilir. İşte imzalanan bu tutanakla kadının çocuğunun velayeti, çocuğuyla görüşme hakkı, tazminat ve mal rejimlerinden kaynaklanan hakları ya da miras hakkı yok edilebilir yani Medeni Kanun'la kadının elde ettiği hakları gizlilik içinde ortadan kaldırılabilir.

Bu konulardaki kaygılarımız dayanaksız değildir. İngiltere ve Kanada'da ara buluculuk faaliyetlerinde Müslümanların kendi inançlarına göre çözümler üretebilmesi kabul edilmiş, bunun sonucunda kadın haklarında çok ciddi ihlaller yaşanmıştır. Üstelik bir de 33'üncü maddeyle gizliliğin ihlali hâlinde kişilerin altı aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılması yönünde bir düzenleme yapılması bu durumu daha da ağırlaştırmaktadır. Oysaki Avusturya'da gizlilik kuralı meslek sırrı niteliğinde sadece ara bulucu açısından geçerlidir, tarafları bağlamaz.

Örnek aldığımız ülkelerde bu düzenleme böyleyken bizim düzenlememizde gizlilik kuralının bu denli ağır yaptırımlara bağlı olmasının gerekçesi nedir? Ara buluculuk sırasında kullanılabilecek töre ve cemaat kuralları mı gizlenmek istenmektedir? Gizlilik kuralı bu denli ağır yaptırımlara tabi tutulmuşken, 5'inci maddede tarafların ara buluculuk faaliyetine katılma isteği konusundaki belgelere dahi sınır getirilmekte iken hak düşürücü sürenin ve zaman aşımının durduğu nasıl ispat edilecektir? Bu sürelerin kesilmesinin ispatı açısından ara buluculuk başlangıç tutanağının mahkemeye ibrazı gizlilik ihlali olarak görüldüğü takdirde ve sonu hapis cezası olduğu takdirde ara bulucuya başvuran kişiler mahkemeye başvurmaya nasıl cesaret edebileceklerdir?

Ara buluculuk faaliyeti, tasarı gerekçesinde de belirtildiği gibi, haklıyı ve haksızı bulmaya yönelik bir faaliyet değildir; tarafları eşit görmekte ve zayıfın güçlüye karşı korunması da esas alınmamaktadır. Oysaki hukuk sistemimizin yıllar boyunca edindiği deneyim sonucunda, zayıfın güçlüye karşı, haklının haksıza karşı korunması esastır. Örneğin iş hukukunda "işçi lehine yorum" ilkesi yerleşmiş bir ilke iken, aile hukukunda çocuk ve ekonomik olarak güçsüz olan kadının korunması söz konusu iken ara buluculukta bu ilkeler hiçbir şekilde dikkate alınmayacaktır. Oysaki Amerika'da tarafların arasındaki güç dengesine çok dikkat ediliyor. Güç dengesi bulunmadığı durumlarda ara buluculuğa gidilemiyor ve bu konuda hâkime geniş bir takdir yetkisi tanınıyor.

Tasarının önemli maddelerinden olan 9'uncu maddenin başlığı "Arabulucu tarafından görevin özenle ve tarafsız biçimde yerine getirilmesi" olarak konulmuştur. Peki, ara bulucu görevini gereği gibi tarafsız bir şekilde yapmadığında, tarafların eşitliğini gözetmediğinde ve baskı yaptığında, görevini savsakladığında, tarafların iradesine aykırı olarak tutanak düzenlendiğinde ne olacaktır? Bunun yaptırımı nedir? Tasarıda bu konuda hiçbir düzenleme yoktur. Tek düzenleme ara bulucunun sicilden silinmesidir. Ancak bu yeterli değildir. Hiçbir şekilde ara bulucunun yaptığı görevleri nedeniyle?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.

Buyurunuz.

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

İşte bu boşluğun tamamlanabilmesi için, Türk Ceza Kanunu madde 257 uyarınca, ara bulucunun yaptığı görevler nedeniyle cezalandırılması, aynı şekilde kendisine yönelik işlenecek suçlarla da ilgili yine kamu görevlisi gibi korunması konusundaki verdiğimiz önerge ne yazık ki komisyonda kabul görmemiştir ancak bu çok önemli bir konudur. Bunu AKP Grubundaki arkadaşlarımızın yeniden düşünmesini talep ediyorum.

Tüm bu nedenlerle, bugün burada tasarı metnindeki sakıncaların giderilmesi yönünde vereceğimiz önergelerimizin dikkate alınmasını, eleştirilerimizin dikkate alınmasını ve bu tasarıdaki usulsüzlüklerin, haksızlıkların, noksanlıkların bir an önce düzeltilmesini talep ediyorum. Saygılar sunuyorum efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Yılmaz.